Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa

Şehirdeki otel büyük değildi. Pansiyon olarak adlandırmak daha doğru olurdu. Bina sadece beş katlıydı. Kesinlikle on beş kişi için yeteri kadar oda vardı fakat hepsini sığdıracak kadar tek kişilik ferah bir oda yoktu. Takımın ilk önce şehre gitmeye karar vermesinin asıl sebebi buydu. Ne yazık ki, sıkışıp kalmışlardı ve bu otele yerleşmek zorundaydılar.

"Ne berbat koşullar. Bu oteldeki en büyük odaya dört kişi zar zor sığar... İçeriye on beş kişi sokmaya çalışsak kimsenin uyuyakalacağını zannetmem. Oturacak yer bile olmazdı. Bir iki gün için iyi ama otuz gün? Eminim bunu kimse istemez, değil mi?" Zheng önünde oturan insanlarla konuşurken omuz silkti.

Takım otelin çatısına çıktı. Yıldızlı gökyüzünün altında daire şeklinde oturdular. Zheng'in lider olarak durumu ele alma sorumluluğu vardı.

"Bu filmin tehlikesine şahit olduk. Dürüst olmak gerekirse ne zaman uyuyakaldığımı hatırlamıyorum. Vücudum 10-15 gün uyanık kalacak kadar güçlü ve Qi ile bir aya kadar uyanık kalmak için Qi ile daha da güçlendirebilirim. Yani bir rüyanın içine bu kadar kolayca düşeceğime inanmıyorum. Tek ihtimal Tanrı'nın bu kasabadan ayrılmaya çalışanları bir rüyaya sokmak için filmi değiştirmesi," dedi Zheng.

Geri kalan üyeler birbirine baktı. Gün onlar için tuhaf geçmişti. Herkes Elm Sokağı Kabusu'nun nasıl bir dünya olduğunu bilerek gelmişti. Öğrendikleri bilim bu dünyayı açıklamak için kullanılamazdı. Yine de, bugün olan şey onlar için akıl almaz bir şeydi. Bu filmin bir çözümü yok muydu? Son Durak'ta olduğu gibi ölümleri çoktan belirlenmiş miydi?

"Tuhaflık akıl almaz derecede. Elm Sokağı Kabusu'nu hayalet türü veya akıl almaz türde film olarak adlandırabiliriz. Senaryosun kendisi basit. Ancak, rüyalar en tuhaflar arasında. Gerçek dünyada olamayacak şeyler bir rüyada olabilir. Asla uyumamanızın dışında, rüyalarınızda savunmasız hale gelirsiniz. Bu yüzden bu filmi çözülemeyen türde gruplandırıyoruz," dedi HongLu.

Diğerleri de onaylayarak başlarını salladı. Tüm ekipmanlar rüyada işe yaramaz hale geldi. Kimse silahlarını içeri sokamadı. Muhtemelen yetenekleri için de aynısı geçerliydi. Rüyalar kişinin hayal gücüydü. Birinin hayal gücü onun her şeyini belirlerdi. Bazı açılardan, tam olarak Xuan'ın söylemiş olduğu gibiydi. Hipnoz ve Lambda Sürücüsü şeytan rüyasına girdiği anda onu öldürmesine izin verebilirdi.

Zheng uzun bir nefes verdi. "Aslında aynı odada kalıp birbirimize yardım etmek için bugün şehirde bir otel bulmayı planlamıştım... Neyse, artık durum böyle olduğu için bu kasabaya yerleşelim. Önümüzdeki 30 gün için sizi görevlendireceğim. İçimizde 5 kadın ve 10 erkek var. 5 kadının hepsi bir odada kalsın. Kalabalık olacak ama idare etmek için elinizden geleni yapın. Kalan kişiler 5 kişilik iki gruba bölünsün. Bizim için de kalabalık olacak ama üstesinden gelmeliyiz. Bir kişi gece nöbet tutmak zorunda. Birinin kabus gördüğünü görünce, tütsüyü yakıp dört kişiyi de uyandırmak zorundasınız. Kişi hala kabusundan uyanamıyorsa, herkesi çağırın ya da en azından nöbet tutan diğer iki kişiyi çağırın." Zheng görevleri dağıttı, özellikle de çaylaklara vurguladı. Özellikle çaylaklar konusunda oldukça endişeliydi. Bu artık Garez'le aynı durum değildi. Çalacak bir senaryoları yoktu ve Zheng aynı kişi değildi. Korktuğu sorun çaylakların gece nöbetine özen göstermemesiydi. O zaman kabus görenler uyanamazdı.

Her neyse, Zheng görevleri birkaç kez daha tekrarladı ve takım dağıldı. İkinci katta yan yana üç odada kaldılar. Bu üç kişilik odalara beş kişilik yataklar zar zor sığıyordu. Yine de, keyif yapma zamanı değildi. Herkes kaşlarını çattı ve ardından yerleşti.

Geceyi atlatmanın en iyi yolu Garez'de yaptıkları gibi kalabalık bir açık alanda kalmaktı. Üyeler nöbetleşerek uyurdu. Ancak sahip olduğu dezavantaj, üyelerin burada geçirdikleri süre boyunca fiziksel olarak dayanamayacak olmalarıydı. Sonuçta 30 gün hayatta kalmak zorundaydılar. 30 gün boyunca sürekli stresli olmak veya uykusuzluk bir insanı ruhen çökertebilirdi.

Kadınların takımı üç çaylak içermesine rağmen aslında o kadar zayıf değildi. YinKong'un bir büyülü silahı vardı ve Lan bir ruh gücü kullanıcısıydı. Freddy'nin onu ele geçirip geçiremeyeceği merak konusuydu.

Xuan Zero, Kampa, Heng ve ChengXiao'nun olduğu takımı yönetiyordu. Xuan, Freddy'nin dengiydi. Heng ve ChengXiao da onu alt etmek için büyülü silahlara sahipti. Bu grup rüyada veya gerçekte olsun her şekilde güvendeydi.

Zheng, WangXia, HongLu, TengYi ve LiuYu'nun olduğu grup nisbeten daha zayıftı. Gerçi Zheng'in gücüne inananlar en güçlü takım olduğunu düşünebilirdi. Yine de, Zheng içten içe korkuyordu.

(Freddy insanlara rüyalarında saldırıyor... Benim ruhsal durumum zayıflıklarla dolu. Şu an bu takımdaki en zayıf kişi ben olabilirim. Fiziksel güç ruhsal duruma eşit değildir.)

Kötü his daha da güçlendi. Zheng neler olabileceğini bilmiyordu ama kesinlikle bu filmle ilgiliydi, belki de Freddy ile.

(Sadece uyumamam gerek. Gece boyunca Qi ile meditasyon yapacağım ki bu da Qi'yi rafine etmeme yardım edecek. 30 gün zor olacak ama geçecek. Malesef Freddy'i öldüremeyeceğim. Hayat daha önemli.)

Zheng kararını verdikten sonra, odasına yönelip meditasyona başladı. LiuYu meraklandı ve sordu. Zheng Qi'nin geliştirmelerden biri olduğunu söyleyince heyecanlandı. LiuYu'nun kendisini rahatsız etmesini durdurmak için Zheng'in çok fazla ikna edici olması ve Yetiştirici geliştirmelerini anlatması gerekti. LiuYu yatakta uyuyakalmadan önce bir saat daha kendi kendine konuşmaya devam etti. Diğer üçü çoktan uykuya dalmıştı.

Zheng uyanık kalacağı için bu gruptaki dört kişinin endişelenmesine gerek yoktu. Zheng'in gerçekteki gücü Tanrı zorluğu arttırdıktan sonra bile Freddy'den korkmadı. Hatta Freddy'i Yıkım'la tek bir atışta indirebilirdi.

Zheng meditasyona ve Qi'yi rafine etmeye devam ederken anormal bir şey fark etmedi. Diğerlerinin nefes alıp verişi oldukça sakin geliyordu. Kabus belirtisi yoktu. Yine de, o kötü his gitgide arttı. Bir şey unutmuş gibiydi.

(Kadınların grubundan mı? Uyanık kalan ilk kişi kesinlikle YinKong. Herhangi bir problemi yoktur. Gece yarısı oldu. Yani üçüncü kişinin sırası. Çaylaklardan biri mi?)

Zheng daha çok endişelendi. Kapıya yönelirken yerine geçmesi için WangXia'yı uyandırdı. Koridor ürkütücü derecede sessizdi fakat gerçeklikte olduğu için korkmadan yürüdü.

Kadınların odasına doğru baktığında, kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Kapı kanla boyanmıştı. Yer, tavan, duvarlar her yer kanla kaplıydı. Sanki bir katliam olmuştu.

Zheng bir saniye bile düşünmeden kan izlerine doğru koştu. Köşeyi dönünce titreyen bedeniyle yürüyen bir kız gördü. Etleri parçalanmıştı. Tendonları zemine, tavana, duvarlara kadar yapışmıştı. Bu tendonlar onu ileri sürüklüyordu.