2. Sezon 16. Bölüm: Samyet Akademisi (3)

avatar
1098 6

Yıldızlar Kralı - 2. Sezon 16. Bölüm: Samyet Akademisi (3)


Asten akademiyi tanıtmaya devam etti. Öğrencilerin eğlenmek için gidebilecekleri alanları, etkinliklerin yapıldığı yerleri tanıttı. Ersa akademinin her ihtiyacı karşılayan bir yer olduğunu düşündü. Küçük bir şehir gibiydi. Öğrencilerin dövüştüğü bir yere geldiler.

“Sizlere daha önce bahsettiğim etkinliklerden biri bu. Burada öğrenciler dövüşür ve performanslarına göre katkı puanı kazanırlar. Simya alanı için de aynısı geçerli. Bir hap tarifi verilir ve öğrencilere çalışmaları için süre verilir. Daha sonra düzenlenen etkinlikle başarılarına göre katkı puanlarıyla ödüllendirilirler. Sadece birinci olan öğrenci ödül kazanmaz.”

Öğrenciler bu sistemden memnun kaldılar. Asten yolculuğun sonuna geldi ve öğrencilere döndü. “Son olarak akademinin öğrenci sisteminden bahsetmek istiyorum. Sizler yeni öğrenciler olarak hiçbir statüye sahip değilsiniz. Akademinin unvan kazanmak için gerçekleştirdiği testler var. Bu unvanları kazanmak için testlerde başarılı olmalısınız. Bunlardan bir tanesi elit unvanı. Bu unvanı kazanırsanız yaşadığınız yer değişecek ve daha lüks bir yere ulaşacaksınız. Akademinin bu unvan için izin verdiği hizmetlere erişim sağlayacaksınız ve aylık aldığınız katkı puanı artacak. Bunun gibi birçok unvan var. Eğer sizden üstün bir unvanda biriyle karşılaşırsanız o kişiyi gücendirmemeye çalışın. Sonradan başınız ağrıyabilir.”

“Bay Asten başka hangi unvanlar var?”

Asten soruyu soran öğrenciye baktı. “Şimdilik sizin için önemli olacağını düşünmesem de elit unvanının üstünde miras sahibi unvanı var. Simya alanıyla ilgileniyorsanız. Simyager unvanı var. Unvanlar çeşitlidir ve akademide kaldığınız süre boyunca bu konuda ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz. Merak ettiğiniz başka bir konu varsa sorabilirsiniz.”

Kız bir öğrenci heyecanlı bir tonda sordu.

“Bay Asten, Aena Thuner’in miras kalıntısını katılma koşulları nelerdir?”

Asten diğer öğrencilerinde bu soru karşısında dikkat kesildiğini gözlemledi.

“Bu konuda benimde ayrıntılı bir bilgim yok. Ancak akademide gösterdiğiniz gelişime bağlı olarak akademi sizlere bir şans verecektir. Bu nedenle sıkı çalışın.”

Başka sorularda sorulmaya devam etti ve Asten soruların hepsini elinden geldiğince cevapladı. Asten’in ayrılmasıyla Ersa ve Javier’da yurda gitti. Yurt içerisindeki danışmana kartlarını verdiler ve şaşırtıcı bir şekilde oda numaralarının aynı olduğunu keşfettiler. Öyle olmasaydı aynı odaya gitmek için müracaat edeceklerdi. Neyse ki buna gerek kalmadı.

“F blok 642 numaralı oda.” Ersa bloklara göz gezdirdi ve F bloğu bulunca ona doğru ilerledi. Altıncı kata çıktılar ve odalarına girdiler. Odada başka kimse yoktu. En azından kimse gelmemişti. Üç adet yatak vardı. Bunun dışında her öğrenciye tahsis edilmiş bir dolap ve masa vardı.

“Sade bir oda.” Javier yataklardan birine oturdu. Ersa’da onu takiben başka bir yatağa oturdu.

“Ve sert bir yatak.” Ersa’nın Javier’ı devam ettiren sözlerine Javier ekledi. “Öğrencilerin unvan alıp daha iyi bir ortama ulaşması için teşvik ediyor olmalılar.”

Pencereden dışarı baktı ve akademini çevresini izledi. Ersa da dışarıyı izliyordu. “İlk defa bu kadar yüksek bir binada bulunuyorum.”

“Fena değil.”

Ersa ve Javier’ın konuşması sürerken odaya başka biri girdi. Ersa’dan birkaç yaş büyük bir gençti. Oda arkadaşlarının maskeli yüzlerine maruz kalmak kendisini tuhaf hissettirmişti.

“Mer-haba. Adım Regis. Sizlerin oda arkadaşıyım.”

“Merhaba Regis. Benim adım Ersa. Tanıştığımıza memnun oldum.”

“Javier.” Javier’ın tanıtım şekli tek bir kelime ile olmuştu. Regis’in bakışları Ersa’ya döndü. Javier ile konuşmaktansa onunla konuşmayı tercih etti “Jilsh köyünden geliyorum. Siz nereden geliyorsunuz?”

“Gezginiz.”

Regis daha önce böyle bir tabir duymamıştı.

“Gezgin nedir?”

“Bir yere bağlı olmayan, bağımsız bir şekilde kıtayı dolaşan insanlardır.”

Regis’in oda arkadaşlarına karşı olan görüşü duyduklarıyla daha da arttı. Ersa, Regis ile biraz daha konuştuktan sonra Javier ile odadan ayrıldı. İlk gittikleri yer akademinin yemekhanesiydi. Yemeklerinin tadının nasıl olacağını merak ediyorlardı.

Yemekhanenin içerisi oldukça büyüktü ve yeni öğrenciler ile doluydu. Ersa ve Javier’ın maskeli halleri bir miktar ilgi uyandırmıştı. Görevliden yemeklerini teslim aldılar ve boş bir masaya yerleştiler. Yemek için meyve, bir çeşit bilmedikleri yemek ve aperatif vardı. Tadına baktılar ve fena olmadığını kabul ettiler.

Ersa “Aslında yediğim en iyi yemek seninle tanıştığım ilk gün yediğim yemekti.” dedi.

Javier gülümsedi ve “Sana özel olarak hazırladığım yemeklerdi. Uzun bir süre yalnız yaşadığımdan dolayı aşçılık konusunda fena olmadığımı söyleyebilirim.” dedi.

“Öyleyse yemek yapmak için malzemeler almaya ne dersin? Yolculuğumuzda bize yemek yapabilirsin.” Ersa’nın şakacı tonda söyledikleri Javier’ı güldürdü.

“Beni bir aşçı olarak mı kullanmak istiyorsun?”

“Neden olmasın? Yeteneğini boşa harcamamış oluruz.”

Ersa maskesinin altından bir parça meyve yedi. “Maske ile yemek yemek zor oluyor. İleride kendimize ait bir yerde yemek yersek daha iyi olur.”

Maskesi ile cebelleşen Javier’da kabul etti. Görüntüleri dışarıdan bakılınca oldukça komik duruyordu. Yemeği bitirmediler. Maskeyle bunu başarmak emek gerektiriyordu. Amaçları da akademinin yemeğinin tadını öğrenmekti. Yemekhaneden ayrıldıktan sonra pazara gittiler. Pazar akademinin en kalabalık yerlerinden bir tanesiydi. Yeni nesil ve eski nesil öğrenciler bir arada bulunuyordu.

Ersa tezgahlarda gösterilen kılıçlara, haplara, bilmediği türde eşyalara baktı. Kendisinin de bir kılıç alması gerektiğini düşündü. Kızıl Kan’ı gerekli olmadıkça kullanmak istemiyordu. Çok fazla ilgi çekebilecek bir nesneydi. Ersa bir tezgahta üzerinde farklı şekiller olan eşyalar görünce tezgaha yaklaştı. Tezgahtar orta yaşlı, iyi görünümlü bir adamdı.

“Hoş geldiniz. İstediğiniz bir eşya var mı?”

Ersa bir kılıcın yüzeyinde bulunan ateş şeklindeki simgeyi sordu. “Bu simgenin özel bir tarafı var mı?”

Tezgahtar kılıcı eline aldı ve “Elbette. Bu simge aslında bir ründür. Rünleri daha önce görmemiş olabilir misiniz?” diye sordu.

“İlk defa görüyorum. Ne tarz bir yararları var.”

Adam Ersa’nın kılıcı almayacağını düşünse de ona anlattı.

“Rünler simya alanındaki uzmanlıklardan bir tanesidir. Eşyalara uygulanabilirler. Bu kılıca uygulanan rün ateş yoluna dair bir anlayıştır. Rün sayesinde kılıç ile çalışan kişi ateş saldırılarını daha kolay kullanabilir ve ateş yolunu daha iyi hissedebilir.”

Ersa, böylesine büyülü bir eşyanın olmasına hayran kaldı. Javier da rünün ne olduğunu yeni öğrenmişti. Ersa sordu. “Kılıcı tutabilir miyim?”

Tezgahtar kılıcı uzattı ve “Rünü kullanarak yolu anlamak bir nebze kolaylaşsa da farkı ilk seferde hissedebileceğinizi sanmıyorum.” dedi.

Ersa kılıcı tuttu ve gözlerini kapattı. Ateşin varlığına dair duyduğu bir hissiyat kalp atışını hızlandırdı. Evrendeki bir yolu diğer yollara nazaran daha iyi hissediyordu. Gözlerini açtı ve kılıcı tezgahtara teslim etti. “Gerçekten de büyülü bir nesne.”

Tezgahtarın Ersa’ya bakışları tuhaftı. “Bir şeyler hissedebildiniz mi?” Kendisi kılıca rağmen bir şey hissedememişti.

“Evet bir yolun benim için daha da netleştiğini hissettim.”

Javier hatırladığı bir şeyden dolayı sordu. “Yani ateş yolunu hissedebildin mi?”

“Sadece bir his olsa da evet hissettim.”

Ersa biraz para çıkardı ve tezgahtara verdi. “Bilgilendirmeniz için teşekkür ederim.”

Tezgahtar bilgi için ilk defa para alıyordu. Ersa’nın borçlu kalan biri olmadığını anladı.

“İyi günler dilerim.”

Javier ayrıldıktan sonra “Öyleyse benim tahminim yanlıştı. Kırmızı rengiyle alakalı bir yolla kısıtlı değilsin.” dedi.

“Yine bir açmaza girdik.”

“Öyle bile olsa giderek daha fazla şey öğreneceğiz. Zamanla gerçekler ortaya çıkar.”

Ersa ve Javier pazarda biraz daha dolaştıktan sonra kütüphaneye gittiler. Kütüphane Ersa’nın heyecanını uyandırdı. Kütüphanedeki kitaplar hakkındaki bilgilendirme yazılarını okudu.

“Simya kitaplarını okumak istiyorum. Senin okumak istediğin başka bir tür varsa onlara bakabilirsin.”

“Dövüş sanatları kitaplarına bakacağım.”

Ersa simya bölümünün olduğu kısma geldi ve raflardaki binlerce kitaba baktı. Burada bir bilgi serveti vardı. Temel simya kitaplarından bir tanesini aldı ve okumaya başladı. Birkaç saat boyunca durmadan kitabı okumaya devam etti. Saatler boyunca kitabın başından ayrılmayan bedeni Javier’ın sözleriyle ayrılmıştı. “Ersa. Geç oldu. Yurda gidelim.”

Javier, Ersa’nın kitapların arasına dalan varlığına şaşırmıştı. Ersa kitabı bitirmediğinden kütüphane görevlisine ödünç alıp alamayacağını sordu. “Kitapları iki haftalığına alabilirsiniz.”

Görevli’nin sözleri sevinç duymasına neden oldu. Kitabı büyük oranda okuduğundan iki haftaya ihtiyacı yoktu. Öğrenci kartıyla simya kitabını ödünç aldı ve kütüphaneden ayrıldı. Hava kararmıştı.

Javier, Ersa’nın kitaba bu kadar dalmasına neden olan şeyi merak ederek sordu. “Okuduklarından sonra simya hakkında ne düşünüyorsun?”

“Çok ilginç. Maddenin varlığıyla oynayan bir alan. Düşünebiliyor musun simya ile maddenin tabiatıyla oynayabiliyorsun. Pazarda gördüğümüz rün buna bir örnek. Kılıcın tabiatına ateş yolunu eklemişler, ama görünüşe göre bunu yapmak çok zor. Ayrıca sizin köyünüzü koruyan düzenekte, simya içerisindeki düzenekler alanına giriyor.”

Duydukları Javier’ı bir hayli şaşırtmıştı. Simya düşündüğünden daha önemliydi. Javier’ın köyünde düzeneğin varlığının ne zamana dayandığını bilen kimse yoktu. Bu da düzeneğin her zaman bir gizem olmasına neden olmuştu. Ersa ve Javier odaya vardıklarında Regis uyuyordu. Onlarda sessiz bir şekilde yataklarına girdiler ve uyudular.

Ertesi sabah güneş yeni yeni yükselirken uyandılar. Yemekhane her zaman açıktı ve öğrenciler günde üç defa yemek alabiliyordu. Ersa ve Javier’da yemek alıp, tenha bir alanda rahat bir şekilde yediler. Dersler daha başlamadığından akademinin ormanında eğitim yapmaya koyuldular. Ersa ateşin yoluna çalışıyordu ama düşündüğü kadar kolay geçmiyordu. Javier ise yan tarafında kılıcıyla talim yapıyordu.

Birkaç saat sonra ormandan ayrıldılar ve Samyet Eğitim Merkezine gittiler. Yeni öğrenciler ders almak için toplanmışlardı. Dersler hakkında bilgilerin yazdığı bir kitapçık aldılar ve incelemeye koyuldular. Derslerin çeşitliliği çok fazlaydı. Dövüş sanatlarında hakkında, farklı yollarda, teknik kullanımlarında, canavarlara karşı dövüşmede eğitim veren birçok usta vardı. Ersa simya derslerinden birkaçını ve yolları anlatan derslerden bazılarını seçti. Javier’ın birçok konuda eğitime ihtiyacı olmasa da üç ders zorunluluğu olduğundan dolayı karanlık yola dair bir ders, ruh çekirdeği hakkında bilgilendirme yapan bir ders ve Ersa ile birlikte kılıç yoluna dair bir ders aldı.

Ücretsiz olanlarda onun işine yarayabilecek dersin neredeyse olmadığı söylenebilirdi. Katkı puanlarıyla katılabileceği derslere ise katkı puanı olmadığından katılamıyordu. Derslere kayıt oldular ve bugünün ilk dersine katıldılar. Buda uzun süredir ayrılmayan ikiliyi tuhaf hissettirdi. Varlıklarına alışmışlardı. Javier karanlık yola dair derse girdi. Ersa da simya konusundaki derse katıldı.

“Kılıç Yolu dersinde buluşuruz.” Gün sonunda verilecek olan ortak dersleri olduğundan buluşma noktası olarak orayı seçtiler. Ersa’nın katılacağı simya dersi çok temel bir dersti. Simya konusunda sadece okuduğu kitaptaki bilgileri olan Ersa için idealdi. Derse katılmak için sınıfına gittiğinde öğrenci sayısının azlığını gördü. Simya konusuna ilgi duyan öğrenciler çok değildi. Simya alanı her insanın kavrayabileceği bir alan değildi. Kendi içerisinde bir sistemi vardı ve o sistemi öğrenmek uzun bir süre istiyordu. Birçok kişide simya yerine dövüş sanatlarına çalışmayı tercih ediyordu.

Ersa ön sıradaki sıralardan birine oturdu ve beklemeye koyuldu. Öğrenciler arasındaki maskeli hali tuhaf karşılanmıştı. Maruz kaldığı bakışları görmezden geldi ve dersin hocasının gelmesini bekledi. Kısa süre içerisinde genç bir kadın içeri girdi. Derse katılan öğrencileri süzdükten sonra net ve anlaşılır bir sesle konuştu.

“Simya dersime katılan öğrenciler ile bu dersi beraber işleyeceğiz. Adım Judith Herman ve simya için aldığınız derslerde beni görebilirsiniz. Simya akademisi olmayan akademimizde simya dersi alan kişi sayısı çok fazla olmaz. Bunun birkaç nedeni vardır ama en önemli nedeni simyanın zor olmasıdır. Eğer uzmanlaşırsanız beraberinde getireceği büyük bir servet olmasına rağmen sırf bunun için dersime katıldıysanız büyük bir hayal kırıklığına uğrayacağınızı söylemeliyim.”

Judith’in gözleri öğrencileri sırasıyla süzdü. Bakışları Ersa’nın gözlerinde bir süre takıldıktan sonra konuşmaya devam etti. “İlk dersimiz olacağından dolayı bu derste simyanın temellerinden bahsedeceğim. İleri haftalarda ayrıntılara gireceğim. Ders başlamadan önce sormak istediğiniz bir şey var mı?”

Sınıftan hiç ses çıkmadığı için ders başladı.

“Burada kimlerin gelmeden önce simya hakkında kitap okuduğunu bilmiyorum, ancak belirtmeliyim ki simya çok fazla alana sahiptir. Bunlardan en çok bilineni hap yapımıdır. Simya genel olarak etkili haplarıyla tanınır, ancak simya haplar dışında birçok alana sahiptir. Bunlardan en önemlileri rün ve düzenekler alanıdır. İlk olarak haplardan bahsedelim. Haplar kendi içerisinde farklı dallara ayrıştırılmıştır.”

Judith birkaç hap çıkardı ve öğrencilerden birinin eline verdi.

“Hapları sırayla dolaştırın ve inceleyin. Hapların farklı dallara ayrıldığını söyledim. Elinizdeki haplar bu dallardan bazılarını temsil ediyor. Yeşil renkli hap bir tıbbi hap. Dışsal bir yara aldığınızda bu hapı kullanarak yaralarınızın iyileşme hızını arttırabilirsiniz. Mavi renkli olan hap dövüş sanatlarında kullanılan bir hap. Savaş sırasında tükenen enerjinizi daha hızlı yenilemek için tüketilir. Sarı hap da dövüş sanatları için kullanılır ama etkisi ruh çekirdeğimiz içindir. Burada yeryüzü evresine ulaşan kimse olmadığından dolayı ruh çekirdeğinin ne işe yarayacağını bilmiyor olabilirsiniz. Evrene bakışınızı değiştiren bir şey olarak tanımlayabiliriz.”

Haplar Ersa’ya ulaştığında tek tek her birini kokladı ve inceledi. Bu sırada Judith anlatmaya devam ediyordu.

“Bu üç hap gibi farklı alanlarda kullanılan birçok hap var. Haplar konusunda hepinizin birtakım bilgilere sahip olduğunuzu düşünüyorum. Simyanın başka bir alanı olan rünler günümüzde bile oldukça gizemlidir.”

Haplar Judith’e geri teslim edildi. Judith yuvarlak bir taş çıkardı ve aynı şekilde incelemeleri için öğrencilere uzattı. “Rün kullanımı ile en değersiz eşyalar bile çok değerli hazinelere dönüşebilir. İncelemenizi istediğim taşın sıradan bir taştan tek farkı içine bir rünün işlenmiş olmasıdır. Her öğrencinin taşı tutmak için bir dakikası var. Taştaki rünün hangi yolu temsil ettiğini tahmin edebilecek misiniz görmek istiyorum.”

Ersa taşı eline aldı ve gözünü kapattı. Ateş rünüyle işlenmiş kılıçta hissettiği duyguyu tekrar hissetti. Ne tuhaf bir duygu diye düşündü. Taştan yeryüzünün varlığını hissediyordu. Bir dakikanın dolmasına yakın başka bir öğrenciye taşı teslim etti. Judith öğrencilerin yüz ifadelerini inceledi. Yüz ifadesini göremediği tek öğrenci Ersa’ydı.

“Rün işlemesi için maddenin tabiatını anlamalısınız. Kendinizi o tabiatla bir tutarak tabiatın akışı değiştirmelisiniz. Bu olayı daha net anlatmam gerekirse incelemeniz için verdiğim taşı ele alalım. Bu taş dışarıda bulabileceğiniz herhangi bir taştan farklı değildi, ancak taşı oluşturan yapıya müdahale edildi ve bu müdahale sırasında taşın asıl işlevi bozulmadı. Eğer tabiatın asli işlevini bozmaya çalışırsanız başarısız olursunuz. Yapmanız gereken varolan yapıya bir şeyler eklemek. Bu taşın yapısına bir yol dahil edildi. Simya alanında bu yapıya kanun da denir. Bu kelimeyi duyarsanız kafanız karışmasın.”

Rünlü taş tüm öğrenciler tarafından incelendikten sonra sordu. “Aranızdan, taştaki yolun ne olduğunu anlayan oldu mu?”

Öğrencilerden cevap çıkmadı. Judith için bu beklenen bir şeydi, ama beklentisinin aksine ön sıradaki maskeli genç konuştu. “Taşa toprak yolu mu eklendi?”

Judith’in şaşkın bakışları Ersa’ya döndü. Birinin doğru cevabı bulmasını beklemiyordu. Ersa’nın yetişim seviyesini kontrol etti. Usta evresinde olduğunu keşfetti.

“Evet. Doğru tahmin ettin. Taşın yapısına toprak yolu dahil edildi.”

Bakışları Ersa’nın yüzünü görmek ister gibi keskinleşti. “İsmin ne?”

“Ersa.”

Soyadının mı olmadığını Ersa’nın mı söylemediğini merak etti. Ersa’dan bakışlarını çekti ve derse devam etti. “Bir maddenin kanununa yol eklemek kolay bir mesele değildir. İlk olarak o yolu kullanabiliyor olmalısınız. Çünkü kanuna eklenen yol, o yolun enerjisidir. Enerjinin içerisindeki yol ne kadar derinse değişen kanun o kadar güçlü olur. Yani aranızdan bu alanda kendini geliştirmek isteyen varsa kendisini yol konusunda da geliştirmeli.”

“Rün kadar zor olan bir başka alanda düzeneklerdir. Bir düzenek için temel olarak iki şey gereklidir. Bir, düzeneğin oluşturulması için gerekli olan enerji. İki, düzeneğin yapısının mükemmel bir oranda oluşturulması. Bu iki koşulun gerçekleşmesi genellikle bir düzeği oluşturmanız için yeterlidir.”

Öğrencilerin bakışlarından zor olmadığını düşündüklerini anlayan Judith gülümsedi. Düzeneklere çalıştıklarında meselenin ne kadar zor olduğunu göreceklerdi. “Düzenek genellikle küçük bir yerde yapılmadığından incelemeniz için verebileceğim bir şey yok. Sizlere nerede kullanıldığına dair örnekler vereceğim. Kıtanın en üst düzey düzeneklerinden biri bu akademide bulunuyor. Akademinin tehlikeli bir duruma düşmesi durumu için hazırlanan düzenek saldırılara karşı bariyer görevi görüyor. Akademimizdeki gibi düzenekler sadece koruma için kullanılmıyor. Başka bir örnek simülasyon alanında kullanılması. Eğitim yapabileceğiniz simülasyon sistemi düzeneklerle oluşturulmuştur. Yaygın olarak kullanılan uzaysal depolama eşyaları düzeneklerin bir ürünüdür. Bunun gibi düzeneklerin kullanıldığı alanlar çok fazladır.”

Ersa, Judith’in anlattıklarını pür dikkat dinliyordu. Bunca zamandır arkasındaki mekanizmayı merak ettiği uzaysal yüzük ve Javier’ın köyündeki ırklarını ayırt etme sisteminin dayanağını öğrenmişti. Hayranlık uyandırıcı bir konu olduğunu kabul etti. Diğer öğrencilerde aynı şekilde dikkatle dinliyordu. Judith biliyordu ki genel olarak bahsederken sorun yoktu ancak ayrıntılara girdikçe öğrencilerin birçoğu elenecekti. Judith birkaç şey daha anlattıktan sonra dersi bitirdi ve Ersa başka bir derse katılmak üzere ayrıldı.

Sıradaki dersi hava yolu için katılacağı bir dersti.

Dersin hocası yaşlı bir adamdı. Başlangıçta kendini tanıttı ve ders boyunca yapılacaklardan bahsetti. Daha sonra hava yolu ile neler yapılabileceğine girdi.

“En basit örneklerden bir tanesi saldırı yapmaktır, ama hava yolunun etkili kullanımı için daha farklı kullanım alanları mevcuttur. Bunlardan en önemlisi havadaki titreşimleri hissederek saldırıların yönünü anlamak ve havaya üçüncü bir göz muamelesi yapmaktır. Bu seviyeye gelirseniz saldırıya bakmadan da görebilirsiniz. Hava yolunun başka bir kullanımı ise havanın gücünü kullanarak uçabilmektir. Uçabilmek gökyüzü evresine ulaşan herkes için mümkündür. Bunun nedeni hava yolunu anlamaları değildir. Havadaki enerji üzerinde belirli bir kontrole sahip olabilmeleridir. Bu kontrol sayesinde kişi bedenini havalandırabilir ve havada durduğu sürede odağını korumak zorundadır. Havadaki enerjilere müdahale ederek uçmak, kendi enerjinizi de tüketeceğinden gökyüzü evresine giren biri uzun bir süre uçamaz.”

Ersa, Gökyüzü Evresindeki birinin uçma mantığının bu şekilde olmasını beklemiyordu. Düşününce mantıklı olduğunu kabul etti.

“Hava yolunda belirli bir seviyeye gelirseniz bu sefer doğanın bir kanununu kullanarak uçabileceksinizdir. İkisinde de uçabiliyor olsanız da temelde çok farklıdırlar. Birinde kişi kendi enerjisi ile doğaya müdahale eder, diğerinde doğanın gücünü kullanır.”

Ders bittikten sonra Ersa sıradaki ders için ayrıldı. Javier kılıç yolu dersi için ayrılan sınıfta kendisini bekliyordu. Ders için bir yere oturdular.

“Aslında dersler beklediğim daha işe yarar. Ruh çekirdeği hakkında bilmediğim birçok yeni şey öğrendim.”

Javier derslere katılmadan önce önyargılıydı ancak dersleri dinledikten sonra iyi olduklarını kabul etti.

“Simya dersi ve hava yolu dersi de iyiydi. Akademiye katılarak doğru bir karar vermişiz.” Javier’ın bahsettiği ruh çekirdeğine de ilgi duyuyordu. O konudaki bilgisi çok geneldi. Yeryüzü evresinde aktif hale geldiğini ve beyinde bulunduğunu biliyordu. “Ruh çekirdeği tam olarak ne işe yarıyor?”

Javier açıklamaya başladı. “Aslında bir dövüş sanatçısını, normal insanlardan asıl ayıran nokta ruh çekirdeğini aktif etmekte yatıyor.”

Javier’ın sözleri Ersa’nın ilgisini çekmişti.

“Ruh çekirdeğinin beyinde bulunduğunu biliyorsun. Aynı yaşam çekirdeğimiz gibi görünmezdir. Yeryüzü evresine geçtiğinde yaşam çekirdeğin başkalaşım geçiriyor ve ruh çekirdeği ile bağlanıyor. Aslında yeryüzü evresine geçmemizi sağlayan şey de budur. Ruh çekirdeğini, merkez çekirdeği ile bağlayınca aynı beyin ve kalpten oluşan vücut sistemimiz gibi enerji sistemimiz de tamamlanıyor.”

Javier öğrencilerden bir tanesini gösterdi. “Ruh çekirdeğinin getirdiği özelliklerden bir tanesi karşımızdaki kişinin gücünü analiz etmektir. Örneğin bu öğrenciyi ele alalım. Ruh çekirdeğimle ruhsal bir enerjiyi yayabiliyorum ve bu enerjiyi öğrenci üzerine odakladığım zaman enerji sistemi hakkında bilgi alabiliyorum. Birinin seviyesini bu şekilde anlayabiliyoruz. Öğrencinin enerji sistemi usta evresinde.”

Ersa ruhsal enerji de takılı kalmıştı. “Ruhsal enerji nedir?”

“Bildiğin gibi yaşam çekirdeğimizde kullandığımız enerji iç enerjidir. Bu enerji ile fiziksel saldırılar gerçekleştirebiliriz. Ruh çekirdeğimizle oluşturabildiğimiz enerji türü ise ruhsal enerjidir. Ruhsal enerji ile birinin seviyesini ölçebilirken aynı zamanda zihinsel saldırılarda yapabiliriz. Aslında ruhsal enerjinin faydası çok fazla. Yolu anlamaya çalışan biri için ruhsal enerji çok önemlidir. Ruh çekirdeği ile evrene karşı olan yakınlığın artar. Etrafındaki olayları daha iyi gözlemlersin. Ruhsal enerji ile yol enerjisini gözlemleyebilirsin.”

Ersa “Ruh çekirdeğinin bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum.” dedi.

Javier bunun normal olduğunu düşündü. Ruh çekirdeği olmayan biri önemini kavrayamazdı. “Aslında düşündüğünden de önemli. Ruh çekirdeğini aktif hale getirdiğin zaman daha iyi anlayacaksın.”

Sohbetleri devam ederken sınıfa görünümü orta yaşın üzerinde bir adam girdi. Gri tonundaki saçları ve keskin gözleriyle ilgi çekici bir adamdı. Javier adamı süzdükten sonra ciddi bir bakışla konuştu.

“Bu adam çok tehlikeli.”

Javier’ın sözleri Ersa’nın adamı dikkatle izlemesini sağladı. “Neden?”

Javier adama ciddi bakışlarını çevirdi. “Gücünü hissedemiyorum. Açıkça benden çok daha güçlü. En azından imparator evresinde olmalı.”

Adam sınıfın ortasına geçti ve bakışlarını öğrenciler üzerinde gezdirdi. Öğrenciler göz teması kurar kurmaz bakışlarını indirdi. Adamın bakışları Ersa ve Javier ile buluştuğunda sadece onlar göz temasını kesmedi. Adam gülümsedi ve “Akademimize yeni katılan öğrencilerimiz hoş geldiniz. Kılıç yolu dersinin asıl hocası ben olmamama rağmen bugün beklenmeyen bir durum nedeniyle dersi beraber işleyeceğiz. Adım Sean.”

Öğrenciler soyadını söylemediği için Sean’ın bir klana dahil olmadığını çıkardı.

“Uzun zamandır kimseye ders vermediğimden dolayı hatalarımı mazur görmeniz gerekecek.”

Sean’ın bir gülümseme ile söylediği kelimeler öğrencileri rahatlattı. Başlangıçta Sean’dan korksalar da korkmaları gerekmiyor gibiydi. En başta neden korktuklarını dahi unutmuşlardı. Sadece Ersa ve Javier, Sean’ın gerçek anlamda güçlü olduğunu biliyordu. Sean derse başladı ve herkes dikkatle dinledi.

“Kılıç yoluna çalışırken birçok uzmanın düştüğü bir yanlış var. Kılıç yolunu normal yollardan ayrı değerlendirirler. Halbuki kılıç yolu da ateş yolu, su yolu gibi evrenin bir yoludur. Belirli kanunlarla sınırlandırılmıştır. Biz onu en iyi, keskin nesneler üzerinde ifade edebilsek de kılıç yolu için bir kılıca ihtiyaç yoktur.”

Ersa ve Javier kılıcı Sean’ın dediği uzmanlar gibi değerlendiriyordu. Değerlendirmelerinin yanlış olması onları şaşırttı.

“Doğanın yollarından bir tanesine çalıştığınız zaman bunu doğada gözlemleyebiliyor veya hissedebiliyorsunuz. Kılıç yolunda bunu yapma imkanımız yoktur. Peki öyleyse ne yapmamız gerekiyor? Kılıç yolunu nasıl anlayabiliriz? Bu sorunun cevabını birkaç şekilde cevaplayabiliriz. İlk olarak kılıç yolunu en zor anlama şekli bireysel olarak öğrenmektir. Kılıçla o kadar çok iç içe oluruz ki kendi kılıç yolumuzu oluştururuz. Dediğim gibi bu yol uzun bir zaman alır.”

Ersa’nın yaptığı buydu ve Sean’ın bahsettiği gibi zor olduğunu düşünmüyordu. Kılıç yolunu çok iyi anladığı söylenemezdi ama hissedebiliyordu ve eğitim yaparken saldırılarına katabiliyordu. Ersa’nın bilmediği şey bunun için normalde insanların yıllarca çalışması gerektiğiydi.

“İkinci olarak bir uzmanı izleyebilirsiniz. Kılıç yolunu kullanan birinin saldırılarını gözlemlemek anlayış elde etmenize yardımcı olabilir. Üçüncü olarak kılıç yolu için özelleştirilmiş teknikler kullanabilirsiniz. Teknikler üzerinden yolları öğrenmek birçok insanın yaptığı şeydir. Son olarak kılıç yolu eklenmiş rünlerden anlayış elde edebilirsiniz. Rünlü eşyaların yüksek fiyatları göz önüne alındığından son söylediğimi uygulamak için zengin olmanız lazım.”

Sean bir kılıç çıkardı ve kılıcı basitçe salladı. “Sizlere iki kılıç saldırısı göstereceğim. İkisi arasındaki tek fark bir saldırının kılıç yolu barındırması olacak. Dikkatle izleyin.”

Sean talim kuklası çıkardı ve biraz uzaklaştı. Basit bir saldırı ile kuklaya vurdu. Saldırı kuklayı biraz titretmiş ama zarar vermemişti. İkinci bir saldırı yaptı. Bu saldırı ile kukla ortadan ikiye ayrıldı. Öğrenciler hayranlıkla ikiye ayrılmış kuklaya bakıyorlardı. Sean başka bir kukla çıkardı ve öğrencilere döndü.

“Şimdi sizlerin sırasıyla bu kuklaya saldırmasını istiyorum. Bundan önce kuklaya yol enerjisi kullanmadan zarar vermeniz için seviyenizin gökyüzü evresinin üstünde olması gerektiğini eklemeliyim.”

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr