Çevirmen: RassNt

Editör: Lord Viole Grace

Wang Lin birkaç bakış attıktan sonra indi. Bu kısıtlama çok büyük değildi, birkaç bin metre genişlikteydi. Bu kısıtlamanın en iyi tarafı, yakındaki dağ ile kesişmesiydi, böylece son derece iyi gizlenmişti.

Eğer Wang Lin daha önce burada kısıtlama olmadığından emin olmasaydı kolayca gözden kaçırabilirdi. Daha da önemlisi bu kısıtlamanın çıkardığı semavi ruhsal enerjiydi.

"Bu kısıtlama, çevreyle kaynaşmış semavi ruhsal enerji barındırıyor. Bu cidden harika! Fakat aslında kusur bu semavi ruhsal enerjinin kendisi. Ne de olsa bunlar iki tip semavi ruhsal enerji ve kısa bir sürede tamamen kaynaşamazlar." Wang Lin bakışlarını çekti ve zihninde kısıtlamayı saptadı. Tam ileri adım atacakken bir şey aklına geldi.

"Bekle, böyle ustalıklı bir kısıtlamada böyle bir boşluk olmamalıydı! Semavi ruhsal enerjiyi kaldırmak, kısıtlamayı daha gizli kılacaktı. Böyle bir kısıtlamayı kuran birisi böyle bir hata yapmaz..."

Wang Lin hafif kaşlarını çatarak ilahi hissini yaydı ve kilometrelerce çevrede hiçbir şey bulamadı. Bir süre düşündükten sonra mırıldandı, "Garip, çok net bir kısıtlama aurası var ama kısıtlama görünmüyor. Acaba yanlış mı görüyorum..." Gözleri aydınlandı ve ufukta kayboldu. Kara parçasının kenar sınırına doğru uçtu ve tamamen ortadan kayboldu.

Zaman yavaşça aktı. Bir saat sonra kısıtlamanın içinde, dağın 100 adım uzağında bir dalgalanma belirdi ve iki kişi dışarı çıktı.

Bunlar Wang Lin'in bir ay önce karşılaştığı kadın ve adamdı.

Kadın, Wang Lin'in kaybolduğu yöne doğru nefretle baktı ve hoşnutsuz bir tonla konuştu, "Kısıtlamanın sahte ile gerçekliği kaynaştıracağını ve bütün yetişimcileri kendine çekeceğini söylemedin mi? Biraz önceki neden aldanmadı!?"

Yanındaki adam hafifçe kaşlarını çatarak söylendi, "Belki de gerçekte gitmemiştir. Bu kadar acele etmemeliydik."

Kadın soğuk bir sesle konuştu, "Konuyu çevirme, sana bir soru sordum!"

Adam iç geçirerek fısıldadı, "Belki de durumu anlamıştır..."

"Diğer insanları fazla gözünde büyütme. Kendi kendine konuşurken bir kısıtlama göremediğini söylemedi mi?! Sana daha fazla kusur bırak dedim ama sen her zamanki gibi bilgiçlik tasladın!" Kadın durumdan hiç hoşnut değildi ve ses tonu giderek kötüleşti.

Adamın gözlerinde bir küçümseme belirtisi oluştu ama bunu iyi gizledi. Düz bir sesle söylendi, "Yıldırım Semavi Alemi'ne gelen yetişimciler uzun süredir yetişim yapan ve zekası üstün olan insanlar. Eğer fazla kusur bıraksaydım kimse inanmazdı. Eğer hiç kusur bırakmasaydım, ikinci adım yetişimciler bile gelse eminim onu göremezlerdi."

Kadının gözlerinde bir öldürme niyeti parladı ve soğukça güldü. "Li Yuan, cesursun. Benim yetişim zamanımın çok kısa olduğunu mu söylüyorsun!?"

Adam uzun süre düşündü ve saygıyla konuştu, "Benim yaşam ruhum hanımımın ailesinin ellerinde, buna nasıl cüret edebilirim!?"

Kadın soğuk bir sesle karşılık verdi, "Bunu hatırlaman güzel. Eğer dedem olmasa sana kim acıyıp hapı verirdi, yaraların yüzünden 100 yıl önce ölmüş olurdun!"

Li Yuan'ın yüzünde acı bir ifade belirdi ve hafifçe iç geçirdi. İfadesi aniden değişti ve fısıldadı, "Çabuk kısıtlamanın içine dönelim, birisi geliyor!"

Bununla birlikte yürüdü. Kadın daha hızlıydı ve doğruca dalgalanmanın içine girdi. İkili dalgalanmanın içine girdi ve dalga bir anda ortadan kayboldu. Bir yetişimci ilahi hissi ile kontrol etse bile tek görebileceği şey sıradan bir kaya olacaktı.

Uzaktan bir kılıç enerjisi ışını geldi ve bir daire çizdikten sonra iniş yaptı. Ardından ışık ortadan kayboldu ve orta yaşlı bir adam ortaya çıktı. Adam kısıtlamaya doğru gözlerini dikti ve bağırdı. Uzun süre temkinli kaldıktan sonra gözleri aydınlandı ve ilahi hissini yaydı. Herhangi bir anormallik göremeyince gözlerinden gizemli bir ışık yayıldı.

Biraz düşündükten sonra birkaç adım geri çekildi ve çantasına vurdu. Hemen beyaz bir ışık dışarı çıktı. Işık daha sonra ahşaptan yapılma bir kuklaya dönüştü.

Kuklanın üzerine işlenmiş izler ve işlemeler onun beyaz bir ışık saçmasına neden oluyordu.

Orta yaşlı adam eliyle mühür oluşturdu ve kendi kendine mırıldandı. Parmağının işaretiyle birlikte kukla yavaşça harekete geçti. Giderek esnekleşti ve en sonunda gerçek biri gibi hareket etmeye başladı. Kısıtlamanın içine atladı ve birkaç adım attıktan sonra, orta yaşlı adamın gözleri aydınlandı ve bağırdı, "Patla!"

Kuklanın vücudu titredi, beyaz ışık yoğunlaştı ve gümbürtü eşliğinde kuklanın vücudu infilak etti. Bu yıkımın şok etkisi hızla yayıldı ve kısıtlamayı kırarak gizlenmiş olan bir deliği açığa çıkardı.

Orta yaşlı adamın gözleri keyifle doldu. Çantasına vurdu ve bir kukla daha çıkardı. Bu kukla, orta yaşlı adamın kontrolü altında doğruca deliğe doğru atladı.

Kısa süre sonra adamın gözleri heyecanla doldu ve hiç tereddüt etmeden derin çukura doğru koştu. İçeri girdikten sonra hemen bir çığlık attı ve has ruhu korku dolu bir halde delikten dışarı kaçtı. Fakat bununla birlikte yeşil bir ışık peşinden geldi ve onu tekrar içeri çekti.

100 adım uzaktaki kayada tekrar dalgalanma belirdi ve Li Yuan ile yanındaki kadın dışarı çıktı. Deliğe bakan Li Yuan iç geçirerek başını çevirdi. Yanındaki kadının yüzünde ise heyecan vardı. Deliğe yürüdü ve ardından sanki bir şey arıyormuş gibi elini içeri uzattı. Yumuşak bir sesle konuştu, "Uslu dur, bir tane daha ye ve sonrasında burayı değiştirelim. Bu sefer Yıldırım Semavi Aleminde karnını kesinlikle doyuracağım."

"İlginç!" Wang Lin biraz uzakta belirdi. Aslında oradan ayrılmamıştı, illüzyon kullanmış ve biraz önceki gösteriyi izleme fırsatı bulmuştu.

Kadın hemen o tarafa dönerken ifadesi değişti ve aniden beliren Wang Lin'e baktı. Kaşlarını çattı ve tam konuşmaya hazırlanırken Li Yuan ileri çıkarak kadının önünde durdu. Wang Lin'e doğru ellerini kenetledi ve yavaşça konuştu, "Dost yetişimci, daha öncesinde seni kısıtlama ile alakalı olarak kızdırmış bulunduk. Şu an..."

"Neden onunla zamanını harcıyorsun? Bu adamın yetişim seviyesi bizimle aynı. Eğer birlikte saldırırsak onu evcil hayvanıma yem edebiliriz!" Kadın homurdandı ve ileri doğru fırladı. Çantasına vurdu ve hemen tüyden bir yelpaze belirdi. Yelpaze, Wang Lin'e doğru vahşi bir öldürme isteğiyle saldırdı.

Acı acı gülümseyen Li Yuan sağ eliyle mühür oluşturdu ve hemen kısıtlamalar ortaya çıktı. Bu kısıtlamalar bir araya toplandı ve Wang Lin'e saldırmaya başladı.

Wang Lin sakindi, birinci adım yetişimciler arasında zirvede sayılırdı. O anda ileri fırladı ve parmağını fiskeleyerek bir yıldırım dalı fırlattı. Yıldırım, tüy yelpaze ile çarpıştı. Yıldırım dağıldı ve yelpaze hiçbir direnç gösteremeden çöktü.

Büyülü hazinesi yok edilen kadının ters etki yüzünden vücudu şiddetle titredi ve kan tükürdü. Ardından birkaç adım geri çekildi ve yüzü dehşetle doldu.

Wang Lin sadece bir adım yürümüştü. Wang Lin'in ilgisini çeken şey yelpazeden çok Li Yuan'ın kısıtlamasıydı. Kısıtlama, birbiri üstüne binmiş 18 kısıtlamadan oluşuyordu ve hepsi birbirine bağlanmıştı.

Bu kısıtlama son derece garipti; eğer tamamen onu çatlatma amacıyla yola çıkarsan bu zamanını alacaktı. Fakat şu an bu bir savaştı. Wang Lin'in gözleri parladı. Onu çatlatmayı denemek yerine elini kaldırdı. Has ruhunun içindeki yıldırım bir kez daha ortaya çıkarak devasa bir avuç formunu aldı. Bu avuç doğruca birbirine bağlı ve üst üste binmiş kısıtlamalara doğru hücum etti.

Birkaç çarpışmanın ardından avucun gücüne direnemeyen 18 kısıtlama birer birer düştü. Bütün kısıtlamalar çöktükten sonra avuç hala dağılmamıştı ve doğruca Li Yuan'ın göğsüne indi.

Li Yuan kan tükürdü, yüzü soldu ve birkaç adım geri çekildi. İnanamaz gözlerle Wang Lin'e baktı.

O anda Wang Lin ikinci adımı attı ve doğruca iki rakibinin üstüne geldi. Biraz önceki kısıtlamanın olduğu yere vardı ve çukura baktı.

Çukurun içinde yeşil yin enerjisi bulutu vardı. Wang Lin içeri baktığı anda yin enerjisi dışarı uçarak yeşil parıltı saçan yeşil bir kafatasına dönüştü ve hemen Wang Lin'i yutmak için saldırdı.

Wang Lin'in gözlerinde garip bir ışıl oluştu ve yumuşak bir sesle mırıldandı, "Göksel hayalet!"

O anda kadının yüzünde dehşete düşmüş bir ifade oluştu ve bağırdı, "Yut onu!"

Göksel hayaletten oluşan kafatası dünyayı yeşile boyayan yeşil ışık saçtı. O, Wang Lin'e doğru koşarken Wang Lin'in kaşlarının arasında bir ışık parlaması oldu ve aniden Karma Kırbacı ortaya çıktı.

Kırbaç hemen ardından göksel hayalete doğru saldırdı. Göksel hayalet bir çığlık kopardı ve vücudundan büyük miktarda yeşil gaz çıktı. Geri çekilmeye yeltendi ama Wang Lin buna izin vermeyecekti. Karma Kırbacı hemen hayaletin etrafına dolandı ve onu geri çekti. Ardından, Wang Lin Bir Milyar Ruhlu Ruh Bayrağı'nı çıkardı ve hemen göksel hayaleti içine attı.

"Bununla birlikte ikinci semavi muhafızı arıtma şansım daha da yükseldi!" Wang Lin arkasını döndü ve adamla kadına baktı.

Kadın dehşet içindeydi. Ailesinin yıllardır yetiştirdiği göksel hayaleti böyle kolayca ele geçirmesi karşısında şok olmuştu.

Li Yuan çaresizdi. Biraz önce Wang Lin'in aniden yanında beliren kırbacı gördü. Derince bir nefes aldı ve karmaşık bir ifadeyle konuştu, "Kıdemli, biz..."

"İnsanları tuzağa düşürmek için bir kısıtlama kurmuş olmanız beni ilgilendirmez. Fakat bana saldırdığınız için kolayca gitmenize izin veremem!" Wang Lin'in ifadesi ne kızgın ne de mutluydu, fakat bu sözler kadının titremesine neden oldu. Li Yuan kalbinden iç çekti.

Bir an düşündükten sonra Wang Lin'e baktı ve saygıyla konuştu, "Kıdemli, biz hatalıyız. Bu küçük, kısıtlamaların olduğu ve muhtemelen semavi hazinelerin de bulunduğu son derece gizli bir yer biliyor. Olayı kapatmamız için orayı size sunuyorum."

Yanındaki kadının artık konuşacak hali kalmamıştı ve duruma karışmadı.