Bölüm 745: Çok İyi, Çok İyi

avatar
1868 48

Xian Ni - Bölüm 745: Çok İyi, Çok İyi


Çevirmen: RassNt

Editör: Lord Viole Grace


Wang Lin bakışları Li Yuan'ın ayaklarına odaklandı. Ayağı indiği anda, Wang Lin garip bir hisse kapıldı. Sanki adam ile demir kılıç bir olmuştu.

 

Wang Lin bakışlarını ve ilahi hissini geri çekti. İleri yürüdü ve boşluğa girdi. Boşluğa girdiği anda sanki bir sınırı geçmiş gibiydi ve yıldırım gürültüsü kat kat arttı.

 

Ge isimli kadın içten içe homurdanarak düşündü, "Bu büyülü hazine ailemden miras. Gücü olmasa da yıldırım direnci konusunda rakipsizdir!" Düşünce yoluyla uçan kılıcı yıldırım zinciri boyunca harekete geçirdi. Zincirin yıldırımının uçan kılıç üzerinde etkisi yok gibiydi.

 

Ge isimli kadın Li Yuan'a baktı ve kaşları çatıldı. Li Yuan'ın durduğu konum onu son derece huzursuz etti. Fakat bunu söylemenin zamanı değildi. Kılıç çok hızlı olmasa da yıldırım zinciri boyunca dengeli ilerledi.

 

Etraf hiçlikle doluydu ve önlerini göremiyorlardı. Fakat hiçbir yetişimci Yıldırım Semavi Alemi'nde kaybolmazdı. Yıldırım zincirlerini takip ettikleri sürece doğru yönü bulacaklardı.

 

Kısa süre sonra kılıç uçarak yavaşça boşluğa daldı. Kadın, ilahi hissini yayamadığı için Wang Lin'i göremedi. Onun kaybolup kaybolmadığını merak etti, o yüzden etrafına baktı ve hemen içine bir yıldırım dalı işlemiş gibi hissetti. Donmuştu, gözleri şaşkınlıkla doldu ve Wang Lin'e karşı hissettiği korku tavan yaptı.

 

Wang Lin'in yıldırım zinciri üstünde beyaz cübbesiyle yürüdüğünü gördü. Sanki düz bir zeminde yürüyormuş gibi adım adım ilerliyordu.

 

Yıldırım, vücudunda hareket etse de üzerinde herhangi bir etkisi yoktu. Hatta, son derece rahat görünüyordu ve has ruhu bütün yıldırımı özümsüyordu.

 

Wang Lin yürürken arkasında şiddetli yıldırım dalgaları bırakıyordu. Bu sahne, uzaktan bakınca bile çok netti. Gecenin içindeki işaret ışığı gibiydi.

 

Kılıcın ucundaki Li Yuan melankoli ile doldu. Kılıcın ucunda dururken kalbinde duygu dalgaları yükseldi. Bu hislerini neredeyse kontrol edemiyordu.

 

'Eski dostum, çok... çok uzun zaman oldu...' Li Yuan kalbinden bir iç geçirdi ve ardından hemen düşüncelerini kontrol altına aldı. Hemen Ge isimli kadındaki değişimi fark etti ve istemsizce arkaya baktı. Wang Lin'in yıldırım zinciri üzerinde yürüdüğünü görünce göz bebekleri küçüldü.

 

"Kara parçaları arasındaki yıldırım zincirlerinin üzerinde durabiliyor!" Li Yuan'ın ifadesi bir an bozuldu ama hemen normale döndü.

 

Wang Lin yol boyunca konuşmadı fakat yıldırım adeta gecede yanan bir ateş gibiydi. Arkasındaki yıldırım yavaş yavaş kayboldu. Bir ayının çoğunu boşlukta geçirmesinin ardından Wang Lin'in arkasında bıraktığı yıldırım tamamen kaybolmuştu.

 

Wang Lin ancak o an rahatladı. Bu yıldırım istediği bir şey değildi, bunun sebebi vücudunun yıldırım barındırıyor olmasıydı. Bu yıldırım vücudunun içindeki yıldırım ile dışarıdaki yıldırımın sürtüşmesinden kaynaklanan bir şeydi.

 

Çok gösterişli ve istenmeyen şeyleri cezbedebileceği için Wang Lin bunu istemiyordu. Artık vücudu zincire adapte olunca biraz rahatlamıştı.

 

'O ikisini dinlerken, Li Yuan’ın hayat ruhunun kadının ailesinin elinde olmasının sebebinin onu kurtarmış olmaları olduğunu anladım. Fakat daha fazlası olabileceğinden korkuyorum...' Wang Lin zincirin üstünde ilerlerken o ikisini ve durumu düşünmeye devam etti.

 

'Kadının kılıcı, Li Yuan'ın böyle bir tepki göstermesine sebep oldu. Sanırım kurtarılmak ve ardından kadının ailesi tarafından kontrol altına alınmak onun planının bir parçasıydı!' Wang Lin'in bakışları demir kılıca gitti. Demir kılıcı birçok kez dikkatlice inceledikten sonra herhangi bir ipucu saptayamadı. Bu demir kılıç, yıldırıma karşı güçlü bir dirence sahipti. Derinlere gittikçe yıldırım zinciri güçleniyordu ama demir kılıç bundan hiç etkilenmiyordu.

 

Yol boyunca üçü hiçbir şekilde konuşmadılar. Ge isimli kadın Wang Lin'e her baktığında gözlerinde korku vardı. Artık Wang Lin'den gerçek anlamda korkuyordu. Onun göksel hayaletini kolayca ele geçirmişti ve yıldırım zinciri üzerinde güvenle yürüyebiliyordu. Tüm bunlar, Wang Lin'e karşı hissettiği korkuyu derinleştirmişti.

 

Özellikle ruhunun onun elinde olduğunu düşünmek korkusunu körüklüyordu. Dehşet içindeydi.

 

Kadın içten içe düşündü, 'Ona karşı gerçekten ölümcül bir kinim yok, sadece bir sürtüşme oldu. O bir kıdemli, yol boyunca itaatkar olup emirleri yerine getirdiğim sürece hayatta kalabilirim.'

 

Li Yuan ise Wang Lin'e karşı duyduğu şaşkınlık hissini bastırmıştı ve kılıcın ucunda sessizce duruyordu. Daima bu pozisyonda duruyormuş gibi hareketsizdi.

 

Zaman hızla geçti. Üçlü grup, boşlukta neredeyse iki ay boyunca seyahat ettiler. Yıldırım Semavi Alemi çok büyüktü ve bu iki ayda hiçbir yetişimci ile karşılaşmadılar. Bu iki ayda sanki dünyadaki tek yetişimci onlardı.

 

Bu sıkıcı seyahat, Ge isimli kadını son derece sinirlendirdi. Fakat bu sinirini Li Yuan'a boşaltmak istediğinde, her seferinde nedense bu figürün, bu sahnenin tanıdık geldiğini hissetti.

 

Bu tanıdık his onun sinirini bastırıyordu. Fakat ne kadar düşünse de bu tanıdık hissi hatırlayamadı.

 

"Daima bu sahneyi daha önce bir yerde görmüş gibi hissediyorum..." Ge isimli kadın zamanının çoğunu soruya cevap bulmak için harcadı.

 

O gün, yollarına devam ederken bir yandan da yıldırım giderek güçlendi. Yıldırım gürültüleri sonsuzluktan yankılandı. Yıldırım ejderha gibi yayıldı ve dört bir yana dağıldı.

 

Wang Lin de zincirin üzerinde huzursuz hissetti ve temkinli oldu, fakat huzursuzluğunun sebebi yıldırım değil, yıldırım zincirinden gelen titreşimlerdi.

 

Bu titreşimler ileriden geliyordu ve yıldırım zincirinin titremesine, dört bir yana yıldırım saçılmasına neden oluyordu.

 

Demir kılıcın etrafını saran ışık örtüsü bile titreşti. Ge isimli kadın paniklemiş gibi göründü ve kontrolünü artırdı. Li Yuan hafifçe kaşlarını çattı.

 

Onlar ilerlerken, titreşimler daha da arttı. Yıldırım adeta şiddetli bir aura içeriyordu ve hafif bir dokunuş, gürültülü kükremelere neden olacaktı.

 

Wang Lin'in kaşları hala çatıktı ve gözlerindeki ihtiyat daha da arttı. Kötü bir his vardı, sanki ileride dehşet verici bir varlık bekliyordu.

 

"Kıdemli, daha önce Yıldırım Semavi Alemi'ne gelmemiş olsam da kara parçalarını birbirine bağlayan zincirlerin böyle şiddetli sallanmaması gerektiğini biliyorum. Kıdemli, şu tarafa bak!" Li Yuan sol tarafı işaret etti. Boşluğun ilerisinde zar zor görülen ışık parlamaları vardı.

 

"Kıdemli, orada da bir yıldırım zinciri olmalı ama yine de ışığı görebiliyoruz. Korkarım ki sallantı sadece bizim zinciri değil bölgedeki diğer yıldırım zincirlerini de etkiliyor! Sanırım büyük bir şey oluyor!"

 

"Peki... peki geri dönmeye ne dersiniz? Buraya gelmeden önce ailemin yaşlı atası bana eğer zincirler sallanırsa bunun iki kara parçasının yıkılacağı anlamına geldiğini söylemişti!" Kadının ifadesi soluktu ve o da zincirdeki titreşimleri hissedebiliyordu.

 

Titreşimler giderek güçleniyor ve sıklaşıyordu. Titreşimlerin yarattığı yıldırım şok ediciydi.

 

Wang Lin, Li Yuan'ın gösterdiği şeyi zaten fark etmişti. Biraz düşündükten sonra kasvetli gözlerle ileri baktı ve konuştu, "Cevap ileride. Geri çekilmek için de başka bir yolumuz yok, o yüzden ileriyi gördükten sonra karar vereceğiz."

 

Li Yuan başıyla onayladı. O da aynı fikirdeydi. Buraya kadar gelmişlerdi, şu an geri dönmek işe yaramayacaktı. Yetişimcilerin temkinli olması gerekse de geri dönüşü olmayan bir yolda ilerlemek için cesur olmaları gerekiyordu.

 

Li Yuan kadına bakarak açıklama yaptı, "Bayan Ge, şu an geri çekilmek için çok geç!"

 

Wang Lin daha fazla konuşmadı ve vücudu titreşerek hızlandı. Diğer ikisinin üstünden atladı ve ilerlemeye başladı.

 

Li Yuan onun arkasından bakarak düşündü, 'Gerçekten de şimdiye kadar tam gücünü kullanmıyordu. Bu adam basit biri değil! Benim insanları değerlendirme becerim yanılmaz! Bir Hayali Yin yetişimcisini yenen biri nasıl basit olabilir!?'

 

Wang Lin ileriye doğru fırladıktan biraz sonra gözleri aniden kısıldı ve durdu. İleriye doğru gözlerini dikti ve semavi ruhsal enerji ile dolu büyük bir sis bölgesinin yayıldığını gördü. Sis sonsuzdu ve bütün yolu kapatıyordu.

 

O anda demir kılıç ona yetişti. Li Yuan sisi görünce irkilmişti. Dikkatlice baktıktan sonra ifadesi değişti ve bağırdı, "Bu bir kısıtlama!"

 

Wang Lin, bu sisin bir kısıtlama gücü kalıntısı barındırdığını fark etmişti. Yavaşça konuştu, "Bu bir kısıtlama ise, onu kırabileceğinden emin misin?"

 

Li Yuan kaşlarını çattı ve dikkatle ileri baktı. Gözleri parladı ve konuştu, "Emin değilim. Bu basit bir kısıtlama değil, birçok kısıtlamanın birleşmiş hali ve gücünü Yıldırım Semavi Aleminin yıldırım gücünden alıyor. Böyle bir yere kim kısıtlama yerleştirir!?"

 

Son derece ciddi bir ifadeyle çantasına vurdu ve elinde bir pusula belirdi. Eliyle mühür oluştururken pusulanın çubuğu durmaksızın döndü ve hesaplamasını yaptıktan sonra gözleri daha da parladı. O anda elindeki pusula patlayarak toz oldu.

 

"Bu, temel olarak Yıldırım Semavi Alemi'ni kullanan, formasyon gözü olarak 9,999 ruhu barındıran orta göksel kısıtlama. Dünyadaki her şeyi arıtabilen devasa ve kıyaslanamaz bir formasyon yaratabilir!"

 

Tam o anda uzaklardaki sisin içinden bir kahkahayla birlikte yaşlı bir adam çıktı. Elinde bir şey tutuyordu, bu yıldırım zinciriydi!

 

"Eh? Seninle burada karşılaşmam gerçekten de bu yaşlı adama kaderle bağlı olduğunu kanıtlıyor! Ben seni bulmak isterken sen bana geldin. Çok iyi, çok iyi!"

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr