Cilt 18: Bölüm 5-1

avatar
865 12

Terror Infinite - Cilt 18: Bölüm 5-1


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa





Zheng kalbinin üstünde bir buz katmanı hissetti. Sonra hiç düşünmeden içeri daldı. Fakat insan figürü çoktan pencerenin kenarına sürüklenmişti. Kız pencereden düşerken acı içinde bağırdı. Zheng hızına rağmen onu yakalayamadı. Yerinde durmadı. Zheng pencereye koştu ve aşağı atladı.

 

 

Fakat dışarıda hiçbir şey yoktu. Sürüklenen kız görünürde yoktu. Gerçekleşen her şey onun yanılsamasıymış gibi geliyordu. Zheng yere indi. Tek bir kan damlası yoktu. Sokakta yalnız başına dikildi.

 

 

(Bu nasıl mümkün olabilir? Pencereden düştüğünü gördüm. Pencereye ulaşmam yarım saniye sürdü. Nasıl bu kadar kısa bir sürede kaybolabilir? İmkansız!)

 

 

Yüzünü korkmuş bir ifade kapladı. Pencereye bakmak için hemen kafasını çevirdi. Kendisinin durduğu yerde bir adamın dikildiğini görünce omurgasından aşağı bir titreme indi. Yanık yüzlü, siyah şapkalı, siyah beyaz çizgili kıyafetler giyen ve parmaklarının arasından çıkan beş bıçaklı makas benzeri bir eldiveni olan adam. Adam bir kızı tutuyordu. O bıçaklar kızın derisini ve etini kesiyordu. Ürkütücü kahkahasında, kız yavaş yavaş bir iskelete dönüşüyordu.

 

 

''Ah!'' Zheng şok oldu ve öfkelendi. Gerçekte şeytandan korkmuyordu. Gerekseydi Yıkım ile onu pestile çevirebilirdi. Ancak, Patlama'yı aktifleştirdiği an, bum!

 

 

Yan tarafa baktı ve tanıdık yüzler gördü. Parçalanmış bir yatağın üzerinde yatıyordu. Yatak Patlama'nın uyguladığı kuvvetten dolayı çökmüştü. Zheng Patlama'dan çıkmadan bir seferde fırladı. Neredeyse kimse yanlarına nasıl geldiğini görmemişti.

 

 

"Burası neresi? Saat kaç?" Zheng aceleyle sordu. Freddy'nin bu insanların kılığına girmesi ihtimaline karşı vücudu hala gergin ve tetikteydi.

 

 

Diğerleri birbirine baktı, ardından Kampa, "Saat sabah sekiz, kaldığımız oteldeyiz," dedi.

 

 

Zheng elini alnına götürüp etrafına baktı. Etraf odasının görüntüsüyle birleşti. Aklını toparlaması birkaç saniye sürdü. Bu zamana kadar terliyordu. "Hayal etmesi zordu. Dün gece aslında uyuyakaldım. Ne zaman uykum geldiğini bile bilmiyorum. Ah, beşiniz..."

 

 

Zheng kızlara döndü. Fakat, orada yalnızca dört kızın durduğunu gördü. MoLi yoktu. Aniden yaşadığı şeyin sadece bir yanılsama olmadığını fark etti. Uyuyakaldıktan sonra bir kızın öldüğüne tanık olmuştu. O kız MoLi'ydi.

 

 

"Öldü mü?"

 

 

Diğerlerinin yanıtı beklediğinden farklıydı. Ona tuhaf bir şekilde baktılar. Xuan bir süre sessizlikten sonra konuştu. "Aramızda MoLi diye bir kişi yok. Bu filmde üç çaylak var, ShuLan, Ouyan Wei ve LiuYu. Ve bir de 11 kıdemli."

 

 

"Mümkün değil!" Zheng gözlerini fal taşı gibi açarak takımına baktı. Qi'si ve Kan Enerjisi buradaki herkes yanlış cevap verdiği an aktifleşmeye hazırdı. Bu hala rüya olmalıydı. Takım çaylağı nasıl unutabilirdi? Yoksa değiştirilen kendi hafızası mıydı?

 

 

Yine de, hiç kimse garip bir şey yapmadı. Heng ve YinKong, Qi ve Kan Enerjisi hareketini hissettiklerinde ona tuhaf tuhaf baktılar. YinKong savunma pozisyonuna geçti. Zheng takımın içindeki en şüpheli duran kişiydi.

 

 

(Hayır. Bu bir rüyaysa, Qi ve Kan Enerjisi kullanamazdım. Enerjiler bunun bir rüya olmadığını kanıtlıyor. O zaman neden MoLi diye biri yok dediler? Benim hafızam mı hatalı? Başından beri bir rüyada mıydım?)

 

 

Düşündükçe Zheng'i panik sardı. Bilinmeyen ve efsanevi olan şeyler en korkutucu olanlardı. Onları net bir şekilde gördüğünüzde korkmazdınız.

 

 

 

 

Takımın kalanı Zheng'de bir sorun olduğunu fark etti. HongLu ona doğru yürüyüdü ve, "Ne oldu? Normal görünmüyorsun."

 

 

Zheng buruk bir şekilde gülümsedi. Nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Pencerelerden vuran parlak ışık biraz daha çoğaldı. "Gidip kahvaltı yapalım. Dün gece ne olduğunu anlatacağım," dedi.

 

 

Takım tekrar birbirine baktı ve ardından Zheng'i yemek salonuna doğru takip etti. Herkes masaya oturduğunda, Zheng yavaş yavaş anlattı. Sonra takımın tecrübesiyle kendisininkini karşılaştırdı ve her şeyi hatırladıklarını öğrendi, planlarını tartıştıkları zamanı, şehre doğru gittiklerini ve bu kasabaya geri döndüklerini. Kayıp olan tek anı MoLi'ydi.

 

 

"Zheng." LiuYiu dikkatle söyledi. "Burada gerçekten MoLi adında birisi yok. Diğer iki kızla iyi anlaşıyorum. Kimse bu yeni geleni tanımıyor. Freddy rüyanda seni kandırdı mı?"

 

 

Zheng bir an için düşündü ve sonra başını iki yana salladı. "Aslında sizin Freddy tarafından kandırıldığınızı ve hafızası sağlam olanın ben olduğumu düşündüm.  Ancak, madem hiçbiriniz onu hatırlamıyorsunuz, kandırılan ben olmalıyım. Bizde öyle biri..."

 

 

"MoLi diye biri var!" HongLu birden bağırdı. Tepkisi diğerlerini şok etti. Hepsi birden ona baktı.

 

 

HongLu saçıyla oynadı. Bakışları takımın üzerinde dolaştı ve Xuan ile Zheng'de sabitlendi. Bir saç teli kopardı ve, "Zheng, bu kızı hala hatırlıyorsun değil mi?"

 

 

Zheng başını salladı. Herkesin MoLi'nin varlığını inkar etmesine rağmen, onun hafızasında vardı. Yüksek istatistikleri onun yüzünü ve sesini net bir şekilde hatırlamasını sağladı. Kafasını sallarken bundan daha emindi.

 

 

HongLu, "O zaman onu unutma... Şu an bir rüyada olduğumuzdan şüpheleniyorum." Xuan hariç herkes şok içinde ona baktı. YinKong parmağını yemek bıçağıyla deldi. Bir damla kan çıktı. Kanı yaladı ve, "Acıyı hissedebiliyorum."

 

 

HongLu onayladı, "Acıyı hissedebildiğimizi biliyorum... Sorum şu, gerçeklik nedir?"

 

 

Takımın kafası karışık görünüyordu. HongLu devam etti, "Gerçeklik beynimizin gördüğü şeydir. Beynimiz bir şeyi tespit etmezse ve biz onun varlığını hesaplayamazsak ya da onu araçlarla tespit edemezsek, var olup olmadığına karar veremeyiz. Benzer şekilde, beynimiz acı sinyalini gönderdiği sürece, hiçbir yaralanma olmadan bile acıyı hissederiz. Neden bu bir rüya olmasın?

 

 

Tanrı bizi film dünyasına soktuğunda, senaryoyla bir şekilde bağlantılı rastgele bir konum mu seçiyor? Tanrı neden bizi direkt bir rüyanın içine koymasın? Belki bariyerden çıktığımız andan beri bu rüyanın içindeyiz. Eğer durum buysa, birçok soru açıklanabilir, mesela neden akıl almaz bir şekilde kasabaya geri döndük?"

 

 

Zheng hemen sordu, "O zaman neden benim hafızamda çaylak varken sizinkinde yok?"

 

 

"Belki senin ruhsal durumun özeldir, belki güçlü olduğun içindir ya da belki onun ölümüne şahit olduğun için... Pek çok ihtimal var. Biz onu unuttuk ama sen unutmadın... Bilmeniz gereken önemli bir şey var. Burada kimseyi unutmayın, o kişi kim olursa olsun. Eğer bir rüyadaysak bu dünya nasıl var oluyor? Burası bizim ve birbirimizle ilgili anılarımız üzerine kurulu. MoLi öldürülmedi, sadece unutuldu. Hepimiz onu unuttuğumuzda, varlığı bitecekti. Sanırım Freddy'nin amacı bu. Öldürülmüş, unutulmuş, korku. Zihinsel olarak birbirimizden kopana ve kimse birbirini tanımayana kadar. Çin Takımı'nın işi bitecek!" dedi HongLu. 










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr