Çevirmen: Starshollow
Editör: Mariposa
Süvariler irkildi. İçlerinden biri bile Zheng'in hamlesini
yakalayamamıştı. Hızı çok süratliydi ve ayrıca, kırmızı kılıç Lider'in boğazına
değene kadar herkesin gözü Gimli'ye bakıyordu. O an kimse hareket etmeye
cesaret edemedi.
Aragorn ve Legolas da dehşete düşmüştü. Kılıcı tutan başka
biri olsaydı bu kadar ciddi bir sorun olmazdı. Zheng'in ne kadar güçlü
olduğunu, yüzlerce Uruk'u alt eden biri olduğunu biliyorlardı. Süvariler iyi
eğitimliydiler fakat buradaki sayıları onu öldürmek için yeterli değildi.
Aragorn hemen Zheng'in önüne geçti. ''Bir yanlış anlaşılma
oldu... Rohan Süvarileri, ben Arathorn'un oğlu Aragorn. Bu Gloin'in oğlu Gimli,
ve Orman Diyarı Krallığı'ndan Legolas. Bunlar Gri Gandalf'ın dostları ve cesur
savaşçıları. Bizler Rohan'ın ve Theoden'in, kralınızın dostlarıyız.
Mızraklarınızı bize doğrultmanıza gerek yok.''
Lider panik yapmadı. Zheng'in kılıcı indirmesini bekledi ve
sonra, ''Theoden dostla düşmanını karıştırır oldu. Soyundan olanları bile.
Beyaz Saruman onu kontrolü altına aldı.'' dedi. Lider miğferini kaldırarak
yorgun bir yüzü açığa çıkardı.
Süvariler mızraklarını geri çekti.
Lider devam etti. ''Saruman kralın aklını zehirledi ve bu
topraklarda efendilik hakkı iddia etti. Yanımdakiler Rohan'a sadık olanlardır.
Bu yüzden sürgün edildik. Beyaz Büyücü çok kurnaz. Derler ki, orada burada
başlıklı ve pelerinli yaşlı bir adam gibi gezermiş. Her yanda casusları
elimizden kaçıp duruyor.''
Aragorn rahat bir nefes aldı. Süvarilerin onları casusluk ve
dolayısıyla düşmanlık konusunda yanlış anladıklarını tekrarladı. ''Biz casus değiliz. Ovayı batıya doğru geçen
bir Uruk-hai grubunun peşindeyiz. İki arkadaşımızı esir aldılar.'' dedi.
Lider iyice düşündü. ''Uruklarla geceleyin çarpıştık.
Şaşırtıcı olansa, sanki korkunç bir şey onların peşindeymiş gibi görünüyordu.
Bizi gördükten sonra koşmaya devam ettiler. Aralarında bir kadın ve bir Hobbit
olduğunu gördük.''
Zheng, ''Bu o grup o zaman. Kadın ve Hobbit bizim
yoldaşlarımız. Başka bir insan gördünüz mü?'' dedi.
Lider başını salladı. ''Başka biri yoktu. Savaştan sonra
hiçbir kadına ya da Hobbit'e rastlamadık. Kaçmış olabilirler veya atlarımızın
altında ölmüşlerdir. Leşleri toplayıp yaktık.'' Uzaktaki dumanı işaret etti,
yaklaşık birkaç kilometre uzakta, alçak bir zemindeydi.
Aragorn oyuncularla bakıştı. Kimse tek bir kelime etmedi.
Film karakterleri endişeliydi fakat Çin Takımı, senaryoya göre Afrika
Takımı'nın ormana girmiş olduğunu biliyordu.
Lider dokuzuna şöyle bir baktı, sonra yaverine bir şey
söyledi. Ardından birkaç süvari yedi tane at getirdi.
''Umarım bu atlar sizi eski sahiplerinden daha iyi bir
kadere taşır. Arkadaşlarınızı arayın fakat umuda bel bağlamayın. Umut bu
toprakları terk etti.'' Miğferini taktı ve atına bindi. Süvarilere yöneldi.
Süvariler geldikleri gibi hızla ayrıldılar. Birkaç dakika
sonra artık çok uzaktaydılar, dokuz kişilik grubu ve yedi atı arazide
bırakmışlardı. Ah, bir de buzdan heykeli taşıyan zayıf atı.
Zheng ve Aragorn birbirlerine kafa salladı. Hepsi bir ata
bindi. Lan ve YinKong bir ata bindi. Gimli ve Legolas da beraber bindiler. Daha
sonra grup yanan leşlere doğru sürdü.
Çok geçmeden dumanlı alana vardılar. Yere birkaç mızrak
saplıydı, her birinin ucunda bir Uruk başı vardı. Alanın ortasında iki metre
yükseklikte bir ceset yığını vardı. Uruklar yaklaşık yüz kişiydi. Bu cesetlerin
arasında hayatta kalan birini bulma konusunda hiç umut yoktu. İpuçları için
silahlar ve eşyalar aramak zorundaydılar.
Biraz zaman geçti, Gimli silah yığınından yanmış bir kemer
çıkardı. Daha sonra acıyla haykırdı. ''Onların küçük kemerlerinden biri. Onlar
belki de...''
“Hayır!” Aragorn kemere bakmadı. Yan tarafa, bazı izlere
baktı. ''Buraya bir Hobbit yatmış. Yerde sürünmüş. Ve bir kadın da şurada
sürünmüş. Bak buraya, erkek ayakkabısı izleri."
Aragorn izleri araştırırken, Çin Takımı esirlerin iyi
olduklarını bildiğinden, Urukların yaralarını inceliyordu.
Zheng koparılmış bir kafaya bakıp, ''Süvari kılıcı olmayan kör bir kılıçla
kesilmiş. Bir atın hücum hızı, keskin bir bıçak olmadan yeterince yıkıcı bir
güç verir. Oysa bu kafa şaşırmış gibi durmuyor. Yani gruptaki süvariler
tarafından öldürülmemiş. Bu yarada savaş Qi'si izi var.'' dedi.
Diğer beş üyeye bakmak için kafasını çevirdi. ''Aragorn'un
savaş Qi'sini kullandığını gördüm. Savaş Qi'si kılıcına aktarılır ve
dayanıklılığını yükseltir. Benim ışın kılıcımı bile engelleyebilir. Yani
süvariler Uruklara ilk saldırdığında, onlarla yakın dövüşte savaşmaya devam
etmişler. Bir hücum ivmesi kazanmadan kör bir kılıç kullanarak ona böyle temiz
bir yara açtıran şey savaş Qi'si olmalı... Neden bana öyle bakıyorsunuz?''
Xuan'ın dışında herkes, hayret içerisinde görünüyordu. Sanki
tuhaf şeyler söylüyordu.
''Peki.'' ChengXiao ciddi bir ses tonuyla konuştu. ''Bunları
söyleyen Aragorn olsaydı normal karşılanırdı. Ama dostum, kendini çok fazla
kaptırmıyor musun? Gerçekten bu dünyada usta bir paralı asker olduğuna mı
inanıyorsun? Sen bir ofis çalışanıydın.''
Zheng kafasını kaşıdı. ''Tanrı'nın boyutundaki günlerin yanı
sıra her gün hayatlarımızla savaşıyoruz. Bu şeyleri denesem bile öğrenemem.
Kaplan Ruhu'nu kullanmanın sonucunda, bir kılıç kullanırken gücümü nasıl
kontrol edeceğimi ve kesiklerin nasıl işlediğini öğrendim. Savaş Qi'si de Qi'ye
benziyor bu yüzden... Farkında olmadan bu konuda bir uzman oldum gibi. Haha!''
Xuan onun kahkahasını duymazdan geldi. Yanmış cesetleri ve
sağlam kafaları incelemeye devam etti. ''Süvarilerin yaklaşık %70-80'i savaş
Qi'sini kullanabilir. Gerisi acemiler olabilir. Onların mükemmel kapasiteleri
vardır. Ve savaş Qi'siyle, bu süvariler kendi sayılarının iki üç katı Uruk'a
rakip olabilir.''
''Doğru, bunu ben de düşündüm. Bin süvarimiz ve Patlayıcı
Atışı kullanabilen elli Elf'imiz olsa, diğer iki takımdan korkmak zorunda kalmayız.
Gerçi bu okçu Elf'lerin sayıları az. Ve savaşta da yer almazlar. Bir diğer
şeyse Nemesis...'' Zheng güldü.
Xuan arkasından devam etti. ''Anladım. Nemesis kişinin önceki yeteneklerinin çoğunu
koruyabilir, birinci ve ikinci aşamayı açabilir. Aynı zamanda bir kişinin
vücudunu, istatistiğini on katına çıkararak geliştirir. Eğer Patlayıcı Atışı
kullanabilen Urukları Nemesis'e dönüştürebilirsek, yirmi tanesi diğer iki
takımı caydırmak için yeterli olacaktır. Söyleyeceğin şey bu muydu?''
Zheng onayladı. ''Aynen, aynen. Ayrı ayrı ne kadar güçlü
olurlarsa olsunlar, bir takım olarak ya da onların etkisiyle, bu süvarilerin
bin tanesi ve o Nemesislerin yirmi tanesi bize istediğimiz yere gitme gücü
verir. Doğu Amerika veya Tanrı Takımı hakkında endişelenmemize gerek yok.''
''Ah?'' Xuan küçümseyerek gülümsedi. ''Peki ya son Nazgul?
Patlayıcı Atışı'nın onu vurabileceğinden emin misin? Ya Sauron, Balrog'dan daha
güçlüyse? Onu bu grupla öldürebilir misin? Ve... Ya Tanrı Takımı'nda veya Doğu
Amerika Takımı'nda senin klonun kadar güçlü biri varsa? Çok iyimsersin. Bunun
nasıl bir his olduğunu bilmiyorum, fakat bu savaşta ölebilirmişim gibi
hissediyorum.''
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..