Bölüm 744: Kılıç Ucu

avatar
1876 48

Xian Ni - Bölüm 744: Kılıç Ucu


Çevirmen: RassNt

Editör: Lord Viole Grace


Wang Lin, Li Yuan'a karşı gülümsedi ama bu normal bir gülümseme gibi değildi. Bakışları, Li Yuan'ın direkt kalbine işleyen bir kılıç gibiydi.

 

Li Yuan'ın ifadesinde herhangi bir panik yoktu ve daha da sakinleşti. Herhangi bir huzursuzluk yaşamadan ve saygılı bir sesle konuştu, "Kıdemli, bu küçüğün neden oraya gidip kısıtlamaları kendisinin kaldırmadığını merak ediyor olmalı."

 

Wang Lin adama baktı. Bu adamın zekası yanındaki kadınla kıyaslanamazdı ve sıradan biri değildi. Aralarındaki konuşmadan anladığı kadarıyla, adam bu kadının ailesi tarafından kurtarılmıştı ama bunun karşılığında hayat ruhunu teslim etmişti.

 

Fakat Wang Lin, yaptıkları konuşmanın adam tarafından sanki bir şeye dikkat çekmeye çalışıldığını hissetmişti.

 

Li Yuan'ın ifadesi normal kaldı, ardından samimi bir bakışla konuştu, "Önceki günlerimde, Yıldırım Semavi Alemi'nin yıkılmadan önceki günlerinden kalan yasaklı bir bölgenin antik haritasını buldum. Küçük, eğer orası hala varsa bulabileceğinden emin. Oradaki kısıtlamaları kaldırma konusunda ise kendime 70% oranın güveniyorum."

 

Wang Lin'in ifadesi değişmedi ve konuşmadı.

 

"Eğer küçük yanılmıyorsa, o yasaklı bölgede köken aletleri olmalı. Tamamen muhafaza edilmiş köken aletleri. Eğer kısıtlamalar kaldırılabilirse Kıdemli, köken aletlerinin yarısını alabilir!"

 

Li Yuan'ın yanındaki kadın ağzını açtı ama sonra sessiz kalmaya karar verdi.

 

Wang Lin adama baktı. Uzun bir an sonra gülümseyerek başıyla onayladı. "Tamam, fakat..." Wang Lin konuşurken aniden sağ elini kaldırarak uzattı. Kadının vücudu hemen titredi ve vücudundan on santim kadar hayalet benzeri bir gölge dışarı çekildi.

 

Tüm bunlar çok kısa bir sürede gerçekleşti. Kadın sanki tüm enerjisini kaybetmiş gibi yüzüne ölümcül bir solgunluk çöktü.

 

"Tedbir amaçlı olarak bir ruh almalıyım!" Gölge bir ışık topuna yoğunlaştı ve Wang Lin onu çantasına attı.

 

Li Yuan'ın ifadesi değişmedi fakat içten içe son derece temkinliydi. Karşısındaki adamın zekasının kendisinden aşağı kalmadığını biliyordu. Kendisi yerine kadının ruhunu çıkarmaya karar vermişti. Yoksa... bir şeyleri sezmiş olabilir miydi!?

 

"Ayrıca, kısıtlamanı gizleme yöntemin çok ilgimi çekti." Wang Lin'in bakışları Li Yuan'ın üzerine geldi.

 

Li Yuan bir süre düşündükten sonra yeşim parçası çıkardı ve onu işlemek için zaman harcadı. Ardından onu Wang Lin'e vererek konuştu, "Kıdemli bununla ilgileniyorsa küçük cimrilik etmeyecek."

 

Wang Lin yeşimi aldı. Onu ilahi hissi ile taradıktan sonra kaşları çatıldı.

 

O anda Li Yuan başı öne eğik olsa da Wang Lin'in hafiften kaşlarını çattığını görebiliyordu. Kendi kendine düşündü, 'Bu yetişimci garip ve son derece bilgili, yoksa daha öncesinde benim kısıtlamalarımı göremezdi. Fakat ne kadar bilgili olursa olsun kısıtlama yöntemlerimi bilemez!'

 

Li Yuan kısıtlamalarının kaynağını düşünürken biraz kederlendi.

 

Wang Lin bu kısıtlamayı gerçekten de anlamamıştı. Sahip olduğu kısıtlama anlayışıyla bile yeşimdeki kısıtlamaları ilk gördüğünde baştan sona kadar anlayamadı. Bu kısıtlama, belli ki onun öğrenmiş olduğu kısıtlamalardan farklıydı ve onlar semavi kısıtlamalar bile olmayabilirdi.

 

Yeşimin içini incelemeye başladığında, 10 heykel belirdi. Onları kavramayı denediğinde üst üste bindiler ve Wang Lin'in zihninin sarsılmasına neden oldular.

 

Wang Lin ilahi hissini geri çekti. Tam olarak kavrayamasa da içinde tanıdık bir şeylerin olduğunu görmeyi başarmıştı. Bunu dile getirmedi ve yumuşak bir sesle konuştu, "Yolu göster!"

 

Li Yuan hemen başıyla onayladı ve Ge isimli kadının yanına gitti. Fakat kadın onu kendinden uzaklaştırdı ve homurdanarak kılıç enerjisi ışınına zıplayarak uzaklara doğru yola koyuldu.

 

Li Yuan bunu kafasına takmadı. Wang Lin'e doğru ellerini kenetledikten sonra ayaklarının altında bir ışık ışını oluştu ve gökyüzüne yükseldi.

 

Wang Lin de acelesiz bir şekilde onların peşinden gitti. Li Yuan'ın izlerken gözleri titreşti.

 

'Konuşmasında muhtemelen hem doğru hem de yanlış yerler var. Şimdi düşününce, acaba tüm bunları beni ilk gördüğü anda mı planladı... Eğer durum buysa, entrikası cidden çok derin olacak demektir!' Wang Lin diğer insanlardan daima şüphelenirdi. Li Yuan sıradan görünse de, Wang Lin onunla konuşurken gizemli bir şeyler hissetmişti.

 

'Eğer dediklerinin hepsi doğruysa bu konuyu unuturum. Fakat, eğer bana dezavantaj yaratacak herhangi bir yalan çıkarsa ikisini de öldüreceğim!' Wang Lin, öldürme niyetini derinlerine gizlemişti.

 

Ge isimli kadın kızgındı ama bu öfkesini Wang Lin'e yöneltmeye cesaret edemedi. Fakat kalbi Li Yuan'a karşı nefretle doluydu.

 

'Eğer Li Yuan'ın kısıtlamasında problemler olmasaydı bu adam başımıza bela olmayacaktı. Göksel hayaletimle daha yeni bağlantı kurmuştum ama adam onu benden aldı!'

 

'Dahası, eğer güvenlik için tedbir almak istiyorsa neden Li Yuan'ın değil de benim ruhumu aldı!?' Kadın düşünmeye devam ettikçe Li Yuan'dan daha da nefret etti.

 

O sırada Li Yuan kadının yanında uçuyordu. İleriye doğru bakarak konuştu, "Yasaklı bölgenin bu kara parçasında olmadığını hatırlıyorum. Orayı bulmak için yıldırım bölgesini geçmemiz lazım."

 

Ge isimli kadın soğukça homurdandı ve konuşmadı. Fakat aniden zihninde Li Yuan'ın sesi belirdi.

 

"Bayan Ge, ilahi hissimi kısıtlamalarla sardım, bizi duyamaz. Adam bizim daha önceki konuşmamızı duydu, o yüzden hayat ruhumun senin ailenin elinde olduğunu biliyor. Seni kontrol ettiği sürece ikimizi de kontrol altında tutmuş olacak. Fakat rahat olabilirsin, hayat ruhunu almanın bir yolunu bulacağım!"

 

Li Yuan'ın sesi son derece tedbirliydi ama içinde kararlılık ve samimiyet barındırıyordu. Ge isimli kadın homurdansa da içi biraz rahatladı. Görünüşe göre Li Yuan'ın açıklamasına biraz ikna olmuştu.

 

Üçlü grup günlerce uçtuktan sonra kara parçasının kenarına ulaştı. Yıldırım şeritleri, karanlığın içine zincir gibi yayılıyordu.

 

Sınıra geldiklerinde Li Yuan arkasını döndü ve saygıyla konuştu, "Kıdemli, bu yıldırım zincirleri çok fazla güç içeriyor. Güçlü yetişimciler bile onlara karşı son derece dikkatli olmalı. Kıdemli, lütfen dikkat et!"

 

Orada durup bakınca, Yıldırım Semavi Alemi'nin görkemi ve kudretini görmek mümkündü. Ayrıca buradan bakınca Yıldırım Semavi Alemi'nin nasıl çökmüş olduğunu da hissetmek mümkündü.

 

Yukarıdan bakınca, kara parçasının kenarı düzensiz bir biçime sahipti. Sanki devasa bir çift el kara parçasını kırmıştı! Kenarda, kırılmış toz katmanları aşağı doğru uzanıyordu. Bu manzaranın sonu görünmüyordu, sadece sonsuz boşluktu.

 

Sanki bu kara parçası boşlukta yüzüyordu.

 

Orada durunca insan karşıdan gelen gürültüleri duyabiliyordu. Ses bazen güçlü bazen de zayıf geliyordu. Bu durum, insanın nerede olduğunu idrak etmesini sağlayan bir illüzyona neden oluyordu.

 

Ayrıca dünyanın merkezindeymiş ve boşluğa adım atıyormuş hissi yaratıyordu.

 

Kara parçasının kenarında, yıldırım şeritleri parlıyordu. Bu yıldırım şeritleri sanki kara parçasının kenarına çivilenmişti ve boşluğa doğru uzanıyordu. Şeritlerin üst üste binmesiyle zincirler oluşuyordu. Sanki boşluğun içinde uzanıp gidiyormuş gibi görünseler de, Wang Lin onların diğer kara parçasına bağlandığını hayal edebiliyordu.

 

Tüm Yıldırım Semavi Alemi bu yıldırım zincirleriyle birbirine bağlıydı. Bu zincirler, yıkılmış olan Yıldırım Semavi Alemi'nin parçalarının büyük kısmını birbirine bağlayan ağlara benziyordu.

 

Eğer Yıldırım Semavi Alemi'nin üstünden bakma şansın olsa hepsini görebilirdin. Bütün parçaların bu yıldırım zincirleriyle birbirine bağlı olması, Yıldırım Semavi Alemi'nin varlığını sürdürmesine olanak sağlıyordu.

 

Bu parçalar gerçekten de bir çift devasa el tarafından parçalanmış gibiydi.

 

Wang Lin kalbinde iç çekti. Yağmur Semavi Alemi'nde gördüğü devasa el izini hatırladı. Bu sahneler, ister istemez Semavi Alemin yıllar önce nasıl böyle yıkıldığına dair tahminde bulunmasına neden oluyordu.

 

Wang Lin bunun Antik Tanrılar tarafından yapıldığını tahmin etmemiş değildi ama bu teoride çok fazla problem vardı. Biraz düşündükten sonra odaklandı ve Li Yuan ile Ge isimli kadına baktı.

 

"Siz ikiniz bu yıldırım zincirlerinden nasıl geçtiniz?"

 

Li Yuan, Wang Lin'in ifadesini dikkatle gözlemlemişti ve kenara gelip yıldırım zincirlerini görünce bir nebze kafasının karıştığını fark etmişti. Bu olay, karşısındaki adamın ilk defa Yıldırım Semavi Alemi'ne geldiği tahminini doğrulamıştı!

 

Wang Lin'in sorusundan sonra Li Yuan saygıyla konuştu, "Yıldırım zincirinden geçmenin anahtar noktası Bayan Ge'ye bağlı."

 

Ge isimli kadın somurtarak çantasına vurdu ve siyah, demir bir kılıç dışarı çıktı. Kılıcın herhangi bir dikkat çekici özelliği yoktu.

 

Fakat kılıç ortaya çıktığında, Wang Lin Li Yuan'da kontrol edilemez bir heyecanın uyandığını ama hızlıca gizlediğini gördü. Bu heyecanı saklamasıyla birlikte kayıtsızca Wang Lin'e baktı.

 

Wang Lin'in kendisini fark etmediğini keşfettikten sonra biraz rahatladı.

 

Ge isimli kadının gözleri demir kılıcın üzerine geldi. Dilinin ucunu ısırdı ve kan tükürdü. Ardından sağ eli hareket etti ve kanıyla bir rün çizdi. Benzer bir rün kaşlarının arasında belirdi ve çizdiği rün ile birlikte parladı. Ardından rün, demir kılıcın üzerine düştü.

 

Kılıç titredi ve bir ışık dairesi yayıldı. Li Yuan kalbindeki gerginliği bastırdı, ışığın içine adım attı ve kılıcın üstüne bindi. Garip bir pozisyonda durdu; kılıcın ucundaydı! Sırtı Wang Lin'e dönüktü ve yüzünde bir nebze anı belirdi.

 

Li Yuan'ın adımı indiği anda Wang Lin'in gözleri kısıldı ve gözlerini onun ayaklarına dikti. Wang Lin bir şey fark etmiş gibiydi ve gözlerinde yıldırım parladı!

 

Ge isimli kadın kaşlarını çattıktan sonra yürüdü ve kılıcın sapına bindi.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44349 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr