Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

Wang Lin'in ifadesi doğaldı ama kalbi etkilendi. Gördüğü illüzyona göre altı tane tomar vardı. Wang Lin sakin kalarak saygıyla ellerini kenetledi. "Teşekkürler Kıdemli Lin Yunzi."

Li Yunzi güldü ve Wang Lin'e dikkatle baktı. Elbise kolunu salladı ve imtihan için başka birini çağırdı.

Wang Lin arkasını döndü ve meydandan çıktı. Boş bir alan bularak oraya oturdu. Yetişimcilerin bakışlarına aldırmadan sessizce yetişim yaptı.

Yetişim yaparken kaşlarının arasından gelen acı dalgalarını net bir şekilde hissediyordu. Kalbinde kontrolünü kaybedecekmiş gibi bir hissiyat vardı. Wang Lin'in anladığına göre üçüncü göz has enerji kaynağını özümsemişti ve büyük bir değişim yaşamıştı. Bu değişimin iyi ya da kötü olduğu konusunda bir tahmin yürütemedi.

Fakat kesin olan bir şey vardı: eğer acının devam etmesine izin verirse kontrolünü aştığında dışarı taşacak ve Wang Lin bundan zarar görecekti.

Derin bir nefes aldı ve tek bir düşüncesiyle sonsuz yıkım kalp kısıtlamasını yoğunlaştırdı. Yetişime devam ederken yavaş yavaş üçüncü gözünde üç tane mühür oluştu.

Fakat üçüncü gözünün gücü çok kuvvetliydi, bu mühür problemi sadece geçici olarak erteleyecekti. Zamanla onu aralıklı olarak kuvvetlendirmesi gerekecekti.

Durum bu olsa da Wang Lin bunu sıkıntı olarak düşünmedi.

"Ne olursa olsun üçüncü gözün içindeki büyü benim hayat kurtaran kozum olacak!"

Wang Lin'den sonra yetişimciler teste girmeye devam etti. 30 dakika sonra bütün yetişimcilerin testi sona ermişti.

Li Yunzi sağ eliyle uzandı ve Savaş Tomarı eline geri döndü. Arkasını dönmesiyle birlikte bir rüzgar esintisi vücudunu sardı. Testi geçemeyenler hızla gökyüzündeki aktarım dizilerine gönderildi.

147 kişiden geriye sadece 112 kişi kalmıştı.

Li Yunzi dua hasırına geri dönerken Usta Alevkıvılcımı gözleriyle geriye kalan 112 kişiyi süzdü. Gözleri meşale gibi yandı ve yavaşça konuştu, "Üç imtihan sona erdi, geriye kalanların hepsi bu neslin elitleridir. Normalde sonraki gizemli boşluğun altı yolu sizin dao testiniz olacaktı ama sayınız 108'e yaklaştığı için doğruca göklere giden çizgi aşamasına geçeceğiz!

Göklere giden çizgi, semavi ünvan yarışmasının son aşamasıdır. 108 kişi bir semavi ünvanı kazanacak ve en iyi 36 kişi de göksel semavi olarak adlandırılacak!

Göklere giden çizgi testinde hepiniz hayali olarak var olacaksınız. Ölseniz bile vücudunuz çok az bir hasar görecek, yani çok fazla etkilenmeyeceksiniz!"

Usta Alevkıvılcımı konuşmasını bitirdikten sonra çantasına vurdu ve elinde sekizgen bir ağaç parçası belirdi. Onu havaya attı ve sekizgen tahta parçası büyüdü. Bir anda 100 adım genişliğe ulaştı ve gökyüzünde dönerken rengarenk ışıklar taştı.

"Meydana girin!" Usta Alevkıvılcımı bağırdıktan sonra 112 yetişimci meydana yürüdü ve lotus pozisyonunda oturdu.

Kısa süre sonra Usta Alevkıvılcımı bir mühür gönderdi ve ardından ağaç parçasından ışık ışınları çıktı. Meydandaki her bir yetişimcinin üzerine bir ışın yansıdı.

Beş renkli ışık parladığı anda Wang Lin de dahil bütün yetişimciler bilincini kaybetti.

Burası son derece yoğun bir ormanlıktı. Sayısız ağaç dallarıyla birbirine geçmişti ve yaprakları adeta gökyüzünü kaplayan bir ağ yaratmıştı. Sadece ufak açıklıklardan içeriye ışık sızabiliyordu. Gökyüzünden ışık ışınları indi, son derece gizemli görünüyordu.

Yer çürük yapraklarla kaplıydı ve zehirli böcekler ışıklardan kaçınmak için kımıldanıyordu.

Tam o anda yüksek ağaçlardan birisinden beş renkli bir ışık çıktı ve Wang Lin dışarı yürüdü. Ortaya çıktığı anda hemen zıpladı ve bir dalın üstüne bindi. Hemen kalp kısıtlamasını kullandı ve aurasını gizledi.

Wang Lin ölüm kalım tecrübeleriyle bilenmişti ve bu göklere giden çizgi testi Şeytan Ruh Diyarı kadar tehlikeli değildi! O yüzden doğal olarak oraya girdiği anda ilahi hissini yayma hatasına düşmeyecekti.

O anda bir ilahi his yayıldı ve Wang Lin'in üzerinde durmadan devam etti. Fakat bir an sonra ilahi his panikledi ve hızla yayıldı. Ama birkaç saniye sonra ilahi his yerle bir oldu ve uzaklardan acıklı bir çığlık yükseldi.

Wang Lin'in gözleri aydınlandı.

"Güçlü olduğumdan emin olmadığım sürece burada ilahi hissimi yayamam. Yoksa hemen yerim belli olur ve hedef haline gelirim!"

Wang Lin bir an sessizce düşündü. Has enerjisini deveran edip vücudunu gözlemledikten sonra bazı ipuçları yakaladı. Tıpkı Usta Alevkıvılcımı'nın söylediği gibiydi. Buradaki vücudu tıpkı gerçek vücudu gibiydi ama öldükten sonra gerçek vücut etkilenmeyecekti.

"Göklere giden tek çizgi testi kesinlikle gerçek bir ölüm kalım tecrübesi yaşamamış olan yetişimcilerin gerçek ölümü tatmasına olanak sağlayacak. Yıldırım Semavi Tapınağı'nın gerçek amacının gerçek yetişimciler yetiştirmek olduğunu düşünüyorum!" Wang Lin'in kaşları çatıldı ve dünya ile bütünleşmeyi denedi. Fakat burası gerçek dünya olmadığı için bir etkisi olmadı. Biraz düşündükten sonra bir duman parlaması oldu ve ortadan kayboldu.

"İnsan, yeryüzü ve gök imtihanları sadece birer testti. Bu göklere giden tek çizgi, semavi ünvanları için gerçek savaş. İyi ya da kötü yok. Eğer bir numara olmak istiyorsam en fazla yetişimciyi ben öldürmem lazım!" Wang Lin hareket ederken gözlerinde soğuk bir parlama oldu.

Tam o anda başka bir ilahi his yayıldı ve bölgeyi taradı. Wang Lin'in gözleri aydınlandı ve hızla hareket etti. Çok hızlıydı ve bir anda ilahi hissini kullanan yetişimciyi gördü.

Bu kişi imtihanlar sırasında Wang Lin'in iki kez müdahale ettiği Zhao Yidao idi. Ortaya çıktığı anda etrafı onu tamamen şaşkına çevirmişti. Aile öğretilerini uygulayarak istemsizce etrafını gözlemlemek için ilahi hissini yaymıştı. Fakat ilahi hissini yaydığı anda güçlü bir kriz hissi tüm benliğini kuşattı. Panikledi ve büyük bir hata yaptığını fark etti!

Hemen gitmek istedi ama o anda arkasından siyah bir sis esti. Güçlü bir öldürme arzusu ortaya çıktı ve hemen kaçan Zhao Yidao'yu yuttu.

Ağaçların arasında acıklı bir çığlık yankılandı. Wang Lin 1,000 adım uzakta durdu ve siyah sise soğuk gözlerle baktı.

Sis, sanki Zhao'nun yetişimini özümsemiş gibi hareket etti. Bir an sonra içinden birisi çıktı. Bu kişi Xu Ting idi!

Dudaklarını yaladı ve gözlerini Wang Lin'e dikti. 1,000 adım mesafeden birbirlerine bakarken patırtı sesleri duyuldu.

Xu Ting Wang Lin'den epey korkmuştu. Son çare olmadığı sürece Wang Lin'i kızdıran taraf olmak istemiyordu, o yüzden sert bir tonla konuştu, "Savaşımızı en sona bırakmaya ne dersin?"

Wang Lin soğuk gözlerle ona baktıktan sonra arkasını döndü ve bir parlamayla ortadan kayboldu. Daha fazla sayıda kişiyi öldürmek Xu Ting için en önemli şeydi.

Xu Ting rahat bir nefes aldı. Ardından sisin içine geri çekildi ve hızla başka yöne gitti. İkisi sanki burayı bölgelerinin sınırı yapmıştı. İkisi de birbirinin bölgesine girmedi!

Wang Lin insanları teker teker bulmakla uğraşmadı. Bunun yerine ilahi hissini yaydı ve oturdu. Ardından ilahi hissi tüm bölgeyi kapladı.

İlahi hissini yaydığı anda ondan fazla insanın ilahi hissi patladı ve Wang Lin'e doğru gelmeye başladı.

Burada başkalarını öldürmemeye çalışsan bile onlar seni öldürmeye gelecekti!

Wang Lin bir nesne tükürdü, bu Semavi Mühür Damgasıydı! Bu küçük nesne Wang Lin'in önünde süzüldü ve altın ışıklar saçtı.

Yüz binlerce altın mühür arasından iki tanesi yetişimci has ruhu barındırıyordu ve bunların gücü diğerlerine göre bariz şekilde farklıydı. Wang Lin bu hayali has ruhların mühürlenebileceği konusunda emin değildi. Sakince ilk yetişimcinin gelmesini bekledi.

Birkaç nefeslik sürenin ardından sağ taraftan bir figür yıldırım gibi fırladı. Fakat Wang Lin'in 1,000 adım yakınına vardığında irkildi. Hedefinin Wang Lin olduğunu görünce gözleri dehşetle doldu ve hiç tereddüt etmeden kaçmayı seçti.

En başından sona kadar Wang Lin sakin kaldı. Yetişimci ortaya çıktığı anda Semavi Mühür Damgası harekete geçti. Son derece hızlı bir şekilde, kaçan yetişimciyi takip etti.

Yetişimci panikleyerek elleriyle bir mühür oluşturdu ve bir büyü ortaya çıkmaya başladı. Fakat bu büyülerin Semavi Mühür Damgası üzerinde etkisi yoktu.  Semavi Mühür Damgası anında yaklaştı ve birden büyüdü. Merhametsizce aşağı çöktü ve çok sayıda altın rün kaçış yollarını kapattı.

Gözleri umutsuzlukla dolan yetişimci çantasına vurdu ve yüzlerce uçan kılıç ortaya çıktı. Direnmek istedi ama gümbürtüler yankılanırken uçan kılıçlar yerle bir oldu. Semavi Mühür Damgası aşağı çöktü ve acıklı bir inilti yükseldi. Yetişimci yok olurken altın bir rün havalandı ve parladı. Bir an sonra altın rün zeka ile doldu.

Wang Lin'in gözleri kısıldı ve Semavi Mühür Damgası'nı geri çekti. Onu dikkatle inceledikten sonra yavaşça kafasını kaldırarak uzaklara doğru baktı ve sakince konuştu, "Saldırmak için daha ne kadar bekleyeceksiniz?"

Önündeki ormanlık tamamen sessizdi. Bir an sonra ormandan dört kişi çıktı. Dördü de Maddi Yang aşamasındaydı. Auraları bir araya bütünleştiğinde Wang Lin'in aurasıyla aşağı yukarı denk hale geliyordu.

Dördü de birbirine baktı. Birinin gözleri vahşileşti ve hiç konuşmadan çantasına vurdu. Bir su kabağı ortaya çıktı. Sağ eliyle bir mühür oluşturdu ve ardından su kabağından çıkan kırmızı bir alev Wang Lin'e doğru püskürdü.