Bölüm 97: Büyük Değişim

avatar
5965 27

Xian Ni - Bölüm 97: Büyük Değişim


 

Çevirmen: Zawoske

Editör: Mehmet Uyar

 

//Önemli Not: Arkadaşlar önceden Corpse Sect’i Ölü Tarikatı diye çeviriyordum ama Ceset daha uygun olduğu için Ceset Tarikatı diyeceğim. İyi Okumalar!//

 

Ceset Tarikatı aşırı büyük bir tarikattı. Ye Zizai’nin bilgisine dayanarak, ana Ceset Tarikatı bir derece 5 ülkeye kurulmuştu ve geri kalan şubeler tüm gezegenin her yanına dağılmıştı.

 

Bütün bu şubelerin öğrencileri deli gibi eğitime zorlayacak katı sistemleri vardı. Ye Zi gerçeği fark ettikten sonra, hayvanlar gibi yetiştirildiğini hissetmişti.

 

‘’Hayvanlar’’ Merkez Oluşturma aşamasına ulaştıktan sonra, bir seremoni yapılıyordu. Bu bedenlerini kaybetmiş derece 5 ülkelerden gelen ruhların ölü kuklalara yerleştirildiği zamandı.

 

Dürüst konuşmak gerekirse, Ceset Tarikatı derece 5 ülkelerdeki tarikatlar için en büyük sağlayıcıydı. Derece 4 veya daha yüksek ülkelerin her yıl bir düzine savaş yaptığı söylenmeliydi. Dış savaş alanındaki dövüşlerde, yaralanmak veya ölmek kaçınılmazdı. Kadim Ruh aşamasının üzerindeki gelişimciler, eğer dikkatli olurlarsa Kadim Ruh’larıyla kaçabilirlerdi.

 

İşte o zaman, Ceset Tarikatı öne çıkardı. Bedenini kaybeden veya bir bedeni ele geçirmeye hazır olan birisi olsun, bütün işlemler Ceset Tarikatı’nda yapılırdı.

 

Ceset Tarikatı’nın sağladığı bütün bedenler mükemmel yeteneğe sahipti ve genç yaştan itibaren Ceset Tarikatı tarafından sağlanan gelişim yöntemlerine çalışırlardı. Her Ceset Tarikatı şubesi öğrencilerine farklı gelişim yöntemleri sağlardı.

 

Ceset Tarikatı derece 4-5 ülkelerdeki bir sürü tarikatla ilgileniyordu ve bazı tarikatlar bedenleri daha hızlı elde etmek için Ceset Tarikatı ile anlaşmalar imzalıyordu. Anlaşma dahilinde tarikat temel gelişim tekniğini paylaşırdı, bu sayede bir şubeyi kendi tarikatlarının kişisel beden tarlası haline getiriyorlardı.

 

Zhao’daki Ceset Tarikatı derece 5 ülkedeki bir şeytani tarikattan geliyordu. Gelişim teknikleri Yeraltı Tekniği olarak adlandırılmıştı.

 

Ye Zi iç çekti. Bu isyan etmeyi düşünmediğinden dolayı değildi, ancak daha çok şey öğrendikçe, gerçekten karşılaştırılırsa ne kadar küçük olduğunu anlıyordu. İsyan etmek için nitelikli değildi ve ele geçirme başladığında, ölü kuklası içindeki ruhun gelişim seviyesini aşmadığı sürece bunu durduramazdı.

 

Ceset Tarikatı’nın başka bir kuralı daha vardı: eğer bir öğrenci Kadim Ruh aşamasına ulaşırsa, bedeni başkası tarafından ele geçirilse bile, başka birinin vücudunu ele geçirme şansı verilirdi.

 

Örnek olarak, Ye Zizai, bir kere tamamen tüketildiğinde, ruhu seçtiği birinin ölü kuklasına yerleştirilecekti. Ardından bu kişi ölü kuklası tarafından ele geçirilecekti, tıpkı şu anda Ye Zizai’ye olduğu gibi.

 

Ancak sadece bir şansı vardı. Eğer Kadim Ruh aşamasını aşamaz ve Ruh Bölme aşamasına ulaşamazsa, o zaman kalan tek seçeneği dış savaş alanına yem olarak kullanılmak için gönderilmesiydi.

 

Birisi Ruh Bölme aşamasına ulaştığında, bir derece 4 ülkedeki şubelerden birinde üstat olarak yükseltilirdi. Ardından Ruh Oluşturma aşamasına ulaşmak için 1000 yıl verilirdi. Başarısızlığın sonucu aynıydı.

 

Ye Zizai soğukça Luo Sha’nın sorusunu yanıtladı, ‘’Adai daha Merkez Oluşturma aşamasında bile değil, yani seninle ne alakası var? Ayrıca o benim küçük çırak kardeşimin öğrencisi, bu yüzden hala buralarda olduğum süre boyunca, güvenliğinden emin olacağım.’’ Konuşurken, havadaki figürden yayılan baskıyı hisseti. Ardından, kelime kelime söylendi, ‘’Kimsenin ona zarar vermesine izim vermeyeceğim! KİMSE!’’

 

Luo Sha bir kahkaha patlattı. Gözleri parlarken söylendi, ‘’Ye Zizai, Adai’nin bedeni çok iyi. Ele geçireceğin bedene iyi bir aday.’’

 

Ye Zizai soğukça homurdandı. Aslında bu düşünce aklında yer edinmişti. Adai’yi ilk gördüğünde, bedenini kendisi için hazırlamayı planlamıştı.

 

Figür hafifçe gülümseyerek konuşmaya başladı, ‘’Şu veledin tuhaf bir gelişim tekniği var. Gerçek Yeraltı gelişim tekniğiyle alakalı bir ipucu gizliyor. Nasıl pratik yapıyor olursa olsun, mükemmel bir taşıyıcı olurdu. Ye Zizai, hala sorumu yanıtlamadın; neden ruhundan bir parçasını mühürlemedin?’’

 

Ye Zizai gözlerini kapatarak söylendi, ‘’Adai tek seçeneğim değil. Wang Lin dahil, birkaç olası adayım var. Ayrıca, kimin bedeni yöneteceğine ve kimin ölü kukla olacağına daha karar vermedim. Merkez Oluşturma aşamasına ulaşmadan ruhundan bir parçayı mühürlemeyeceğim, çünkü bir kere mühürlersem, Ceset Tarikatı’na kayıt edilecektir. Eğer başka birisi tarafından alınırsa, o zaman yaptığım her şey boşa gider.’’ Ye Zizai, Luo Sha’nın öğrenmesini umursamıyordu. Bütün bunları kendine bir yol oluşturmak için yapıyordu. Bir bakıma, Luo Sha’ya yenildiğini kabul ediyordu ve bedenini ele geçirmesine izin veriyordu.

 

Bununla birlikte, gözlerini açıp ekledi, ‘’Dış savaş alanını temizleme zamanı geldi sayılır. Nişanların birkaç gün içinde dağıtılacağını düşünüyorum.’’

 

Figür dudaklarını yaladı ve boğuk bir sesle kahkaha attı. ‘’Bu sefer, ölümsüz birliğinden elçi dış savaş alanına geçit açmaya geldikten sonra, ele geçirmeyi tamamlamak için ruhsal enerjiden sadece üç nefes almam gerekli. Ye Zizai, Ölü Tarikatı ile olan anlaşmama göre, seni ele geçirince, bilincinin dağılmasını engelleyeceğim. Bir adayda karar kıldığında da, bedenini değiştirmene yardım edeceğim ve bu kişinin gelişimini Merkez Oluşturma aşamasına yükselterek ele geçirmeni basitleştireceğim.’’

 

Ye Zizai Ceset Tarikatı’nın sırrını keşfettikten sonra, bu günün geleceğini biliyordu. Dış savaş alanının her yüzyılda bir temizlendiği zaman, çoğu insanın ele geçirmeyi tamamladığı sıralardı. Ye Zizai gizlice iç çekti. Gözlerini kapatarak, dudaklarını mühürledi.

 

Wang Lin’e gelirsek, mağaralarda Mu Rong’la birlikte hızlıca ilerliyordu. Genç adam açıkça derine gittiklerini hissedebiliyordu. Daha derinlere indikçe, yeraltından gelen Yin enerjisini daha rahat hissedebiliyordu.

 

Uzun süre sonra, Mu Rong bir mağaranın önünde durdu. İmrenerek Wang Lin’e bakıp söylenmeye başladı, ‘’Ata, burası sizin için ilk ata tarafından hazırlandı. Bu mağara Ceset Tarikatı’ndaki en iyi pratik noktalarından birisi.’’

 

Wang Lin’le birkaç şey konuştuktan sonra, odaya girdi. Mağara, Mu Rong’un bulunduğu mağaranın sadece 1/5’i kadardı. Zemindeki mavi ışık yayan kalın bir buz tabakası , odanın son derece garip görünmesini sağlıyordu.

 

Duvarlarda sayısız ince delik görülebiliyordu. Yin enerji şeritleri deliklerden geliyordu.

 

Bunun dışında, mağara boştu. Wang Lin çömeldi ve zemine dokundu. Aniden, Yin enerji bedenine girmeye başladı, ancak girdiği an, beyaz gaza dönüşerek vücudunda kayboldu.

 

Wang Lin’in ifadesi değişti. Vücudundaki Yin enerjisi zemindeki Yin enerjisini aşmıştı.

 

Wang Lin yere oturdu. Elleri yeşimtaşının içindeki tekniğe göre mühürler oluşturdu. İlahi hissini yayarken bir teknik kullandı. Mağaranın duvarları bütün delikler kapanana kadar garipçe hareket etti.

 

Bütün mağara şimdi mühürlü bir bölge haline gelmişti.

 

Wang Lin çevresine bakınırken düşünmeye başladı. Kalıntıların arkasında, eğer geçide girmeseydi, ölü kukla ve Wu Yu ikilisinin savaşına karışacaktı, bu yüzden Ceset Tarikatı’na katılmak zorunda kalmıştı.

 

Şimdi duruma bakınca, Wu Yu’nun yalan söylemediği anlaşılıyordu. Bu yer Yeraltı Yükseliş Tekniği’ne çalışmak için çok uygundu. Ancak sadece burada bulunmak bile, Wang Lin’in tehlike duygusu hissetmesini sağlıyordu, özellikle de Ye Zi’den muazzam bir tehlike hissiyatı alıyordu. O yaşlı adamın ifadesi nazik olsa da, Wang Lin tıpkı bir zehirli yılan tarafından izleniyormuş gibi hissediyordu.

 

Bu his, Ye Zi, Adai’yi gördüğü anda genç adamın üzerinden kalkmıştı.

 

Bununla beraber, Wang Lin’in dikkatini azaltmıştı, ancak daha da temkinli bir tavır takınmıştı. ‘’Ye Zizai, kafanda ne gibi kötü niyetli düşüncelerin var…’’ diye düşündü.

 

Wang Lin hafifçe kaşlarını çattı ve kendi kendine mırıldandı, ‘’Ne yazık ki, Si Tu Nan hala uyuyor. Sahip olduğu tecrübeyle, Ye Zizai’nin düşüncelerini anında görebilirdi. Kaçmak için bir şans bulmalıyım. Ancak, zaten burada olduğuma göre, bu fırsatı gelişim yapmak için kullanmalıyım.’’

 

Bu konu hakkında düşünürken, gözleri parladı. Eliyle mühürler oluşturdu ve birçok teknik gönderdi. Anında, duvardaki küçük deliklerden kükreme sesleri kulaklarına ulaştı ve beyaz gaz odayı doldurdu.

 

Wang Lin ağzını açtı ve bütün gazı bedenine emdi, ancak çok geçmeden, daha da fazla beyaz gaz duvardaki deliklerde belirmişti.

 

Beyaz gaz bedenine girdiğinde, ruhsal enerjisi tarafından özümseniyordu.

 

Wang Lin garip bir ifade sergiledi. İki el de bir mühür oluştururken bir ışık sütunu ortaya çıktı. Işık sütunu çabucak yoğunlaşarak bir ışık topuna dönüştü.

 

Wang Lin ışık topu açık mavi rengini izlerken gözünü bile kırpmamıştı. Açık mavi ışık topu bir kere parladığında, kendi kendine mırıldanırken gözleri parlamaya başlamıştı, ‘’Yeryüzü Yin’i, sıradan kalite derece 1.’’

 

Sözlerini bitiremeden, her yönden gelen güçlü baskıyı hissettiğinde ifadesi aniden değişti; bedenindeki ruhsal enerjinin kontrolünü kaybediyor gibi hissediyordu!

 

Wang Lin’in ifadesi daha da ciddi bir hal alırken çabucak gözlerini kapattı ve meditasyon yapmaya başladı. Büyük ter damlaları alnından akıyordu ve çok geçmeden vücudu terle kaplanmıştı.

 

O anda, muazzam bir gökkuşağı renkli bir bulut Zhao ülkesinin üzerinde belirdi. Bu bulutun bütün gökyüzünü kapladığını söyleseydik, bu kesinlikle doğru olurdu!

 

Bulut belirdiği sırada, sanki ilahi bir ceza yeryüzüne kesilmiş gibiydi. Kadim Ruh aşamasının altındaki bütün gelişimcilerin ifadesi, nerede oldukları fark etmeksizin ,hangi tarikattan oldukları fark etmeksizin veya ne yapıyor oldukları fark etmeksizin, değişmişti.

 

Devasa baskının altında, bütün Qi Yoğunlaştırması seviyesindeki öğrenciler dehşete düşmüş ve bedenlerindeki ruhsal enerjinin kontrolünü kaybetmişti.

 

Bütün Temel Oluşturma ve Merkez Oluşturma gelişimcileri ise çabucak oturup bedenlerindeki ruhsal enerjiyi düzene sokmak için meditasyon yapmaya başlamıştı. Sadece Kadim Ruh gelişimcileri karşı koyabiliyordu, ancak onlarında ifadesi büyük oranda değişmişti.

 

Xian Dao Tarikatı’nın arka dağlarında gizli bir bölgede, Punnan Zi aniden gözlerini açtı. İfadesi coşkuyla kaplanmadan önce birçok farklı ifadeye ev sahipliği yapmıştı. Tek kelime etmeden, gizli bölgesinde ortadan kaybolmuş ve 100 kilometre uzakta tekrardan belirmişti.

 

Zhao bölgesi içinde, birkaç ışık çizgisi gökyüzünde belirmiş, hepsi Zhao ülkesinin merkezindeki Gökyüzünün Kulesi’ne doğru hücum etmişti.

 

Gelişimciler bile böyle tepki verirken, ölümlülerin tepkileri kat kat daha güçlüydü. Hepsi Gökyüzünün Kulesi’ne doğru diz çökmüştü. Efsaneye göre, gökkuşağı renkli ilahi ceza 100 önce bir kere görülmüştü. Ve sonunda, tekrardan ortaya çıkmıştı…

 

//Evet arkadaşlar sonunda Xian Ni’nin efsanevi bölümlerine geliyoruz. Kendinizi hazırlayın, son birkaç boş bölümden sonra bomba bir olayla her şey başlayacak!

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr