Bölüm 308: Ölü Bir Kadını Sevmek

avatar
3508 19

Xian Ni - Bölüm 308: Ölü Bir Kadını Sevmek


Çevirmen: Zawoske

Editör: Lord Viole Grace


Semavi Alem’in doğu kısmındaki bir parçada birçok teknik havada uçuşuyordu. Şu anda bir semavi yeşim uğruna savaşan üç kişi vardı.

 

Üçünden on bin kilometre uzakta, orta yaşlı bir adam bir su kabağından şarap içerken çimlik bir bölgede oturuyordu. Kafasını iki yana salladı ve mırıldandı, “Ting Er, endişelenme. Daha fazla semavi yeşimi bulacağım ki bedenin 1000 yıl boyunca aynı kalsın.”

 

Bu orta yaşlı adam tıpkı Wang Lin gibi, Suzaku’dandı.

 

Ovada yürürken içiyordu. Uzun bir zaman sonra, durdu. Yerden aşağıya bakarken, yüzü eski anılarla kaplıydı ve konuşmaya koyuldu, “Ting Er, hala burayı hatırlıyor musun? O zamanlar, burada karşılaşmıştık, ama şimdi kimse kalmadı.”

 

Sağ ayağı nazikçe zemine vururken derin bir nefes verdi. Bir anda, bedeni kayboldu. Çok büyük bir mağraya ulaşana kadar zeminde hızlıca indi.

 

Mağaranın içinde gri gaz tarafından çevrelenmiş bir kule vardı.

 

Orta yaşlı adam bir adım attı, yeşil gazın içinden geçti ve kuleye girdi.

 

Bu kule üç kata sahipti. İçerisi epey basitti ve birisinin evine epey benziyordu, lakin belli bir zariflik hissiyatı bulunuyordu.

 

Bu kişi kuleye girerken, bakışları yumuşadı. Oda boyunca yürüdü ve oturmadan önce bütün eşyalara dokundu, “Ting Er, burada karşılaşmıştık...” diye mırıldandı.

 

Boyutsal çantasından nazikçe bir pagoda çıkartırken gözlerinde derin bir sevgi hissiyatı yer edindi. Pagodayı okşadı ve pagodadan beyaz bir ışık yayıldı.

 

Beyaz ışık kaybolduktan sonra, beyazlar içinde bir kadının bedeni kollarında belirdi. Bir gülümseme yüzünde peydahlandı ve kadına seslendi, “Bak, Ting Er, evdeyiz.”

 

Bu kadın olağanüstü derecede güzeldi. Peri var gibi görünmesine neden olan bir auraya sahipti. Teni beyazdı, lakin ayrıca bir parça kırmızı da vardı. Birisi hala hayatta olduğunu söylese, inanılırdı.

 

Bazı nedenlerden dolayı, belirdiği anda, çevresine tam uymuştu. Sanki bu yer ona aitti.

 

Orta yaşlı adam nazikçe ölü kadının yüzüne dokundu. Gözlerindeki alaka mırıldandığı sırada derinleşti, “İlk bakışta, karım olacağını anlamıştım. Yanlış olamam. Ting Er, bu ismi seviyor musun? Bu senin için seçtiğim isim.”

 

Mırıldanırken kadının alnını nazikçe öperek, rüyaları gerçek olmuş bir bakış sergiledi.

 

“Senin için, tarikat lideri olma hakkımdan vazgeçtim. Senin için, ustama ihanet ettim. Pişman değilim, hiç pişman değilim. Deli olduğumu söylüyorlarsa kim takar? Deli değilim!”

 

Kadının yüzünü uzun süre okşadıktan sonra, ayağa kalktı.

 

“Ting Er, hadı yukarı çıkalım. Yukarıda senin için özel bir elbise var. Kocanın sana makyaj yapmasına izin vermeye ne dersin?” Adam kadını yukarı taşıdı.

 

Dolabın yanında, adam kadını oturttu. Bir göz kalemli alırken, gözleri duygularla kızardı. Mırıldandı, “Ting Er, mutlu musun? Ben çok mutluyum...”

 

“Neden konuşmuyorsun? Lütfen konuş! Mutlu değil misin?”           

 

“Lütfen konuş!”

 

“Lütfen artık konuş!!!”

 

“Neden konuşmayacaksın?!?!?!?!”

 

Orta yaşlı adamın sesi yükseldikçe yükseldi. Kadını sallarken kalemi yana fırlattı ve sesi daha da yüksek bir hal aldı.

 

Uzun bir süre sonra, adam birdenbire şoke oldu. Çabucak kadını kucakladı ve mırıldandı, “Üzgünüm, Ting Er. Lütfen suçlama beni. Yanlış olduğumu biliyorum. Bir daha sana asla bağırmayacağım. Kimse seni benden alamaz, kimse! Birisi seni benden almaya cüret ederse, onu öldürürüm! Öldürürüm! Gebertirim! Katlederim!”

 

Derin bir nefes aldı, ardından gülümsemeden önce kadının yüzünü birkaç kez öptü. “Ting Er, bak. Bu kule aslında çökecekti, ama durumunu senin e-ummm... Bizim evimiz olduğundan dolayı koruyabildim!”

 

“Yorulmuş olmalısın. Dinlen biraz.” Orta yaşlı adam kadını yatağa taşıdı. Yatağın kenarına oturdu ve kadına nazik bir bakışla baktı.

 

“Ting Er, seni ilk gördüğümde, aynen böyle yatıyordun. O zamandan beri hiçbir şey değişmedi. Ting Er, hala hatırlıyor musun? Semavi Alem’e ilk geldiğimde, semavi enerji bulmaya gelmiştim, ama burada seni buldum. Seni ilk görüşümde, karım olacağını biliyordum, bu yüzden seninle burada çok uzun süre kaldım...”

 

Konuşurken, eli kadının eline uzandı. Elini okşadığı sürede, devam etti, “Çok mükemmelsin, mükemmel... Benimsin. Kimse seni benden çalamaz. Ting er, söyle bana, sen de beni seviyorsun, değil mi?”

 

“Semavi enerjiye kıyasla, gerçek hazine sensin!”

 

Orta yaşlı adam kadının yanına yattığı esnada gülümsedi ve mırıldandı, “Tamam, Ting er, bu geceliğine dinlenelim. Yarın, kocan senin için daha fazla semavi yeşim bulmaya gidecek. Uyu. Korkma, buradayım...”

 

...

 

Wang Lin yüzünde kararlı bir bakışla uçuyordu. Bir aylık zaman limiti neredeyse dolmuştu ve Chi Hu’nun belirttiği yere gitmeye karar vermişti.

 

Üç semavi kılıcı görmezden gelirsek, yalnızca o semavi yeşimden yapılma büyük tabut dahi cezbetmeye yeterliydi. Büyük bir miktarda semavi yeşimle birlikte, Ruh Değişimi aşamasına atılımının çok daha kolay olacağını düşünüyordu.

 

Ruh Değişimi aşamasına ulaşmanın Wang Lin için çok farklı anlamı vardı. Ruh Değişimi aşamasına ulaşınca, Si Tu Nan uyanabilecekti.

 

Ancak, Wang Lin sadece erken aşama Ruh Oluşturma’daydı ve geç aşamadan epey uzaktaydı. Ne zaman geç aşamaya ulaşacağı belirsizdi, ama hiç de endişeli değildi. Yetişim için endişelenemeyeceğini biliyordu. Oluruna varacak her şey meydana gelirdi.

 

Bütün bunlara ek olarak, bazı semavi bitkiler de Wang Lin için epey cazipti. Eğer onları Li Muwan’a götürürse, yüksek kalite haplar yapabilirdi. Bu yetişim seviyesinin daha da artmasını sağlardı.

 

Bir hap çok güçlü bir etkiye sahip olmadığı sürece, Wang Lin öylece kullanmazdı. Sonuçta, bulunduğu aşama, ana olarak kendi kavrayışıyla alakalıydı. Haplar o kadar önemli değildi.

 

Lakin Semavi Alem’den gelen bitkilerle yapılma haplar oldukça farklı olurdu.

 

Bir karara vardıktan sonra, girdaba doğru bedeni yükselmeye koyuldu.

 

Buluşma yerine gitmek için tek yapması gereken girdaba girdiğinde yeşimi kullanmaktı.               

 

O anda, Semavi Alem’in merkez kısmında bir parçada, Chi Hu duruyordu. Önünde bir aktarım dizisi vardı.

 

Chi Hu’nun gözleri sakindi. Yedi gündür burada bekliyordu. Bu yedi günde, birkaç başıboş yetişimci gelmişti, lakin hepsi ellerinde can vermişti.

 

İki kişiyi bekliyordu!

 

Chi Hu o ikisi gelirse muazzam ödüllerle dönebileceklerine %70 emindi.

 

O ikilinin yeşim tabutu gördükten sonra cezbedileceğini düşünüyordu. Sonuçta, bu cezbedişe karşı koymak zor olurdu.

 

Sonuç olarak, Chi Hu acele etmiyordu.

 

Bu ikiliyi dikkatli bir elemenin ardından seçmişti. İlk kişi sadece epey ünlü olmakla kalmıyor, ayrıca Devasa İblis Klanı’yla da bağlantılara sahipti.

 

İkinci kişiye, Ceng Niu’ya gelirsek, Chi Hu genç adamın içini göremiyordu. Sadece erken aşama Ruh Oluşturma’da olsa dahi, Chi Hu yine de ondan bir tehlike hissiyatı alıyordu.

 

Uzun bir süre düşündükten sonra, Ceng Niu’yu davet etmeye karar vermişti. Sonuçta, ne kadar güçlü olurlarsa, o kadar yüksek başarma şansları olurdu. Diğer ikilinin onu hazineleri için öldürüp öldürmeyeceği konusuysa, Chi Hu gücü düşünülürse güvenle kurtulabileceğine inanıyordu.

 

Zaman yavaşça geçti. Bu günde, önündeki formasyon aniden ışıldadı ve yavaşça bölgeyi aydınlattı.

 

Bu kör edici ışığın Chi Hu üzerinde etkisi yoktu. Sakince formasyona döndü ve içinden düşündü, “Geldiler!” Lakin kimin geldiğini bilmiyordu.

 

Formasyonun ışığı belli bir dereceye ulaşınca, birden söndü. Kısa süre sonra, zarif bir figür belirdi. Bu kadın epey güzeldi, lakin yüzündeki soğukluk epey ürkütücüydü.

 

Bölgeyi soğuk hava kapladı ve hatta etrafında kar yağmaya bile başladı. Bu manzara son derece şok edici gözüküyordu.

 

Chi Hu’nun gözleri ışıldadı ve düşündü, “Bu o!”

 

Bir kahkaha patlattı ve ellerini birleştirdi. “Yetişimci dostum Kırmızı Kelebek, seni çok bekledim!”

 

Bu kadın Xue Yue’nin dahisi, Kırmızı Kelebek’ten başkası değildi!

 

Formasyondan çıktığı sırada soğukça Chi Hu’ya baktı ve söylendi, “Anlattığın yanlışsa, bunun öyle kolayca sonlanmasına izin vermeyeceğim!”

 

Chi Hu kendine güvenen bir bakış takındı ve gülümsedi. “Yetişimci dostum Kırmızı Kelebek rahatlayabilir. Geldiğine göre, söyleyebilirim. Bu yeşim şahsen Devasa İblis Klanı’mın atası, Xi Zu tarafından yapıldı. Yalan söylemeye nedeni olmamalı.”

 

“Xi Zu...” Kırmızı Kelebek’in yüzü biraz yumuşadı. Bu Xi Zu ustasının bir kıdemlisiydi ve biraz bağları vardı. Sonuçta, Suzaku’daki gezegenin yerlisi olmayan sadece iki klan vardı: Devasa İblis Klanı ve Xue Yue.

 

Doğal olarak, iki klan birbiriyle temas içerisiyindeydi. Devasa İblis Klanı’nın Xue Yue’nin müttefiği olduğu söylenebilirdi.

 

“Şahsen Xi Zu’nun kendisi tarafından kaydedildiğine göre, o vakit sana inanacağım ve birlikte gideceğiz. O semavi yeşim tabutu dışında başka hazine istemiyorum. Tabut benim olmalı!” Kırmızı Kelebek’in sesi epey kararlıydı.

 

Chi Hu kaşlarını çattı ve içinden bu Kırmızı Kelebek’in aşırı baskıcı olduğunu düşündü. Kendisi de semavi yeşim tabutuyla ilgileniyor olsa da, o üç semavi kılıç almak zorunda olduğu eşyalardı. Sadece ikisi olsaydı, sorun olmazdı, ama ganimet ikisi arasında bölüşülürse o vakit Ceng Niu’ya hiçbir şey kalmazdı.

 

Chi Hu yavaşça konuşmadan önce biraz düşündü, “Yetişimci dostum Kırmızı Kelebek, bu mesele öyle kolayca karar verilecek bir durum değil. Sonuçta, ikimiz dışında, bize katılacak birisi daha var.”

 

Krımızı Kelebek sakince sordu, “Oh? Kimmiş bakalım?”

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr