Cilt 16: Bölüm 24-2

avatar
1108 11

Terror Infinite - Cilt 16: Bölüm 24-2


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa



 

Genom (Ç.N: Bireylerin veya hücrelerin taşıdığı toplam gen). Aynı türün tüm üyeleri genomlarının 99.9'undan fazlasını paylaştı. Kan bağı olanlar genomlarında son derece yüksek bir benzerliğe sahipti. İnsan genomları arasındaki benzerlikler, beden, zihin, zeka vb. gibi bir insanın özelliklerini oluşturdu. %0.1'den daha az olan farklılık ise yüz özelliklerini, karakteri, kan gruplarını vs. belirledi.

 

 

Tabii ki, insandaki genlerin çoğu, kişinin hayatında asla aktif değildi. Bu genler evrimin kalıntılarıydı. Tek hücreli yaşamın evrimi, çok hücreli yaşamın, amfibilerin... Ve nihayet insanın evrimi. Antik çağlardan gelen genlerin çoğu bizim genomuzda kaldı. Ancak, doğal seçilimin devam ettirmeyi seçmediği şey illaki kötü genler olmak zorunda değildi. Bazen, önce iyi genler elenirdi.

 

 

Eğer bir kişi DNA'sını tam olarak kontrol edebilseydi, bu kış uykusuna yatan genler, içinde saklı olan güçle ve benzer şekilde, öldürme ilkel içgüdüleriyle birlikte uyanırdı.

 

 

Zheng bu hissin başladığı zamanı hatırlayamadı. Yine de sanki Yıldız Gemisi Askerleri'nde birbiri ardına kanlı savaşlarda savaşırken ortaya çıkmıştı. Kilitsiz moda girip durdu, diğer kişilerin düşünce süreçlerini simüle etmeye devam etti ve ölümün eşiğinde durmadan mücadele etti. Bu durum sırasında, belli belirsiz bir his ortaya çıktı. Gerçek uyanış Ölümcül Deney'de gerçekleşti. Araştırmacılara karşı öldürme niyeti ve öfkeyle doluydu. Ve sonra çok sayıda evrimleşmiş licker ile savaştığında, bilincini kaybetti…

 

 

Bilinci geri geldiğinde, evrimleşmiş licker'ların büyük çoğunluğunun parçalara ayrımış olduğunu gördü. Üstelik o hiç yara almamışken. Genetik kısıtlamanın dördüncü aşamasını, DNA'nın kontrolünü ele geçirdiğini fark etti.

 

 

Bu dövüşten edindiği deneyime dayanarak, dördüncü aşamanın üç evresi vardı, başlangıç, orta ve yüksek. O başlangıç evresindeydi. Bu evrede, vücudunu en iyi hale getirecek şekilde eğitebilirdi. Vücudunu en uygun duruma ayarlamak için evrimden kalan hazırda bekleyen genleri uyandırabilirdi.

 

 

Bu aşamada, Tanrı'dan gelen vampir soylarına olan ihtiyacı artık o kadar önemli değildi çünkü en iyi potansiyelini ortaya çıkarmak için DNA'sını optimize edebilirdi.

 

 

Zheng şimdi DNA'sını ne kadar enerjisi olduğuna bağlı olarak ayarlayabilirdi ve böylece vücudu, Patlama ve Yıkım kullanımı ve onları tam potansiyelde kullanmak için daha uygun olurdu. Sadece dördüncü aşamanın kişinin değiştirilmiş yeteneklerini tam olarak kullanmasına izin verdiği su götürmez bir gerçekti.

 

 

Başlangıç evresi uyuyan genleri uyandırdı, vücudu optimize etti ve değiştirilmiş yeteneklerin tam potansiyelde kullanımına olanak verdi. Orta evre DNA'nın evrimine ve değişikliğine izin verdi. Kişi, vücudu mevcut en iyi durumunun ötesinde bir dereceye kadar optimize edebilir ve genlerin içinde bulunan bilgileri kullanarak yeteneklerin yaratılmasına izin verebilirdi. Yüksek evre, vücudun içindeki enerjiyi genetik düzeyde kontrol etmesine olanak sağladı. Bu beşinci aşamadan yalnızca bir adım gerideydi.

 

 

Zheng sol omzunu yavaşça hareket ettirdi ve bir Uruk-Hai'dan gelen mızraktan kaçtı. Sonra mızrağı omzuyla tuttu ve uçurarak yolladı. Mızrak 10'dan fazla Uruk-Hai'ı yatay olarak biçti. Mızrakla onlara değdiğinde bu Uruk-Hai'ların kolları ve bacakları vücutlarından ayrılıyordu. Sadece omzundan bir yakalama bile çok güçlü olmuştu.

 

 

Zheng kolunu uzattı ve ona mızrak ile vuran Uruk-hai'yi yakaladı. Ellerini üzerine bastırdı. Uruk-Hai parçalara ayrıldı.

 

 

Duvardaki insanlar ağızları ve gözleri kocaman açılmış halde şok içinde baktılar. Aşağılarındaki savaş alanında, bir ölüm makinesi Uruk-Hai ordusuna ilerliyordu. Aşırı hızlı hareket etmiyordu fakat beş metre yakınına giren herhangi bir canlı bir sonraki saniye içinde parçalara ayrılırdı. Zheng, Kaplan Ruhu'nu bıraktı. Vahşi bir hayvan gibi hırıldıyordu. Bütün ölümleri çıplak elleriyle parçalayarak olmuştu. Uruk-Hai'lar bu noktada aslında acınacak haldeydi. Duvarda dikilen köylüler bu kanlı olay yeri karşısında kustular.

 

 

Zheng'in dördüncü aşamayı açtığını gizleme sebebi buydu. Bu muazzam gücü kontrol edemiyordu. Dördüncü aşama üçüncü aşamadan tamamen farklıydı. Yaşamın kaynağına gerçek anlamda dokunduğu tek aşama buydu. Başlangıç evresi, geçmişin kalıntılarını uyandırdı, fakat aynı zamanda istedikleri tek şey hayatta kalmak olduğunda, basit yaşam formlarının sahip olduğu kan için çılgınlık ve şehvet uyandırdı. Sebepsiz bir şehvetti. Zheng'in şu anda tek istediği gördüğü her şeyi öldürmekti. Uruk-Hai'ları, büyücüyü, duvardaki insanları, Çin Takımı üyelerini bile. Sahip olduğu güçle kimseden korkmuyordu.

 

 

Ancak, Uruk-Hai'lar ona en yakın olanlardı bu yüzden ilk önce onlara saldırdı. Her geçen saniyede birçok Uruk-Hai  parçalara bölünüyordu. Kafa, göğüs, karın, saldırdığı her bölge ölüme neden oluyordu. Zheng ağzının kenarındaki kanı yaladı. Kırık duvardan çıkınca Uruk-Hai ordusunun neredeyse 20 metre içine girdi. Korkusuzca saldıran Uruk-Hai'lar geri çekilmeye başladı. Korkmuyorlardı ama bu adamın neden yenilmediğini anlayamamışlardı. Sanki ona atılan oklar ondan kaçıyordu. Ona çarpması gereken mızraklar başka yere çarpıyordu. Ve ona yaklaşan herkes kendiliğinden parçalara ayrılıyordu. Bu dehşet verici sahne Uruk-Hai'ları geri çektirdi.

 

 

"Aouuh!!!" Zheng aniden uludu. Geri çekilen Uruk-Hai ordusuna atladı. Atlayış onu sekiz metre ileri götürdü. Birkaç Uruk-Hai'ın üzerine indi ve onları pestile çevirdi. Tepki hızı şu an Yıkım sırasında sahip olduğunu aşmıştı. Hareketi Uruk-Hai'lar tarafından anlaşıldığında, bir Uruk-Hai yakaladı ve parçaladı. Kan, et parçaları ve organlar üzerine sıçradı.

 

 

Zheng önündeki bir Uruk-Hai'ı kafasından ısırdı. Kafasını bir elma gibi ısırma düşüncesi doğal olarak onu kendine getirdi. Şok içinde dördüncü aşamadan uyandı. Bir şekil bile oluşturamayan parçalanmış bedenlerle dolu zemin gözlerinin önüne geldi. Önünde mağlup olmuş Uruk-Hai ordusu kaçıyordu. Farkında olmadan kaleye yüz metreden fazla uzaktaydı. Belki de bilinçaltında kalenin karşıt yönünde hareket ediyordu çünkü eğer bu durumda orada kalırsa, parçalanmış bedenlerden oluşan bir zemine de uyanabilirdi.

 

 

Zheng döndü ve sessizce kaleye geri koştu. Et parçaları, organlar, kan ve kir saçlarından, yüzünden, kıyafetlerinden ve ağzından akıyordu. Bir canavardan daha korkunç görünüyordu. Duvardaki bazı okçular o yaklaşırken korkuyla çığlık attılar. Yarısı oklarını ona doğrulttu. Görüntüsü kitapların Sauron'u tasvir ettiği gibiydi. Yenilmez.

 

 

Zheng bu okçuları görmezden geldi. Kırık duvardan girdi, YinKong ve Chengxiao'nun uzakta olmadığını gördü. Xuan, Chengxiao'nun kollarındaydı. Sıradan görünümlü genç adam ve gözlükleri her zamanki gibi sakindi. Yüzünde acıdan eser yoktu.

 

 

''Evet. Dördüncü aşamaya ulaşmadığı ve normal bir insanın sahip olması gereken şeyi elde etmediği sürece acı hissedemezdi. Ancak...'' Zheng onlara doğru yürüdü. Üstündeki et parçalarını ve kanı önemsemedi. ''Gerçekten öldü mü?''

 

 

ChengXiao başını salladı. ''Evet. Nabzına bak. Kalbi paramparça oldu. Kan artık dolaşım yapmıyor. İki saat sonra, beyni de neredeyse ölmüş olacak. Tuhaf olan tek şey boğazından aşağı inen Telperion yaprağıydı. Bu yaprak bir kişinin ölü ve ya canlı olduğunu hesaba katmıyor muydu?''

 

 

"İki saat mi?” Zheng döndü ve yıkılmış duvarın ötesindeki savaş alanına baktı. Yerdeki parçalanmış cesetler birkaç bine eşitti. Dördüncü aşamaya geçtiğinden beri iki saat geçmişti. Uruk-Hai'ların geri çekilmelerine şaşmamalı.

 

 

“Senin gibi birinin böyle öldüğüne inanamıyorum. Yalnızca Tanrı'yı dolandırmaktan dolayı silineceğini ya da Tanrı'yı da kendinle beraber cehenneme sürükleyeceğini düşünürdüm. Seni pislik. Daha hislerini almamışken nasıl acısız bir şekilde ölebilirsin?" Zheng başını düşürerek yere oturdu. Kendi kendine mırıldandı. Yanaklarından ıslak bir şey aktı. Sonra baygın düştü. Savaş, enerjisinin her bir damlasını emmişti. Geri yürümeyi başardı çünkü dostunu son bir kez görmek istiyordu. Bilincini kaybetmeden önce kalbinden geçen son sözler bunlardı.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr