Bölüm 458: Herkes Toplanır

avatar
3068 19

Xian Ni - Bölüm 458: Herkes Toplanır


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace

 


Wang Lin sessizce Kırmızı Kelebek'in bedeninin dağılmasını izledi. Bittiğinde iç çekti, yere indi ve sağ elini salladı. Balta ona geri uçtu ve çantasına kaldırıldı.

 

Sonra uzandı ve gökten Ruh Kırbaççısı'nı tuttu. Dikkatlice inceledikten sonra onu da çantasına kaldırdı.

 

Ruh Kırbaççısı'nda Wang Lin'in şimdilik kaldıramayacağı bir Yükseliş seviyesi ilahi his şeridi vardı. Ancak elinde olduğu sürece tüm bunlar bittikten sonra bir milyar ruhlu ruh bayrağını kullanıp üzerinde kalan ilahi hissi kırıp Ruh Kırbaççısı'nı tamamen elde edebileceğinden emindi.

 

Tüm bunları yaptıktan sonra Wang Lin bir kere daha Kırmızı Kelebek'in yok olduğu yere baktı ve başını iki yana salladı. Sonra bir adım attı ve bedeni kayboldu. Uzaktaki ruh dağına doğru ilerlemeye başladı.

 

O anda Yunque Zi'nin içinde olduğu kırmızı bulut ruh dağında hızla ilerledi ve direkt dağın tepesine vardı. Oraya vardığında kırmızı bulut kasırgaya dönüştü ve dağın zirvesine indi. Yunque Zi kırmızı kasırgadan çıktı ve Zhou Wutai arkasından saygılı bir şekilde takip etti.

 

Yunque Zi, omzunda küçük maymun bulunan ve dağın tepesinde oturan yaşlı adamı gördü. Hafifçe kaşlarını çattı ama sonra daha dikkatli baktı ve ifadesi değişti.

 

Yunque Zi yaşlı adama baktı ve konuştu, "Acaba hangi dost yetişimci ele geçirme yoluyla geldi? Neden gerçek bedeniyle gelmedi?!"

 

Yaşlı adam gözlerini açtı. Gelişigüzel bir şekilde Yunque Zi'ye baktı ve konuştu, "Birbirimizi tanımıyoruz, gerçek bedenimle gelip gelmememden sana ne? Yoksa bu yaşlı adamı tanıyabileceğini mi sanıyorsun?!" Küçük maymun Yunque Zi'ye cıyakladı ve gözleri kırmızı ışık saçtı.

 

Yunque Zi'nin gözleri maymuna bakarken sakindi ve sonra gülümsedi. "Demek bir kukla..."

 

Yunque Zi'ye bakarken yaşlı adamın gözleri kırmızılaştı. Tam o an yaşlı adamın omzundaki maymun cıyakladı, yaşlı adamın gözlerindeki kırmızılık kayboldu ve konuştu, "Ben Mo Lihai'yim."

 

Sonra gözleri kapamadan önce içlerinden kötücül bir niyet geçti ve yetişimine devam etti.

 

"Bu kişi Ruh Dönüşümü'nün son aşamasında gibi görünse de onda gizemli bir his var. Normal insanlar bunu tespit edemez, yalnızca Yükseliş aşamasına ulaşan kişiler açıkça bunu hissedebilir... Bu kişi Suzaku Gezegeni'nden değil!" Yunque Zi bir kere daha yaşlı adama baktı ve sonra bakışlarını çekti. Dev kapıya baktı ve sessizce düşündü.

 

 

Suzaku Mezarı'na dair anlayışıyla buraya kadarki tüm yol boyunca bayağı şok olmuştu. Bu önceki Suzaku'nun ona bahsettiğinden tamamen farklıydı.

 

Bu yaşam formaları açıkça Yetişim Gezegeni Kristali'nin gizemli gücü tarafından oluşturuluyordu. Hatırladığına göre önceki Suzaku ona bu yaşam formlarının yalnızca Suzaku Mezarı'nın iç kısmında ortaya çıktığını söylemişti.

 

Ancak ruh dağı aynıydı, kapı ilk Suzaku'nun mezarına giden tek yoldu. Yetişim Gezegeni Kristali, ilk Suzaku'nun mezarının içinde bulunuyordu.

 

Ancak bu kapıyı Yetişim Gezegeni Kalbi olmadan açmak imkansızdı.

 

Girmek istiyorsa bir raddeye kadar parçalanmasını beklemeliydi.

 

Yunque Zi kapıyı incelerken ifadesi biraz değişti. Ruh dağının dibine baktı ve sonra bakışlarını çekti.

 

Kısa süre sonra Qian Feng'in figürü hızla ruh dağının dibinden tepesine hareket etti. Belirdiğinde çok dikkatli bir şekilde Yunque Zi'ye baktı. Sonra kenara yürüdü ve oturacak bir köşe buldu.

 

Çok geçmeden daha fazla kişi geldi. İkisi sekiz yapraklı şamandı. Gelip Yunque Zi'ye görünce çok mutlu oldular. Hızla ona doğru gittiler ve saygılı görünümlerle yanında durdular.

 

Gelen bir yetişimci de vardı. Mavi bir cübbe giyiyordu ve yüzünü örten vahşi bir maske takıyordu. Maske ilahi hissin geçmesini önleyen mavi bir aura yayıyordu. Dağın tepesine çıktıktan sonra etrafa baktı ve sonra sessizce kenara oturdu.

 

Bir saat sonra üç ışık ışını gökte buraya doğru ilerliyordu fakat üç ışık ışını yaklaşırken tüm ruh dağı sallandı. Kapı da şiddetle sallandı ve üzerinde daha fazla çatlak belirdi.

 

O an sallanan sadece ruh dağı değildi, tüm Suzaku Mezarı sallanıyordu.

 

İlk olaya benzer şekilde çok miktarda yer hiçliğe çöktü ve çok sayıda yarık ortaya çıktı.

 

Gök de aynıydı, çöküş her yerde meydana geldi.

 

Üç ışık ışını üçü de yakınlarında beliren bir yarık yüzünde öldükleri için asla ruh dağına varamadılar.

 

Bu seferki sallanma öncekinden daha uzun sürdü, durmadan önce 30 nefeslik süre boyunca sürdü. Bu süre zarfında tüm dış bölge tehlikeli yarıklarla dolu bir hiçliğe çöktü.

 

Suzaku Dağı'nın eteğinde hala Suzaku Mezarı'na girmeye çalışan yetişimciler vardı fakat giren herkes anında yarıklar tarafından öldürülüyordu.

 

Gittikçe daha fazla insan girdi fakat Suzaku Mezarı insanların girmesini engelleyen kısıtlamasını kaybetmiş gibiydi. Bir süre sonra bazı yetişimciler bir şeylerin yanlış olduğunu fark etti. Nihayetinde çok garipleşti ve kimse bir daha o geçide girmeye cesaret edemedi.

 

Onlara göre geçit yetişimcileri yutan bir şeytani canavara dönüşmüştü. Girersen ölürdün.

 

Suzaku Mezarı'nın merkezindeki ruh dağında kapıda daha da fazla çatlak belirdi ve bazı çatlaklar birleşti.

 

Sallanma bittikten sonra Yunque Zi'nin gözleri parladı ve kapıya baktı. Sonra semavi ruhsal enerjiyi aktive etti ve sağ elini salladı. Dev bir el izi aniden belirdi ve kapıya indi.

 

Bir bastırmayla kapı sallandı ama üzerindeki çatlaklar artmadı ve el izi kayboldu.

 

Yunque Zi kaşlarını çattı ve kasvetli bir şekilde sonraki çöküşü bekledi. Fakat bakışları zaman zaman sanki birini bekliyormuş gibi dağın eteğine kayıyordu.

 

O an mor bir figür dağın eteğinden yukarı çıktı. Bu kişi mor bir peçe takan bir kadındı.

 

Tek başına değildi, alınlarında parlayan dövmeleri bulunan dört yaşlı adam takip ediyordu onu. Yaşlı adamların hepsi Ruh Oluşturma'nın son aşamasındaydı ve bedenlerinde birçok yara vardı.

 

Bu kadın Zi Xin'di. Onunla Zhou Wutai'nin bir başlarına buraya varabilmelerinin tek nedeni ikisinin de çok sayıda dövme kuklasına sahip olmasıydı.

 

Bu dövme kuklaları onlara Yunque Zi tarafından koruma amaçlı verilmişti.

 

Zi Xin'i gördükten sonra Yunque Zi başını salladı ve yanına gelmesini işaret etti. Zi Xin köşedeki Qian Feng'e gözlerinde derin nefretle bakarken derin bir nefes aldı ve sonra Yunque Zi'ye doğru ilerledi.

 

Zi Xin geldikten sonra Qian Feng'in gözleri onun üzerinden hiç ayrılmadı. İfadesi çok çirkindi ve güçlü bir öldürme niyeti yayıyordu. Zi Xin'e baktığında gözlerinde acı verici bir boğuşma parıltısı vardı.

 

Qian Feng Zi Xin'e bakarken kelimesi kelimesine söyledi, "Orospu Zi Xin!"

 

Zi Xin Qian Feng'e baktı ve hiç konuşmadı fakat gözlerindeki nefret gök kadar yüksekti.

 

Qian Feng'in nefes alışverişi ağırlaşıyordu. Kendini sakinleştirmeye zorlamadan önce Yunque Zi'ye baktı. Sonra kasvetli bir şekilde Zi Xin'e baktı ve sonra alaycı bir gülümseme takınıp gözlerini kapattı.

 

Tam o anda başka bir figür dağın eteğinden çıktı ve tepeye vardı. Bu figür belirir belirmez tepedeki insanların çoğu ona baktı.

 

Qian Feng aniden gözlerini açtı ve bir parça soğukluk gözlerinden geçti.

 

Zi Xin hemen başını indirdi. Birkaç adım gerileyip Yunque Zi'nin arkasına geçti.

 

Yunque Zi'nin gözleri parladı ve sinsi bir gülümseme takındı.

 

Zhou Wutai iç çekti. Wang Lin'i ona bir şey söylemek için kovalıyordu. Fakat Yunque Zi'yle karşılaşmayı beklemiyordu.

 

Dağın tepesine varan kişi Wang Lin'di!

 

Wang Lin vardıktan sonra omzunda maymun bulunun yaşlı adamın gözleri bir anlığına kırmızı ışık saçtı. Wang Lin'e baktı ve ürpertici bir gülümseme takındı.

 

Omzundaki maymun gizlenmemiş bir düşmanlıkla Wang Lin'e baktı.

 

Maske takan kişi de başını çevirip Wang Lin'e baktı. Gözleri karmaşayla doluydu ve sonra netlikle doldu. Wang Lin'e başını salladı ama konuşmadı.

 

Wang Lin şu anda darmadağınıktı. Kıyafetleri çok yıpranmıştı. Daha önce dağa çıkarken ikinci çöküş gerçekleşti. Bir sürü yarık belirirken zor zamanlar geçirdi ve nihayetinde dağın kenarına bir delik kazıp çöküş bitene kadar çıkmaya cesaret edemedi.

 

Havada kalsaydı ölmüş olurdu.

 

"Wang kardeş..."

 

''Ceng Niu!''

 

"Wang Lin!"

 

Üç farklı sesleniş tepedeki farklı insanlardan geldi.

 

Ona Wang kardeş diyen tabii ki de Zhou Wutai'ydi.

 

Ceng Niu diyense Qian Feng'di ve son kadim ses ise Yunque Zi'ninkiydi.

 

Wang Lin sakince herkese baktı ve en sonunda bakışları Yunque Zi'ye indi. Son sefer yolları ayrıldıktan sonra bu Yunque Zi'yle ilk karşılaşmalarıydı.

 

Daha önceki dağınık görünüm tamamen gitmişti, şu anki Yunque Zi, Zhuque Zi'ye benziyordu.

 

Wang Lin Yunque Zi'ye baktı ve Yunque Zi Wang Lin'e baktı, ikisi de sessizdi.

 

Kısa süre sonra Wang Lin acı acı gülümsedi ve konuştu, "Küçüğünüz kıdemliyi selamlıyor..."

 

Yunque Zi iç çekti. Kafasını iki yana salladı ve konuştu, "Sen de buraya geldin..."

 

Wang Lin çantasına vurdu ve siyah ışık ışınları içinden uçtu. Kontrolü altında Yunque Zi'ye uçtular ve ona yaklaştıklarına tahta oymalara dönüştüler.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr