Cilt 16: Bölüm 32-3

avatar
987 12

Terror Infinite - Cilt 16: Bölüm 32-3


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa



 

YinKong kafasının içinde bir patlama hissetti. Bir anda büyük bir öldürme niyeti dalgası belirdi. Fakat daha sonra Harrowdale Vadisi'nde yaşadığı sahneyi hatırladı. Kibar gülümsemesi olan o adam... Geçmişte ona ve bütün kardeşlerine gerçekten değer vermişti. O adam önündeki kişiydi, Zhao ZhuiKong'du.

 

 

YinKong'a şaşkın bir şekilde baktı. "Fena değil. Öldürme niyetini gizlemeyi öğrenmişsin. İkimiz de suikastçıyız. O yüzden unutma, hedefin ölmeden öldürme niyetini belli etme." Yavaşça YinKong'a doğru yürüdü.

 

 

YinKong dişlerini sıktı. Yanından geçerken tek kelime etmeden izledi. Vücutları karşı karşıya geldiği an sordu. “Ne yapacaksın?”

 

 

"Elbette yoldaşlarını öldüreceğim. Sormaya gerek var mıydı?" ZhuiKong yüzünde bir gülümsemeyle arkasını dönmeden konuştu.

 

 

YinKong tereddüt etmeksizin kılıcını çekti. Görünmez kılıç vücudunun üst tarafını kesti. Fakat, hiçbir şeyi kesmemiş gibi bir his oldu. Bir saniye sonra, boynuna yerleştirilmiş iki parmak buldu. ZhuiKong o fark etmeden önce arkasına geçmişti. Kılıç sadece bir gölgeyi kesmişti.

 

 

“Beni engellemek için iyi bir kız değilsin. Diğer adamı kızdırmayı göze alamam fakat bu onun en zayıf noktası. Üstelik, umduğum güce ulaşmadı. Ölüm onun için en iyisi. Aksi takdirde, potansiyellerin en güçlüsünü kepaze eder." ZhuiKong gülümseyerek söyledi.

 

 

YinKong soğuk bir şekilde baktı. "Onu... Ya da onları öldürmek istiyorsan, cesedimi çiğnemen gerek! Bu zamana kadar beni öldürmeyi istemedin mi hem? Neden şimdi yapmıyorsun?"

 

 

ZhuiKong başını çenesinden tutarak kaldırdı. Onun önüne geçti ve ardından dudaklarından öptü. Garip bir şekilde, YinKong bu sefer ne onu ısırdı ne de nefretini dile getirdi. İki gözyaşı çizgisi inci gibi parlak yüzünden aşağı indi. Onu öptüğü için gözyaşları durmak bilmiyordu.

 

 

"ZhuiKong, kendi nedenlerin vardı değil mi? Beni ve herkesi her zaman korumuş olan sen, kendi nedenlerin vardı değil mi?" Dudakları ayrıldığında, YinKong sakince konuştu fakat gözlerindeki ışıltı sönüktü.

 

 

Zhuikong'un gülümsemesi soldu. Bununla birlikte gözlerinde soğukluk vardı. Karmaşık hissettirdi, kendisini kelimelerle ifade edemiyordu ve bir kırılganlık hissetti. Bu psikopat suikastçı aslında savunmasızlık gösterdi.

 

 

"YinKong, Ben…”

 

 

Gözleri insanlığı gösterir göstermez, vücudu aşırı bir acı çekiyormuş gibi titriyordu. Her seferinde bir kelime söyledi. Daha ikinci kelimeyi söyledikten sonra, arkasında bir buz dalgası yükseldi. Birkaç buz mızrağı, ayazla ikisini delmeyi amaçlayan bir kuvvetle vurdu!

 

 

Zhuikong'un gözleri anında keskin ve soğuk haline dönüştü. Kafasını çevirmeden, YinKong'u tek koluyla kavradı ve diğeriyle arkasına doğru bir hançeri salladı. Hançer ona doğru yaklaşırlarken hemen buz mızraklarını bloke etti. İleri sıçramadan gelen gücü kullandı.

 

 

İkisi yamaçta duruyordu. Bu sıçrama onu yerden birkaç yüz fit yükseklikteki uçuruma çıkarmıştı. Ancak, ZhuiKong rüzgarla birlikte süzüldü. Üç saniye sonra, YinKong sırrını keşfetti. Her nasılsa rüzgarın içinde bir kağıt parçası gibi yerçekiminden etkilenmeden süzüldü. İniş sırasında ona zarar vermeyecek sabit bir hızda süzüldü. Sanki iki metrelik yükseklikten atlamış gibiydi.

 

 

Buzlanma, uçurumun dibine ulaştıklarından sonra yayılmayı bırakmadı. Gungnir'in deli çığlığını duydular. ''Gel! Gel beni öldür! Beni ve takımımı sinsi bir saldırıyla bastırmadın mı? Gözümün önünde derilerini yüzmedin mi? Beni hadım edip bataklığa diri diri gömmedin mi? İşte şimdi buradayım! Gel öldür beni!"

 

 

Bu kesinlikle Kuzey İzlanda Takımı'nın lideri Gungnir'in sesiydi, . Buz Çağı'nı kullanmıştı. Yetenek, Zheng'in Yıkım'ı gibi sınırlı bir süreye sahipti ancak AOE gücü Yıkım'ın baya ötesindeydi. Buzlanma hızla birkaç yüz metreküplük alana yayıldı, ZhuiKong ve YinKong inene kadar yamaç büyük bir buzdan kayaya dönüştü. Buzlanmanın gürültüsü ikisinin yirmi metre yukarısından bastırıyordu.

 

 

''Hay s*keyim! Sakladığım tüm enerji taşlarımı kullandım. Gücü ve yaşamayı s*keyim! Bir hayalete dönüşecek olsam bile ilk önce seni öldüreceğim! Bu Logia Şeytan Meyveleri'nin en büyük gücü! Ben evrenim! Kim evrene rakip olmaya cüret eder?”

 

 

Gungnir belli ki delirmişti. Sesi buzlanmanın en yoğun kısmından yankılandı. Gücünü serbest bırakmaya devam ederken, Mordor'un bir ateş arazisi olmasına ve Kıyamet Dağı'na çok yakın olmasına rağmen, kalın bir buz tabakası bin metrelik bir alanı kapladı.

 

 

Buzlanmanın onu kovalaması sırasında ZhuiKong hiçbir endişe göstermedi. Kollarında YinKong ile rahatça yürüdü. Ama gerçek hızı buzlanmadan çok daha hızlıydı. İki taraf, biri diğerini kovalayarak koşuyordu.

 

 

ZhuiKong bir kayanın üstüne atladı ardından birden durdu. Yaklaşan buzula gülümsedi. "Merak ediyorum... Enerji taşlarından bahsetmiştin değil mi?”

 

 

Buzul ayrıldı ve onları süpürmek yerine iki kişiyi kuşattı. Gungnir'in sesi geldi. "Doğru! Logia meyvesinin en büyük gücünü kullanacak nitelikte olmadığımı kabul ediyorum. Hie Hie no Mi gücü doğanın gücüne rakiptir. Yalnızca beşinci aşamayı açanlar ve enerji üzerinde kontrol sahibi olanlar böyle bir güce sahip olabilirler. Bu gücü kullanmak için enerji taşlarına güveniyorum!”

 

 

ZhuiKong başını salladı. ”Ah, iyi o zaman... " Ayağını birkaç kez yere vurdu. Güç, üzerinde durduğu kayayı paramparça etti. Aynı zamanda, buzul ona ve YinKong'a doğru geliyordu.

 

 

Buzul iki kişiye ulaşmadan hemen önce, etraflarındaki zeminden kaynar su ve buhar yükseldi. Su, buzula temas ettikten sonra dondu ama sanki sonsuz bir tedarik varmış gibi dışarı çıkmaya devam etti. Sadece iki saniye içinde, Gungnir'in çığlıklarını duydular.

 

 

"Dördüncü aşamada sonsuz küçük kontrol adı verilen bir yetenek var. Yere her dokunduğumda, altında gömülü olanı hissedebiliyorum. Yerden tepme kuvveti, su akışı, lav. Dağın üzerinde bir volkan ve buradaki toprağın altında da bir kaplıca suyu var. Sıcaklığı oldukça yüksek,” dedi ZhuiKong.

 

 

Gözleriyle görebildikleri gibi yere sadece birkaç kez vurmadı. Darbelerinin her biri düzinelerce vuruşun sürekli birbirini izlemesinden oluşuyordu. Yaptığı yüz vuruş, zemini paramparça eden bir titreşim yarattı. Sonra kaplıca suyu ve buhar onun etrafından fışkırdı. Sonsuz küçük kontrol ustalığı hayal edilebilirliğin ötesindeydi.

 

 

"Ve sonra kovalamayla ne kadar zaman kaybettiğine bak. Ne kadar enerjin kaldı? Sanırım bu alanı dondurabilirsin. Ortada duruyorum. Ayaklarımı dondur ve koşamayayım.” Gülümseyerek söyledi.

 

 

Buzul, sıcak su ve buharla çarpıştı. Her darbe buzulun soğukluğunun yoğunluğunu biraz azalttı. Buharın sıcaklığı, suyun kaynama noktasını aştı. Bu buhar tüm bu zaman boyunca toprağa sıkıştı ve sıcaklığı artmaya devam etti. Bu fırsatta yerden uçsuz bucaksız buhar patladı. Ortadaki iki kişi bile, buharı doğrudan kaplayan buzuldan bahsedilmeksizin, ısıyı hissetti.

 

 

Buzul sonunda buharın içinden geçti ama artık formunu koruyamadı. Gungnir, üst vücudu insan formunda ve alt vücudu buzun bir parçasında kalmış halde önlerinde belirdi. ZhuiKong onunla konuşarak zaman harcama havasında değildi. Gungnir'e bir bakış attı. Bir sonraki an, Gungnir'in kafası elindeydi.

 

 

"Böyle güçlü bir yetenek... Ne yazık ki, potansiyelin yok. Sen de olgunlaşmamış sevimli elma değilsin... Yo, YinKong. Yoldaşlarını şimdilik bağışlayacağım. Ona, ölmek istemiyorsa olabildiğince hızlı gelişmesini söylemelisin. Hala çok zayıf.”

 

 

ZhuiKong, Yinkong'u bir kolla taşıyordu ve diğeriyle  Gungnir'in başsız bedenini tutuyordu. Cesedi buharın en zayıf olduğu yere attı. Vücut buharı bloke ederken, tekrar cesedin üstüne atladı. Hemen sonra bu buhar alanını zaten terk etmişti.

 

 

ZhuiKong, boş bir yere geldikten sonra Yinkong'u serbest bıraktı. Kaybolmadan önce Yinkong'a tekrar bakmadı, sadece son sözlerini kaldı.

 

 

"Güçlenmek için elinden geleni yap, YinKong... O zaman seni öldürmek için geri geleceğim.”

 










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44325 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr