Cilt 16: Bölüm 32-4

avatar
1029 13

Terror Infinite - Cilt 16: Bölüm 32-4


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa




Zheng henüz cehennemden döndüğünü bilmiyordu. Yinkong'un varlığı, Zhuikong'un onlara suikast yapmaktan vazgeçmesine neden olmuştu. Zheng, Yıkım'a girmeyi başarsa bile, şu anda fiziksel durumu göz önüne alındığında ZhuiKong'a rakip olamazdı. Dahası, gelecek olan bir suikastti. Muhtemelen Zhuikong'un suikastına dayanabilecek kimse yoktu.

 

 

Zheng neyse ki olanlar hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Durum, Lan'ın ruh taramasına bağlı monitörünün altındaydı. Xuan'ın zihniyle temas kurdu. Ayrıntılı konuşacak zaman değildi fakat Zheng, Xuan'ı fena bir şekilde dayak yiyeceği konusunda kibarca bilgilendirdi.

 

 

“Ne yaptığını ya da yapmayı planladığını hala bilmesem de kesin olarak şunu söyleyebilirim ki, Tanrı'nın Boyutu'na geri döndüğümüzde senin için planladığım şeye hazırlıklı olman gerekiyor.” Sesi sert olmaktan ziyade yumuşaktı. Ancak, sözlerinin içeriği ile birleştirildiğinde bu garip geliyordu.

 

 

"Ah." Xuan, tehdit edilmekten zerre endişe etmiyormuş gibi yanıt verdi. “Sana hatırlatmam gereken iki şey var. İlk olarak, Sauron'un ölümü. En iyi durum, mümkünse bu ödülü ekibimizin alması. İkincisi, zaman hakkında. Geri sayım beş takımın da Mordor'da toplanmasıyla başlar. Dört takım burada. Son takım, Kuzey İzlanda Takımı muhtemelen silindi. Bu nedenle, bu son süre içinde Tek Yüzük'ü ele geçirmeliyiz.”

 

 

Zheng ciddileşti. "Sauron için... Zor olacak. Gücünü bilmiyoruz ama son Nazguldan daha zayıf olması pek olası değil. Nazgulu halletmek için baya uğraştım. Şimdi kıpırdayamıyorum bile. Sauron gelirse... Dürüst olmak gerekirse, onu yenecek öz güvenim yok.”

 

 

Xuan sakince konuştu. "Heng ve YinKong yapsın. Her zaman kendi gücüne çok fazla güveniyorsun. Sen sadece Çin Takımı'nın bir üyesisin. Diğer takım üyelerinin güvenliği konusunda endişelensen de onlara da güvenmen gerek. YinKong döndüğünde Sauron'a saldırıyı başlat.”

 

 

Onların konuşmasından önce Mordor'da nadir bir sahne yaşanıyordu. Muazzam Mordor ordusu, Anubis'in Ordusu'nun katılımı sayesinde geri itiliyordu. On binlerce Anubis savaşçısı orkları kovalıyordu. İttifak sadece onların desteği olabilirdi. Anubis savaşçıları  yakından takip ettiler, yerde yatarak ağlayan orkların işini bitirdiler.

 

 

Anubis savaşçıları yorgunluk ya da yaralanma diye bir şey bilmiyorlardı. Tek hedefleri ileri saldırmak ve önlerindeki bütün canlıları öldürmekti. Ork ordusu yavaş yavaş Kara Kapı'dan uzaklaştırıldı. Ordu çökecekken orkların ortasında tam zırhlı bir dev ortaya çıktı.

 

 

Zırh sekiz metre yüksekliğindeydi. Dev bir topuz kullanıyordu. Vücudu siyah sis aurası yayıyordu. Sol elinin parmağında siyah ışık yayan bir yüzük vardı. Bu zırhlı dev Karanlık Lord Sauron'du!

 

 

Gelen Anubis savaşçılarına topuzu salladı. Siyah bir rüzgar Anubis'lere doğru esti ve canavarları bir anda çürüttü. Çürüme, bu kum ve topraktan gövdeleri, yerde yatan orkların cesetlerini yok ederek boş bir araziyi geride bıraktı. Sauron'un bu tek saldırısı binlerce Anubis savaşçısını yok etti.

 

 

“Bu sahne... Yeniden yaşandı!” Gandalf, uzaktaki aşınmış araziye baktı ve haykırdı. "İnsanlar ve Elfler bir ittifak içinde birleşerek tarih yazmıştı. Üç Elf kralı üç büyük yüzük ile savaşa girmişti. Yine de Sauron ittifakı tek başına durdurmuştu. İttifak yok edilmenin eşiğindeydi. Eğer Narsil, Sauron'un elinden Tek Yüzük'ü kesmeseydi, insanlar ve Elfler bu çağda var olmayabilirdi.”

 

 

Film karakterleri çaresizlik içinde Zheng'e baktı. Plandaki koz oydu. Balrog'a karşı mücadelede ve Miğfer Dibi'ndeki savaşta gösterdiği güç, film karakterlerinin hayal gücünün ötesindeydi. Böylece, Zheng'in bu savaşın ana gücü olmasına, Sauron'un yeniden canlanma ihtimalinde ona rakip olma gücünün olduğuna karar verildi.

 

 

Kimse Zheng'in Gondor'da bu kadar ciddi yaralanmalara maruz kalacağını tahmin edemezdi. Artık bu sorumluluğu taşıyamazdı. Fakat, Sauron'un gücü yüreklerine korku saldı. Film karakterleri Sauron'u asla yenemezlerdi.

 

 

"İşler bu noktaya geldiyse..." Aragorn iç çekti. "Saldırıyı ben yöneteceğim. Narsil bir zamanlar Sauron'a karşı geldi ve bugün tekrar yapacak! Tek ihtiyacım olan elindeki Tek Yüzük'ü kesmek. Tek korkum onun çürüme aurası. O kadar güçlü ki, yaklaşamayabilirim bile…”

 

 

Gandalf asasını kavradı. "Çürütücü aurayı engellemek için sana bariyer sağlayabilirim. Ancak, bu bariyerin Sauron'un doğrudan saldırılarına karşı şansı yok.”

 

 

Film karakterleri birbirlerine baktı. Gimli bağırdı. "Dert değil! Hepimiz seninle savaşacağız!”

 

 

Legolas onayladı. "Ayrıkvadi'den onca yol geldik. Ne için? Karanlık Lord'u gömmek için... Yolculuğumuzun son durağına geldik. Ölüm bizi alana kadar savaşacağız!”

 

 

Gimli iç çekti. "Bu ne kadar ironik. Bir cüce bir Elf'in yanında savaşarak ölecek.”

 

 

Legolas güldü. “Ya... Bir arkadaşının yanında savaşarak ölürse?”

 

 

"Arkadaş..." Gimli'nin gözleri uzaklara baktı. Ağır bir şekilde başını salladı. "Tabii! Arkadaşlarının yanında ölümüne savaşacak!”

 

 

Film karakterleri sohbet ederken Anubis'in Ordusu neredeyse silinmişti. Bu kadar çok ork öldürdükten sonra ordunun yarısı kaybolmuştu. Sauron'un güç gösterisi, kalan Anubis savaşçılarını hızla yok etti. Ork ordusu hala on binlerceydi fakat cesaretleri bu noktada paramparça edilmişti. Kaçmalarını engelleyen şey Sauron'un varlığının emriydi. Savaşta yer alma yetenekleri önemsizdi. Fakat Sauron tek başına böylesine hükmedici bir baskı koydu. Tam zırhlı vücut ileri yürüdü. Her adım durdurulamaz bir güç içeriyordu. Bu baskı, insan ordusunu her adımda geri çekmeye zorladı. Anubis'in Ordusu'nu nasıl yok ettiğini açıkça gördüler.

 

 

Aragorn ordunun geri çekilişini izledi. Entler, Kara Kapı'nın dışında kaldı. Sauron'a olan morallerini kaybederlerse savaş sona ererdi... Ve onu öldürmeyi başaramazlarsa gücünü aldığında insanlığın yok oluşu kesinleşecekti!

 

 

"Savaşın! Hayatta kalmamız için!" Aragorn, Anduril'i kılıfından çıkardı. Savaş alanında parlak gümüş bir ışık parıldadı. Bağırdı ve savaş atı Sauron'a doğru hücuma geçti.

 

 

"Savaşa!” Gimli bağırdı ve yayan bir şekilde hücuma geçti. Savaş atı sürmüyordu.

 

 

"Özgürlük için!” Legolas derin bir nefes aldı. Yayına üç ok yerleştirdi. Oklar Sauron'un alnının ortasını hedef aldı.

 

 

"Düşmanlarımıza ölüm getirmek için!” Theoden bir askerden mızrak aldı. Mızrak yaklaşık dört metre uzunluğundaydı. Savaş atının üzerinde Sauron'a karşı hücuma geçti.

 

 

Aragorn ve Anduril, Sauron'a ilk yaklaşanlardı. Gümüş ışık, siyah sisi dağıtma yeteneğine sahipti. Çürütücü sis Aragorn'a zarar veremezdi. Gandalf da onu bir bariyerle sardı. Aragorn kılıcını Tek Yüzük'ün olduğu kola doğru savurdu.

 

 

“Ne kadar oldu? Isildur'un varisi! Beni tekrar mı öldürmeye çalışıyorsun?” Sauron'un derin sesi zırhın içinden yankılandı. Gürzünün uzunluğu beş metreden fazlaydı. Son derece hızlı hareket etti ve Anduril'le çarpıştı. Çat! Aragorn elinde güçlü bir baskı hissetti. Savaş Qi'sinin bu baskıya karşı şansı yoktu. Uçarak savruldu. Savaş atı, ağzından kanlar fışkırırken yere düştü  ve bu saldırı altında öldü.

 

 

Aragorn beş metreden fazla savruldu. Gimli, Sauron gürzü geri çekmeden önce saldırdı. Sauron'un kolunu kesmek yerine, Gimli zırhın birleşme yerine baltasını sapladı. Darbe bir tangırtı sesi çıkardı. İnsanlardan üstün bir güç ve savaş Qi'si vardı ama yine de çarpma zırhta sadece küçük bir iz bırakmıştı. İz zırhta birkaç santimetre derinliğindeydi. Bununla beraber, eli başparmak ve işaret parmağının arasından da yara almıştı.

 

 

"Ne kadar sert!" Gimli bağırdı. Sonra Sauron onu tekmelerken karnındaki acıyı hissetti. Tekme, Gandalf'ın üzerine yerleştirdiği bariyeri kırdı. Neyse ki, tekmenin gücünü azaltmıştı. Gimli, bu filmin ana karakterlerini bir cüce tarafından zayıflatmak yerine on metre uzağa uçuruldu.

 

 

Ön taraftaki iki kişi Sauron'a kayda değer bir zarar veremeden sadece birkaç saniye içinde yaralanmıştı. Sauron iki adımda Aragorn'a yürüdü ve saldırısına hazırlandı. Tam o sırada, Legolas yerleştirdiği üç oku kafasına doğru serbest bıraktı.

 

 

Üç okun ilkinin gücü katlanarak büyüdü. Hızı insan gözünün yakalayabileceğinin çok ötesindeydi. Bong! Ok, Sauron'un miğferini deldi. Miğfer böyle güçlü bir atış aldıktan sonra bile patlamadı. Malzemesi bildikleri her şeyin ötesindeydi. Okun neden olduğu tek hasar, ok ucu büyüklüğünde bir delikti.

 

 

Sauron yaralandığına dair hiçbir iz göstermedi. Gürzü Aragorn'un belli ki bir pestile döneceği yere vururken hareketlerinde biraz olsun gecikme yoktu. Aragorn yan tarafa kaydı ve gürzü kıl payı atlattı. Gürz yerde, Aragorn'un hayatını kesinlikle alabilecek olan büyük bir delik açtı.

 

 

Theoden da Sauron'a ulaştı. Vücudundan Savaş Qi'si patladı. Mızrağı Sauron'un sırtına fırlattı. Mızrak göğsünü delip geçti. Bir an gecikmeden, Theoden kılıcını çekti ve Sauron'un koluna savurdu.

 

 

Ancak, Sauron beklediğinden daha hızlı tepki verdi. Kılıç, Sauron'un koluna ulaşamadan gürz arkasını döndü ve Theoden'a vurdu. Kılıç anında paramparça oldu. Theoden da Aragorn'a olduğu gibi yere serildi. Gürzün vuruşunun farkı, Aragorn kılıcıyla engellemişken Theoden'a tam olarak çarpmıştı. Theoden'in yaşama şansı düşüktü.

 

 

“Ah!” Film karakterleri ve süvariler bağırıyordu.

 

 

Aragorn geri tırmandı ve bir kez daha Sauron'a saldırdı. Suratı kan içindeydi. Gimli ağız dolusu kan tükürdü ve ardından Aragorn'un arkasından koştu. Legolas okları tekrar yayına yerleştirdi.

 

 

"Lan, bize ruh taraması sağla... Heng ve YinKong, Sauron'u görüyor musunuz? Öldürün onu!"

 

 

Zheng grubun ortasında bağırdı. Artık savaşa katılma gücüne sahip değildi, ancak yine de lider olarak komutlar verebilirdi. Takım içindeki üyelerin koordinasyonu onun uzmanlığıydı.

 

 

Heng derin bir nefes aldı. Yayını sonuna kadar çekti. Sadece bir ok tutuyordu fakat kullandığı güç Legolas'ın üç oklu Patlayıcı Atışını aştı. Güdümlü Atış hazırdı.

 

 

Aynı zamanda, YinKong Sauron'a çok da uzak olmayan bir yerde belirdi. Sauron'a yaklaşırken adımları sessizdi ve kimse yokmuşçasına tuhaf bir şekil çizdi.

 









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44341 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr