Çeviri: Deuce

“Üç Güneş Sanatı”nın kanallarının açılmasının ardından bu inanılmaz durum, durdurulamaz ve engellenemez kelimeleriyle açıklanabilirdi. Sadece tek bir gecede Lin Dong, yirmi iki kanaldan sekizini açmayı başarabilmişti!

Bu denli bir hız tek kelimeyle; korkutucuydu. Önceleri, Lin Dong ‘Qingyuan Sanatı’na çalıştığı zamanlar, yedi kanalı açabilmesi koca bir ayını almıştı. Ancak şimdiyse, tek bir gecede sekiz kanal açmıştı!

Böyle korkunç bir gelişime en büyük katkı sağlayan şeyse, tabii ki de, Yin Yang İncisiydi.

Yin Yang İncisinin kudretli ve nehir gibi çağlayan enerjisinin yardımıyla birlikte, Lin Dong’un Dantianındaki Yuan Gücü nerdeyse sürekli bol ve bereketli bir hasat geçirmişti. Eğer kanalları açmak Lin Dong’un zihnine ağır bir yük bırakmasaydı, büyük olasılıkla tek seferde yirmi iki kanalın tamamını açabilirdi.

Tek bir gecede sekiz kanalı açmasının arkasındaki gerçekse, Lin Dong’un Yuan Gücünün bereketli durumu sayesindeydi.

Sekiz kanalın açılmasıyla birlikte, Lin Dong onunla birlikte gelen faydaları da hissedebiliyordu. İster Yuan Gücünü soğurma olsun isterse de yoğunlaştırmak; Üç Güneş Sanatı, Qingyuan Sanatına her kulvarda üstünlük sağlıyordu. Sadece sekiz kanalın açılmasına rağmen, Üç Güneş Sanatının verimliliği zirvede bulunan Qingyuan Sanatını çoktan aşıyordu.

Böyle bir sonucun karşısında Lin Dong ise oldukça memnundu. 50,000 Yang Yuan Taşı gerçekten de buna değerdi.

Ertesi gün Lin Dong, elindeki altmışa yakın iksir hapını Xuan Su’ya teslim etti. Bu seferki iksir haplarının Yuan Gücünü yenileyen türden haplar olduğundan ortaya çıkan sonuç oldukça etkileyiciydi. Sadece üç gün içerisinde, her bir hap tek tek açık arttırmada satıldı ve başka bir 20,000 Yang Yuan Taşı Lin Dong’un cebine girdi.

Bu 20,000 Yang Yuan Taşı da Lin Dong’un tekrar iki günlük yoğun arıtmasıyla birlikte 6,000 Yang Yuan Hapına dönüştürüldü. 5,000 Yang Yuan Hapını Xuan Su’ya vermesinin ardından sonunda tüm borçlarından kurtulmuş oldu.

Borçlarından kurtulmasından sonra Lin Dong derin bir oh çekmişti. ‘Borç yiğidin kamçısıdır’ gibi bir durumdan kurtulmak ona huzur vermişti.

Borç meselesini halletmesinin ardından, geri kalan tüm vaktini gelişimine ayırmıştı. Ölüm kalım maçına sadece bir ay kalmıştı. Bu süre zarfında olabildiğince çabuk gücünü artırması gerekiyordu. Aksi takdirde, Gelişmiş Yuan Dan Seviyesindeki Wei Tong ile karşılaşmak onun için tam bir karın ağrısı olurdu.

Bu yüzden önündeki bir ay boyunca Lin Dong bütün zamanını gelişimi için harcarken handan nadiren ayrılmıştı. İksir haplarının cüzi bir kısmını kendine ayırırken, çoğu kısmınıysa açık arttırmada satmak için Bin Altın Derneğine ziyarette bulunuyordu. Onun haricinde kalan tüm vaktini sadece gelişimine adamıştı.

Kendisini tamamen yoğun bir eğitime adamasıyla birlikte elde ettiği ilerleme, son derece memnuniyet vericiydi.

Bunlardan ilki, “Üç Güneş Sanatı” idi. Bir ay içerisinde Lin Dong yirmi iki kanaldan yirmisini açmayı başarmıştı. Ancak en son kanal, inatçı bir dayanıklılıkla karşı koyarken inanılmaz zorluk vermişti. Ama yine de geri kalan kanalların açılaması sadece zaman meselesiydi.

Yirmi kanal açılırken Üç Güneş Sanatı da yavaş yavaş kendisini göstermeye başlamıştı. Daha önceleri Lin Dong’un Dantianındaki Yuan Gücü Qi topları, Yin Yang İncisinin içindeki enerjiyi soğurken genişleyerek limitine ulaşıp daha fazla Yuan Gücünü soğurmaya gücü yetmeyene kadar geçen süre, sadece bir saatti.

Ancak “Üç Güneş Sanatı”nın yirmi kanalının açılmasının ardından, Dantianındaki Yuan Gücü Qi topları kademeli olarak giderek yoğunlaşırken, bu bir saatlik süre üçe katlanmıştı. Hatta o kadar ki, Lin Dong çevresinde sürekli seyreden sis benzeri bir enerjiyi artık hafifçe hissedebiliyordu.

Bu sis benzeri enerjinin ortaya çıkışı, Yuan Dan’ın oluşumunun bir işaretiydi!

Lin Dong Yuan Gücü gelişimden inanılmaz ilerleme kaydederken, aynı zamanda Zihinsel Enerjisini de gelişim yapmayı ihmal etmiyordu. Zihnin Değirmentaşları gibi etkili bir araca sahip olduğundan, Zihinsel Enerjisindeki gelişim gün be gün artarak devam ediyordu. Bu esnada, Kader Ruh Sembolündeki çatlaksa giderek büyümüştü. Sadece bir tane çatlak, tıpkı toprak altındaki sebze kökü gibi inatla direniyordu. Ancak onun bu direnci, file çelme takmaya çalışan bir karınca gibi beyhudeydi.

Her şey, Lin Dong’un beklentileri doğrultusunda hızla ilerliyordu!

Lin Dong eğitimine yoğun tempoda devam ettiği sırada, bazı sıkıntılar da baş göstermeye başlamıştı. Bu sıkıntıların kayağı ise, tabii ki de Kanlı Kurt Klanı idi.

Kanlı Kurt Klanı, Yan Şehrinde şeref ve haysiyetten yoksun bir oluşumdu. Yue Shan, klanı Yan Şehrinde tek başına, tırnaklarıyla kazıya kazıya kurmuştu. Şu anki gücüyse, Kusursuz Yuan Dan Seviyesindeydi ve “Oluşturma Seviyesi”ne bir adım uzaklıktaydı. Bu yüzden, Yan şehrinde bile efsanevi bir figür olarak görülüyordu.

Ancak bu efsanevi figürün Göksel Dan Havuzunu Bin Altın Derneğine kaptırmasının yüzünden geçmeyen bir kuyruk acısı vardı. Eğer Göksel Dan Havuzunu kendileri alabilselerdi, en azından 2-3 Yuan Dan Seviyesindeki üyelerini bu havuzla besleyip geliştirebilirlerdi. Neticede, Kanlı Kurt Klanında bile Yuan Dan Seviyesindekilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu.

Kanlı Kurt Klanı, Lin Dong’un birden ortaya çıkışı üzerine arpa güvencini gibi kara kara düşünürken, doğal olarak Lin Dong’u araştırmayı da unutmamışlardı.

Kanlı Kurt Klanının olanakları sayesinde, Lin Dong’un arka planını araştırmak onlar için pek de zor değildi. On günden daha az sürede, Yue Shan Lin Dong ve Lin Ailesi hakkındaki tüm bilgelere vakıf olmuştu.

Ancak ne var ki, Kanlı Kurt Klanı bu bilgeleri elde ettiği esnada, Bin Altın Derneğinden de bir mektup almıştı. Bin Altın Derneğinin, Yan Şehrindeki nüfuzu Kanlı Kurt Klanından zerre az değildi. Daha açık olmak gerekirse, Bin Altın Derneğinin istihbarat ağı, Kanlı Kurt Klanından defalarca daha geniş ve güçlüydü. Bu yüzden Kanlı Kurt Klanı, Lin Dong’un hakkında bilgi toplarken bu durum Bin Altın Derneğinin gözünden kaçmamıştı.

Bin Altın Derneğinden özellikle, Xia Wanjin ile Xuan Su, Lin Dong’un sahip olduğu potansiyele son derece düşkünlerdi. Dahası, bu ikili Lin Dong’u Bin Altın Derneğine bağlama ve onu buranın bir parçası haline getirme konusunda son derece kararlı olduklarından Kanlı Kurt Klanının bu eylemini, doğal olarak, görmezden gelememişlerdi.

Mektuptaysa; Bin Altın Derneği ile Lin Ailesinin arasındaki ilişkisinden bahseden birkaç kelime ve Kanlı Kurt Klanının lideri Yue Shan’ınsa buna ‘saygı göstermesi’ yazılıyordu. Bu mektubun arkasındaki asıl maksat ise, Kanlı Kurt Klanının Lin Ailesine karşı gizli bir harekette bulunmamasına dair bir ihtardı.

Bin Altın Derneğinden bu tehditkar mektubu alan Yue Shan, öfkeden deliye dönmüştü. Ancak ne kadar kızgın olursa olsun, ufak Lin Ailesini halletmek için Bin Altın Derneğini karşısına almaya cesaret edememişti.

Her ne kadar, bu iki klan Yan Şehrinde ilk üçte olduğu düşünülse de doğruyu söylemek gerekirse Kanlı Kurt Klanı, Bin Altın Derneğinden biraz daha güçsüzdü. Neticede, tepeye ulaşmak için sayısız düşman edinen, ahlaksız ve sütü bozuk kimselerdi. Bu sebeple şu an, Kanlı Kurt Klanının düşmanları, onlara alenen karşı çıkmaya cesaret edemiyorlardı. Yalnız, eğer Kanlı Kurt Klanının şehirdeki yeri sarsılacak olursa, düşmanları kesinlikle onları arkadan bıçaklayacaklardı.

Ve eğer Bin Altın Derneği gibi üst düzey bir klanı karşılarına alacak olursalar, Kanlı Kurt Klanı koltuklarını kendi elleriyle sarsmış olurlardı…

Bin Altın Derneğinin birçok yetenekli üyesi vardı. Ancak onların en önemli şeyleri; zenginlikleriydi. Paranın büyük cazibesi sayesinde Bin Altın Derneği, sayısız müttefikini kesinlikle kendilerine çekebiliyordu. Aynı zamanda Kanlı Kurt Klanının bu konuda büyük bir baş ağrısı vardı.

Ancak Yue Shan’ın karakteri gereğince bu sonucu öyle kolayca kabullenecek bir adam değildi. Bu yüzden, birçok bilgi parçacığının takibini yapmasının ardından sonunda Kanlı Kumaş Tarikatı ile Lin Ailesinin arasındaki husumeti öğrenmişti.

Kanlı Kurt Klanının merkez üssündeki geniş salonlarının birinde, birçok insan içeride oturuyordu. Onlardan birisi de; tüm birliklerini Lin Ailesinin kapısına kadar getiren, Kanlı Kumaş Tarikatının lideri, Wei Tong idi.

“Klan lideri, Kanlı Kumaş Tarikatımızın Lin Ailesi ile olan düşmanlığı doğrudur. Gu Ying, Lin Dong denen bir çocuk tarafından öldürüldü ve benimle onun arasından bir ölüm maçı tayin edildi. Bir ay içerisinde, Yan Şehri Mücadele Arenasında kimin üstün olduğunu öğreneceğiz.” Yue Shan’ın, Kanlı Kumaş Tarikatı ile Lin Ailesi arasında olan husumeti sorması üzerine Wei Tong dikkatlice cevap vermeden önce başta biraz afallamıştı. Lin Ailesi ile Kanlı Kurt Klanı ile bir tür ilişki içerisinde olduğunu sanmıştı.

“Demek gerçekten de Lin Dong’muş.” Wei Tong’un sözlerini işitmesi üzerine Yue Shan gözlerini sinirle kısmıştı.

“Klan Lideri, eğer Lin Dong ile iyi ilişkileriniz varsa onun bu maçtan paçayı sıyırmasını sağlayabilirim.” Yue Shan’ın sinirli ifadesini görür görmez Wei Tong aceleyle konuşmuştu.

“Paçayı kurtarmasını sağlamak mı? Neden böyle bir şey yapasın ki?” Yue Shan, Wei Tong’un sersemlemiş ifadesine bakarken alay ederek gülüyordu. Ardından buz gibi bir sesle: “Lin Ailesi, son zamanlarda Bin Altın Derneği ile ilişkilerini geliştirmiş.”

“Bin Altın Derneği mi?” Wei Tong’un yüz ifadesi anında değişmişti. Kanlı Kurt Klanı her ne kadar Yan Şehrinde çok güçlü olsa da Bin Altın Derneği ile mücadele edecek güce sahip değillerdi. Bir ay gibi kısa sürede, Lin Ailesinin Bin Altın Derneği gibi büyük bir grupla yakın ilişkiler içerisine girebileceklerini beklemiyordu. Eğer Lin Ailesinin kökünü kazıyıp yok ederseler, Bin Altın Derneği bu işin peşini asla bırakmazdı.

“Bin Altın Derneği hakkında endişelenme. Bu maç ikiniz arasında olacağından, buna kimse müdahale edemez. Kanlı Kurt Klanım bunu garanti altına almak için gereken her şeyi yapacak. Bu arada, senin için bir görevim var.        “ diyerek belirtti Yue Shan.

“Klan Lideri, lütfen emredin!” Wei Tong, Kanlı Kurt Klanı tarafından destekleneceğini duyduğu anda heyecanlanarak hızlıca konuşmuştu.

“Lin Dong denen çocuğu öldür. Kesinlikle ona merhamet etmeni istemiyorum.” Yue Shan kemik donduran bir sesle emretti. Bin Altın Derneği bu genci kendi saflarına katmak için girişimde bulunurken, ellerine geçen bu fırsatı Lin Dong’u yok etmek için kullanmalıydılar.

Yue Shan’ın sarsılmaz, baskıcı sözlerini duyması üzerine Wei Tong şaşırıp kalmıştı. Ardından yüzündeki kötücül gülümsemeyle birlikte başını sallayıp onayladı:  “Merak etmeyin klan lideri. O çocuğu, Mücadele Arenasında bin parçaya böleceğim.”

…

Zamanın kumları durmaksızın akıyordu. O esnada, Wei Tong ile Lin Dong’un arasındaki ölüm-kalım maçı, her nasılsa olduksa, tüm Yan Şehrinde sessizce yayılmaya başlamıştı. Yan Şehrindeki çoğu klan Lin Dong hakkında bir şey bilmezken Wei Tong’u çok iyi tanıyorlardı. Yan Şehrinde bile Gelişmiş Yuan Dan Seviyesindeki bir uzman, oldukça iyi tanınırdı. Bu arada, Wei Tong’un rakibinin sadece on yedi yaşında bir çocuk olduğu ise kulaktan kulağa yayılmıştı.

Bu eşleşmeyi duyan birçok insan, şaşırmaktan kendilerini alamamışlardı. Bu gözüpek genç çocuk da kimdi?

Bu haberler Yan Şehrinden boylu boyunca hararetli bir şekilde yayılırken, Lin Dong ise hala yoğun eğitimin içerisindeydi. Şu an, oldukça kritik bir dönemeçteydi.

Yin Yang İncisinin büyüleyici etkisi sayesinde, bir aydan daha kısa bir sürede, Lin Dong’un Dantianındaki Yuan Gücü muazzam derece artmış, sonunda sınırına ulaşmıştı. Bu esnada, Yuan Gücü Qi topu çılgınca fırıl fırıl dönmeye başlamıştı.

Sonunda, Yin ve Yang Enerjisi birbiriyle uyumlu hale geldiğini gösteren işaretler ortaya çıkmıştı.