Bölüm 456: Gül Kırmızısı

avatar
3069 18

Xian Ni - Bölüm 456: Gül Kırmızısı


 

Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace

 

Kırmızı Kelebek buradaysa Qian Feng de etrafta bir yerlerde demekti. Wang Lin'in gözleri parladı ve ilahi hissini yaydı. Qian Feng Ruh Dönüşümü'nün orta aşamasındaydı, kendini gizlemek isterse Wang Lin'in onu bulması zor olurdu.

 

Wang Lin'in gözleri ellerini Kırmızı Kelebek'e doğru kavuşturup yüksek sesle konuşurken sakindi, "Görüşmeyeli uzun zaman oldu, dost yetişimci Kırmızı Kelebek."

 

Çok uzakta olmayan tepedeki kırmızı figür boşluk hissiyle doluydu. Wang Lin'e derin bir bakış attı ve hemen ardından dağdan kaybolup 300 metre önünde ortaya çıktı.

 

Yaklaştıktan sonra boşluğu ve boş gözleri Wang Lin'in zihnine kazındı. İfadesi çok çirkin hale geldi. Kırmızı Kelebek'e ne olduğunu duymuştu ve hatta Qian Feng'le dövüşürken onun varlığını hissetmişti.

 

Fakat bugün dövüşlerinden sonra ilk kez gerçek anlamda onunla karşılaşıyordu.

 

Wang Lin'in Kırmızı Kelebek'in gözlerinde gördüğü tek şey ölümdü.

 

Şu anki Kırmızı Kelebek hala güzeldi fakat Wang Lin artık bir zamanlar olduğu gururlu ve kibirli göklerin kızını göremiyordu.

 

Eskiden Kırmızı Kelebek Xue Yue'nin dahisi, göklerin kutsanmış kızı ve yalnızca 100 yılda Ruh Oluşturma'nın son aşamasına ulaşan biriydi. Wang Lin'i değersiz bir karınca olarak görmüştü ve küçük karşılaşmaları nihayetinde kader belirleyici dövüşlerine yol açmıştı.

 

Böyle olsa da Wang Lin kalbinde hala ona saygı duyuyordu. Bu saygı kişinin karşısındaki rakibi olarak kabul etmesinden geliyordu.

 

Eski rakibinin artık böyle olduğunu görmesi üzerine Wang Lin iç çekti. "Durumlar aynı kalsa da insanlar kalmaz." lafı çok doğruydu.

 

Wang Lin şu anki hali yerine daha önceki gururlu Kırmızı Kelebek'i görmeyi tercih ederdi. Yalnızca gururlu Kırmızı Kelebek gibi kişilerle savaşarak yetişimin zirvesine doğru adım atabilirdi.

 

Wang Lin iç çekti. Kırmızı Kelebek'e bakarken pişmanlığını kalbinin derinliklerine gömdü ve bağırdı, "Qian Feng, dışarı çık!"

 

Kırmızı Kelebek duygudan yoksun gözlerle gökyüzüne bakarak olduğu yerde durdu.

 

Qian Feng'in sesi yoktan geldi. "Ceng Niu, bugün seninle uğraşacak vaktim yok. Bu yeri bulduğuna göre ruh dağında buluşacağız."

 

Wang Lin aniden döndü ve uzaktaki bir dağa baktı. Dağdan siyah sis çıktı ve şok edici bir hızda ruh dağına ilerledi.

 

Wang Lin'in gözleri soğuklaştı. Soğuk bir şekilde homurdandı ve ruh dağına doğru yola çıkmak üzereydi.

 

"Kırmızı Kelebek, Ceng Niu'yla tekrar dövüşmek istemiyor muydun? Al sana şans. Öldür onu!" Qian Feng'in sesi uzaktan geldi ve sonra Qian Feng ortadan kayboldu.

 

"Ceng Niu, bu eski dostunla hasret gidermen için iyi bir şans, acele etme. Ruh parçamı aldığımda gelip seninle ilgileneceğim."

 

Kırmızı Kelebek'in gözlerindeki boşluk kayboldu ve yerini bir savaşma isteği aldı. Onu engellemek için Wang Lin'in önüne ilerledi ve kırmızı, uzun bir kılıç çıkardı.

 

Aynı anda güçlü bir aura Kırmızı Kelebek'ten yayıldı. Bu auranın Wang Lin'inkinden aşağı kalır yanı yoktu ve semavi ruhsal enerji içeriyordu. Yetişim seviyesi daha Ruh Dönüşümü'nde olmasa da çok uzak da değildi.

 

''Ceng Niu!'' Soğuk bakışları Wang Lin'e kilitlenirken Kırmızı Kelebek'ten soğuk bir ses geldi.

 

Wang Lin ona bakarken hafifçe kaşlarını çattı. Qian Feng'i bulmak için acelesi yoktu ve ruh dağının burada olmasını beklemiyordu. Gerçekten Yetişim Gezegeni Kristali'nin içinde olsalardı ruh dağı var olmamalıydı.

 

Fakat şimdi ruh dağını görünce her şey garip hale geldi fakat Qian Feng gidip bakmak istediğinden ona izin verdi.

 

Kırmızı Kelebek'in gözleri parladı ve kırmızı kılıcı salladı. Kılıç elinden uçtu ve Wang Lin'e doğru yıldırım gibi ilerledi.

 

Wang Lin geri çekildi, sonra sağ eli çantasına dokundu ve kısıtlama bayrağı elinde belirdi. Bayrağı salladı ve sayısız kısıtlama uçup önünde kalkanlar oluşturdu.

 

Kırmızı kılıç kalkan katmanlarına çarpıp bölge boyunca yankılanan bir dizi sağır edici gürleme yarattı.

 

Çok miktarda toz ve kum havaya savruldu. Kırmızı Kelebek hızla ilerlerken tozla kumun arasında bir kırmızı parlama göründü. Elinde bir parça kırmızı buz vardı. Kırmızı buz içindeki soğuk aurayı yaydı ve anında çevreyi onunla kapladı.

 

Kırmızı Kelebek yaklaşırken savaşma isteği bir anlığına titredi ve derin bir hüzün duygusu sergiledi. Yaklaşırken dudakları titredi.

 

"Öldür... Beni..."

 

Ağzından alçak bir ses çıktı fakat gözlerindeki hüzün kayboldu ve yerini güçlü bir savaşma isteği aldı.

 

Wang Lin'e doğru ilerlerken gücü zirvesindeydi.

 

Wang Lin'in kalbi titredi. Kırmızı Kelebek'in sesini duyduğuna ona attığı bakışlar karmaşıklaştı.

 

Kırmızı Kelebek daha bilincini tamamen kaybetmemişti, hala çok iyi gizlenmiş bilincinden bir şerit vardı.

 

Kırmızı Kelebek gururluydu, gururu kemiklerinden, varlığından geliyordu. Doğduğu andan itibaren bir gül kadar gururluydu.

 

Çok iyi gizlediği bilinç şeridi köpek gibi yaşamaktansa ölmeyi tercih ederdi.

 

Wang Lin derin bir nefes aldı ve gelen Kırmızı Kelebek'le yüzleşti. Sağ eli uzandı ve elinde toplanırken kısıtlama gazı şeritleri parlamaya başladı.

 

Elinde 9 metre uzunluğunda siyah bir mızrak oluştu.

 

Bir elinde mızrağı tutan Wang Lin'in gözleri yıldırım gibiydi, sonra Kırmızı Kelebek'e baktı ve mızrağı ona doğru sapladı.

 

Saplayış tarafından yaratılan ses binlerce ruhsal feryadın sesine benzerdi. Bu ses mızrağın ucundan çıktı ve bölge boyunca yankılandı.

 

Kırmızı Kelebek aniden kırmızı buz parçasını alnına bastırdı. O an alnında kırmızı bir ışık parladı ve sonra kırmızı buz katmanları oradan yayılıp bir kırmızı zırh oluşturdu.

 

Bu zırh onu tamamen kapladı ve soğuk bir aura yaydı. Zırhı aydınlatan ışık onu daha da güzelleştirdi. Şu anda bir savaş semavisine benziyordu. Sonra zırh kırmızı ışık saçmaya başladı ve siyah bir kırbaç aniden elinde belirdi.

 

Ruh Kırbaççısı! Bu kırbaç ona Wang Lin'le başa çıkması için Qian Feng tarafından verilmişti.

 

Kırmızı Kelebek'in gözleri elindeki kırbacı şaklatırken gizemli bir ışık yaydı ve kırbacın geçtiği yerden çatırdama sesleri geldi. Kırbaç bir ejderha gibi hareket etti ve yıldırım gibi Wang Lin'e doğru ilerledi.

 

Wang Lin'in gözleri parladı ve mızrak da aynı anda hareket etti. Geri çekildi ve bir şeyler mırıldanırken eliyle bir mühür oluşturdu. Semavi ruhsal enerji içeren bir rüzgar mızrağın ucundan çıktı.

 

Ruh Kırbaççısı'yla mızrak çarpıştı!

 

Boom!

 

Kırbaçla mızrağın çarpışmasından çıkan şok dalgası o kadar güçlüydü ki gökler ve yer çökecek gibi göründü. Rüzgar şok dalgasının tüm gücünü Kırmızı Kelebek'e doğru itti.

 

Tüm bunlar yarım saniyede olmuştu. Ruh Kırbaççısı mızrağa vurduğu an Kırmızı Kelebek'in elinden uçtu. Ruh Kırbaççısı Wang Lin'e doğru şok dalgasının içinden geçerken kara şimşek gibi hareket etti.

 

Bir patlamayla Wang Lin hızla 300 metreden daha fazla geri çekildi. Gözleri gizemli bir ışık yaydı ve mırıldandı, "Ruh Kırbaççısı!"

 

Bu kırbaç bir zamanlar onundu fakat aldıktan hemen sonra geri vermek zorunda kalmıştı. Şimdi bu kırbacı tekrar gördüğüne göre bu sefer elinde tutmalıydı!

 

Kırmızı Kelebek ise şok dalgasını ona doğru iten rüzgar yüzünden geri çekilmek zorunda kaldı. Kırmızı zırhtan çok miktarda soğuk aura çıktı ve öne doğru uzadı. Çeşitli buz heykelleri önündeki havada oluşurken çatlama sesi dalgaları duyuldu.

 

Bu soğuk aura şok dalgasını dondurup soyut bir şeyden somut bir şeye çevirdi!

 

Wang Lin'in gözleri zırha bakarken soğuklaştı.

 

Kırmızı Kelebek elini kaldırdı ve önündeki buz heykellere işaret etti. Heykellerin dış katmanında çatlaklar belirirken bir dizi çatlama sesi çıktı. Çatlaklar deli gibi yayıldı. Göz açıp kapayıncaya kadar buz heykellerin pürüzsüz yüzeyleri kayboldu ve bir patlamayla parçalandılar.

 

"Öldür... Beni..." Kırmızı Kelebek mücadele eden bir ifade sergiledi, yüzü acıyla doluydu.

 

O anda Ruh Kırbaççısı bir ejderha gibi bedeninin etrafında hareket ediyordu ve zırhı soğuk aura dalgaları yayıyordu.

 

Wang Lin Kırmızı Kelebek'e baktı ve sessizce başını salladı. Çantasına dokundu ve elinde dev bir balta belirdi. Balta belirir belirmez gök karardı ve tüm ışık baltanın bıçak kısmında toplandı.

 

Mor yıldırım şeritleri baltadan Wang Lin'in bedenine hareket edip bedeninin bir dizi çatırdama sesi çıkarmasına neden oldu.

 

O an daha önce hiç hissetmediği bir savaşma arzusu kalbinde belirdi.

 

Bu balta ölmeden önce Dev İblis Klanı Atası tarafından çağırılmıştı, Zhao'daki Ceset Tarikatı'nın altında kapana kısılmış Dev İblis Klanı'nın kurucu atasının silahıydı. Wang Lin elde ettikten sonra aslında asıl bedeninin kullanmasına izin verecekti. Fakat semavi kılıç tüm gücünü ortaya çıkartacak bir kılıç ruhuna sahip olmadığından ve Wang Lin ruh bayrağını kullanmak istemediğinden, tüm gücüyle kullanması için bu en iyi silahtı.

 

Kırmızı Kelebek Wang Lin'e baktı ve ağzını açtı. Bir kırmızı ışık ağzından uçtu ve bir kristal kırmızı gülün şeklini aldı. Bu gül önünde süzülmeye başladı.

 

Sonra birdenbire açıldı. Açılırken çiçekten bir kırmızı duman geldi ve dumanda tıpkı Kırmızı Kelebek'e benzeyen bir figür belirdi.

 

Bu figür güçlü bir gurur duygusu taşıyordu, Wang Lin'in hatırladığı Kırmızı Kelebek ile tıpatıp aynıydı.

 

"Ceng Niu, şimdi saldır!" Kırmızı dumandaki Kırmızı Kelebek Wang Lin'e bakarken gururla doluydu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr