Bölüm 459: Demirden ve Taştan Adam

avatar
2996 19

Xian Ni - Bölüm 459: Demirden ve Taştan Adam


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace

 


Bu tahta oymaların hepsi aynıydı ve hepsi çok yakışıklı genç bir adamın oymasıydı.

 

"Küçüğünüz kıdemlinin isteğini yerine getirdi." Sonra Wang Lin bir köşeye oturdu ve daha fazla konuşmadı.

 

Yunque Zi'nin gözleri parladı. Elini salladı ve tüm tahta oymalar ortadan kayboldu. Wang Lin'e bir kere daha baktı ve sonra bakışlarını kapıya çevirdi.

 

Yunque Zi'nin buraya nasıl girebildiği Wang Lin'in ilgisini çekmiyordu. Sonuçta Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı uzun bir süredir vardı ve kendisi her şeyin cevabını bulmak zorunda olan biri değildi.

 

Wang Lin çoktan Yetişim Gezegeni Kristali'ni elde etmekten vazgeçmişti, yalnızca ruh parçasını geri almayı istiyordu.

 

Sonuçta kristal Suzaku Gezegeni'ndeki tüm canlılarla bağlıydı. Wang Lin, kendi bencilliği için dünya üzerindeki herkesin hayatını feda etmeyi isteyeceği noktaya ulaşmamıştı.

 

Tabii ki biriyle aralarında düşmanlık varsa o farklı hikayeydi. Teng Ailesi'nin her üyesini öldürüşü, Wang Lin'in aziz falan olmadığını gösteriyordu.

 

Oturduktan sonra Qiang Feng'e doğru bakarken gözleri parladı. O an Qian Feng de Wang Lin'e doğru baktı ve bakışları çarpıştı.

 

Wang Lin soğuk bir gülümseme takındı ve sonra bakışlarını maskeli adama çevirdi. Adam yabancı görünüyordu ve Wang Lin onu tanıyamadı. Sonunda bakışları o ürpertici gülümsemeyi atan garip yaşlı adama kaydı.

 

'Kim ki bu adam?..' Wang Lin'in o adamdan hissettiği tehlike, Yunque Zi'den hissettiğinden katlarca daha büyüktü. Yaşlı adama bakarken Wang Lin'in gözlerinden bir parça soğukluk geçti.

 

Yaşlı adam Wang Lin'in bakışlarını fark ettiğinde Wang Lin'e doğru baktı ve karanlık bir gülümseme sergiledi. Bu gülümseme Wang Lin'e çok tanıdık geldi fakat bu kişiyi hayatında hiç görmediğine emindi.

 

Tam o an bir ışık ışını uzaktan geldi. O ışık ışının içinde güzel bir figür vardı. Bir yarığı atlattı ve ruh dağına indi.

 

Bu kadın çok güzeldi. Kıyafetinin alt kenarı yükselip alçalan dalgalar gibi görünüyordu ve ruh dağının tepesinde dururken onu bir semavi gibi gösteriyordu.

 

Wang Lin bu kadını görür görmez yüzü çöktü. Bu kadın Liu Mei'ydi!

 

Aslında Liu Mei'nin dediği bir şey doğruydu, onunla Wang Lin aynı türden insanlardı. İkisinin de derinliklerinde bir kalpsizlik şeridi yatıyordu.

 

Wang Lin bir bakış atıp bakışlarını geri çekti. İfadesi soğuktu, Liu Mei'yle önceki karşılaşmalarındaki ifadesinden farklı değildi.

 

Qian Feng Liu Mei'yi gördükten sonra sevinçli bir görünüm sergiledi. O buradayken ruh parçasını geri alma şansının bir kat arttığını düşündü.

 

Liu Mei ayağını kaldırıp Wang Lin'e doğru yürürken bir parça hüzün sergiledi.

 

Wang Lin kaşlarını çattı. Bu kadına karşı hiçbir iyi duygu beslemiyordu. O rüya benzeri durumda olan şey yalnızca bir kazaydı. Soğuk bir şekilde ona baktı ve konuştu, "Kimsenin beni rahatsız etmesini istemiyorum. Daha yakına gelme!"

 

Liu Mei durdu. Wang Lin'e baktı ve sordu, "Gerçekten demirden ve taştan yapılmış olabilir misin?"

 

Wang Lin'in gözleri soğuk bir şekilde konuşurken sakindi, "Git!"

 

Liu Mei ona gülmeye başladı. "O zaman Li Muwan'ın kalbindeki yeri ne?"

 

Wang Lin'in gözleri konuşurken öldürme niyetiyle doluydu, "Kaybol! Alanın tamamlanmış olsa da seni öldürmek isteseydim kolaylıkla öldürürdüm. Ölümüne susama!"

 

Liu Mei'nin sözlerinin amacı Wang Lin'in dao kalbini yıkmaktı fakat Li Muwan'ın Wang Lin için tabu olduğunu bilmiyordu. Wang Lin onun adını söyleyen herkesi öldürürdü. Burası iyi bir yer olsaydı çoktan ruh bayrağını çıkarıp bu kadını öldürürdü.

 

Wang Lin az sayıdaki ilişkilerini çok önemserdi fakat yabancılara karşı çok soğuktu.

 

O demirden ve taştan bir adamdı, bu hiç de yanlış değildi!

 

Liu Mei hafifçe gülümsedi, sonra dönüp Qian Feng'e doğru yürüdü.

 

Wang Lin bakışlarını çekti ve sonra ona bakan yaşlı adamı gördü.

 

"Bu kişi ele geçirilmiş olabilir mi?" Wang Lin'in kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

 

Bunun olası olduğunu düşündü. Aksi takdirde bu kişinin ona böyle bir aşinalık hissi vermesi imkansızdı. Wang Lin ölümlü olsaydı yalnızca bir gülümsemeye bu kadar kafayı takmazdı. Düşük seviyeli bir yetişimci olsaydı bile bu ihtimali düşünmezdi.

 

Fakat Wang Lin ilk aşama Ruh Dönüşümü yetişimcisiydi. Yıldızlar arasında bile güçlü olarak görülür ve hafife alınamazlardı.

 

Semavi Alem'in çöküşünden önce olsaydı Ruh Dönüşümü yetişimcileri semavilerle aynı olurdu. Semavilerin bedenleri semavi ruhsal enerjiden olurdu bazı gizemli duyulara sahip olurdu.

 

Bu duyular çok garipti, yalnızca güçlü yetişimciler bunu hissedebilirdi.

 

Birinin yetişim seviyesi yeteri kadar yüksekse tek bir düşünceyle belli belirsiz gelecekteki olayları görürdü. Bu tekniklerin gizemliliğini tarif etmek imkansızdı.

 

O an Wang Lin'in içinde bu his vardı. Yanılmıyor olduğunu biliyordu. O ürpertici gülümseme çok tanıdıktı.

 

'600 yıldır yetişim yolunda yürüyorum ve bir sürü düşmanla karşılaştım fakat yalnızca bir gülümsemeyle beni böyle hissettirebilen... Yalnızca bir kişi var!' Wang Lin dıştan sakin görünse de içinde fırtınalar kopuyordu.

 

Derin bir nefes aldı ve başını indirdi. Sonra göz bebekleri küçüldü ve gözleri bir parça korku sergiledi.

 

'Tu Si'nin iblisi, Tuo Sen!' Wang Lin bedeninin soğuklaştığını hissetti. Wang Lin'in Suzaku Gezegeni'nde en çok korktuğu insanlar arasında Zhuque Zi bile bir numara değildi. Bir numara konumu, Daha Çekirdek Oluşturma'dayken Antik Tanrı Diyarı'nda kızdırdığı iblis benzeri genç adam, Tuo Sen'e aitti!

 

Antik tanrının mirası ikiye bölünmüştü, güç mirası ve bilgi mirası.

 

İki mirastan bilgi mirası Tu Si'nin tüm bilgilerini içeriyordu, örneğin nasıl antik tanrı olunur, antik tanrı tekniği ve daha fazlası.

 

Tu Si'nin anılarında dev bir yıldız haritası bile vardı. Bu, gezdiği her yerin haritasıydı.

 

Bu anılar Wang Lin için çok kullanışlıydı. Bilgi mirası olmadan Wang Lin'in asıl bedeni bir üç yıldızlı antik tanrıya yetişim yapamazdı.

 

Ancak anılar yalnızca anılardı, güç vermiyorlardı. Tu Si'nin anılarında Suzaku Gezegeni'ni anında yok edebilecek birçok teknik vardı.

 

Tüm bu tekniklerin ilahilerini ve yöntemlerini biliyordu fakat kullanacak güce sahip değildi. Bu teknikleri kullanmak için en az yedi yıldızlı aşamaya ulaşması gerekiyordu.

 

Bu yüzden yalnızca adım adım asıl bedenini güçlendirebilir ve nihayetinde Tu Si'nin anılarının tam gücünü kullanabilirdi.

 

Benzer şekilde Tuo Sen de aynı durumdaydı. Tu Si'nin gücünü, bir sekiz yıldızlı antik tanrının gücünü miras almıştı.

 

Fakat gücü olsa da tam potansiyelini kullanamıyordu. Bedeninin meridyenleri olmaması gibiydi, bedeni ne kadar güç tutarsa tutsun kullanamıyordu.

 

Kontrol ettiği tüm teknikler doğduktan sonra öğrendiği tekniklerdi. Bunlar aracılığıyla güç mirasının birazını kullanabilmeyi başarmıştı fakat şu anda yalnızca birazını kullanabiliyordu, güç mirasının tam gücünü sergileyemiyordu.

 

Daha doğru olmak gerekirse Tuo Sen'in kontrol edebileceği gücün sınırı yalnızca bir beş yıldızlı antik tanrının kullanabileceği kadardı. Bir zamanlar sekiz yıldızlı antik tanrı olan Tu Si'ye kıyasla bu güç çok zayıftı.

 

Fakat Suzaku'daki tüm canlılara bir beş yıldızlı antik tanrı efsanelerdeki bir varlıktı, Yükseliş yetişimcilerinden koca bir seviye üstün olan bir varlıktı.

 

Tuo Sen'in en büyük isteği bilgi mirasını elde etmekti. Elde ettikten sonra yalnızca emmek, bedenini arıtmak ve gerçek bir sekiz yıldızlı antik tanrı olmak için zamana ihtiyaç duyacaktı.

 

O an Yetişim Birliği'nin yaşlı canavarları bile ondan korkardı.

 

O gün Antik Tanrı Diyarı'nda Wang Lin'in yaptığı şey olmasaydı Tuo Sen kaçabilirdi.

 

Daha doğru olmak gerekirse, o Tu Si'ydi fakat yalnızca Tu Si'nin ilahi his bölme tekniğinde başarısız olduğunda ortaya çıkan şeytani düşüncelerin bir parçasıydı.

 

Wang Lin'i yakalamaya kararlıydı!

 

Wang Lin kafasını kaldırdı ve gelişigüzel bir biçimde yaşlı adamı taradı. Bu sefer bakışları küçük maymuna odaklandı.

 

Bu sefer aklında bir fikir varken Wang Lin anında onların içini görebildi. Küçük maymunun gözlerinde beliren kırmızı ışık kan denizindeki insanların eşsiz aurasıydı.

 

Wang Lin kalbi acıya boğuldu. Altı Arzu Şeytan Lordu'nu, Kambur Meng'i, Antik İmparator'u ve geri kalanları düşündü. Hepsi ya ölmüştü ya da kan denizindeki yetişimciler haline gelmişti.

 

Bir de o antik yetişimciler vardı. Suzaku Gezegeni'ne bir yetişimci ayak basmadan önce doğmuşlardı. Bu insanların yetişim seviyeleri de çok yüksekti.

 

Fakat Wang Lin şu anki tecrübesiyle onların Yükseliş aşamasını aşmadıklarını tahmin edebiliyordu. Bunca yıldır yetişim seviyelerinin yükselmesini engelleyen Antik Tanrı Diyarı tarafından kurulan bazı kısıtlamalardan dolayı olmalıydı.

 

Ancak ellerinde sonraki nesillerin bilmediği bazı teknikler vardı. Onları kullandıklarında güçleri hızla artardı.

 

'Tuo Sen... Daha tamamen özgür olmamalı aksi takdirde böyle birini ele geçirmeye ihtiyaç duymazdı, bizzat kendisi çıkıp beni bulurdu. Ancak neden beni kovalamak yerine buraya geldi? O da Yetişim Gezegeni Kristali'nin peşinde olabilir mi?' Wang Lin'in kalbi titredi.

 

'Yetişim Gezegeni Kristali, onu Antik Tanrı Diyarı'nın zincirlerinden tamamen kurtarabilir mi?' Wang Lin'in gözleri parladı.

 

Tam o an ruh dağı bir kere daha sallanmaya başladı ve bir dizi sağır edici kükreme gökte yankılandı. Çöküş üçüncü defa belirdi.

 

Suzaku Mezarı'nın iç bölgesinin çoğu kısmı sayısız yarığa çöktü. Ruh dağını bulamayan yetişimcilerin ve Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı üyelerinin hepsi öldü.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr