Bölüm 268: #####

avatar
4198 15

The Dark King - Bölüm 268: #####


Bölüm

 

Kıdemli Avcı

 

****************************************************************************************************

 

Dudian gürültüye aldırış etmedi. En uzaktaki hücreye doğru yürüdü. İçeride duvara yaslanan ipince yaşlı bir adam vardı. Kalın mahkum üniforması yıkanmıştı ve çok temizdi, diğer mahkumlarınki gibi kirli değildi. Yaşlı adam diğerleriyle beraber gülmüyordu, sessizce duvara yaslanıyor ve kendini kalabalıktan izole ediyordu.



Dudian yaşlı adamın içeri girdiği andan beri ona baktığını biliyordu.



"Numara 7, seni kefaletle çıkarmaya gelen var." Gardiyan hücreden iki metre uzakta durdu.



Yaşlı adam cevap vermedi ama umursamazca Dudian'e baktı, "Beni tanıyor musun?"



Dudian gülümsedi, "Bu ilk karşılaşmamız. Ben Dean. Açık olmak gerekirse seni kefaletle çıkarmaktaki amacım benim için çalışmanı istemem. Yönetimde iyi bir yeteneği ve tecrübesi olan birine ihtiyacım var."



Yaşlı adam Dudian'e baktı, "Eğer geçmişimi araştırdıysan önceki efendimin sonunun iyi olmadığını biliyor olmalısın."



Dudian gülümsedi, "Onlar sadece sıradan ölümlülerdi."



"Oh." Yaşlı adam yüzünde bir gülümseme oluştu ve alay eder gibi güldü, "Evlat, kendinden bayağı emin gibi gözüküyorsun."



Dudian derinden yaşlı adamın gözlerine baktı, "Senin beklentilerini karşılayacağıma inanıyorum."



"Emin misin?" Yaşlı adam yavaşça ayağa kalktı ve üstünde tozu çırptı, "Senin için çalışırsam gece rahat uyuyabilecek misin?"



Dudian sessizce cevap verdi, "Seni koruyacağım ve senden şüphelenmeyeceğim lakin umarım umutlarımı boşa çıkarmazsın."



Yaşlı adam Dudian'i baştan aşağı süzdü, "Fazla büyük değilsin ama cesaretin de küçük değil. Gelip beni kefaletle çıkartabildiğine göre arkandaki güç büyük olmalı. Senin güvenini kontrol edemem fakat sadakatimi kanıtlamak için bir iki şey yapabilirim."



Dudian gülümsedi, "Çık dışarı."



Yaşlı adam gülümsedi, "Dışarı çıkmadan önce yapmam gereken bir şey var." Ardından kahverengi saçlı genç gardiyana baktı, "Dışarı çıkmamı beklemenizi ve hiçbirinizi hayatta bırakmayacağımı söylemiştim."



Gardiyan sinirli bir şekilde bağırdı, "Cesaretin var mı?!"



"Ellerim senin vücudundakinden fazla kanla kaplandı. Neden cesaret edemeyim?" Yaşlı adam alay eder gibi gülümsedi.



Gardiyanın tüm vücudu soğuk terle kaplandı. İki adım geri attı ve Dudian'e baktı, "O... O bir deli. Hala onu kefaletle çıkartmak mı istiyorsun? Kararını hala değiştirebilirsin."



Dudian elini yaşlı adamın omzuna koydu ve dedi ki, "Sen bilge bir adamsın ve bilge bir adamın nasıl davranacağını biliyor olmalısın."



Yaşlı adam ona baktı ve başını salladı, "Tamam."



"Kapıyı açacak mısın?" Dudian genç gardiyana baktı.



Genç gardiyan soluk bir yüzle yaşlı adama baktı. Dişlerini sıktı ve hücrenin kapısını açtı.



Gardiyan kapıyı açarken yaşlı adam umursamazca gülümsedi. Gen gardiyana baktı ve yumuşakça dedi ki, "Kendine iyi bak."



Gardiyanın yüzü çirkinleşti, "Çılgın yaşlı adam! Eğer yasayı çiğneyip geri dönersen bir dahaki sefer her şey bu kadar basit olmayacak."



Yaşlı adam güldü. Dudian'in önüne gitti ve durdu, dikkatlice gözlerinin içine baktı, "Kolun mu yaralandı? Evlat bayağı bir baş belası gibi gözüküyorsun."



Dudian ona baktı ama hiçbir şey demedi. Genç gardiyana döndü ve dedi ki, "Beni en alt kata götür."



Gardiyan hücreyi kilitledi ve ona yolu gösterdi.



Yaşlı adam Dudian'in onu pek aldırış etmediğini gördü. Dudian arkasını döndükten sonra alay eder gibi gülümsedi. Yaşlı adam Jin ve Yaralı'ya baktı, "İlk kattan da iki kişiyi çıkarttırmışsın. Çok kaynak... Çok... Her ne kadar standarda uygun olmasalar da en azından küçük işleri halledebilirler."



Yaralı ve Jin birbirine baktı. Yaralı dönüp yaşlı adama baktı, "Yaşlı adam, ne demek istiyorsun?"



Yaşlı adam Yaralı'nın gözlerinin içine baktı, "1. kattakilerin bu kadar düşük IQ'su olduğunu bilmiyordum. Tercüme etmem mi gerekiyor?"



Yaralı'nın yüz ifadesi değişti ve yumruklarını sıktı, "Dean'in verdiği şansı kötüye kullandığın anda öl bir adam olursun!"



"Öyle mi?" Yaşlı adam güldü, "Benim de söylemeye çalıştığım buydu."



Dudian durdu ve dönüp onlara baktı. Yaşlı adama dedi ki, "Şansını zorlama."



Yaşlı adam ona baktı, "Sadece bir iki tavsiye vermek istedim. Beni sen çıkarttın. Sana tavsiye vermemi istemiyor musun?"



"Ne tavsiyesine ihtiyacın olduğu konusunda açık ve bilgili olduğuna inanıyorum." Dudian umursamazca ona baktı. Arkasını döndü ve yürümeye devam etti.



Yaşlı adam yüzü değişti, gözlerinin derininden bir anlığına soğuk bir şey geçti.



Herkes kahverengi saçlı gardiyanı takip etti. Hapishanenin merdivenlerinden indiler. Birkaç kontrolden sonra sonunda en alt kata ulaştılar.



Dudian en alt kattaki havının üsttekilere göre daha soğuk olduğunu hissetti. Işık zayıftı ve koridorda sadece birkaç gaz lambası vardı. Issız ve sessiz bir yerdi. hücreler birbirinden beton duvarla ayrılmıştı.



"Lütfen, bu taraftan." dedi gardiyan, titreyen bir sesle. Dudian gardiyanın yolu gösterirken istemeden yaptığı küçük hareketlerden korktuğunu ve ürktüğünü hissetti.



Hapishanenin bu bölümü 2. kattan tamamen farklıydı. Son derece sessizdi. O kadar sessizdi ki, kalabalığın ayak sesleri yankılanıyordu.



Dudian etrafa baktı. Her hücrenin kapısı kalın çelik plakalarla dövülmüştü. Parmaklıklar 1. ve 2. kattakilere göre daha büyüktü. Dudian hücrelerin birinin arkasında beliren bir yüz gördü. Adamın yüzü eğri büğrü ve çirkindi. Yüzü yaralarla doluydu ve sadece tek bir gözü görüyordu. Adam ona baktı.



Dudian aniden dilini çıkardı.



Bang!



Adam çelik kapıya saldırdı. Çelik kapının etkisi yüzünden duvardan toz fışkırdı.



Gardiyan korkmuştu. Aceleyle jopunu çıkardı ve hücreye baktı. Çelik kapının güvenli olduğunu görünce rahatladı.



Adam hiçbir şey demedi ve ona baktı.



Gardiyan şeytanın ona bakışı yüzünden rahatsız hissetmişti. Aceleyle Dudian'e döndü ve dedi ki, "Dean Bey lütfen devam edin."



Dudian başını salladı ve mahkuma göz kırptı. İçten içe kıdemli avcının durumunu düşündü. Korkunç bir işkenceden geçtikten sonra dahi böyle bir tepki verecek kadar güçlüydüler.



Dudian kefaletle çıkartacağı iki mahkumu görmek için can atıyordu.



Bir süre sonra gardiyan hücrelerden birinin önünde durdu ve dedi ki, "3 numara, ayağa. Seni kefaletle çıkartmak isteyen biri var!"



Demir zincirlerin sürüklenme sesi etrafta yankılandı. Saçı tüm yüzüne dağılmış biri çelik kafesin önünde durdu. Keskin gözleri parladı ve önündeki kişileri süzdü. Dudian'e, yaşlı adama, Yaralı'ya ve Jin'e baktı, "Kefalet mi? Kim?" Boğuk bir sesi vardı.



Dudian cevap verdi, "Ben Dean. Sadece sadakatini istiyorum. Boyun eğmeyi kabullenebilecek misin?"



"Sen?" Dudian'e bakınca adamın gözleri parladı, "Tamam, ederim."



Dudian gülümsedi, "Umarım verdiğin sözü ileride tutarsın."



"Tutarım, söz." diye cevap verdi adam.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr