Bölüm 265: #####

avatar
4070 14

The Dark King - Bölüm 265: #####


Bölüm

 

Rahatlama

 

**************************************************************************************************

 

Dudian gözlerini çekti ve iki tarafı gölle çevrili taş yoldan hapishanenin içine kadar muhafızı takip etti. Giderken arada bir büyük dalgalar taş yola çarpıyor ve su sıçrıyordu.



Hapishanenin girişine ulaşmaları fazla sürmedi. Muhafız kapıdaki muhafıza yaklaştı ve birkaç şey dedi. Ardından Dudian'in verdiği zarfı uzattı. Diğer mektupta yazanı kontrol etti ve kayıtsızca Dudian'e bakıp kapıyı açtı.



"Lütfen." Muhafız Dudian'e döndü ve yolu gösterdi.



Girişteki salon tıpkı bir meyhane gibi canlıydı. Birçok gardiyan içerde oturuyor ve çay içip sohbet ediyordu. Kadınlar ve mahkumlar hakkında konuşuyorlardı.



İçerde oturan gardiyanlar Dudian'e baktılar ama ellerinin ve ayaklarının zincirlenmediğini görür görmez heyecanları dindi. Gardiyanlardan biri Dudian'i görünce gözlerini kırptı. Bu temiz giyimli gencin tanıdık geldiğini hissetti ama nerede gördüğünü hatırlayamadı.



"Yaşlı adam birilerini kefaretle çıkarmak için gelen var." Gardiyan salonun arka köşesinde oturan adamı çağırdı.



Birkaç gardiyan köşede kartlarla oynuyordu. Kart oynayan gardiyanlar dönüp onlara baktı. İçlerinden biri Dudian'i görür görmez tepki verdi. Gözlerinde şaşkınlıkla dedi ki, "Küçük şeytan..."



"Siyah tavuk, onu tanıyor musun?" diye sordu yanındaki gardiyan.



Siyah tavuk gözlerini ovaladı ve bağırarak konuştu, "Hapisten kaçan bu çocuktu!"



Dudian'in tanıdık olduğunu düşünen gardiyanlar şaşırmıştı. Salon bir anda karmaşa çıktı.



"Tanıdık gelmesine şaşmamalı!"



"Geri dönmeye cüret mi ediyor?"



"Bir centilmen gibi giyinmiş bu yüzden neredeyse tanıyamadım!"



Çılgın köpek denilen orta yaşlı adam diğerlerinin dediklerini duyar duymaz tepki verdi. Kartları cebine soktu ve ayağa kalkıp Dudian'e doğru yürüdü. Dudian'in önünde durdu ve dedi ki, "Küçük şeytan, sen Dean misin?"



Dudian onların dediklerini duydu ama cevap vermedi. Onun yerine adamın dizine tekme attı. Bang! Çatırt! Diz kapağı insan vücudundaki en sert kemiklerden biriydi lakin Dudian'in tekmesinden sonra kemiklerin çatırdama sesiyle beraber kırılmıştı. Çılgın Köpeğin vücudu ileri doğru uzandı ve kendini Dudian'in üstüne attı.



Dudian sağ elini kaldırdı ve adamın vücudunu yakaladı, "Tekrar hoş geldin hediyesine ihtiyacım yok." Ardından vücudunu yan tarafa doğru fırlattı.



Dudian hakkında konuşan gardiyanlar ne olduğunu görünce şaşırdı. Hiç kimse Dudian'in hapishanede bir gardiyana vuracağını düşünmezdi. Üstelik, orta yaşlı adam sıradan bir gardiyan değildi, o ilk katın yöneticisiydi. Hapishanede ona saldırmak küçük bir isyanla aynı şeydi.



"Dur!"



"Seni küçük şeytan! Yasaları mı çiğnemek istiyorsun?!"



Tüm gardiyanlar ayağa kalktı ve Dudian'e doğru yürüdü.



Dudian'in gözleri kalabalığı süzdü, "Görünüşe göre yemeğiniz iyi değildi."



"Piç! Bir gardiyana gizlice saldırırsın ha?!"



"Sen ölü bir adamsın!"



"Çabuk! Adliye şövalyesi çağırın! Onlara haber verin!"



Gardiyanlardan biri arkasını döndü ve yandaki kapıdan dışarı koştu. Şövalyelere haber vermeye gittiği apaçık ortadaydı.



Dudian gülümsedi ve yan taraftaki masaya doğru yürüdü. Masanın olduğu yerde duran 3 gardiyan aceleyle geriye doğru adım attı. Ayakları takıldı ve yere düştüler.



Dudian onlara bakmaya yeltenmedi bile. Onun yerine eğildi ve sandalyelerden birini kaldırdı. Üstündeki tozu çırptı.



Bir süre sonra demir bot sesleri yankılandı ve kapı açıldı. Gardiyan yanında Adliyeden bir düzine şövalyeyle geri döndü. Gardiyan Dudian'in sandalyede oturduğunu görünce onu işaret etti, "İşte bu o! Gardiyana saldırıp hapishaneyi soymaya hazırlanan o!"



Şövalye takımı Dudian'e baktı. Ardından titreye titreye ayağa kalkan gardiyana döndüler. Orta yaşlı adamın bacaklarından biri kırılmıştı ve doğru düzgün ayakta duramıyordu. Genç kaptan kılıcını çekti. Arkasındaki şövalyeler de kaptanlarının hareketini görünce kılıçlarını çekti. Bir düzine kılıcın kınından çekilme sesi yankılandı. Tüm kılıçlar sandalyede oturan Dudian'i işaret ediyordu.



Dudian gülümsedi, "Neden dediğimi duymadan böyle davranıyorsunuz?"



Genç kaptan soğuk bir sesle konuştu, "Kendi bacağını kırmadı, değil mi?"



Dudian omuzlarını silkti, "Belki de öyle!?"



"Saçmalık!" Genç adam bağırdı, "Sen bir gardiyana saldırdın. Ellerini kaldırmanı tavsiye ediyorum böylece seni tutuklayabiliriz. Eğer karşı koyarsan suçun artacaktır!"



Dudian dedi ki, "Ona zarar verdiğimi söyledin ama şahsen görmedin. Ne olduğunu sormadın bile. Yoksa beni doğrudan suçluyor musun?"



Kaptan orta yaşlı adama sordu, "Çılgın köpek, sana zarar verdi mi?"



"O yaptı! Oydu!" Çılgın köpek masaya yaslandı ve genç kaptana doğru hareket etti. Ondan uzaklaştıktan sonra çılgın köpek Dudian'in işaret etti ve gürledi, "Oydu! O küçük şeytan! Bana saldırdı! Öldür onu!"



Genç kaptan Dudian'e baktı, "Şimdi söyleyeceğin bir şey var mı?"



Dudian başını salladı, "Yok."



"Peki, kelepçeleri verin!" Genç kaptan elini salladı.



"Benim diyeceğim bir şey var." Nazik ve ağırbaşlı bir ses salonun arka tarafından yankılandı. Takım elbise giyen yaşlı bir adam merdivenlerden indi. Onu görüne gardiyan şaşırdı ve saygıyla eğildi, "Kahya..."



Peter yan taraftaki gardiyanlara aldırış etmedi ve doğrudan Dudian'e doğru gitti. Genç kaptanın yanında duran çılgın köpeğe baktı, "Bacakların zaten kırılmıştı! Dean Bey'e iftira mı atıyorsun?"



Çılgın köpek şaşkına dönmüştü.



Gardiyanlar şaşırdılar ve birbirlerine baktılar.



Genç kaptan da şaşırmıştı.



Peter uyarıyormuş gibi bir bakışla genç kaptana baktı, "Bu sadece bir yanlış anlaşılma. Gidebilirsiniz. Dean Bey kefalet ödeyip insanları çıkartmak için geldi. Nasıl olur da kötü bir davranış yaptı diye ona iftira atabiliriz?"



Genç adam gülümseyen Dudian'e baktı. Ardından çılgın köpeğe döndü. Bir süre sonra eğildi, "Evet, efendim." Kılıcını kınına soktu ve diğerlerine takip etmesi için elini salladı.



Şövalyeler gittikten sonra çılgın köpek odadaki sıcaklığın düştüğünü hissetti. Peter'a baktı, "Kahya, çocuk açık bir şekilde..."



"Ha?" Peter çılgın köpeğin sözlerini kesip ona baktı.



Peter Dudian'e döndü. Yüzünde nazik bir gülümseme vardı, "Dean Bey, Elementler Tapınağında bir mimar oldunuz. Her hareketiniz şanlı Işık Tanrısı'nı temsil ediyor. Neden bu küçük adamları umursuyorsunuz ki?"



Peter'ın gözleri parladı, "Dean Bey kimi çıkartmak istediğinizi bize söyler misiniz? Size yolu göstereyim mi?"



"Gerek yok." Dudian ayağa kalktı ve pantalonunu çırptı, "Yolu hatırlıyorum." Salonun yan tarafındaki kapıya doğru gitti. Kapıda demir bir kilit vardı. Sağ eliyle kilidi hafifçe çekti. İnce demir kilit kırıldı ve kapı açıldı.



Salondaki gardiyanlar kapıdaki kilidi kolayca kıran Dudian'e baktılar. Ardından gözlerini çektiler ve Peter'a baktılar.



Çılgın köpek dudaklarını ısırdı, "Kahya, bu çocuk fazla küstah. Yaralansam da itibarım zedelense de bir şey olmaz... ama..."



Peter somurttu, "Onu yakalasak bile geceye dışarı çıkar. Ancak, sana iftira attın diye dava açarsa o zaman seni kesinlikle hapse tıkılırsın. Sence kimin daha çok gücü var? Sen mi o mu?"



Çılgın köpek şaşırmıştı, "Kahya, bu çocuk..."



"Sen aptalsın. Tüm gününe oyunlarla geçireceğine arada bir gazeteleri oku. Bu sayede beynindeki pislikleri kazıyabilirsin!" dedi Peter ama gözleri buz gibiydi. Ardından arkasını döndü ve merdivenlerden çıktı.



Kahya Peter gittikten sonra salondaki atmosfer buz gibi oldu. Herkes birbirine baktı ve gardiyanlar biri bağırdı, "Geçen gazetede bu çocuk hakkında okumuştum! Elementler Tapınağında orta seviye mimar olan Dean bu! Üstelik, dönem madalyasını kazandı! Işık Tanrısı adına!"



"Ne?!"



Diğerleri de şaşırmıştı.



Çılgın köpek de şaşırmıştı.



Gazeteleri okumayı hiç sevmemişti. Ara sıra diğer gardiyanların ağzından haberleri duysa da bu iki ismin aynı kişi olduğunu asla düşünmezdi. Biri hapse tıkılan avcıydı diğeriyse Elementler Tapınağında mimar olan biriydi! Aradaki fark gece ve gündüz gibi açıktı!



Kahya Peter'ın dediklerini düşününce çılgın köpeğin sırtından soğuk terler aktı. Bacağındaki acıyı dahi unutmuştu. Dudian'i bugün gerçekten de tutuklarlarsa hapse gidenin sadece kendi olacağını biliyordu.



Dudian'in yüzündeki sakin ve soğuk bakışı hatırladı. Belki Dudian birilerini getirtip Dudian'i tutuklatsın diye gerçekten de ona saldırmayı planlamıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr