Bölüm 112: Son Tur

avatar
4725 4

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 112: Son Tur


Çeviri: Deuce

 

Bir galibiyet, bir mağlubiyet…

 

Atmosfer bir anda boğucu bir hale dönerken, sayısız bakış henüz arenaya adım atmamış iki rakibe doğru dönmüştü: Lin Dong ve gri elbiseli gence.

 

“Lin Dong, sıra sende… Üstesinden gelebilirsin, değil mi?”

 

Aynı anda, Xia Zhilan’ın güzel yüzündeki endişe biraz daha derinleşmişti. Lin Dong’a karışık bir ifadeyle bakıyordu. Eğer Lin Dong bu maçı kaybederse, Bin Altın Derneği, Göksel Dan Havuzu gibi eşsiz bir hazineyi de kaybedecekti.

 

Lin Dong dudaklarını hafif büzüp gözünü kırpmadan grili gence bakarak hafif bir sesle: “Elimden gelenin en iyisini yapacağım.”

 

“Bu gizemli çocuğun gücü ile Song Qing’in gücü arasında çok fazla fark yok gibi. Eğer Song Qing’i yenerken kullandığın önceki yetenekleri bir daha kullanırsan, kazanmak için çok zorlanmazsın.” Xia Zhilan, düşük bir sesle maç öncesi son bilgilendirmeleri veriyordu.

 

“Belki de…” Lin Dong, kızın ne demek istediğini anlamıştı o yüzden daha fazla konuşmadı. Karşısındaki bu grili gencin hiç de göründüğü gibi olmadığını hissedebiliyordu.

 

“Genç arkadaşım, görünüşe göre Göksel Dan Havuz Mücadelesinin kaderi artık senin ellerinde.” Xia Wanjin, konuşurken Lin Dong’a bakarak hafifçe gülümsüyordu.

 

“Başkan Xia, bu genç yüzünüzü kara çıkarmayacak.” Lin Dong ellerini saygıyla birleştirip daha fazla oyalanmadan arenaya doğru yol aldı.

 

“Xuan Su, sence bu genç… güvenilir biri mi?” Lin Dong’un arkasına bakan Xia Wanjin, hafifçe kaşlarını çatarken düşük bir sesle sormuştu.

 

“Göksel Dan Havuzu’nun önemini biliyor olmalısın. Eğer Bin Altın Derneğimiz bu hazineyi elde edebilirse, Zhilan iki yıl içerisinde Yuan Dan Seviyesine geçmiş olur. Sadece bu da değil dahası, bu havuz sayesinde bir çok Yuan Dan uzmanımızın Yuan Gücünü besleyebileceğiz. Bu ise, Bin Altın Derneğimizin gücünün patlayarak büyümesini sağlar.”

 

“Song Qing’e kıyasla bu genç, çok daha güvenilir.” Xuan Su kayıtsızca gülümserken cevabı oldukça belirsizdi. Sonucun nasıl olacağına dair karar veremediğin, peşin hükümler vermek için henüz çok erkendi.

 

“Umalım da öyle olsun.” Xia Wanjin, karısının küçük kız kardeşinin mizacını açıkça anlamıştı ve bu yüzden çaresizce başıyla onaylamıştı. Ne de olsa, olaylar bu raddeye gelmişken, o gencin yerine başka birilerini bulabilirler miydi?

 

Lin Dong arenaya doğru yürürken, Kanlı Kurt Çetesi cephesinden birçok bakış üstünde odaklanmıştı. Ancak hepsinin bakışları biraz şaşkındı. Anlaşılan, bu yabancı yüze aşina olmadıkları her hallerinden belli oluyordu.

 

“Hatırladığım kadarıyla, son aday Song Ailesinde Song Qing idi. Ne ara değişiklik yapmışlar?” Yue Shan’ın yanındaki çelimsiz yaşlı bir adam düşük bir sesle konuşmuştu.

 

“Fark etmez.”

 

Yue Shan, gelişigüzel kafasını salladıktan sonra bakışlarını henüz ağzını açmayan grili gence çevirerek konuştu: “Jiang Li, sıra sende.”

 

“Pekala.” Adı Jiang Li olan grili genç, yüzüne vurdumduymaz bir ifade takınırken başıyla onayladı ve konuştu: “Anlaşmamızı unutma.”

 

“Haha, merak etme. Eğer Kanlı Kurt Çetesi, Göksel Dan Havuzunu kazanırsa, sana vaadinde bulunduğum ödülü kuruşu kuruşuna ödeyeceğim.” Yue Shan gülerek konuşuyordu.

 

Bu sözleri duyması üzerine, ne hızlı ne yavaş sayılabilecek bir tempoda arenaya doğru ilerlerken sonunda gülümsemişti. Lin Dong’un önünde durdu ve kollarını düzeltmek için başını hafifçe indirirken buz gibi soğuk bir sesle konuştu: “Asla arkadaş canlısı bir havada olmayacağım. Bu mücadelede, herhangi merhamette de bulunmayacağım. O yüzden eğer kendini hazır hissetmiyorsan, burdan hemen ayrılman senin için en iyisi olacak.”

 

“Uyarınız için çok teşekkürler.”

 

Lin Dong, ellerini birleştirip en ufak bir tereddüt göstermeden selamlarken gülümsüyordu. Ardından “Daha ne bekliyorsun, gelsene!” der gibi kollarını iki yana açıp: “Lütfen!” dedi.*

*Deuce: “Kavga mı istiyon, kamoonn” diye yazacaktım ama abartmayayım dedim :D

 

Jiang Li başını kaldırıp Lin Dong’ doğru baktı ve son derece uzun ve sıska avuç içlerini ileri uzatmadan önce, hafif bir iç çekmeyle yüzünde garip bir ifade belirdi.

 

“Madem öyle… Merhametsiz olduğum için sakın beni suçlama…”

 

Jiang Li’nin kendi kendine mırıldanan sözlerini işitmesi üzerine, Lin Dong tam cevap vermek üzereydi ki göz bebekleri aniden küçüldü. Gözlerinin önünde, boğazını hedef almış tıpkı bir bıçak gibi havayı delerek kendisine doğru gelen bir dizi parmak gördü.

 

Olağandışı uzun parmaklarının etrafında yoğun ve güçlü bir Yuan Gücü dalgalanıyorken parmak uçlarında minik bir hortum hızlıca toplanıyordu. Tek bir parmağın gücü, bir çeliği delmeye yeterdi.

 

“Ne kadar da güçlü parmak tekniği!” Arenanın dışındakiler, Jiang Li’nin saldırısı karşısında şaşırmadan edememişlerdi.

 

Jiang Li’nin saldırısını görünce Lin Dong’un ifadesi ciddileşmişti. Gözleri, kendisine doğru gelen saldırıya kitlenmiş rakibinin yaklaşmasına birkaç adım kala tıpkı avını sabırla bekleyen bir leopar gibi birden ileriye atılmıştı.

 

Lin Dong’un avuçları Yuan Gücüyle dolarken kendisine doğru gelen parmakları kıl payıyla geçmesi ile rakibin elinin arkasına vurdu. Böylece gelen saldırıları aşağıya doru kaydırmış oluyordu. Lin Dong, enerjisini ustalıkla kullanmasıyla Jiang Li’nin saldırılarını karşılayabiliyordu.

 

Zihinsel Enerjisinin, en küçük detayları bile hissetmesi sayesinde Lin Dong, Jiang Li’nin parmak tekniğinin tüm varyasyonlarını, çeşitliklerini çabucak kavramıştı. Bu yüzden, böyle kritik bir anda rakibinden gelen saldırılarını kolayca bertaraf edebilmişti.

 

“Chi… Chi…!”

 

Ancak Jiang Li, açıkçası sıradan biri değildi. Saldırısının etkisiz hale getirilmesini gördüğü anda ne geri çekildi ne de ileri gitti. Uğursuz ve kötücül saldırıları bir sağanak yağmur gibi Lin Dong’un bedenine doğru yağarken on parmağın hepsi zarar verme niyetiyle havada dans ediyordu.

 

“Pa pa pa pa…”

 

Jiang Li’nin saldırıları birden yoğunlaşmaya başlamasına karşılık Lin Dong yine geri çekilmemişti. Yumruk stilini değiştirmesiyle birlikte birden canlı ve tiz sesler yankı bulmaya başlamıştı.

 

Lin Dong’un Delici Yumruk’taki ustalığı çoktan zirveye ulaşmıştı. Bunu başarabildiğinden ortaya anında bir dizi sert ve sağlam yumruklar çıktı. Bu yumruklar her ne kadar düz ve sıradan olsalar da her bireri eşsiz zarafet ve inceliğe sahipti.

 

Bu eşsiz zarafet karşısında Jiang Li ile diğerleri küçük dillerini yutmuşlardı. Delici Yumruk Tekniği, sıradan bir Seviye 1 Dövüş Sanatı olsa bile bu düzeydeki bir seviyeye ulaşan sadece üç beş insan vardı.

 

Sağanak sağanak yağan yumruk görüntüleri, bir çelik duvar gibi gökyüzünü dolduruyor gibiydi ve Jiang Li ne kadar düzenbaz ve acımasız açılardan parmak saldırı tekniğini kullanırsa kullansın yine de mücadelede en ufak bir üstünlük kuramamıştı.

 

“Baba, sence de Jiang Li’nin avantajı eline alacak kozu yokmuş gibi görünmüyor mu?” Mücadeleyi gözlemlerken Yue Feng’in kaçları çatılmış ve nazikçe babasına sormuştu. Yue Shan’ın bu kişiye neden bu kadar güvendiğini anlayamıyordu.

 

“Sadece izlemeye devam et…” diyerek Yue Shan kıkırdadı. Hiç de endişelenmiş gibi görünmüyordu. Görünüşe göre Jiang Li’ye olağanüstü bir güveni vardı.

 

“Screechh!”*

*Deuce: Keskin, tiz bir ses.

 

Ölümcül bir parmak rüzgar saldırısı, tiz bir ses çıkararak Lin Dong’un yumruğunu çizik attı. Geriye sığ, yüzeysel bir kan çizgisi bırakmıştı ve açıkçası küçük bir fiziksel yaralanmadan başka bir şey değildi.

 

Ancak öte yandan, Jiang Li’nin parmak uçları Lin Dong’a çizik attığı esnada, Lin Dong’un yumruğu da Jiang Li’nin tam göğsüne vurmuştu. Her ne kadar Lin Dong’un saldırısının şiddetini, bedenini koruyan Yuan Gücüyle azaltılmış olsa da geriye yarım adım atmaktan kendini alamamıştı.

 

“Güümm!”

 

Yarım adım atıp sarsılmasının ardından, Jiang Li anında vücudunu dengeye soktu. Lin Dong’a baktı ve gözlerinde kana susamışlık belirirken dudaklarını yaladı.

 

Jiang Li, tam gözlerinde kana susamışlık belli olduğu esnada, uzun zamandır bastırılmış gibi görünen yoğun Yuan Gücü dalgasını bedeninden dışarı saldı.

 

Dışarı çıkan bu Yuan Gücün, hiç de Yue Feng ve Xia Zhilan’dan aşağı kalan bir yanı yoktu.

 

“Göksel Yuan Son Seviye!”

 

Jiang Li’nin birden dalgalanan gücünü gördükleri anda Bin Altın Derneği tarafındaki birçok kişi şaşkınlıktan donakalmışdı.

 

“Gerçekten de gücünü saklıyormuş…” Xia Wanjin’nin kaşları oldukça fazla çatılmıştı. En çok korktuğu şey başına gelmiş gibi görünüyordu. Görünüşe göre bu sefer Kanlı Kurt Çetesi genç bir uzman bulmayı başarabilmişti.

 

Bu beklenmedik olay yüzünden, Xia Wanjin’in yanında bulunan Xia Zhilan ve diğerlerinin kalpleri kederle dolarken yumruklarını olabildiğince sıkıyorlardı.

 

“Göksel Yuan Son Seviye…”

 

Lin Dong’un ifadesi biraz dalgalanmıştı. Ancak çok fazla şaşırmamıştı. Anında birkaç adım öne çıktı ve iki parmağını hafifçe kıvırdığı gibi olağanüstü yoğun bir Yuan Gücü hızlıca yoğunlaşıp keskin bir şekil aldı. Tıpkı keskin bir kılıç, kaşla göz arasında, sürekli Yuan Gücü artan Jiang Li’ye doğru birden atıldı.

 

“Güümm!”

 

Lin Dong’un saldırdığını görünce Jiang Li sadece kıkırdamıştı. Geri çekilme niyetinde olmadan, olağanüstü uzun parmakları anında Lin Dong’un ölümcül parmak saldırısına doğru uzandı.

 

Dört parmak birbirleriyle buluşmasıyla, neredeyse aynı anda büyük bir Yuan Gücü patlaması meydana geldi.

 

“Vıızzz!”

 

O esnada Jiang Li, Lin Dong’un parmaklarını kırmak için daha fazla güç kullanacaktı ki birden kendisine doğru fırlamış gelen biçimsiz bir dalgayı fark etmesiyle beraber Lin Dong’un gözlerinin de parladığını gördü.

 

“Zihinsel Enerji mi?”

 

Kendisine doğru yaklaşan dalgayı hissederken Jiang Li taş kesilmişti. Koruyucu bir kalkan oluşturmak için vakit kaybeden Yuan Gücünü kullanmaya başladı.

 

“Vııızz!”

 

Jiang Li, her ne kadar savunmasını zamanında sağlamlaştırmış olsa da Lin Dong’un Zihinsel Gücünü hafife almıştı. İğne benzeri Zihinsel Enerji, Yuan Gücü kalkanına temas ettiği anda parçalara ayırmıştı. Birkaç kez büyüklüğü düşmüş olsa da Zihinsel Enerjinin geri kalanı Jiang Li’nin zihnine akın etmeyi başarmıştı. O anda, Jiang Li’nin kafasında inanılmaz bir acı meydana gelmişti.

 

“Ne kadar da güçlü Zihinsel Enerji!”

 

Kafasındaki keskin acıyla boğuşurken Jiang Li hem şok geçirmiş hem de kendine küfretmişti. Sonunda anladı ki, gücünü saklayan sadece kendisi değilmiş. Bu yabancının da bazı numaraları varmış.

 

“Güümm!”

 

Jiang Li baş ağrısıyla cebelleşirken, daha önceden ortaya çıkardığı ek güç kaybolmuştu. Buna karşılık, Lin Dong’un parmakları bu ani fırsatı değerlendirmek için saldırıya geçti. Lin Dong birden ileriye doğru atılırken güçlü bir güç patladı ve yoğun bir şekilde hepsini parmaklarına doğru iletti.

 

“Çatıırrt!”

 

Bu güçlü darbe, Jiang Li’nin parmaklarını tıpkı bir gelgit gibi dalgalanıp bükülmesine neden olmuştu. Belli ki, bu zorlu çarpışmanın ardından parmaklarındaki tüm kemikler kırılmıştı.

 

Üstelik bu güçlü darbe, Jiang Li’nin bedenini geriye doğru uçurmuş ve devasa kayaya şiddetli bir biçimde çarpmasına neden olmuştu. Çarpışmanın gücüyle koca kayanın üzerinde ufak ufak çatlaklıklar meydana gelmişti.

 

“Zafer!”

 

Bu etkileyici geri dönüşü görmeleri üzerine, birden Bin Altın Derneği tarafında kutlama sesleri havaya yükselmiş, Xia Zhilan’ın o tatlı yüzünde bile diğerlerinde olduğu gibi gülücükler açmıştı.

 

“Henüz bitmedi…”

 

Yanındakiler kutlama yaparken, Xia Wanjin ciddiyetle başını sallarken konuşmuştu.

 

Bu sözleri duydukları esnada Xia Zhilan ve diğerlerinin heyecanı kursaklarında kalmıştı. Bakışlarını birden, olduğu yerden yavaş yavaş kalkan, hali per perişan olmuş Jiang Li’nin üzerine dikmişlerdi. O sırada, vücudunun her gözeneğinden dışarıya ince bir kanlı sis çıkıyordu. Keskin, kana benzer bir koku yayıyordu.

 

Jiang Li, ağır ağır ayağa kalktı. Gözlerini, kaşları çatılmış olan Lin Dong’a dikti ve lanetleyen bir ses tonuyla: “Bunu yapmaya mecbur bırakacak kadar beni zorladın. Gerçekten de yetenekliymişsin. Ancak, artık buna bir son vermenin zamanı geldi…”

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr