2. Sezon 15. Bölüm: Samyet Akademisi (2)

avatar
1032 7

Yıldızlar Kralı - 2. Sezon 15. Bölüm: Samyet Akademisi (2)


Yolculuk sohbet ederek ve bazı konularda tartışarak geçti. Bunlara yol konusu da dahildi. Javier’ı şaşırtan şey Ersa’nın yola dair anlayışıydı. Kendisi karanlık yola yatkınlığı olan biri olarak o alanda iyi bir ilerleme sağlamıştı. Asıl uzmanlara göre seviyesi çok düşük olsa da yaşına ve gücüne göre yeteneği üst seviyedeydi. Ersa ile bu konularda konuştuğunda yol hakkındaki izleniminin beklediğinden iyi olduğunu fark etti. Karanlık konusunda kendisinden çok uzaktaydı ama yolun genel kavrayışı konusunda sadece birkaç aydır çalışan biri için inanılamayacak bir seviyeye gelmişti.

Ersa’nın yetişim seviyesinin düşük kalmasının nedenlerinden biri buydu. Tabi Javier’ın bu konuda bir fikri yoktu. Ona göre Ersa’nın yeteneği gördüğü en iyi yetenekti. Gelişim hızı çok hızlıydı. Bilmediği şey Ersa sadece yetişim seviyesini arttırmaya çalışmıyordu. Yollara da çalışıyordu ve birkaç ay içinde kendisini de şaşırtan bir gelişim göstermişti. Yollara karşı ayrı bir istek duyuyordu.

Samyet şehrinin önündeki trafik normal şehirlere nazaran çok fazlaydı. Ticaret için, turistik nedenlerle gelenler vardı ama kalabalığın en önemli nedeni Samyet Akademisinin öğrenci alımı yapacak olmasıydı. Üstelik öğrenci alımı büyük çaplı olacaktı. Bu durum sadece Samyet akademisi için değil diğer akademiler içinde geçerliydi. Ersa kalabalığı süzdükten sonra “Bu kadar katılımcı olmasını beklemiyordum.” dedi.

Javier da ondan farklı değildi. İkisi de Samyet Akademisinin ya da Aena Thuner’in önemini bilmiyorlardı. Javier uzaysal yüzüğünden meyve çıkardı ve Ersa’ya uzattı. “Aena Thuner önemli bir uzman olmalı.”

Yakınlarda onların konuşmalarını duyanlar duyduklarına inanamıyorlardı. Ersa meyveyi aldı ve küçük bir bıçakla kestikten sonra maskesinin altında yemeye başladı. “Sanırım öyle. Samyet Akademisinin konumu da buna eklenince istekli olanların çok olması normaldir.”

Akademiye katılmaya gelenlerin aklından geçen bir söz vardı. Sizde akademiye katılmak için gelmediniz mi? Tabi bunu yüksek sesle dile getirmediler. Sıranın kendilerine gelmesi birkaç saati buldu. Sırada o kadar fazla kişi vardı ki görevliler hızlı olmasaydı kim bilir ne kadar beklerlerdi.

“Binekler içinde ruhsatınızı görmem gerekiyor.”

Javier ve Ersa, giriş ücretini ödediler ve bineğin ruhsatını gösterdiler. Görevli kontrol ettikten sonra onayladı. “Girebilirsiniz.”

Şehri dışarıdan görebiliyor olsalar da şehre girdikten sonraki görüntü şimdiye kadar gördükleri en büyük şehir olduğuna ikna edebilecek nitelikteydi. Bir köyün görüntüsünün aksine evler lüks ve düzenliydi. Çoğunluğu birkaç kata bazıları ise daha fazla kata sahipti. Samyet şehri imparatorun yaşadığı şehirdi. İmparatorluğun zenginliklerinin burada toplandığını söylemek abartı olmazdı.

Ersa “Binekleri bakım merkezine bırakalım.” dedi.

Javier ile birlikte Volantis soyuna ait bakım merkezine gittiler. Bakım merkezi, binek alanının içindeydi. “Burası Fans şehrindeki binek alanına kıyasla çok daha büyük.”

Ersa görevlilerden birinin yanına gitti. Bineklerini gören görevli niyetlerini anladı. Ersa’nın kendisine referans madalyonu uzatmasıyla duruşunu düzeltti. Madalyon üst düzey yetkililer tarafından başkalarına teslim edilebilirdi. “Binekleri teslim etmek istiyoruz.”

Görevli saygılı bir tavırla binekleri aldı. “Günlük kaç para ödememiz gerekiyor?”

Görevli için madalyonu olan birinden beklemediği bir soruydu.

“Referansla geldiğiniz için ödeme yapmanız gerekmiyor.”

Ersa, Demetis’in kendilerine neden bu kadar yardımcı olduğunu merak etti. Her şey Vinka nedeniyle miydi? Yine de meseleyi kurcalamadı ve Javier ile alandan ayrıldı. Javier şehrin kalabalık sokaklarına göz gezdirdi. “Şehrin bir haritasını alalım. Şehir çok büyük. Harita olmadan vakit kaybederiz.”

Bir harita satın aldıktan sonra Samyet şehrinin dinlenme alanına oturdular. Alan yeşilliklerle kaplı bir yerdi. Aileler etrafta çocuklarıyla oturuyorlardı. Javier haritayı ortalarına yerleştirdi. Haritada bulundukları konumu işaretledi.

“Şuan da burada bulunuyoruz.” Haritada başka bir noktayı işaretledi. Şehirde büyük bir alanın sahibi olan Samyet Akademisinin ismi yazılıydı. “Akademinin konumu burada. Bulunduğumuz konuma göre uzak olsa da birkaç saate akademiye varabiliriz. Vakit ilerledi. İstersen bugün dilenelim yarın sabahtan akademiye gideriz.”

“Evet şimdi orasının ne kadar kalabalık olduğunu tahmin edebiliyorum. Şurada hanlar var. Oraya bir göz atabiliriz.” Javier, Ersa’nın parmağıyla işaret ettiği alana baktı. Haritayı kaldırdı ve yola çıktılar. Kısa sürede bazı hanların bulunduğu sokağa vardılar. Kalabalık o kadar fazlaydı ki kalacak bir yer bulabilecekler mi şüphe ettiler. Birkaç hana baktıktan sonra hepsinin dolu olduğunu öğrendiler.

“Bu gece dışarıda konaklayacağımızı söyleme.”

Javier’da talihsiz olay karşısında tebessüm etti. “Yıldızları izleyeceğimiz başka bir gece.”

Yetişim seviyeleriyle normal insanlar kadar uykuya ihtiyaçları olmadığından gece uyanık kalsalar da sorun değildi. Dinlenme alanına geri döndüler ve yeşilliklerin arasına oturdular. “Usta evresine geçmeye fırsatın olmadı. İstersen yetişim yapabilirsin. Ben tetikte kalırım.”

Javier’ın dediği gibi kalfa evreden sonra Ersa’nın adam akıllı yetişim yapabilecek vakti olmamıştı. Javier’ın seviyesinde birinin gelişebilmesi kendisinden çok daha zordu. Javier’ın nazik teklifini kabul etti ve evren enerjisini çekirdeğine çekmeye başladı. Bu konuda Ersa yalnız değildi. Dinlenme alanında yetişim yapan birçok insan vardı.

Ersa adam akıllı yetişim yapmasa da çekirdeğinde büyük oranda kırmızı enerji sıvılaşmıştı. Onu şaşırtan teknik kullanmasa da doğal bir olay gibi evren enerjisi çekirdeğine ulaşıyor ve içsel enerjiye dönüşüyordu. Teknik kullanımına göre çok daha yavaş olsa da Ersa bu durumun kendisine özel olduğunu biliyordu. Okuduğu kitaplarda böyle bir şeyden bahsetmiyordu.

Evren enerjisi Ersa’nın çekirdeğine doldukça enerji damarları vücuduna dağıtmaya devam etti. Kırmızı enerjiler tenine, kemiklerine karışıyor onları farklılaştırıyordu. Sıradan bir varlıktan bir dövüş sanatçısına çeviriyordu. Evren ile uyumlu hale getiriyordu. Enerji derisinin altına derisiyle birlikte yaşaması için yerleşti ve aynı şekilde vücudunun diğer parçaları da bundan nasibini aldı. Vücudu yeterince enerji ile beslendikten sonra çekirdeği küçülüp büyümeye başladı. Ersa’nın kalp atış hızını duyan Javier yakında atılım yapacağını anladı. Birkaç ay içinde sıfırdan başlayan bir gencin usta evreye ulaşma hızı akıllara durgunluk veren bir olaydı.

Ersa’nın çekirdeği dönüştürdüğü içsel enerjiyi daha fazla vücuduna dağıtmıyor, kendisini geliştirmek için kullanıyordu. Kırmızının tonu daha göz alıcı bir tona ulaşmaya başladı. Çekirdeğinin enerji haznesi genişledi. Önceden birkaç on metre karelik alan yüz metrelik bir alana yükseldi. Ersa durumu ilgiyle gözlemliyordu. Çekirdeğinin içerisinde oluşan alan kendi bedeninden onlarca kat daha büyüktü. Böylesine gizimle bir durumun arkasındaki mantığı öğrenmek istedi. Çekirdeğinin büyümesinden sonra dönüştürülen içsel enerjiler sıvı halinde çekirdeği doldurdu ve belirli bir seviyeye geldikten sonra damarlarından vücudunun farklı noktalarına dağıtılmaya başlandı.

Ersa kırmızı enerjilerin öncekine göre daha güçlü bir enerji barındırdığını fark etti. Bir enerji parçası için sıkıştırılan enerji daha fazlaydı ve aynı şekilde daha saftı. Gözleri kırmızı tonlarında anlık olarak açıldı. Javier ile göz göze geldi. Javier kendisini ürküten bu gözler ile karşılaştığında korkutucu bir varlığa baktığını hissetti. Ersa’nın gözlerinin verdiği hava o kadar üstündü ki Luan’ın evinde karşılaştığı Aignan isimli uzmandan daha tehlikeli bir hissiyat veriyordu.

Ersa göz rengi tekrar siyaha bulanırken gülümsedi. “Usta evre birinci seviyeye geçtim. Sadece bir seviye olsa da çekirdeğim önceki halinden çok daha farklı.”

Javier da doğruladı. “Evet evre atlayınca çekirdek farklılaşıyor. Ben en büyük değişimi gökyüzü evresine geçtiğimde geçirdim. O seviyeye geldiğinde ne demek istediğimi anlayacaksın.”

“Senin çekirdeğin ne renk Javier?”

“Başlangıçta soluk bir siyah rengindeydi. Farklı evrelere geçtikçe rengi daha da koyulaştı.” Ersa’nın çekirdeğinin ne renkte olduğunu merak etti. Aklında bir tahmin vardı ama Ersa’dan duymak istiyordu. “Senin çekirdeğinin rengi ne?”

“Kırmızı rengiyle kaplı. Şimdi öncekine göre daha keskin bir kırmızılığı var.”

“Aslında bizim çekirdeğimizin siyah tonlarında olmasının bir nedeni var. Sana daha önce bizlerin karanlık yolda ilerlemek zorunda olduğunu söylemiştim. Tek bir yolda ilerlemek zorunda kalan bizlerin çekirdeği de o yolu yansıtan siyah renginde. Bana söylenen nedeni bu şekilde. Senin çekirdeğinin rengi kırmızı renginde o zaman bu senin de bir yola ait olduğunu gösteriyor olabilir mi?”

Ersa, bu konuda bir süre sessiz kaldıktan sonra “Kılıç yoluna çalışabiliyor musun Javier?” diye sordu.

Javier, Ersa’nın ne demek istediğini anladı. “Evet kılıç yoluna çalışabiliyorum. Bizim çalışamadığımız yollar ateş, su, hava gibi yollar.”

Ersa, birkaç aydır kılıç ve okçuluk yoluna çalışıyordu. Bu nedenle Javier’ın dediği gibi çekirdeğinin temsil ettiği bir yolu mu çalışmak zorundaydı bilmiyordu. Ateş, su gibi yollara da çalışmayı planladı.

“İleride daha ayrıntılı fikir sahibi olabiliriz. Dediğin gibiyse de kırmızının hangi yolu temsil ettiği konusunda hiçbir fikrim yok.”

Javier’ı şaşırtan diğer konu da buydu. “Evet bende öyle bir yol duymadım, ama bilmediğimiz bir yol mevcut olabilir. Benim için belirgin olan bir diğer şey siyah rengini seviyor oluşum. Diğer renklerdense siyahı tercih ederim. Seninle ilk karşılaştığımızda kırmızı renginde bir kıyafetin vardı. Kılıcının kabzası kırmızı renginde. Kırmızıya karşı bir yakınlık mı duyuyorsun?”

Ersa, Javier’ın çıkarımını düşündü. “Gerçekten de kırmızıyı diğer renklere nazaran daha çok seviyorum.”

Javier “Kırmızı renginin neyi temsil ettiğini araştırmamız bu konuda bir şeyler öğrenmemize yardımcı olabilir. Bu kıtada olduğuna göre soyunda buraya ait olmalı. Öyle değil mi?” dedi. Son sözleri biraz şüpheli bir tonda çıkmıştı.

Ersa acı bir gülümsemeyi açığa çıkardı. “Bilmiyorum. Umarım dediğin gibidir.” Aksi takdirde ailemi bulmam çok zorlaşacak diye düşündü.

Ailesiyle ayrı olan Javier nasıl hissettiğini anladığı için Ersa’ya moral vermek istedi. “Merak etme. Aileni bir şekilde bulacağız. Senin gibi özel birinin ailesini bulmak o kadar zor olmamalı.”

Ersa, Javier’a sahip olduğu için şanslı hissetti. Yolculuğunda tek başına olsaydı… Bunu düşünmek bile istemiyordu. “Haklısın kıtanın bir yerlerinde olmalılar.”

Ersa, Javier hakkında çok fazla bilgisi olmadığını fark etti. “Ailen hayatta mı Javier?”

Ersa’nın sorusu Javier’ı uzak anılara götürdü. “Öyle olduklarını düşünüyorum. Ben de ne durumda olduklarını bilmiyorum.”

Ersa’nın üzgün tepkisi ile konuşmasına devam etti. “Babamla uzun zaman önce ayrıldık. Gücüyle hala hayatta olmalı.” Babasından bahsederken gözlerinde bir miktar kızgınlık vardı.

“Annemi ise hiç tanımadım. Nasıl biri, neden benimle değil bu konuları çok düşünsem de kimseden bir cevap alamadım.” Derin bir iç çekti. “Uzun süredir yalnız yaşadıktan sonra artık bunların pek önemi kalmadı.”

Javier öyle dese de Ersa aksini hissettiğini biliyordu. Ne olursa olsun ailesini merak ediyordu. Javier’ın da kendisi gibi vahim durumda olduğunu öğrenmiş oldu.

“İkimizde umutsuz durumdayız değil mi?”

Birbirlerine acı gülümsemelerle bakan gençlerin gözleri buluştu. Javier da en azından Ersa’nın hayatına girmesinden memnundu. Eskiden mahkum olduğu yalnızlığı geride bırakmıştı.

Günün geri kalanını sohbet ederek ve bir şeyler yiyerek geçirdiler. Gece kılıç konusunda birlikte çalıştılar. Sabahın aydınlığı yeşillikler arasında uzanan bedenlerine vurdu. Birlikte geçirdikleri zamandan keyif almışlardı. Ersa uzandığı yerden doğruldu. Javier ile birçok konuda konuştuktan sonra aralarındaki bağ daha da sağlamlaşmıştı.

“Gidelim mi? Uzun bir kalabalığa maruz kalmak istemem.”

“Kesinlikle.”

Böylece akademiye katılmak için yola çıktılar. Akademiye vardıklarında kalın duvarlarla kaplı bir yapıyla karşılandılar. Büyüklüğü hayretler uyandırıcıydı. Girişte bekleyen kişi sayısı beklentilerinden fazlaydı.

“Kalabalıktan sıyrılabileceğimizi düşünmek masumca bir düşünceydi.”

Javier, Ersa’nın sözlerine güldü. Sıraya geçtiler ve beklemeye başladılar. En azından erken gelmeleri bir işe yaramış, birkaç saat sonra sıra kendilerine gelmişti. Girişte bekleyen kişi bıkkın bir ifadeye sahip bir görevliydi. “Akademinin öğrenci alım sınavına mı geldiniz?”

Javier soğuk bir sesle yanıtladı. “Evet. Adım Javier.”

Görevli Javier’ı süzdü. Maskesinden yüzünü göremiyordu ama tehlikeli bir hissiyat yayıyordu. Maskesini önemsemedi ve başka bir soru sordu.

“Soyadın ne?”

Javier soyad sorusuna kaşlarını çattı ve “Soyadım yok.” dedi.

Görevli bu durumu tuhaf karşılamadı. Soyadı olan insanlar klanı olan insanlar oluyordu. Soyada sahip olmadığından önemli biri olmadığı sonucunu çıkardı. Javier’a bir kart teslim etti.

“Girişten yüz metre ileride soldaki binaya gidin. Farklı bir yere yönelmeyin.”

Javier kartı aldı ve Ersa’yı bekledi. Ersa meseleyi uzatmak istemedi. “Öğrenci alımı için geldim. Adım Ersa. Soyadım yok.”

Görevli Ersa’yı süzdü. Maskesinden Javier ile birlikte olduğunu çıkardı. Bir kart çıkardı ve “Girişten yüz metre ileride soldaki binaya gidin. Farklı bir yöne yönelmeyin.” Diyerek Javier’a söylediğini tekrarladı.

Ersa ve Javier akademiye girdi ve kartlarına baktı. Kartın üzerinde harf ve sayılar vardı. Binaya doğru giderken heyecanlı olduğunu hissetti. Öğrenci alımının nasıl yapıldığını merak etti. “Heyecanlı mısın Javier?”

“Beklenti duymadığımı söylersem yalan olur. Yeteneğimizi nasıl test ediyorlar görmek istiyorum.”

Ersa da Javier ile aynı duyguları paylaşıyordu. Görevlinin tarif ettiği bina görkemli bir mimariye sahip büyük bir binaydı. Genişliği yüz metreden fazla vardı. Yüzlerce görevli alanda öğrencilere yardımcı oluyordu. Ersa ve Javier’ın girişinden birkaç dakika sonra bir adam yanlarına geldi. “Akademimize hoş geldiniz. Kartlarınızı kontrol edebilir miyim?”

Kartları kontrol eden adam Ersa ve Javier’a öğrenci alımı için mevcut olan onlarca sıradan birine yönlendirdi. “Burada bekleyebilirsiniz. Sıranız gelince görevli arkadaşım sizlere yardımcı olacak.”

“Anladım teşekkürler.”

Maskenin altına gizlenen güzel bir gülümseme ile teşekkür eden Ersa’ya adam kafasını salladı ve yanlarından ayrıldı. Sıra kendilerine gelince Javier önden girdi. Ersa, normalde akademinin dâhilerinin ne kadar yetenekli olduğunu bilmese de Javier’ın yaşında gökyüzü evresinde olmanın kolay olmadığını anlayabiliyordu. Akademiye katılmasında herhangi bir sorun yaşamamalıydı. Javier kartını görevliye verdi ve görevli kendisini dört adet uzmanın beklediği yere götürdü. Alan geniş bir salondu ve uzmanlar kendi yerlerinde oturuyorlardı.

Bir kadın ve üç erkektiler. Görevli kartını bir mekanizmaya tuttu ve uzmanlar önlerindeki yere baktılar. Bir süre sonra bakışları Javier’a çevrildi. “Bay Javier. Akademiye katılma amacınız nedir?”

“Aena Thuner’in miras kalıntısına girmek istiyorum. Bu nedenle akademinize geldim.”

Buraya gelen öğrenciler büyük oranda bu nedenle geldiklerinden soruyu soran kadın şaşırmadı.

“Hangi imparatorluğa aitsiniz?”

“Bir gezginim.”

Kadın bir an ilgiyle Javier’a baktı. Gezginler herhangi bir millete ait olmadıklarını iddia eder ve kafalarına göre kıtayı gezerlerdi, ama buna önem vermedi. Onlar için önemli olan akademiye katılmaya nitelikli olup olmadığıydı.

“Akademimize katılma aşamasında iki test yapacağız. İlki yetenek testi, ikincisi ise kan testi olacak.”

Kan testi Javier’ın duygularını karmaşıklaştırdı. Farklı bir ırktan olduğunun ortaya çıkması durumunda işler tehlikeli bir hal alırdı. Görevli Javier’a piramit şeklinde bir kristal uzattı. Kristalin büyüklüğü iki eliyle tutmasına neden olacak kadar büyüktü.

“Yetenek kristali, kişinin ne derece yetenekli olduğunu anlamamız yarayan bir kristal. Kristal sizin çekirdeğinize ulaşmaya çalışacak. Şuan da böyle bir şeyi hissediyor olmalısınız. Engel olmayın ve çekirdeğinize ulaşmasına izin verin. Size herhangi bir şekilde zarar vermeyecek. Çekirdeğinizi test ederek renk değiştirecek ve renklere göre ne seviyede bir yeteneğe sahip olduğunu anlayacağız.”

Javier onayladı ve kristale karşı koymadı. Kristal çekirdeğiyle bağlantı kurdu ve renk değiştirmeye başladı. Yoğun bir toprak renginden sonra hızla renkler değişmeye devam etti. Rengin koyu mor bir hal almasıyla uzmanların bakışları ilgili bakışlara çevrildi. Mor rengi siyah renge döndü ve şaşkın bakışlar arasında koyu bir siyah haline geldi. Javier renklerin neyi ima ettiğini anlamıyordu, ama uzmanların yüzlerindeki ifadeden iyi bir sonuç elde ettiğini anladı.

Kadın uzman derin bir nefes aldı. Olayı sindirmeye çalışıyor gibiydi. Siyah renk o kadar nadirdi ki kendisi daha önce siyah rengin ortaya çıkışına hiç şahit olmamıştı. Aena Thuner için öğrenci alımında akademi için böylesine nadir bir yeteneğin ortaya çıkması güzel bir sürprizdi.  Sormadan edemedi. “Eşsiz bir yeteneğin var. Daha önce bir akademiye katıldın mı?”

“Hayır dediğim gibi bir gezginim. Daha önce bir akademi ile bağlantı kurmadım.”

Bu sözler uzmanların sevinç duymasını sağladı. Öyleyse ikinci teste geçelim. Görevli Javier’ın önüne şeffaf küçük bir kabın içinde duran su getirdi ve açıkladı. “Suya kanınızdan birkaç damla damlatmanız gerekiyor. İsterseniz sizin için nazikçe parmağınızda delik açabilirim.”

Javier reddetti. “Hayır kendim hallederim.”

Enerjisi ile parmağında küçük bir kesik oluşturdu ve kaba damlattı. Görevli oluşan sıvıyı aldı ve kadın uzmana teslim etti. Kadın sıvıdan bir parça önünde duran düzeneğin içine döktü. Düzenek ışıldadı ve birtakım bilgileri açığa çıkardı.

“On sekiz yaşındasın ve gökyüzü evresinin birinci seviyesinde misin!?”

Kadının şaşkın bakışları Javier’a çevrildi. Javier endişelendiği gibi ırkıyla alakalı bir durum ortaya çıkmadığı için rahatlamıştı. Bu düşüncelerle kadını onayladı. “Evet.”

Uzmanlar Javier’ın nereden geldiğine anlam veremedi. Bir soyada sahip değildi. Yaşı on sekiz olmasına rağmen şimdiden gökyüzü evresine adım atmıştı. Bir gezgin olarak muazzam bir başarıydı. Böyle bir kişinin Samyet Akademesine katılmasını zevkle karşılarlardı.

Kadın bir kart çıkardı ve görevli aracılığıyla Javier’a teslim etti. Kart bronz rengindeydi. “Kartı kanınla sahiplenebilirsin. Öğrenci olarak kimliğini bu kart belirleyecek.” dedi ve akademiyle alakalı diğer konuları da anlattı. Javier ayrıldığında kadın, görevliye seslendi.

“Usta Ivor’u öğrenci konusunda bilgilendirin.”

“Anlaşıldı usta.”

Javier’ın ayrılışını gören Ersa ne olduğunu sordu. Javier kartını gösterdi.

“Artık Samyet Akademisinin bir öğrencisiyim.”

“Aksi mümkün müydü?”

Görevlinin Ersa’yı çağırmasıyla konuşmaları bölündü.

“Seni dışarıda bekliyor olacağım.”

Ersa onayladı ve testin yapılacağı salona girdi. Hala Javier’ın şokunu atlatamayan kadın uzman Ersa’nın kartındaki bilgileri okudu. Ersa’nın da Javier ile aynı maskeye sahip olması birlikte oldukları şüphesini uyandırdı.

“Bay Ersa, Akademiye katılma amacınız nedir?”

“Akademinin nasıl bir yer olduğunu görmek ve Aena Thuner isimli uzmanın miras kalıntısına katılmak istiyorum.”

“Hangi imparatorluğa aitsiniz?”

“Bir gezginim.”

Ersa’nın sözleri kadının, Ersa’yı Javier ile ilişkilendirmesini kuvvetlendirdi. Javier’a anlattığı gibi testler konusunda Ersa’yı bilgilendirdi. Daha sonra görevli kristal piramidi Ersa’ya uzattı. Ersa piramidi aldı ve görevlinin yönlendirmelerine göre çekirdeği ile iletişim kurmasına izin verdi. Bulunduğu ortam Ersa’ya bir tür nostalji hissi verdi.

Kristalin rengi değişmeye başladı. Toprak renginden başladı ve hızla değişmeyi sürdürdü. Değişim hızı normalden çok daha hızlıydı. Uzmanlar başka bir eşsiz yeteneğin çıkmasını umarak nefes almayı unutmuş kristali izliyordu. Kristalin rengi mora daha sonra siyaha geldi, ama herkesin heyecanlandığı bu anda kristal tekrar renk değiştirdi ve kan kırmızısı rengine ulaştı. Uzmanların gözleri genişledi. Böyle bir olayı ne duymuş ne de görmüşlerdi. Ortama büyük bir sessizlik hakimdi.

“…”

“…”

Uzmanların birbirlerine anlamsız bakışları Ersa’nın kafasını karıştırdı. “Testi geçtim mi?”

Sorusu karmaşık bakışları kendisine çevirdi. Kadın ne cevap vereceğini bilemedi. “Sanırım geç-tin.”

Siyah rengi uyandırmayı başardığından yeteneği daha düşük olmamalıydı. Siyah yetenek seviyesinin üstünde bir seviye mevcut muydu? Diğer uzmanları uyardı ve sessiz kalmalarını işaret etti. Görevli ile Ersa’ya küçük bir kapta su uzatıldı ve Ersa birkaç damla kanını damlattı. Kadın sıvıyı kullanarak kan testini yaptı.

Ersa’nın on yedi yaşında, usta evresinde olduğunu gördü. Yüzüne hayal kırıklığına uğramış bir ifade yayıldı. Belki de düşündüğü gibi yetenekli değildi. Yine de hiçbir şeyi riske atamazdı. Ersa’ya bronz kartı uzattı ve onunla neler yapabileceğini anlattı. Ersa öğrenci kartını teslim aldıktan sonra teşekkür edip salondan ayrıldı. Kadının bakışları Ersa’nın ayrılan siluetini takip etti.

“İki maskeli elemanın olayı ne?” Uzmanlardan biri sordu.

“Akademi müdürünün bu konuyla ilgilenmesine izin vereceğiz. Burada gördüklerinizi hiç kimseye anlatmayacaksınız.”

Kadının ürkütücü bakışları karşısında hızla onayladılar.

“Böyle bir şeye cesaret edemeyiz Usta Liza.”

Liza görevliye başka bir emir verdi. “Buradaki durumu Usta Ivor’a birebir aktarın. Sizin yerinize başka bir görevlinin gelmesini söyleyin.”

Görevli aceleyle ayrıldı ve emri uyguladı. Ersa binadan çıktı ve onu bekleyen Javier’ın yanına geldi.

“Nasıl geçti?”

Ersa bronz kartını gösterdi. “Artık bir akademi mensubuyuz.” Javier, Ersa’nın yetenek seviyesini merak etse de daha sonra sormaya karar verdi.

“Öyleyse akademiyi keşfedelim. İçerideki uzman bir seminer olacağından bahsetmişti.”

Liza’nın yönlendirmesine göre seminere katılmak için akademide ilerlediler. Seminer bölgesini bulmak için yeni öğrencileri takip ettiler. Seminer bölgesinde yüzlerce öğrenci vardı. Yeni gelen öğrenci kafileleri toplanılıyor ve belirli bir sayıya ulaşınca bilgilendirilmek üzere akademide rehberlik ediliyordu. Ersa ve Javier’da yeni kafileye katılmıştı. Orta yaşlı bir uzman onlara rehberlik edecekti.

“Samyet Akademimize kabul edilişinizi kutlarım. Benim adım Asten. Akademinin rehberlik işlerinde çalışan biriyim. Bu rehberlik turunda size akademimiz hakkında genel bir bilgi sağlayacağım. Söylediklerimi dikkatli dinlemenizi öneririm.”

Asten’in yönlendirmeleriyle akademinin farklı noktalarına hareket etmeye başladılar. Akademi çok büyük olduğundan tur uzun sürecekti. Öğrencileri yurtların olduğu bölgeye getirdi.

“Burası akademinin erkek yurdu. Yeni gelen erkeklerin kalacağı yer burası. Sizlere verilen öğrenci kartınızla oda numaranızı öğrenebilirsiniz. Eğer akademiye arkadaşlarınızla beraber katıldıysanız aynı odaya geçmeyi talep edebilirsiniz. Yurt içerisinde ihtiyacınızı karşılayacak neredeyse her hizmet mevcuttur.”

Asten yurt sistemini anlattıktan sonra tura devam etti. Cam ile kaplanmış büyük bir binayı işaret etti. Tasarımı ilginç bir binaydı.

“Burası yemeklerinizi yiyeceğiniz bina. Akademi öğrencilerin yemeklerini ücretsiz karşılıyor ancak daha kaliteli yemekler yemek istiyorsanız akademinin restoran hizmeti de mevcut. Binanın ikinci katında ücret karşılığında farklı yemekleri deneyimleyebilirsiniz. Fiyatlandırma akademinin katkı puanlarıyla oluyor. Bu nedenle restoran hizmetini kullanmadan önce katkı puanı kazanmalısınız.”

Öğrencilerden biri merakla sordu.

“Bay Asten katkı puanlarını nasıl kazanabiliriz?”

“Sizlere aylık olarak belirli bir miktarda katkı puanı verilecek ancak bu yeterli olmayacak. Akademi içerisinde katkı puanı kazanabileceğiniz birçok etkinlik mevcuttur. Etkinliklere katılarak katkı puanı kazanabilirsiniz. Bunlar dövüş sanatları etkinliği, simya etkinliği olabilir. Bazen eğlencesine olan etkinliklerde oluyor. Akademinin görevlerine çıkarak ayrıca katkı puanı kazanabilirsiniz.”

Ersa ve Javier akademinin sistemini ilginç buldular. Aslında hoşlarına da gitmişti. Rehber turunun sıradaki bölgesi akademinin pazarı olmuştu.

“Pazara girmeyeceğiz ancak daha sonra kişisel olarak deneyimleyebilirsiniz. İçerisinde neredeyse her türden şey bulabilirsiniz. Tüccarlar akademinin izniyle pazar içerisinde satış yapabiliyor. Öğrenci olarak sizlerde izin alırsanız pazarda satış yapabilirsiniz. Ayrıca pazar içerisinde bulunan Samyet Müzayede Evine de elde ettiğiniz eşyaları açık arttırmada satmak için bırakabilirsiniz. İki haftada bir açık arttırma düzenleniyor.”

“Bay Asten pazardaki para birimi nedir?”

“Bu size bağlı olarak değişir. İstediğiniz para birimini kullanabilirsiniz. İki tarafta kabul ediyorsa katkı puanlarıyla da rumla da takas yaparak da ticaret edebilirsiniz. Akademi bu konuda kısıtlama yapmıyor, ama katkı puanlarıyla bir şeyler almak isterseniz en iyi yer akademinin mağazasıdır. Pazarın sonunda yer alan mağazada sadece katkı puanları geçerlidir ve içerisinde birçok türde eşya mevcuttur.”

Ersa’nın gözleri pazarda dolanan insanlar üzerinde gezdi. “Buradaki eşyalara bir göz atmak istiyorum.”

Javier “Yurda yerleştikten sonra uğrayabiliriz.” dedi. O da pazarda ne tür eşyalar satılıyor merak ediyordu.

Asten birkaç yerden daha bahsetti ve akademinin derslerinin verildiği yere geldi. Ders verilen bina şimdiye kadarki en büyük binaydı. Öğrencilerinde en yoğun olduğu yerdi. Binanın üstünde büyük harflerle Samyet Akademisi Eğitim Merkezi yazıyordu.

“Akademi boyunca en çok uğrayacağınız bina burası olacak. Her biriniz katılmak istediği derse karar verebilir. İsterseniz simya alanındaki derslere, isterseniz de dövüş sanatları konusundaki derslere katılabilirsiniz. Dersler kendileri içerisinde çok fazla dala ayrılıyor. Bunları kendinizin deneyimlemesi en iyisi olur. Genel olarak birçok derse ücretsiz ulaşabilseniz de üst düzey uzmanların verdiği dersler için belirli miktarda katkı puanı ödemeniz gerekiyor. Derslerinizi çok fazla boşlamayın. En az üç ders alma mecburiyetiniz var ve her üç ayda bir o derslerde ne seviyeye geldiğiniz test ediliyor. Yeterince iyi değilseniz ona göre bir ceza alabilirsiniz.”

“Ne tür bir ceza veriyorlar?”

“Başlangıçta bir uyarı alırsınız ancak tekrarlanan bir durum olursa akademiden atılırsınız.”

Öğrencilerden derslere katılmamayı planlayan kimse yoktu. Herkes uzmanlardan ders almayı planlıyordu. Korktukları şey testi geçip geçemeyecekleriydi. Birkaç bina sonra Ersa’nın ilgisini çeken bir yere ulaştılar. Binanın tasarımı açılmış bir kitabı andırıyordu.

“Akademinin kütüphanesi burası. Burada her türden kitap bulabilirsiniz. Derslerinizi çalışırken sık sık uğramanız gerekebilir.”

Ersa ve Javier daha sonra uğrayacakları yere burayı da eklediler. Asten onları başka bir binaya yönlendirdi.

“Bu binadan katkı puanlarınızla teknikler alabilirsiniz. Simya çalışanlar için simya teknikleri ve tarifleri de satın alınabilir.”

Ersa ve Javier’ın tekniklere ilgi duydukları söylenemezdi. Javier’ın elinde sonsuz teknik vardı ve başka bir tekniğe ihtiyacı yoktu. Tekniğin içerisinde onlarca teknik vardı. Ersa bir göz atmayı düşündü ama iyi bir teknik almak için vermesi gereken katkı puanı çok yüksek olmalıydı. Akademinin sonsuz tekniğe yakın bir teknik verebileceğini de düşünmedi.

Sırada akademinin eğitim için ayarladığı alana ulaştılar. “Burada akademinin simülasyon sistemini kullanarak eğitim yapabilirsiniz. Böylece yeteneklerinizi ölüm korkusu olmadan deneyimleyebilirsiniz. Simülasyon eğitimi yapmak içinde aynı şekilde katkı puanınızı kullanmalısınız.”

Ersa akademinin her şeye katkı puanı harcattığını düşündü. Katkı puanı olmadan yaşanması zor bir yerdi. Farklı bir ormanlık alana geçtiler ve Asten’in bakışları ciddileşti.

“Bu alan gerçek savaşı deneyimleyebilmeniz için yapılmıştır. Buradaki savaşlarda ölebilirsiniz ve akademi bundan sorumlu olmaz. İçerisinde farklı seviyelerde canavar türleri vardır. En yüksek seviye canavar yeryüzü evresindedir.”

Javier hayal kırıklığıyla iç çekti. Ersa için iyi bir alan olsa da kendisini böyle bir ortamda eğitemezdi. Ersa, Javier’ın ne düşündüğünü anladı ve “Sanırım Gökyüzü Evresinde ve üstünde bir canavarı böyle bir alana hapsetmek zor.” dedi.

“Uçabilen canavarlar olduklarından kapalı bir alan gerekiyor.”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr