Bölüm 218: #####

avatar
4560 13

The Dark King - Bölüm 218: #####


218. Bölüm: Evrim

 

 

Whoosh! Whoosh!



Mutant iskelet diğer üç iskeleti yerken hala heyecanla kükrüyordu. Tam o sırada etraftaki çalılardan bir hışırtı sesi geldi. Kirpi gibi keskin tüyleri olan dev bir fare çalılıklardan fırladı. Gözleri koyu kırmızıydı ve içleri kana susamışlıkla doluydu. Hedefi mutant iskeletti.



"Roaaarrr!" Mutant iskelet dev farenin saldırısını zamanında fark etti ve elleriyle onu yakaladı. Dev fareyi iyice kavrayıp kafasını ısırdı. Dev fare acı dolu keskin bir çığlık attı ve çılgınca debelenmeye başladı ama mutant iskeletin saldırısına karşı koyamıyordu. Kafasından oluk oluk kan akmaya başladı ve hareket etmeyi kesti.



Dudian ne olduğunu görünce hem şaşırdı hem de korktu, "Atlasa göre o 8. seviye bir fareydi. Farelerin nadiren evrimleşme şansı olur ama bu onlardan biriydi..." Canavarların evrim geçirmesi için bir virüs ya da onları bir üst seviyeye taşıyacak solucanlara ihtiyaçları var. Böylece evrimden önceki özelliklerini korurken yeni yetenekler ve güçler kazanabilirler.



Sıradan bir "kemik sıçanı" avcılara sorun çıkarmaz. Avcılar "kemik sıçanları"na saldırmaktan, ölümsüzlere saldırmaktan tiksindiklerinden daha da çok tiksinirler. Ancak "kemik sıçanları" bu dev farelerin ataları. Kan kokusunu karşı son derece hassaslar ve gece görüşleri var. Ayrıca dinamik görüşe de sahipler. Kısacası dev fareler avcıların doğal düşmanları. Atlasta yazana göre eğer kıdemli bir avcı dev farenin saldırısına hazırlıksız yakalanırsa hayatta kalma şansı yüzde birden daha az.



"Bu dev fare mutant iskeletten korkmuyordu, bu da demek oluyor ki onu doğal düşmanı olarak görmüyor. Eğer öyleyse önümdeki mutant iskelet son evriminde değil, değil mi?" Dudian detayları düşünüyordu. Üç yıllık hapishane hayatından en ufak izlerden bile bir bilgi çıkarmayı öğrenmişti. Çoğu kişi önündeki kanlı manzara karşısında kendini kaybederdi ama o kendini tutamayıp farklı şeyler düşünüyordu.



Aslında canavarlarla yaratıklar arasında pek bir fark yoktu. İlki yaradılışında gerçek kalanlardı. İkincisiyse virüs ve radyasyon yüzünden evrim geçirenlerdi, lakin onlar gerçeklerinden daha güçlü ve öfkelilerdi. Ancak, yine de gerçek avlanma alışkanlıklarına sadık kalıyorlardı. Bu yüzden de hepsinin kendi bölgesi ve doğal düşmanları vardı.



"Atlasa göre dev farelerin doğal düşmanı 'taş yılanları'. Vücutları renksiz, tatsız ve pulları taşa benzer. Taş yılanları timsahları avlamayı sever. Düşmanlarının gelmesini sabırla beklerler. Gelmelerini sağlamak için kuyruklarındaki pulları açıp avı cezbedecek kanlı bir koku yayarlar. Pusuları en tehlikeli olan yaratıklardan biridirler. Yetişkin bir taş yılanı 24. veya 25...."



Eğer burada dev fareler olsaydı o zaman kaçınmaya çalışacaklarından taş yılanlar ortaya çıkmazdı.



Mutant iskelet dev farenin vücudunu ezdi ve derisini parçaladı. Isırdı ve kanını işlemeye başladı.



Dudian şaşırmıştı. İskeletlerin sindirme yeteneği mi vardı? Sıradan bir ölümsüzün asla böyle bir sistemi olmazdı. Sıradan ölümsüzün karnını deşsen tüm organları düşse bile yine hareket edebilirdi. Bu mutant iskeletin vücudu bozulmamış olsa da yeni yetenekler kazandığı anlamına mı geliyordu? Diğerleri sindirip özümseyebiliyor... ama o zaman bu da canlı yaratıklara daha çok benzediği anlamına geliyor!



Dudian uzaktan sesler duydu. Dönüp baktığında tazıya benzer neredeyse üç metre uzunluğunda bir canavarın mutant iskelete doğru koştuğunu gördü. Ön ayakları büyük boynundan çıkıyordu. Ağzı hafiften açıktı ve büyük zehirli dişlerle doluydu.



Dudian daha önce böyle bir yaratığı atlasta görmemişti. Aslında, hapse girmeden üç yıl önce okumuştu. Atlasın her ay yeni yayını yayımlanıyordu bu yüzden canavar hakkında bilgi olsa da son yayını okumadığından detaylar hakkında bilgisi yoktu.



Koyu altın pullu 7-8 metre uzunluğunda bir piton, tazının arkasından canavar gibi kıvrılarak geliyordu.



"Arghh!" Mutant iskelet kükredi ve üç metre uzunluğundaki tazıya saldırdı. Uzun kolundaki orakları savurdu.



Tazı, mutant iskeleti ısırmaya çalışırken büyük kızgınlıkla kükredi.



İskelet tazının ısırışından kaçınmak için yan tarafa çekildi. Döndü ve tekrar tazıya saldırdı.



Dudian'in aklında büyük bir fırtına vardı, "Tehlikeden kaçınması gerektiğini biliyor! Yoksa bilinci mi var?"



Dudian mutant iskeleti vurmak için kullandığı ilk oku düşündü. Ok yüzüne saplanmıştı ama iskelet eliyle oku çıkarmıştı! Sıradan bir ölümsüz acının farkında olmazdı! Çıkarmak için zahmet bile etmez!



"Ölümsüzler evrim geçiriyor... Mutant iskeletin bilinci var..." Dudian'in vücudu hafiften titredi. İçi korkuyla kaplanmıştı. Hiç kimse bunun nasıl bir tehlike anlamına geldiğini bilemezdi! İlerde bir noktada insanlar gibi düşünebilirlerse o zaman ölümsüzlerin sonsuz potansiyelleri vardı!



Mutant iskelet tazıyı yaralayıp düşürdüğünde kendine geldi. Ancak, diğer kolu kopmuştu ve piton hiç de etkilenmemişti.



Piton tam ona saldırdığında tazıyı öldürecekti. İskeletin kolunu ısırdı, zehirli dişleri dibine kadar saplanmıştı ve zehir mutant iskeletin vücuduna sızmıştı.



Mutant iskelet kolu kırılınca kükredi. Kolu kırılmışken pitonun ellerinden kurtulmak için debeleniyordu.



Piton kıvranmaya ve mutant iskeletin etrafını sarmaya başladı. Mutant iskeletin zayıflığından faydalanacaktı.



Dudian muhteşem bir fırsat yakaladığının farkındaydı. Sürünerek 200 metre mesafeye ulaştı ve çalıların arasında çömeldi. Gümüş oklardan birini çıkardı ve nişan aldı. Yayın ipini bıraktı ve ok fırladı.



Ok pitonun boynuna saplandı. Amacı öldürmek değil ama ağır yaralamaktı. Mutant iskelet, onu tutan piton olmadan etrafa saldırırdı.



Dudian ikinci oku aldı ve mutant iskeletin kafasına nişan aldı. Puff! Ok ağzını deldi ve geçti.



Mutant iskelet ok yüzünden dengesini kaybetti ve düştü. Piton acıdan kendini gevşetmeye başladı.



Dudian pitonu öldürmek için üçüncü oku çıkardı. Onu öldürüp zayıf düşmüş iskeletle savaşmayı planlıyordu. Ancak, iskelet yüksek sesle kükredi ve onun planını yarıda kesti. Mutant iskelet kükredikten sonra başını eğdi ve pitonun kafasını ısırmak için ağzını açtı.



Pitonun vücudu açı içinde kıvranıyordu, iskeleti daha da sıkmak istedi lakin onun ağzından kaçamadı. Piton debelendi, kafasını salladı ama hiçbir şey değişmedi.



Üstelik, pitonun sıkışı gevşemişti ve iskelet bunu fırsat bilip hemen ağzını daha da sıkılaştırdı.



Piton deli gibi vücudunu savurmaya başladı, bu yüzden de mutant iskeletle beraber yuvarlanıyorlardı. Dudian bunun cıvanın etkisi mi yoksa pitonun rolü mü olduğunu bilmiyordu. Bir süre sonra giderek vücudunu savurmayı kesti ve iskeleti sıkmayı bıraktı.



İskelet hala pitonun boynunu ısırıyordu.



Dudian'in yüz ifadesi değişti ve bir atış daha yaptı.



Puff! Ok iskeletin gözü yerine yüzüne isabet etti. İki yüz metre onun için iyi bir mesafeydi lakin iskeletin küçük gözlerine vurma olasılığı çok düşüktü.



İskelet, ok yüzüne saplanınca başını kaldırdı. Kızıl gözlerine Dudian'e kilitledi. Kızgınlıkla kükredi. O anda alnındaki küçük şişlikler patlamaya başladı. Başından yarım parmak uzunluğunda bir boynuz çıktı.



Dudian mutant iskeletin bir kez daha evrim geçirmesini beklememişti. Vücudu sürekli, Dudian'in daha önce görmediği bir şekle dönüşüyordu.



Nişan aldı ve üçüncü atışını yaptı.



Ok boğazına saplandığında boynuz hala uzuyordu.



Dudian bunun önemli bir zaman olduğunu biliyordu, eğer şimdi ok saklarsa yarını göremeyebilirdi. Dördüncü oku da aldı ve atışını yaptı.

Not: Öncelikle selamlar arkadaşlar. Sonrasında size biri iyi biri kötü iki haberim var. Kötü olan şu ki, güncele yaklaşmamız ve çevirinin uzun zamandır durmuş olması sebebiyle sevgili çevirmenimize çevirecek fazla bölüm kalmamıştı, bu yüzden de bölüm gelme sıklığı 33 saatte bir bölümden 48 saatte bir bölüme çıkıyor. İkinci ve iyi olan habere gelince, ingilizce çeviri tekrar başladı! Bugünlük bu kadar, sağlıcakla kalın. Öptüm bay. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr