Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa

ChengXiao ''Evet, zamanında hareket edersek onu kurtarabilirim. Ama bazı önemli cerrahi aletlerim eksik.'' dedi.

Arkasında buzdan bir heykel vardı. Dondurucu Hap ölümcül bir yaralanmadan sonra kullanıcısını buza çevirir. Biri onu çözene kadar buz olarak kalırdı. Ancak, bu gerçekleşirse kısa bir süre sonra ölecekti.

ChengXiao heykeli işaret etti. ''Gungnir bu donmuş heykelin bir buz özellikli enerji olduğunu doğrulamıştı. Zheng'in Qi'si ya da herhangi birinin savaş Qi'si buzu kaldırabilir. Hayatını korumak için, vücudun geri kalanını donmuş halde tutarak yarasını dikkatlice eritmelisiniz. Yaralanmalarına bakacak olursak, en büyüğü ciğerlerindeki yaralar ve sonra da arterlerindekiler. Şansına kalbi sağlam fakat arterlerdeki hasar hala ölümcül derecede. Yapay akciğerler ve kan damarları getirdim ama...''

''Ama ne?'' Aragorn'un duyguları allak bullak olmuştu. Boromir'in yaşayamayacağını düşünmüştü ama oyuncular ona umut verdi. Kendine hakim olamadı ve ChengXio'nun yakasından yapıştı.

ChengXiao ellerini tuttu ve ''Gereken tüm tıbbi malzemelere sahibim. Yapay akciğerler biyoenerji tüketerek yüz yıl çalışabilir. Yapay kan damarları gerçek damarlarla aynı yapıya sahiptir, bu nedenle nakil işlemi kolaydır. Yine de çok miktarda getiremediğimiz bir şey var, kan. Kan çok kolay bayatlar. Zaten oldukça kan kaybetmiş ve ameliyatta daha fazla kaybedecek. Ayrıca, vücudunu nakilleri reddetmekten korumak için, daha da çok kan tüketen bir Gu kullanmak zorunda kalacağım. Yeterli kan akışı olmadan ameliyatı sürdürmek mümkün değil. Aksi halde, ameliyatı atlatamayacak.'' dedi. 

''Kan?'' Gimli bağırdı. ''Benim kanımı al. Benim kanım kaynıyor. Ne kadar alırsan al kızmayacağım!''

Zheng bağırdı. ''Sakin ol! Aragorn, biz yoldaşız, bu yüzden kimsenin kolay kolay ölmesine izin vermeyeceğiz. Dondurucu Hap çok uzun bir süreye sahiptir. Paniklemeye ve ameliyatı hemen yapmaya gerek yok. Ben derim ki önce Rohan'a gidelim. Orada ameliyat için güvenli ve temiz bir yer olacaktır. Kan hakkında bilginiz yok fakat insanlar farklı kan gruplarına sahiptir. Kan için çok sayıda donöre ihtiyacımız var, sonra Boromir'inkiyle aynı grupta olanları seçmemiz gerek.''

Aragorn derin bir nefes aldı. Kafasını salladı. ''Üzgünüm. Çok duygusaldım... O gerçek bir savaşçı. Gondor halkı için, Gondor'un bağımsızlığı için savaştı. Beyaz Şehir'de onu bekliyorlar ama o geri dönemeyebilir.''

Zheng Aragorn'un omzuna dokundu. ''Hayır! O yaşayacak. Hepimiz yaşayacağız!''

Yine de film karakterlerinin geri kalanı Boromir'i buz içinde donmuş vaziyette gördüklerinde, ifadeleri korkunçtu. Aynı zamanda, Lan'in tarama görüntüleri, Kuzey İzlanda Takımı'nın Frodo ve Sam'i takip ettiğini gösterdi. Beş kişilik grupları Mordor'a doğru gidiyordu. Bu sırada Afrika Takımı Aya'nın kaçırılması nedeniyle Urukların peşine düşmüştü. Zheng artık Richard'ı bulunduğu yerden göremiyordu.

Zheng harabeye dönmüş savaş alanına baktı, sonra Xuan'a döndü. ''Şimdi ne yapmalıyız? Diğer iki takım kendi yolunu seçti.''

Xuan başını salladı. ''Evet. Görünüşe göre bu olaydan çok önce kararlarını vermişler. Kuzey İzlanda Takımı daha az üyeye sahip fakat liderleri güçlü. Bu yüzden Frodo'yu takip etmek onlar için en iyi seçim. Bu yol orijinal filmde en az insana sahip ama aynı zamanda en tehlikelisi. Gungnir muhtemelen puan için yolda daha fazla canavar öldürmeyi planlıyor.

Afrika Takımı da kendi takımları için uygun olan bir yol seçti. Onlar üç takım arasından en güçsüzleri. Filmde, Merry ve Pippin'in yolculuk ettiği yol en tehlikesiz olanı ve birden fazla güçten geçiyor, Entler, Rohan, Gondor... Neos kesinlikle bu yolu seçecek. Bu dünyanın etkilerini edinmek istiyor."

"Biz üç takımın sonuncusuyuz.'' Xuan mırıldandı. ''Biz Haotian ve Nemesis olmadan bile en güçlüyüz. Yani savaş çarpışmasının liderliği bize kalır. İlginç bir fikrim var.''

 (Bir ilginç fikir daha... Bunu söylediğini duymak isteyip istemediğimi bilmiyorum.)

Zheng pes etti ve ''O zaman söyle bakalım ilginç olduğunu düşündüğün şey neymiş.'' dedi.

Xuan elini salladı. ''Bu kadar kolay söylemeyeceğim. Zamanının gelmesini bekleyin. Ayrıca test etmem gerekiyor. Eğer tahmin tutarsa, Mordor ile olan ileriki savaşları fazla çaba harcamadan kazanabiliriz!''

Onlar konuşurken ChengXiao herkese pansuman yaptı. Heng ve Legolas alanı temizliyorlardı. Film karakterleri Frodo, Sam ve Kuzey İzlanda Takımı'ndan üç kişinin gittiğini, Merry ve Aya'nın yakalandığını öğrendiler. Aragorn birinin kadın olduğunu duyduğunda hemen esirleri kurtarmaya karar verdi.

Aragorn kararlılıkla ''Uruklar orklardan farklılar fakat ikisi de uçkurlarına düşkündür. Kadınlar onların elinde sefil bir şekilde acı çekeceklerdir. Uruklar durmadan veya Isengard'a dönmeden onları kurtarmamız gerek.'' dedi.

Grup Aragorn'un isteği üzerine çabucak bisküvilerini yedi. Daha sonra üç film karakteri Uruklardan kalan izleri takip etti. Boromir donmuş olduğu için, Zheng dağından inmek zorunda kaldı ve heykeli atın üzerine bağladı. Atın halatını tuttu ve diğerleriyle birlikte yayan olarak ilerledi.

Böylece film karakterlerini takip eden Çin Takımı da Urukların peşine düştü. Urukların ölü bedenleri yol boyunca yerde yatıyordu. Onlarca gruplar halinde ölüyorlardı. Vücutları büyük bir silahla parçalanmış gibiydi. Bu Berserker'in gücüydü. Urukların izini sürmede birkaç gün geçti.

 ''Lütfen, seni psikopat! Seninle ölmek istemiyorum. Uzak dur benden!''

Kılıç tutan siyah saçlı genç bir adam bağırdı. İnce kumaş parçaları giyiyordu. Kıyafeti bir hançer ya da keskin bir şey tarafından kesilmiş gibi duruyordu. Saçı darmadağındı. Yüzünde birkaç küçük kesik vardı.

Uzun saçlı adam gülümsedi. ''Buna izin veremem. Hikâye daha yeni başladı. Eğer onları şimdi yakalasaydın, hikâye artık devam edemezdi. Dinle ve uslu bir çocuk ol. Küçük elmayı kanlarıyla, arkadaşlıklarıyla, fedakarlıklarıyla ve cesaretleriyle olgunlaştırmalarını izle. Böyle güzel bir sahneyi bozmak istediğini hissetmiyor musun? Bırak arkadaş olsunlar ve geri dönmelerine yakın, bütün film karakterlerini öldür. Ah ne kadar zevkli. Hayal etmesi bile...''

Siyah saçlı genç adam tiksintisini ifade etti ve bağırdı. ''Zhao ZhuiKong seni lanet olası psikopat! Herkesi kendin zannetme. Benim öyle iğrenç bir hobim yok. Biz Şeytan takımı değiliz. Diğer takımlardaki herkesi öldürmeyiz. Ben sadece bu takımlardaki insanları doğrulayacağım. Cidden seninle dövüşmekten korktuğumu mu sanıyorsun? Klonunla savaştığım da bile kaybetmedim!''

''Madem savaşmak istiyorsun...'' ZhuiKong bir gülümsemeyle başını salladı. ''Hasat mevsimi henüz gelmedi. Sıkıntımı bir kavgayla geçirmek fena fikir değil. XiuZhen (geliştirme) ve üçüncü aşama baya güçlü görünüyor. Denemek ister misin?''

Kolunu savurdu. Yan tarafta bir nesne parıldadı ve aynı zamanda siyah saçlı adamı çevreleyen altın rengi bir ışık ortaya çıktı. Ancak, adamın yüzüne kanlı bir iz ekledi. Yara derin değildi fakat oldukça görülebiliyordu.

Öfkelenip bağırdı. ''Seni tahrik etmiyordum lan! Beni engellemeni kim söyledi... Yoksa takımların birinde öldürmek istediğimiz biri olduğunu çoktan doğruladın mı?''

Sekiz küçük bayrak fırlattı. ''Yenilenme oluşumu!''

Bayraklar dolaştıkça büyüdüler. Yere indiklerinde beş metreye ulaşmışlardı. Bayraklar ZhuiKong'un üzerinde durduğu ağacı çevreliyordu, her biri farklı bir renk yayıyordu.

ZhuiKong gülümsemesini durdurdu. Bakışları soğuktu. ''Gerçekten ölmek mi istiyorsun? Ya bu şeyi tekrar kazanırsın ya da artık kendimi tutmayacağım.''

''Sekizli Trigram Kazanı!''