Bölüm 872: Kim Kimi Yutuyor

avatar
1366 42

Xian Ni - Bölüm 872: Kim Kimi Yutuyor



Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

 

Yıldırım ruhu son derece gururluydu ama sonra aniden Wang Lin'in bakışlarını gördü. Bu bakış vücuduna nüfuz etti ve yıldırım ruhuna ulaştı. Ruhunun içindeki mirastan güçlü bir kuvvet yayılarak tüm vücudunu sardı. Aklını kaçırmış gibi çığlık attı ve vücudu şiddetle titredi!

 

Wang Lin'e doğru ilerleyen vücudu aniden durdu ve geri çekildi. Tüm bunları sanki güçlü bir kuvvet karşısında geri çekilmesi gerekiyormuş gibi içgüdüsel olarak yaptı.

 

Wang Lin gözlerini kapattı ve yıldırım ruhuna daha fazla odaklanmadı. Bu yıldırım ruhunun sadece küçük bir kısmı olduğunu az çok hissetmişti. Yıldırım Semavi Alemi'nin gerçek yıldırım ruhu böyle olamazdı.

 

Yıldırım ruhunun vücudu geri çekildi ve gözleri dehşetle doldu. Yıldırım ruhunun çok önceden zekası uyanmıştı. En başta yetişimcileri bir tehdit olarak görmüyordu ama o anda sanki atasıyla karşılaşmış gibiydi.

 

Bu hissiyat yıldırım ruhundan geliyordu. Ruhunun derinliklerine işlenmiş bir anıydı ve doğmadan önce nesiller boyunca bastırılmıştı.

 

Antik zamanlarda gökler yıldırım ejderhalarına yıldırım gücü vermişti. Yıldırım ejderhaları bu şekilde doğmuştu. Yıldırımdan doğmuşlardı ve bütün yıldırımların ruhu olarak sayılıyorlardı. Gökler ve yerdeki bütün yıldırımlar yıldırım ejderhalarına aitti!

 

Fakat yıldırım ejderhaları ölümsüz değildi. Yıldırımdan doğmuşlardı ve öldüklerinde yıldırım ruhuna dönüşerek boşluğa geri dönüyorlardı. Ardından tekrar yıldırım kuvveti halini alacaklardı!

 

Fakat zamanında Yıldırım Semavi Alemi'nde böyle bir yıldırım ruhu vardı. Semaviler bazı yöntemlerle onun dağılmasını engellemiş ve ardından onu Yıldırım Semavi Alemi'nin koruyucusu yapmışlardı.

 

Yıldırım Semavi Tapınağı'ndaki yıldırım ruhu ise o muhafız yıldırım ruhunun bir parçasıydı. Wang Lin'i gördüğünde daha önce yaşamadığı bir şok yaşadı.

 

Neyse ki Wang Lin gözlerini kapattıktan sonra antik yıldırım ejderhasının ihtişamı daha fazla ortaya çıkmadı. Wang Lin bir kez daha yıldırım özümsemeye odaklandı. Yıldırım ruhu rahatlamıştı. Öfkeyle dolmuş bir halde diğer yetişimcilere doğru gitti.

 

Bunları izlerken siyah sisin içindeki Xu Ting'in gözleri meşale gibi yandı. Zihni allak bullak oldu ve gördüklerine inanamadı. Bu Xu Mu gerçekten de... inanılmazdı!

 

"Bu... Nasıl olabilir? Sadece yıldırım ruhuna bir kez baktı ve yıldırım ruhu dehşete kapıldı! Sanki bir ailenin büyüğü küçüğüne bakmış gibiydi..."

 

Shengong Hu da bunu fark etmişti. Gözleri fanatizm ile doldu ve ister istemez Wang Lin ile ilk karşılaşmasını hatırladı. Onunla ilk kez yıldırım gölünde karşılaşmıştı. Dalgalanan siyah saçlarıyla yıldırım gölünden çıkışını, vücudunu neredeyse yerle bir edebilecek o bakışını asla unutamazdı.

 

Bu onun asla unutamayacağı bir şeydi!

 

"Lordum!" Shengong Hu'nun gözlerindeki fanatizm arttı.

 

Zhan Konglie Wang Lin'e bakarken nefesi kesildi. Yıldırım gölünde Shengong Hu ile dövüşünü hatırladı. Wang Lin'in rehberliğinde Shengong Hu adeta yıldırım kanununa dair bir şeyler kavramış gibiydi.

 

Sadece onlar değil çevredeki yetişimciler de bunu fark etti. Zihinleri titredi ve gözleri şok ile doldu.

 

Wang Lin tüm bunlara gözünü yumdu.  Oturduğu yerde yıldırım kanunlarını kavramaya başladı. Yavaş yavaş derinlere daldı ve çevresini tamamen unuttu.

 

Dua hasırlarında Qing Shui'nin gözleri kısıldı ve dudaklarında hafif bir gülümseme oluştu.

 

Yanda Usta Alevkıvılcımı bir an irkildikten sonra acı bir gülümseme oluştu. Xu Mu'nun hiçbir yardım olmadan neredeyse bir yıldırım ruhu yetiştirdiğini unutmuştu. Bu durum sadece onun yeryüzü imtihanını kolaylıkla geçmesini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda kendine has bir ortamda yürümüş gibi olacaktı!

 

"Unut gitsin. Daha önce tufan canavarını ödünç verdiği ve Qing Shui ile ilişkimi düzeltmemi sağladığı için bir telafi olsun!" Usta Alevkıvılcımı buruk bir şekilde gülümsedi ve Wang Lin'i durdurmadı.

 

Yıldırım ruhu ise Wang Lin tarafından korkutulduktan sonra adeta büyüğü tarafından azarlanmış bir çocuk gibiydi. Kükredi ve öfkesini boşaltmak için diğer yetişimcilere doğru fırladı.

 

İlk hedefi Xi Zifeng'in kuzeni, mavi cübbeli yakışıklı genç adamdı. Elleriyle bir mühür oluşturdu ve önünde üç tane yeşil yeşim süzüldü. Üzerine gelen bütün yıldırımlar bu üç yeşim tarafından özümsendi.

 

Yıldırım ruhu kükredi ve doğruca ona doğru ilerledi. Yıldırım ruhunun kükremesi beraberinde güçlü bir etkiyi taşıdı. Mavi cübbeli adamın ifadesi değişti ve geri çekilmek istedi ama en sonunda dişlerini sıktı.

 

Bir anda yıldırım ruhunun vücudu aniden mavi cübbeli adama çarptı. Sarsıcı bir ses gölün içindeki bütün yıldırımın boyunca yankılandı.

 

Yeşimler hemen sayısız toz tanesine dağıldı. Mavi cübbeli adama bir ağız dolusu kan tükürdü ve hemen geri çekildi. Fakat yıldırım ruhu öfkeliydi ve geri durmadı. Ağzını açıp yıldırım tükürerek onun peşinden gitti.

 

Mavi cübbeli adam hızla geri çekildi ve hemen yıldırım gölünden ayrıldı. İfadesi kasvetliydi ve bir sonraki hedefine kilitlenen yıldırım ruhuna sert gözlerle baktı.

 

Havada davul sesi yankılandı. 16, 17 ve en sonunda 18. davul sesi yankılandığında yıldırım ruhu delirdi. Meydandaki neredeyse bütün yetişimcileri kovdu!

 

Kükreyerek ilerledi. Bu sefer hedefinde Shengong Hu ve Zhan Konglie vardı. İkisinin de yüzünde buruk bir gülümseme belirdi ve deliren yıldırım ruhundan kaçınmak için geri çekildiler.

 

Koca kafalı oğlan ve altı parmaklı yetişimci bile 19. vuruşta ayrılmaya karar verdiler. Belli ki öfkelenmiş olan yıldırım ruhunu kışkırtmak istemediler.

 

O anda yıldırım gölünde sadece iki kişi kalmıştı!

 

Xu Ting'in etrafındaki siyah sis oldukça yoğundu. 30 adımlık bir kalınlığa sahipti ve yıldırım içeriye giremiyordu!

 

Wang Lin ise Xu Ting'den 1,000 adım uzakta sakince oturuyordu. Etrafını saran yıldırımla birlikte gözlerini kapatmış sakince oturuyordu. Wang Lin'in uzun saçları hareketliydi. Bir yıldırım semavisi yapısına sahipti.

 

Xu Ting içten içe yakındı. Yıldırım giderek güçleniyordu ve artık dayanamayacağı noktaya gelmişti. Bu sırada Wang Lin'in halini görünce daha da büyük bir hüsran yaşadı!

 

"Nasıl bu kadar uzun süre direnebiliyor? Ben dayanmak için bu kadar çaba sarfediyordum ama o... sanki evindeymiş gibi oturuyor. Buna boyun eğmeyi reddediyorum!" Xu Ting'in ifadesi daha da vahşileşti ve kaşlarının arasından daha fazla siyah gaz salındı.

 

Yıldırım ruhu aninden arkasını döndü. Wang Lin'i kızdırmaya cesaret edemeyeceği için Xu Ting'e baktı. Kükredi ve harekete geçti. Hareket ederken tüm yıldırım gölü şiddetle parladı ve yıldırım ruhuna girerek onun antik yıldırım baskısıyla dolmasına neden oldu. Ağzını açarak hücum etti ve Xu Ting'i yemeyi amaçladı!

 

Xu Ting'in etrafındaki siyah sis çılgınca dağıldı. Yüzü soldu ve geri çekilmek zorunda kaldı.

 

Xu Ting yıldırım gölünün dışına çıktıktan sonra hemen kükredi. "Boyun eğmek istemiyorum! Bu Xu Mu hile yapıyor olmalı!"

 

Xu Ting'e bakan yıldırım ruhu daha sonra Wang Lin'e döndü. Kükredi ama ona yaklaşmaya cesaret edemedi. Wang Lin'de onu titreten bir aura vardı.

 

Wang Lin gözlerini açtı. Gözlerini açtığı anda iki yıldırım dalı fırladı. Ayağa kalktı ve bir an düşündü. Ardından herkesin bakışları altında yıldırım gölünün merkezine doğru yürüdü.

 

Biraz önce az çok bir şey kavramış gibiydi. Şimdi merkeze ulaşınca hemen lotus pozisyonunda oturdu ve yetişime başladı.

 

Bu sahne çevredeki yetişimcileri şok etti.

 

"Bu... Bu Xu Mu yıldırımdan hiç etkilenmiyor ve aynı zamanda son derece sakin. Ne tür bir yetişim yöntemine sahip?"

 

"O yıldırım ruhu Xu Mu'dan korkuyor gibi. Bu olay çok garip. Xu Mu basit biri değil!"

 

Xu Ting nefesini tuttu. Uzun bir süre baktıktan sonra ayrılmak için arkasını döndü. Bu yeryüzü imtihanının Xu Mu için hiçbir şey ifade etmediğini ve Xu Mu'nun kendisi gibi olmadığını biliyordu...

 

Davul sesleri durmadı. Davul çalınmaya devam ederken Wang Lin hareketsiz kaldı. Wang Lin'in etrafında yıldırım ruhu dolandı ve bakışları daha da vahşileşti. Ruhunun içindeki bir şey onun Wang Lin'i giderek daha fazla yutmak istemesini sağlıyordu. En sonunda zihni bununla doldu.

 

"Onu yutarsan bir yıldırım ejderhasına dönüşeceksin!" Sanki ruhunun içindeki bir ses çılgınca bunu haykırıyordu. Bu ses açgözlülükle doluydu. Bu açgözlülük yıldırım ruhunun vücudunu titretmeye yeterli oldu. Kükremeye devam ederken meydandaki bütün yıldırım vücudunda toplanmaya başladı. Yıldırımlar toplandı ve en sonunda kükreyerek harekete geçti!

 

O anda yıldırımlar dinmeyen gürültüler kopardı. Yıldırım, yıldırım ruhunda toplandığında meydanın yüzeyinde çatlaklar belirdi.

 

Groooaaar!

 

Yılan biçimli yıldırım ruhu inanılmaz bir açgözlülükle fırladı. Bir ejderha kararlılığıyla Wang Lin'e doğru hücum etti!

 

Sanki bütün yıldırım gölü bu saldırı için hazırlanmıştı. Wang Lin'e aniden akıl almaz bir kuvvet yaklaştı. Tam o anda Wang Lin'in kaşlarının arasında bir yıldırım parlaması oldu ve antik yıldırım ejderhası has ruhu dışarı çıktı!

 

Antik yıldırım ejderhaları göklerin altındaki yıldırımların elçileriydi. Wang Lin onunla tamamen bütünleşememiş olsa da yine de büyük faydasını görmüştü. Antik yıldırım ejderhasıyla tamamen kaynaştığında dünyadaki bütün yıldırımlar avucunda olacaktı.

 

Antik yıldırım ejderhası ortaya çıktığı anda yıldırım ruhunun vücudu şiddetle titredi. Wang Lin'in has ruhundan onu titreten ve karşı koyamadığı bir aura çıktı. Bu hissiyat onun ruhundaki mirastan geldi.

 

Bütün yetişimcileri yutabilirdi ama atasının aurası ile yüzleştiğinde hiçbir cesareti yoktu. Fakat ruhundan gelen delice kükreme daha da şiddetlendi!

 

"Onu yutarsan bir yıldırım ejderhasına dönüşeceksin!"

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr