Çevirmen: Starshollow
Editör: Mariposa
Ertesi
gün grup karnını doyurduktan sonra ormanın derinliklerindeki elf şehrine doğru
komutanla yola çıktı. Ormandaki yollar karmaşıktı. Dereleri tepeleri geçtiler,
sabahtan öğlene kadar önlerine açık bir alan çıkana kadar yürüdüler. Bir sürü
ağacın dışında geniş bir çayırlık alandı. Bu alan ormanın içinde yer alıyordu. Tam
ortasında da devasa bir ağaç vardı. Bir gökdelen boyutundaydı. Uzunluğu
yüzlerce metreyi buluyordu.
''Altın
ormanın Cares Galadhon’u. Dünyadaki Elvendom'un kalbi.”
Komutan ağaca bakarken dalıp gitmişti.
Orman
batan güneşin ışıldamasıyla gerçekten de altındandı. Merkezde duran ağaca
kutsal bir güzellik vermişti ve küçük ağaçları da sanki altındanmış gibi
boyamıştı. Gruptakiler gördükleri şeye hayran kalmıştı. Yine de komutanın
özellikle bu sahneyi görmeleri için onları bu saatte buraya getirmesini
sorgulamışlardı.
Sonra
grup koca ağacın içine girdi. Aslında sayısız ağacın birbirine geçmesiyle
oluşmuştu. İçeride merdivenler, köprüler ve insan yapımı tüneller vardı. Su
berraktı. Ağacın alt kısmı ferah ve temiz görünüyordu. Dökülmüş yapraklarla
kaplı değildi.
Gün
ışığı ağacın içine nüfuz edemiyordu. Yine de içerisi yapılardan sarkan
ışıldayan mermerler aracılığıyla aydınlanmıştı. Film karakterleri bundan
etkilenmedi ama oyuncuların arzularından dolayı heyecanlandılar. Gungnir rahat
bir şekilde yürüdü, mermerleri inceledi sonra da grubun yanına geri döndü.
Alçak bir sesle, ''D sınıfı ateş özellikli enerji taşları. Muhtemelen burada
onlardan binlerce vardır.'' dedi.
Hepsinin
gözleri parladı. Binlerce D sınıfı enerji taşı. Hepsi ateş niteliğinde olsa
bile, bu aynı zamanda elflerin benzer miktarda diğer niteliklerde taşlara sahip
olduğunu gösterirdi. Burada birkaç yüz tane D sınıfı enerji taşı
bulabilselerdi, inanılmaz zengin olurlardı.
Zheng
biraz düşündükten sonra, ''Bu enerji taşlarını almayın. Eğer bizimse zaten
bir şekilde ulaşırız.'' dedi. Sonra film karakterlerini takip etti.
Zheng'in
itibarı Moria'daki savaştan sonra yükselmişti. Yani onun sözleri ittifak
başkanının sözleri gibiydi. Gungnir son günlerde onlara gayet arkadaşça
yaklaşıyordu. Neos onun tarafından kurtarılmıştı. Bu yüzden doğal olarak onun söylediğine
katıldılar. Grubun geri kalanı da arzularını bırakıp film karakterlerini takip
etti.
Topladıkları
metaller takımlar arasında paylaştırılmıştı. Çin Takımı, mithril barının
yarısını ve lthildinin bir parçasını almıştı. Kuzey İzlanda ve Afrika Takımının
her biri ise kalan ganimetin dörtte birini almıştı. Balrog'un enerji taşını
alamamaları kötü olmuştu. Görünüşe göre, en azından A sınıfı, hatta belki
AA'ydı.
Grup
ana hikayenin dışındaki eşyaları almaktan haz aldığından, burada da aynı şeyi
yapmayı düşünüyorlardı. En azından birkaç tane fazladan enerji taşı almak
istemişlerdi.
Film
karakterleri onları ağacın ana gövdesini götürdü. Gövdenin etrafında dolanan
merdivenlerden çıktılar. Enerji taşlarından gelen parıltı etrafı sanki bir
harikalar diyarına benzetiyordu.
Grup
ağacın tepesine ulaşana kadar yol boyunca yıldızları takip etti. İnsan yapımı
bir salonun olduğunu gördüler. Salondan yukarıya doğru çıkan bir dizi merdiven
vardı. Hepsi salona ayak bastığında, merdivenlerden biri erkek biri kadın iki
elf indi. Bunlar diğer elflerden daha parlak görünüyordu. Herkesin ilgisini
çekmişlerdi.
Erkek
elf yakışıklıydı fakat kadının yanında sönük kalıyordu. Onun güzelliği hiçbir
şeyle tanımlanamazdı. Uzun sarı saçları beline kadar uzanıyordu. Vücudundan
altın rengi bir parlaklık yayılıyordu. Kimse nedense yüzüne açık bir şekilde
bakamıyordu. Yalnızca eşsiz güzelliğini hissedebiliyorlardı.
Elfler
grubun önüne doğru ilerledi. Erkek elf konuştu, ''Düşman burada olduğunuzu
biliyor. Gizli tutmayı umduğunuz şey şimdi ortada. Söyleyin, Gandalf nerede?''
Erkek
elf konuşurken kadın elf gruptaki herkesi gözlemlemişti. Oyuncular film
karakterlerinin sahip olduğu saygıdan yoksunlardı. Elf'in yüzünü neden tam
olarak göremediklerini merak ediyor ve dik dik ona bakıyorlardı. Kadın elf onlara
baktığı zaman, zihinlerinin içinde bir ses duyuyorlardı. Ruh bağıyla bağlanmaya
benziyordu ama bir şey farklıydı.
Ruh
gücü kullanıcıları anormalliği fark ettiler. Ekip üyelerini kuşatıp
maskelediler. Kadın elf şaşkınlığını dışa vurdu ardından film karakterlerine
dönmeden önce gülümsedi.
''Gri
Gandalf bu bölgenin sınırlarını geçemedi. Gölgeye düştü.''
Kendi kendine mırıldandı. Sonra şaşkınlıkla gruba baktı.
Legolas
içini çekti. ''Gölge ve Kül, bir Morgoth Balrog tarafından ele geçirildi.
Balrog'u büyük bir çabayla geri püskürttük fakat Gandalf onun yeniden doğmasını
engellemek için kendini feda etti. Moria ve Khazad-dum orklar tarafından ele
geçirilmiş durumda.''
Gimli
de iç çekti. Üzüntüyle başını eğdi. Kadın elf, ''Khazad-dum'un büyük
boşluğunun kalbinizi doldurmasına izin vermeyin. Gimli, Gloin'ın oğlu. Dünya
için tehlike büyüyor. Ve bütün diyarlarda, sevgi kederle birleşiyor.''
dedi.
Sesi
nazik ve huzurluydu. Gimli ve diğer film karakterleri onun sesinde
kaybolmuşlardı. Lan ruh bağı üzerinden grubun geri kalanına seslendi, ''O
bir ruh gücü kullanıcısı, feci halde güçlü. Demin karakterleri ruh gücüyle
etkiledi.''
Erkek
elf, ''Şimdi kardeşliğe ne olacak? Gandalf olmadan, umut kayboldu. Bir
büyücünün koruması olmadan Mordor'un derinliklerine ulaşabileceğinize inancım
yok. Sauron'un hizmetkarlarının eline düşebilirsiniz.'' dedi.
Aragorn
ağzını açtı ama bir şey diyemedi. Kadın elf, ''Görev bıçak sırtında duruyor. Çok
hafif bir sapma, herkesi yok edecek bir başarısız olacaktır. Yine de
müttefiklik gerçek olduğu sürece umut bakidir. Kalplerinizin sıkılmasına izin
vermeyin. Şimdi gidip dinlenin, kederli ve yorgunsunuz. Bu gece huzurla
uyuyacaksınız.'' dedi. Gözlerini Frodo'ya dikti. Erkek
elfle birlikte onlardan ayrılırken bile hala Frodo'ya bakıyordu. Merdivenlerin
tepesinde gözden kayboldular.
Grup
nihayet komutan tarafından ayarlanan yatacak bir yer bulmuştu. Üç takım bir
sonraki hamlelerini konuşmak için toplandı.
''Filme
göre, burada üç günden daha fazla kalmayacağız. Bu, hikayeye getirdiğimiz
değişikliği ilgilendiriyor.'' Xuan odundan bir taburede oturuyordu. ''Ne
düşündüğünüzü biliyorum. Bu süre içinde büyük miktarda enerji taşı toplamak
istiyorsunuz. Cevabım: Mümkün değil.''
Xuan
emin bir şekilde devam etti. ''Buradaki enerji taşı miktarına rağmen, onları
toplamamız için bir gerekçemiz yok. Belki de şu an kendi güvenliğimizi garanti
edecek güce sahip olmadığımızı unutmuşsunuzdur. Enerji taşları sadece maddi zenginliktir.
Diğer iki takımın tehdidini unutmayın. Tanrı'nın her hareketinin bir nedeni
vardır. Bu iki takım rastgele bölgelere gelse bile, onlarla aynı dünyadayız. Bu
üç takımın başlangıçta birbirleriyle karşılaşmak gibi muhteşem bir talihi
olduğuna göre, ittifakımızın Doğu Amerika ve Tanrı Takımlarına gerçek bir
tehdit sergileyebileceklerini düşünüyor musunuz?''
Kuzey
İzlanda Takımı'ndan bir adam cevap verdi: ''Bunun enerji taşlarıyla ne
ilgisi var? Onları toplamamız o iki takımın bize saldırması için bir sebep
olamaz.''
''Evet.
Ama burada enerji taşlarından daha değerli bir şey var. En azından bu filmin
sonuna kadar daha çok işimize yarar. İtibar! Bu dünyanın güçlerine
güvenmeliyiz. Diğer iki takıma rakip olmamıza yardımcı olacaklar. Elfler bu
güçlerden biri. Sadece enerji taşları için itibarımızı mahvedemeyiz. Bu ana
karakterlerle kurduğumuz ilişkiyi de bozar. Topladığımız itibar, yüz kat daha
değerli olacak!''
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..