Bölüm 96: Ocak

avatar
5003 30

Xian Ni - Bölüm 96: Ocak


 

Çevirmen: Zawoske

Editör: Mehmet Uyar

 

Yüksek ses duyulduğu anda, ses, şiddetli bir rüzgara dönüşerek çevredeki ateş kürelerinin sönükleşmesine sebebiyet verdi. Yüksek ses mağarada yankılanırken, adeta ilahi cezaya maruz kalıyormuş gibi bir his veriyordu.

 

Wang Lin derin bir nefes aldı. Ellerini birbirine kenetleyip saygıyla konuşmaya başladı, ‘’Hoş geldiniz, kıdemli Ye.’’

 

Figür yavaşça katılaştı ve 40 veya daha yaşlı bir adam halini aldı. Bu kişi aşırı yakışıklıydı. Gözleri sanki bir yıldızmış gibi ışıltılar saçıyordu ve cildi de bir yeşim kadar pürüzsüzdü. İfadesiz bir şekilde Wang Lin’e baktı ve söylendi, ‘’Mu Rong, ayrılabilirsin.’’

 

Yerde diz çökmüş Mu Rong, çabucak ayaklanarak, mağaralardan birine doğru atıldı ve  arkasında bir iz bırakmadan kayboldu.

 

Ye Zi sol elini salladı ve bir ışık perdesi aniden belirerek etraflarını çevreledi. Yaşlı adam iç çekerek, hüzünle, konuşmaya başladı, ‘’Wang Lin, Ölü Tarikatı’nın bir öğrencisi değilsin. Yalan söylemeye gerek yok. Benim küçük çırak kardeşim Wu Yu birkaç sorunla karşılaşmış olmalı. Wang Lin, burada üçüncü bir kişi yok, bu yüzden anlat bana.’’

 

Wang Lin doğruldu. Çoktan buraya gelirken olacakları düşünmüştü. Ye Zi gibi bir Kadim Ruh gelişimcisine yalan söylemenin hiçbir yolu yoktu, bu yüzden doğruyu söylemeye karar vermişti.

 

Biraz düşündükten sonra, Wang Lin kalıntılarda yaşanan her şeyi anlattı.

 

Ye Zi sessizce dinledi ve tek kelime etmedi. Wang Lin konuşmayı bitirdikten sonra iç çekti, ardından gözlerini kapatıp düşündü, ‘’Wang Lin’in söyledikleri doğru olmalı. Kardeş Wu Yu ayrıldığında, ölü kuklasının atılım yapmak üzere olduğunu söylemişti, ayrıca Wang Lin’in söyledikleri kardeş Wu Yu’nun kişiliğiyle eşleşiyor. Bir ölü kukla isyanı… Ne yazık ki, küçük çırak kardeşim, orta aşama Kadim Ruh ölü kuklasıyla uğraşmak nasıl olurda senin dediğin kadar kolay olur? Ben gitsem bile, bir işe yaramam.’’

 

‘’Mesajı Wang Lin ile gönderdiğine göre, mutlaka başka fikirlerin olmalı…’’ Bununla birlikte, Ye Zi ilahi hissini yaydı ve fark ettiklerinde vücudunun buz kesmesine engel olamadı. Wang Lin’in pratik yaptığı teknik ölü tarikatının tekniğine aşırı benziyordu. Karşısındaki bu genç adam, Yin enerjisi ile doluydu. Bir süre düşündükten sonra, Ye Zi, Wu Yu’nun niyetini anladı.

 

Bu, ölü tarikatına bir öğrenci gönderirken Wu Yu’nun tehlike çağrısı gönderme yoluydu. Wang Lin’i inceledikten sonra, bakışları Adai’ye kaydı. Biraz daha düşündükten sonra, Wu Yu’nun niyetini tamamen anlamıştı. Adai’nin bedeni, ölü tarikatının geliştirme yöntemini geliştirmek için yapılmıştı.

 

Ye Zi bakışlarını geri çektikten sonra, yavaşça Wang Lin’e sordu, ‘’O, bütün bu zaman boyunca küçük kardeşimin yanında olan Adai mi?’’

 

Genç adam onayladı.

 

Ye Zi derin bir nefes aldı ve kararlı bir şekilde söylendi, ‘’Wang Lin, ruhsal enerjini kontrol ettim, oldukça fazla Yin enerjisi içeriyor. Eğer burada pratik yaparsan, daha kolay gelişirsin. Wang Lin, ölü tarikatının bir öğrencisi olmayı ister misin?’’

 

Wang Lin yoldayken, olabilecek her şeyi tahmin etmişti. Yei Zi’nin onu tarikata almak istemesi de beklentileri arasındaydı, bu yüzden saygıyla karşılık verdi, ‘’Bu öğrenciniz tarikata katılmaya istekli.’’

 

Ye Zi tekrardan kafa sallayıp söylenmeye başladı, ‘’Güzel. Küçük kardeşim Wu Yu ile tanışacak kadar şanslı olduğundan dolayı, onun gerçek öğrencisi oluyordun. Şu andan itibaren, ölü tarikatının ikinci nesil öğrencilerindensin.’’

 

Bununla birlikte, Adai’yi işaret ederek konuşmaya devam etti, ‘’Adai’yi benimle götüreceğim.’’ Wang Lin’in tereddüt ettiğini görünce sözlerinin devamını getirdi, ‘’Endişelenme. Küçük kardeşimle böyle dein bir ilişkisi varken, onu incitmeye cesaret edemem. Tam aksine, benim kişisel öğrencim olmasını istiyorum.’’

 

Bununla birlikte, sağ elini salladı ve koyu mavi bir yeşimtaşı fırlattı. Ardından, eliyle Adai’yi kavradı. İkili mağaralarda kaybolurken, Adai bir çığlık atmıştı…

 

Wang Lin yeşimtaşını yakaladı. İlahi hissiyle incelemeye kalktığında, ifadesi garip bir hal aldı.

 

İçinde sadece birkaç temel teknik vardı ve ölü tarikatının gelişim yönteminden biz iz yoktu. Bu Ye Zi endişelendiğinden dolayı olmalıydı, bu yüzden Wang Lin umursamadı.

 

Yeşimtaşını kontrol ederken, Mu Rong mağaralardan birinin tepesinden çıkıp öne doğru ilerledi. Ye Zi’nin ayrıldığını fark ettikten sonra, Wang Lin’e doğru uçtu; tam konuşmaya hazırlanmıştı ki, Wang Lin’in elindeki yeşimtaşını fark etti. Afallarken çabucak bir iki adım gerileyip konuştu, ‘’Öğrenci Mu Rong atayı selamlıyor.’’

 

Wang Lin şaşırdı, yeşimtaşına bakarken söylendi, ‘’Kardeş Mu, böyle şeylere gerek yok. Yeşimtaşının rengi herhangi bir şey ifade ediyor mu?’’

 

Mu Rong Wang Lin’in elindeki yeşimtaşına imrenerek bakarken acı acı gülümsedi ve açık mavi bir yeşimtaşı çıkartarak söylendi, ‘’Ata, daha önceden bir yeşimtaşınız yoktu, bu yüzden eşitmişiz gibi konuşuyorduk, ancak şimdi yeşimtaşınız var. Ölü tarikatı rütbeler konusunda katı kurallara sahiptir, yani nasıl olur da sizi tekrardan kardeş Wang olarak çağırabilirim?’’

 

‘’Benim yeşimtaşımın rengine bakın. Yeşimtaşı ölü tarikatında tek kimliktir. İlk atanın yeşimtaşı yeşildir, ataların yeşimtaşı koyu mavidir, üstatların açık mavi ve bütün öğrencilerin beyazdır.’’

 

Wang Lin yeşimtaşını kaldırmış ve tam konuşmaya başlamıştı ki, sütunların üzerindeki ateş küreleri aniden birkaç kez ışıldayarak, yeşil sis yaymıştı.

 

Mu Rong’un ifadesi biraz değişiverdi. Eli bir mühür oluştururken söylendi, ‘’Toplan!’’

 

Yeşil sis hızlıca Mu Rong’a doğru ilerledi ve alnına girdi.

 

Mu Rong gözlerini kapattıktan kısa bir süre sonra, tekrardan açarak söylendi, ‘’Ata, ilk ata Ye Zi sizin için bir oda ayarladı. Sizi kısa sürede oraya götüreceğim.’’

 

Wang Lin ölü tarikatının teknikleri konusunda aşırı şaşırmıştı. Tıpkı şimdi kullanılan duman tekniği gibi. Çenesini ovuşturup onayladı.

 

Mu Rong mağaralardan birine doğru uçmaya başladığında, Wang Lin de zıplayıp peşine takıldı.

 

Mu Rong, Wang Lin’e ölü tarikatı hakkında konuşurken ikili hızlıca mağaralara doğru ilerliyordu. Gencin açıklamasıyla da, Wang Lin şu anda ölü tarikatı hakkında belirli bir anlayışa sahipti.

 

Ölü Tarikatı Zhao ülkesindeki 4 şeytani tarikattan biriydi. Binden fazla öğrenciye sahipti ve hepsi yeraltında yaşıyordu. Her biri kendine ait gelişim odasına sahipti. Bir şeyler almak dışında dışarı çıkan birkaç öğrenci dışında herkes kendi odasında pratik yapardı.

 

Her ne kadar şeytani tarikat olarak nitelendirilseler de, bu Tian Dao Tarikatı’nın şeytani aleviyle, He Huan Tarikatı’nın şeytan Yin’i ile ve Wu Feng Vadi’sinin ölüm saçan aurasıyla karşılaştırılmaları gerçekten uymuyordu. Ölü tarikatında herkesin ölü kuklaları olmasının yanı sıra, her biri gerçekten gelişim manyağıydı.

 

Her öğrenci deliler gibi pratik yapıyordu ve bunun sebebi de ölü tarikatının acımasız getirileriydi. Eğer birisi 10 yılda Qi Yoğunlaştırması’nın 10 katmanına ulaşamazsa, 30 yılda Temel Oluşturma aşamasına ulaşamazsa veya 100 yılda Merkez Oluşturma aşamasına ulaşamazsa, bir ölü kukla olarak rafine edilirdi.

 

Bu acımasız sistem, ölü tarikatındaki bütün öğrencilerin deli gibi pratik yapmasını sağlayan bir kırbaç gibiydi.

 

Her yıl birkaç kişi ölü kuklaların içine rafine ediliyordu ve her seferinde, her öğrenci bu süreci izliyordu.

 

Benzer şekilde, her yıl, bu kaybedilen öğrencilerin yerine konulması için uygun ölümlüleri bulmak için öğrenciler gönderiliyordu.

 

Öğrenciler isyan etmek istemiyordu, çünkü hepsinin ruhunun bir parçası alınıyor ve bir yeşimtaşına mühürleniyordu. Bu yeşimtaşları 4 dereceye ayrılıyordu. İlk atanın yeşil yeşimtaşı tarikattaki her öğrenciyi kontrol edebilirdi. Atanın koyu mavi yeşimtaşı da benzer etkiye sahipti ve üstadın açık mavi yeşimtaşı da.

 

Kontrol katmanlarının altında, kimse isyan etmeye cesaret edemiyordu. Ayrıca Mu Rong, Wang Lin’e bu ölü tarikatının gerçek ölü tarikatının sadece bir yan şubesi olduğunu da söylemişti. Bir keresinde derece 5 bir ülkeden bir mesaj görmüştü. Mesajı getiren elçinin kölesinin gelişim seviyesi bile en azından Kadim Ruh idi.

 

Wang Lin daha fazla şey öğrendikçe, daha da çok şaşırıyordu. Ye Zi’nin neden bir yeşimtaşı verdiği halde, ruhunun bir parçasını içine mühürlemediğini merak ediyordu.

 

Aynı soru kendi mağarasına döndükten sonra Ye Zi’nin bedeninden de gelmişti.

 

‘’Neden ruhunun bir parçasını yeşimtaşına mühürlemedin?’’ Sanki iki demir levha birbirine sürtüyormuş gibi boğuk bir ses bedeninden yükseldi.

 

Ye Zi, Adai’nin alnına bir fiske vurarak duyularını mühürledi. Ardından, arkasını döndü ve siyah yatağın üzerine bağdaş kurdu. Alnını işaret etti ve illüzyon vari bir figür yanında belirirken bedeni titredi.

 

Bu figür aşırı bulanıktı. Birisi açıkça neye benzediğini göremezdi. Adai’nin etrafında süzülürken onu gözlemliyordu, ardından eliyle Adai’nin kafasına uzandı.

 

Ye Zi kaşlarını çattı. Sağ elini salladı ve bir ağız dolusu mavi Yin ateşi kustu. Yin ateşi belirdikten sonra, figürün elini engelleyen bir duvar oluştu.

 

Ye Zi soğukça söylendi, ‘’Luo Sha, bu kişi küçük çırak kardeşimin kişisel öğrencisi. Onu incitemezsin.’’

 

Figür bir kahkaha savurdu. Kollarını kendi omuzlarına sararak uçtu ve yüksek sesle söylendi, ‘’Ye Zizai, sen ve senin küçük çırak kardeşin bizim için sadece birer taşıyıcı vücut. Kardeşin, Lord Zi uyanamadan, erkenden ayrıldı ve şimdi seni yardım için çağırıyor. Gerçekten kendini tuzağa çekiyor. Ye Zizai, yerini çoktan öğrendiğine göre, neden Lord Zi’ye Wu Yu’yu özümsemesi için yardım etmiyorsun?’’

 

Ye Zizai’Nin yüzü karanlıktı. Figüre dik dik bakıp alayla gülümsedi. ‘’Beni tamamen özümsemeden önce, senden gelen hiçbir emri dinleyeceğimi düşünmüyorum. Lord Zi’ye gelirsek, ona veya küçük kardeşime yardım etmeyeceğim. Küçük kardeşimi özümseyebilir mi bilmiyorum, hepsi ona kalmış.’’

 

Figür, insanın tüylerini diken diken eden bir kahkaha savurdu. Umursuyormuş gibi görünmüyordu: ‘’Eğer gitmek istemiyorsan, seni zorlamayacağım, ancak sıradaki ceset dalgası bir derece 5 ülke tarafından hazırlanacak. Bu sefer, on kişi olacak. Taşıyıcı vücudunu dikkatle seçmelisin. Unutma, ölü tarikatının sadece bir dış tarikat öğrencisisin. Ayrıca, bu mavili dingille ne yapacaksın?’’

 

Ye Zizai bir süre düşündü ve gizlice iç çekti. 400 yıl önce, ölü tarikatına girmişti ve yeteneği sayesinde, 400 yıl içinde Kadim Ruh seviyesine ulaşabilmişti, ancak tam o anda, cesedi bilinç kazanmış ve kendi bilincini özümsemeye başlamıştı. Bu süreç aşırı yavaştı ve ölü tarikatın birkaç sırrını öğrenmesine fırsat tanıyordu…

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr