Bölüm 871: Çocuk

avatar
1447 42

Xian Ni - Bölüm 871: Çocuk



Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

 

Wang Lin yıldırım gölüne ve dolanan yıldırım ruhuna baktı. İnsan imtihanı en azından bir zorluğa sahipti ama yeryüzü imtihanına bakınca... Wang Lin'in gözlerindeki gariplik daha da güçlendi.

 

Xi Zifeng alt dudağını ısırarak Wang Lin'e baktı ve ardından yıldırım gölüne dönerken kalbinde bir endişe yükseldi. Uzun bir süre çantasına dokundu ve dişlerini sıktı. Yanaklarındaki kırmızılığa aldırmadan bir kelebek gibi havalandı. O katılımcılara doğru uçarken çevredeki yetişimciler şaşkına döndüler.

 

O zaten güzeldi ve o anda kızarmış yüzüyle Wang Lin'e doğru ilerledi. Kafasını eğdi ve yeşil bir yeşim çıkardı. Ardından yumuşak bir sesle konuştu, "Bunu... sana veriyorum..." Bununla birlikte yeşimi Wang Lin'e verdi ve hemen kıpkırmızı bir suratla geri döndü.

 

Geri döndüğünde kalbi güm güm atıyordu. Bunun ardından hemen başını eğdi ve başı döndü.

 

Xi ailesi atası bunu görünce kalbinden bir iç geçirdi. Gözlerinde karmaşık bir ifade belirdi.

 

"Yıldırım gölüne girin!" O anda gök ve yerde Usta Alevkıvılcımı'nın sesi yankılandı. Sesi gök gürültüsüne dönüşürken yıldırım gölünde büyük bir değişime sebep oldu. Merkezdeki açık alan aniden yıldırımla doldu ve tüm meydan gerçek bir yıldırım gölü halini aldı!

 

Yıldırım gölünde yıldırım dalgaları hareket ederken yaydığı baskı çoğu yetişimcinin bakınca bile tüylerini diken diken etti.

 

Yıldırım gölünde dolanan yıldırım ruhu adeta bir yılan gibiydi. Ara sıra içeride vücudu şekilleniyor ve kükrüyordu.

 

Xu Ting soğukça güldü ve yıldırım gölüne doğru yürüdü. Adımını attığı anda ayaklarının arasında sayısız yıldırım dalı kıvrıldı ve aniden vücuduna doğru yayıldı. Etrafı yıldırımla sarıldı.

 

Vücudu titreyen Xu Ting derin bir nefes aldı. Ardından beş adım ilerledi ve lotus pozisyonunda oturdu.

 

Onun ardından Shengong Hu girdi. Yetişimi yıldırım ile alakalıydı ve böyle yerlere sık sık girmişti. Hatta ilk defa bir yıldırım gölüne girmiyordu. Son derece sakin bir şekilde girdi ve lotus pozisyonunda oturdu.

 

Kısa süre sonra diğerleri takip etti ve yıldırım gölüne girdi. Fakat yetişimi eksik olanlar vardı. Yıldırım gölüne girdikten hemen sonra vücutları titredi ve hızlıca geri çekildiler. Yüzleri sanki yara almış gibi solmuştu.

 

Wang Lin Xi Zifeng'in verdiği yeşimi tuttu ve ona baktı. Ardından yüzü tamamen kızarmış olan ve kendisine bakamayan Xi Zifeng'e döndü. İç geçirdi. İlahi hissiyle kontrol edince bu yeşimin güçlü yıldırıma karşı koruma işlevi olduğunu anladı. Kızın sahip olduğu önemli bir savunma hazinesi olduğu belliydi.

 

Düşünceli bir şekilde yetişimi cübbesinin içine koydu ve yıldırım gölüne yürüdü.

 

Xi Zifeng'in başı öne eğik olsa da Wang Lin'in yaptığını gördü. Yeşimi cübbesinin içine koyduğunu görünce kalbi daha da hızlandı.

 

Fakat tam o anda son derece yakışıklı kuzeni yıldırım gölüne giren Wang Lin'e bakıyordu. Bakışlarında son derece iyi gizlenmiş bir düşmanlık vardı.

 

Wang Lin gayet normal bir halde göle girdi. Sağ ayağı yıldırım gölüne dokunduğu anda o noktadan vücuduna güçlü bir yıldırım akışı akın etti.

 

Sanki evindeymiş gibi son derece rahatlatıcı bir hissiyat hemen içini sardı. Fakat bunu yüzüne yansıtmadı. Yürürken yıldırım vücudunun etrafında hareket etmeye ve gürlemeye devam etti.

 

Wang Lin açık bir yer bulduktan sonra lotus pozisyonunda oturdu.

 

"İkinci imtihan başlıyor. Davul zamanı belirleyecek!" Usta Alevkıvılcımı bağırdıktan sonra hemen iki elçi geldi. Ardından aralarında siyah bir ışık parladı ve büyük bir davul ortaya çıktı.

 

Dong! Aniden yüksek bir davul sesi her yerde yankılandı. Adeta yıldırımın kükreme sesinin yerini almıştı. Bir davul vuruşu bir nefeslik süre demekti!

 

Yıldırım gölünün içinde neredeyse 200'e yakın yetişimci vardı. İlk davul sesiyle birlikte yıldırım gölünün içindeki yıldırım sarsıldı ve yerden 7 santim yukarı yükseldi. Gök gürültüsü oldu ve yıldırımlar bir fırtına oluşturdu.

 

Fırtınanın içinde yıldırım ruhu hareket etti ve yıldırımın kudretini serbest bıraktı. Bu, yıldırım gölünün içinde şok edici bir değişim yarattı.

 

Yetişimcilerin vücuduna büyük miktarda yıldırım akın etti. Bazıları bununla yüzleşmeye odaklanırken bazıları da kendini savunmak için hazine çıkardı. O anda yıldırım gölü ışıl ışıl parladı!

 

Xu Ting'in etrafını saran siyah sis yıldırımın vücuduna girmesini engelliyordu. Diğer yetişimcilerin de kendine ait savunma yöntemleri vardı.

 

Wang Lin ise sadece oturuyordu ve yıldırım onu uğuldayarak geçiyordu. Büyük miktarda yıldırım vücuduna girerek has ruhunu besledi. Bunun sayesinde önceki savaşında aldığı yaralar da hızla iyileşmeye başladı.

 

Bu son derece huzurlu bir histi. Gözlerini kapattı ve diğer insanlara bakmaya bile uğraşmadı.

 

Dong! Davul ikinci kez çınladı, ardından gölün içindeki yıldırım daha da güçlendi. Yıldırım ruhu kükredi ve bir yıldırım kırbacı gibi dolanmaya başladı. Yetişimcilerin vücutlarından geçerken onların titremesine neden oldu.

 

Davul sesi yankılandı. Üçüncü, dördüncü kez... Onun vuruş ile birlikte gölün içindeki yıldırım şok edici bir noktaya ulaştı. 30 adım uzunluğa ulaşan yoğun yıldırım içindeki her şeyi yuttu.

 

Güney Diyarından bir yetişimcinin yüzü hemen soldu ve kan tükürdü. Sanki güçlü bir kuvvet tarafından vurulmuş gibiydi ve vücudu büyük miktarda yıldırımla birlikte havalandı. Vücudunda kan geldi. Yaralanmıştı.

 

Xu Ting'in etrafındaki sis daha da güçlendi, sanki yıldırımı dışarıda tutabiliyordu. Doğal bir ifadeyle Wang Lin'e baktı. İçeri girdiğinden beri Wang Lin'i gözlemliyordu ve Wang Lin'in her hareketi son derece garipti.

 

"Xu Mu gerçekten de herhangi bir direnç ya da büyülü hazine kullanmıyor. Sanki yetişim için uygun bir yer bulmuş gibi sakince oturuyor. Asıl tuhaf olan şey ise vücuduna giren güçlü yıldırım... yok mu oluyor?" Xu Ting düşündükçe daha da şaşırdı. İster istemez aklına bazı fikirler geldi ama ne kadar uğraşsa da gerçek cevabı bulamadı.

 

Gökyüzündeki elçilerden birisi elini salladı ve siyah davula vurdu. On birinci vuruş aniden gürleyen yıldırım içinde yankılanmaya başladı.

 

Göldeki bütün yıldırım sarsılmıştı ve tek bir noktada toplandı. Bir an sonra 1,000 adım büyüklükte bir yılan oluştu. Bu bir yılandı ama aynı zamanda bir ejderha gibiydi ve yıldırımdan oluşmuştu. Vücudu baştan aşağı yıldırım baskısını taşıyordu!

 

O yıldırım ruhuydu!

 

Groooaaar! Yıldırım ruhu şekil aldı ve hızla kükredi. Bu kükreme yankılandı ve adeta antik zamanlardan gelen bir gök gürültüsüne dönüştü. Gökleri salladı ve yetişimcilerin zihinleri allak bullak oldu!

 

Xu Ting'in etrafındaki siyah sis bile neredeyse dağılmıştı. Gözlerinde bir şaşkınlık belirtisi oluşurken kaşlarının arasından daha fazla sis çıktı.

 

Xu Ting bile bu haldeyken diğer yetişimcilerden bahsetmeye bile gerek yoktu. Gökleri sarsan gürlemenin altından ondan fazla yetişimci kan tükürdü ve savruldu.

 

12, 13 ve 14. davul vuruşları yankılandığında yıldırım ruhunun kükremesi daha da şiddetlendi. En sonunda 15. vuruşa gelindiğinde yıldırım ruhu harekete geçti. Ağzını açtı ve bol miktarda yıldırım tükürdü.

 

Gümbürtü sesi gökyüzünün renginin değişmesine neden oldu. Çevredeki yetişimcilerin ifadeleri değişti. Dışarıda olsalar da yine de yıldırım içindeki göklerin kudretinin gücünün direnilemez olduğunu hissettiler!

 

Yıldırım ruhunun yıldırım tükürmesiyle birlikte bu baskı toplandı ve zirveye ulaştıktan sonra onlarca yetişimci daha kan tükürerek kaçtı. Gözlerindeki dehşet şok edici bir seviyedeydi.

 

Shengong Hu acıyla direndi. Sınırı 15 nefesti. Şu an kalbinde onun dayanmasını sağlayan bir inanç vardı.

 

Zhan Konglie derin bir nefes aldı ve dişlerini sıkarak yıldırıma direndi.

 

Altı parmaklı yetişimci ve koca kafalı oğlan da aynıydı. Fakat güçlerini tamamen kullanmadıkları ve daha rahat oldukları belliydi. Fakat rahatlık seviyeleri Wang Lin ile kıyaslanamazdı.

 

Wang Lin otururken büyük miktarda yıldırım vücuduna girdi ve has ruhunu besledi. Önceden aldığı yaralar tamamen iyileşmişti. Sadece bu değildi, Yao Bingyun'dan olan gizli yaraları da tamamen gitmişti!

 

Yıldırım kudreti ile dolu olan yıldırım ruhunun kükreme sesi Wang Lin'in kulaklarına bir çocuk çığlığı gibi geliyordu. Biraz garip hissetse de gerçekten hissettiği buydu.

 

Bu çocuk diğerlerinin gözünde son derece güçlü olsa da Wang Lin'in gözlerinde hala bir çocuktu. Daha doğrusu bir yıldırım ejderhası olmaya doğru sürekli evrilen bir çocuktu!

 

Wang Lin'in ifadesi normaldi ve etrafındaki hiçbir şeye aldırmadı. Gözleri kapalı bir şekilde yıldırımı özümsemeye devam etti. Bu durum onun antik yıldırım ejderhası has ruhunun yavaş yavaş güçlenmesine neden oldu.

 

15 davul vuruşunun ardından yıldırım ruhunun kısıtlaması serbest bırakıldı. Kükredi ve vücuduyla alanı süpürerek bir yıldırım dalgası yarattı. 10'dan fazla yetişimci vuruldu. Yüzleri soldu ve saf dışı kaldılar.

 

Yıldırım ruhu son derece mutlu bir halde kükredi ve bir kez daha alanı süpürdü. Bu sefer buna maruz kalan grubun içinde Wang Lin de vardı!

 

Yıldırım ruhu üzerinden geçtiğinde Wang Lin aniden gözlerini açtı ve yıldırım ruhuna baktı. Bakışları cahil bir çocuğun etrafta oynayışını izleyen bir yetişkin gibiydi!

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr