Bölüm 307: Tanrı Katleden Savaş Arabası

avatar
3355 20

Xian Ni - Bölüm 307: Tanrı Katleden Savaş Arabası


Çevirmen: Zawoske

Editör: Lord Viole Grace


Bu mağarada dokuz oda vardı ve hepsi de boştu, lakin o anda, Wang Lin’in gözleri, düşünceli bir ifade takınırken en büyük odaya kilitlenmişti.

 

Metal parçasının içinde, açıkça bu odaların nasıl açılacağı ve toplam on oda olduğu belirtilmişti. Tanrı Katleden Savaş Arabası 10.odadaydı.

 

“Sadece dokuz tane taş oda var. Onuncu nerede?” Wang Lin kaşlarını çattı. Çoktan ilahi hissini yaymış ve başka bir şey bulamamıştı.

 

Wang Lin birkaç adım ilerledi ve duvara dokundu. Duvar soğuktu, lakin sıra dışı bir şey yoktu.

 

Boyutsal çantasına vurmadan önce biraz düşündü. Metal parçası elinde belirdi.

 

Metal belirdiğinde, birdenbire parlak bir ışık yaydı ve ısınmaya başladı. Wang Lin aniden heyecanlandı. Geriledi ve metal parçasını havaya fırlattı.

 

Ansızın, metal erimeye başlayana dek parladı da parladı. Ancak, damlayan sıvı yoktu. Aksine, bir duman bulutuna döndü.

 

Bu mantar şekilli dumanın içinde, bir figür yavaşça oluştu. Bu kişi epey yakışıklıydı. Saçı dalgalanıyordu, lakin hiç rüzgar yoktu. Etrafında son derece haşmetli bir hissiyat bulunuyordu.

 

Wang Lin bikraç adım geri çekilip soğuk bir bakışla ileri bakarken gözleri ışıldadı.

 

Figür belirdikten sonra, eli bir mühür oluşturarak, bütün mağarayı kaplayan bir altın ışık oluşturdu. Birdenbire, bütün mağara batmaya başlarken gümbürdeme sesleri duyulabildi.

 

Uzun bir süre sonra, sallanma durdu. Duvarlardan birinde, parlayan, mor bir kapı belirdi.

 

Figür garip mühürler oluşturdu ve kaybolmadan önce mor kapıyı işaret etti. Bu kapı dahil, artık mağarada toplam on kapı vardı.

 

Wang Lin içinden düşündü, ‘Bu figür Göksel Hazine Semavisi olmalı. Gerçekten bir hazine arıtma ustası. Bu mağara bulunsa bile, çok az kişi gerçek hazinenin içinde olduğu odayı bulabilir.’

 

Mor kapıya doğru ilerlediği sırada gözlerinin ışıltısı sürüyordu. Biraz düşündükten sonra, hızlıca figürün gösterdiği mühürleri oluşturdu ve kapıya bastırdı.

 

Kapı hemen harekete geçti ve yavaşça açıldı.

 

Wang Lin ilahi hissini yaydı ve gözleri anında ışıl ışıl parladı.

 

Bu onuncu oda pek büyük değildi.  Yana dağılmış aletler dışında, en dikkat çeken şeyler merkezdeki üç canavarımsı nesneydi.

 

Bunların canavarımsı nesneler olduğunu söylemek abartı olmazdı, zira bu nesneler yaratık postunu andıran bir şeyle kaplanmış gözüküyordu ve merkezde kişi boyutunda bir dikenle birlikte vahşi dikenler dışarı bakıyordu.

 

Bu nesnelerin yalnızca üst kısmıydı. Alt kısımları dört tekerle birlikte ölümlülerin kullandığı epey büyük savaş arabaları gibiydi.

 

Bu savaş arabaları yaklaşık üç metre boyutundaydı. Merkezde olan üçü, neredeyse odadaki bütün alanı kaplıyordu.

 

Wang Lin odaya girdiğinde, savaş arabalarının üzerinde üç yaratık ruhu belirdi. Yaratıklar savaş arabalarından daha vahşi gözüküyordu ve hemen Wang Lin’e kükremeye başladılar.

 

Bu ruhlar kişinin ruhunu titretecek güç taşıyordu. Kükremeleri de deliş güçleriyle kaplıydı, bu da bütün mağaranın sallanmasına neden oldu.

 

Yaratıklar birisi üçgen bir kafaya ve bir öküzün bedenine sahipti. Arkasındaki kuyruğuyla birlikte epey vahşi gözüküyordu. Kuyruk kısmında gözleri, burnu ve ağzı andıran bir görüntü vardı. Ona iki başlı bir yaratık demek yanlış olmazdı.

 

Bu yaratığı gördükten sonra, Wang Lin hemen Tu Si’nin anılarını araştırdı, lakin hiçbir şey bulamadı. Ancak, gezegende bir sürü türden yaratık varlığını sürdürmekteydi, dolayısıyla Tu Si’nin bilmediği yaratıklarla karşılaşmak sıra dışı değildi.

 

Üç yaratık ruhu oldukça benzerdi. Aralarındaki tek fark boyutlarıydı. Merkezdeki son derece büyükken yandaki ikili daha küçük gözüküyordu.

 

Üç yaratık ruhu belirdikten sonra, kırmızı gözleri Wang Lin’e dost canlısı olmayan bir bakışla birlikte kilitlendi. Wang Lin’i yemeye çabalamak için ileri atılırlarken kükrediler.

 

Lakin üç yaratık ruhu ileri atıldığı anda, üzerlerinde kol kalınlığında sayısız zincir belirdi. Bu zincirler yaratıkların ruhundan bile geçti ve Wang Lin’in bir metre yakınına geldiklerinde parlamaya başladı.

 

Üç yaratık ruhu bedenleri zorla zincirler tarafından çekilip savaş arabalarına kilitlendiği esnada birdenbire acı dolu kükremeler savurdu.

 

Sadece merkezdeki büyük yaratık ruhu acı içinde geri çekilmeye başlamadan önce biraz daha ilerlemeyi başarabildi.

 

Fakat üç yaratığın ruhu pes etmeye oldukça isteksizdi ve mücadele etmeye koyuldular. Mağara her an çökebilir gibi sallanmaya başladı.

 

Wang Lin kendisini sakinleştirdi. Bu yaratık ruhlarının isimlerini bilmese de, metal parçasından nasıl kontrol edeceğini öğrenmişti. Bir de bu savaş arabalarının her birinin bir ruh yaratığı barındırdığını ve o zincirlerin savaş arabasından bir metreden fazla uzaklaşmalarını engellediğini biliyordu.

 

Çırpınan üç yaratık ruhuna bakan Wang Lin metal parçasındaki bilgeye göre hızlıca mühürler oluşturdu. Her mührü bitirirken, hızlıca kara halkalara dönüyorlardı.

 

Üç yaratık ruhu halkaları gördükten sonra, daha da şiddetlenmeye başladılar.

 

Yavaş yavaş, Wang Lin’in hareketlerinin hızı ve beliren halka sayısı arttıkça arttı. Çok geçmeden, yüzü aşkın halka odayı kapladı. İşaret ettiğinde, hepsi savaş arabalarından birine doğru uçtu.

 

“Mühürle!”

 

Bütün halkalar yağmur misali yağdı ve savaş arabasını çevreledi.

 

Savaş arabasının üzerindeki yaratık ruhu bir kükreme kopardı ve öfkeli bir ifade takındı. Halkalar bir kerede yaratığın etrafını sardı, ardından savaş arabası havada süzüldü. Yukarı doğru süzüldüğü sırada, savaş arabasınnı boyutu değişti. Yalnızca avucu boyutuna ulaşana dek yavaşça küçüldü ve eline indi.

 

Wang Lin boyutsal çantasına kaldırmadan önce bir bakış attı.

 

Bu savaş arabalarını kullanmak istiyorsa, o vakit ruh yaratıklarını itaat ettirmeliydi. Ne var ki, şu anda bunu yapacak kadar güçlü değildi, bu yüzden ancak metal parçasındaki yöntemi kullanabilir ve yaratık ruhlarını bir uyku durumuna sokabilirdi.

 

Aslında, Göksel Hazine Semavisi Tanrı Katleden Savaş Arabaları’nın bir Ruh Oluşturma yetişimcisinin eline düşeceğini düşünmezdi. Ucu ucuna kontrol etmek için kişinin en azından Ruh Değişimi aşamasında olması gerektiğini düşünüyordu.

 

Savaş arabasını kaldırdıktan sonra, soldakine döndü ve aynı yöntemi üzerindeki yaratık ruhunu mühürlemek için kullandı.

 

Nihayetinde, tek bir savaş arabası kaldı. Bu en küçük yaratık ruhunu taşıyandı, lakin yine de Wang Lin’in şu anda kontrol edebileceği bir güç değildi.

 

Bu yaratık ruhu iki arkadaşının mühürlendiğini gördükten sonra, kükremeye devam etti.

 

Göksel Hazine Semavisi olsaydı itaat ederdi, fakat tam gücünde olsaydı tek tokatla öldürebileceği bu küçük yetişimci önünde, gururu itaat etmeyi reddediyordu.

 

Wang Lin yaratığa baktı. Riske atmalı mı yoksa atmamalı mı diye karar vermeye çalışıyordu. Kazanırsa, o vakit geçici olarak bu yaratığı kontrol edebilirdi, lakin kaybederse, tehlikeye girerdi.

 

Biraz düşündükten sonra, bileğindeki yaratık kapanına dokundu. Mantığına göre, bu yaratık kapanı işe yaramalıydı, ama bu yaratık ruhu hayatteyken bir semavi yaratık olmalıydı. Sorunlardan birisi bu yaratık kapanının işe yarayıp yaramayacağıydı. Diğerise ise yara bile, özümsenecek ruhsal enerji miktarına dayanabilir miydi?

 

Risk alma fikrinden vazgeçmeden önce biraz düşündü ve bu savaş arabasını da mühürledi.

 

“Bu Tanrı Katleden Savaş Arabaları gerçekten ne kadar güçlü bilmemek çok kötü, ama o Göksel Hazine Semavisi’nin ne kadar güçlü olduğuna bakılırsa, çok kötü olmayacağını düşünüyorum. Ayrıca, bu savaş arabalarında mühürlü yaratık ruhlaro epeyi güçlü, dolayısıyla güçleri hayal kırıklığına uğratmamalı. Ne yazık ki, şu anda kullanmak için çok zayıfım.” Wang Lin bakışlarını yandaki hazine arıtma malzemelerine çevrimeden önce derin bir nefes verdi.

 

Çabucak her şeyi boyutsal çantasına yerleştirdi ve dikkatle inceledi. Ardından, mor kapıya ilerledi ve mağara yükselmeden önce aynı yöntemi kullandı ve dışarı çıktı.

 

Wang Lin düşündü, ‘Bu Tanrı Kalteden Savaş Arabaları gerçekten muazzam. Aktifleşmek için hiç ruh taşı gerekmiyor ve sırf içindeki yaratık ruhunun gücünü kullanıyor. Sonuç olarak, epey bir ruh taşı tasarrufu sağlıyor, ama bu savaş arabaları daha sonra aktifleştirmek için ruh taşı isterse, o zaman muhtemelen semavi yeşimleri gerektirir.’

 

‘Savaş arabasını aktifleştirdiğinde yaratık ruhuna bir şey oluyor mu bir bilsem. Normal durumlar altında, dünyada sonsuz enerji kaynağı yok. Yaratık ruhu belli bir miktar kullanmanın ardından büyük ihtimalle zarar görecektir ve hatta birçok kullanımdan sonra tamamen kaybolabilir. Ne yazık ki, Göksel Hazine Semavisi bu konuda bilgi bırakmamış.’ Wang Lin göğe baktı ve derin düşüncelere daldı.

 

‘Göksel Hazine Semavisi’nin ölümünden önce metalin içine bütün bilgiyi bırakmaya yeterli zamanı olmadığını düşünüyorum, dolayısıyla sadece önemli noktaları bıraktı. Bunun anlamı bu Tanrı Katleden Savaş Arabaları’nı daha fazla anlamak adına şahsen biraz araştırma yapmalıyım.’ Wang Lin bir süre daha düşündü ardından boyutsal çantasına dokunarak hafif bir gülümseme takındı.

 

‘Semavi Alem’e olan bu seyahatimin getirisi çok iyi, ama buradaki tehlike de muazzam. O parçanın çöküşü sırasında herhangi bir durum yanlış gitseydi, büyük ihtimalle şimdiye ölü olurdum. Risk ne kadar muazzamsa, ödül de o kadar muazzam olur. Bu cümle gerçekten doğru! Bu yüzden, Chi Hu’nun davetini dikkatle gözden geçirmem lazım.’ Wang Lin dikkatle düşünürken havada süzüldü.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44353 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr