Çevirmen: Starshollow
Editör: Mariposa
''Bu… Bu mümkün mü?'' Zheng şaşkınlıkla
haykırdı. Galadriel'le uzun vadeli bir ticaret olasılığını düşünüp duruyordu.
Fakat belli ki onlar Yüzüklerin Efendisi alemini terk ettiklerinde bu mümkün
olmayacaktı.
Galadriel, ''Tanrı’nın Boyutu nedir? Siz Tanrılar
diyarından savaşçılar mısınız?'' diye sordu.
Zheng kafasını kaşıdı. Düşüncelerini
toparladı. ''Ah, başka bir boyuta geri döneceğiz. Tanrılar diyarı veya başka
bir yer mi olur bilmiyoruz. Ancak, bu dünyadan olanlar oraya giremez.
Girdikleri an öldürülürler. Öte yandan eşyalar boyutun dışına çıkabilir.
Böylece Tek Yüzük'ü kendisini yüzüğe mühürleyen Sauron'u öldürmek için bu
boyuta getirebiliriz. Daha sonra yüzük Elflerin üç yüzüğünü etkilenmekten
korurken kendi kötülüğünden kurtulur. Bu yüzükler de güçlerini korur!''
Galadriel afallamış görünüyordu.
Konuşmadan önce bir süre düşündü. ''Sözlerini tam olarak anlamıyorum. Fakat Tek
Yüzük'ü götüreceğinizi söyledin...''
Xuan ''Yüzüğü bize vermenize gerek yok. Bu
sadece bir teori. Hüküm Dağı'na doğru ilerlemeye devam edeceğiz. O zaman Hüküm
Dağı'na giremezsek, Tek Yüzük'ü Tanrının boyutuna sokmaya çalışacağız. Elfler
kalabilirse iyi. Aksi takdirde ticaretimiz yalnızca bir veya iki defalık
olacak. Ki bu iki taraf için de avantajlı olmaz.'' dedi.
Galadriel iç çekti ve daha fazla
konuşmadı. Bunu dikkate aldığını görebiliyorlardı. Paralı askerlerle ticaret
elflerin yararınaydı. Ve paralı askerler onları göç etmek zorunda kalmaktan
kurtarırsa, bu en iyi sonuç olurdu. İmkânsız da olsa, yüzüğü Hüküm Dağı'na
götürüp yok etmek bile Orta Dünya'ya olağanüstü bir katkı sağlardı. Onlara
tekrar teşekkür etti ve ayrıldı.
Galadriel gözden kaybolduğunda, Zheng
hemen Xuan'a sordu. ''Bu teoriden ne kadar eminsin?''
''Yaklaşık %60. Ancak, Tek Yüzük'ü ele
geçirme şansımız %10'dan daha az.'' Xuan kafasını salladı. ''Tek Yüzük bir
görev eşyası, muhtemelen son derece güçlü. Diğer dört takım bunun farkında.
Tanrı Takımı muhtemelen yüzüğü elde etmekte kararlı. Geri dönmeden önce beş
takımın da Mordor'da yarım saat boyunca birlikte kalmak zorunda olduğunu
unutma. Bu yarım saatte birçok şey olabilir. Bu süre zarfında Tanrı Takımı ve
Doğu Amerika Takımı'yla karşılaşmaktan kaçınmak mümkün değil. Tek Yüzük Tanrı’nın
boyutuna güvenli bir şekilde dönmemiz için kilit bir araç. Muhtemelen
takımımızı korumak için Tek Yüzük'ten vazgeçeceğiz. Elbette takımlar arasındaki
fark çok büyük değilse, Tek Yüzük onları öldürmede yem olacak. Her iki durumda
da yüzüğü alma şansımız zayıf.''
''Öyle mi?'' Zheng iç çekti. Xuan'ın omzunu
okşadı. ''Hep böyle olsan harika olurdu. Sadece bir şey yapmadan önce bana
haber ver. Dostum, sana karşı çıkacak değilim. Sadece planlarının taslağını
bilmek istiyorum. Bu sana zor mu geliyor? Ha. Neyse, Galadriel ile ticaret de bir
başarı. Ve bu dünyayı bitirdiğimizde, sonsuz bir mithril ve enerji taşı
teçhizatımız olacak. Hatta belki Gandalf'tan sihir öğrenmek için biraz zaman
bile takas edebiliriz. Haha.''
''Anlatsam da anlamazsın ki...'' Xuan
homurdandı. ''Ölümlünün aklı.''
Zheng o söylenirken odasına girmişti.
Ertesi sabah.
Gimli oyuncuları uyandırmaya geldi.
Galadriel'in onları iskelede beklediğini söyledi. Kardeşlik'e elflerden bir
hediye vermek istemişti. Bu sözleri söyledikten sonra, oyuncular meraklanırken
Gimli ortadan sıvıştı.
On dakika sonra. Bütün oyuncular üstüne
başına çeki düzen verip iskeleye yollandı. Vardıklarında bütün film karakterleri
orada bekliyordu. Karakterlerin her biri tam da üstlerine göre olan pelerinler
giymişti.
Oyuncular yerlerini aldıktan sonra, on elf
yanlarına geldi. Bunlar önceki gün gördükleri Galadriel'in hizmetkarlarıydı.
Elfler onlara pelerinleri giymede yardımcı oldular. Onlara bu pelerinlerin
büyüyle tespit edilmelerini gizleyebilecekleri ve çevreye uyum sağlamak için
renk değiştirebilecekleri söylendi. Pelerinler büyülü eşyalardı. Etkileri
muhtemelen C sınıfı ya da daha yükseğe eşdeğerdi.
Aynı zamanda her oyuncuya birer hançer
verildi. Hançerler mithril ve ithildin ile kaplıydı. Silahlara bir damla kanla
bağlanabilirlerdi. Hançerler kavgada sahiplerinin güçlerini arttırır. Etkileri DD
veya C sınıfı bir büyülü silahına eşdeğerdi.
Galadriel Zheng'e doğru yürüdü. ''Legolas
senin zaten güçlü bir silaha sahip olduğunu söyledi. Bu yüzden sana bir hançer
armağan etmemiz gerekmiyor. Bu muhafaza ettiğimiz Telperion'dan bir yaprak.
Dünyayı aydınlatan ağaç kurudu ancak yaprakları hala inanılmaz bir yaşam gücü
içeriyor. Bu yaprağı al. Hayatını bir savaşta riske atman gereken bir an söz
konusu olduğunda, yaprağı kıvır ve ağzında tut. Onun yaşam gücü senin adına
tükenecektir. Erirken senin hayatını koruyacak... Savaşçımızın cesareti ve
elflerimizin kaderini değiştirme sözü için.'' dedi ve Zheng'in yanağına bir
öpücük kondurdu.
Galadriel sonra Xuan'ın yanına geldi. Ona
gülümsedi. ''Sana ne vermeliyim bilmiyorum. Duygusuz bir insan elflerden
gelecek bir hediyeyi umursayamaz. İzin ver sana dua edeyim.'' Elf dilinde bir
dua mırıldandı.
(Bu kadın dün Xuan'ın süsünü parçaladığını
kesinlikle hatırlıyor... Kadınlar hiçbir şeyi unutmaz.) Zheng kendi kendine
düşündü çünkü Xuan hiçbir şey almayan tek kişiydi. Bu oldukça anormaldi.
Fakat Xuan soğukkanlı duruyordu. Elflerden
bir yiyecek almıştı, Lembas ekmeği. Küçük bir ısırık bir kişinin karnını
doyurmaya yeterdi. Xuan bu son derece doyurucu gıdayla ilgileniyor gibiydi.
Zheng, Legolas omuzlarını kavrayıp
konuştuğunda Xuan için üzülüyordu. ''Endişelenme. Hepimizinkinden üstün en
değerli hediyeyi aldı. Bir leydiden dua. Dua büyüyle doludur. Henüz etkisinin
ne olduğunu bilmiyorum ancak onu gösterene dek dua onu takip edecek. Leydi
önümüzdeki birkaç gün boyunca bitkin hissedecek. Xuan şu an gruptaki en şanslı
kişi.''
Zheng sonunda daha iyi hissetti.
Galadriel'e teşekkür etmek istedi ama o kendilerine gülümseyip erkek bir elfle
birlikte oradan ayrıldı.
Grup vakit kaybetmedi. Silahları ve
yemekleri teknelere doldurdular. Her teknede, yanına üç hobbit alan Aragorn
hariç üç kişi vardı. Tekneler nehrin aşağısına açıldı. Kardeşlik,
yolculuklarında bir kez daha ayrılmıştı.
''Caradhras Şelalesi'ne varana kadar
durmayacağız. Yolculuk tehlikeli olacak. Elfler Saruman'ın bize saldırmak için
ordusunu kıyılara yolladığını söyledi. Mordor'lu orklar ve Uruk-hai'larla
(büyük orklar) karşı karşıyayız. Uruklar normal orklardan daha büyük ve
güçlüler. Güneş ışığından korkmazlar. En zorlu koşullarda savaşabilirler.''
Aragorn kürek çekerken diğer teknelere
bağırdı.
Oyuncuların çoğu silahlarına ve
pelerinlerine sarılıyordu. İkisi de gerçekten büyülü eşyalardı. Tanrı'nın
boyutunda bile bir değerleri vardı. Kıdemliler onları bedavaya almaktan memnundular.
Heng Galadriel'den ayrıca on tane ok almıştı. Kendi okları efsunluydu fakat
Galadriel'inkiler onunkilerden üstündü. Bu oklar büyülü oklar kadar güçlü
değildi ancak psişik güçlerini onları fırlattıktan sonra rotalarını hafifçe
ayarlayabilmek gibi üzerlerinde kullanmaya müsaitlerdi. Heng üç oklu patlayıcı
atışı daha önce başarmıştı. Yine de namlusu en iyi düzeyde değildi. Bu oklar
onun üç oklu patlayıcı atışını bir gizli silaha dönüştürecekti. Güdümlü atış
artık onun tek nihai yeteneği değildi.
Diğer herkes ödülden kendi payını almıştı.
Kardeşlik nehrin aşağısına doğru açıldı ve Elfler Diyarı'ndan gittikçe daha da
uzaklaştı. Köşeyi döndüklerinde, artık şehri göremiyorlardı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..