Bölüm 481: Basit Numaralar ve Planlar

avatar
1438 21

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 481: Basit Numaralar ve Planlar


“Bitti artık!” Lin Feng ve Feng Wanjian Ay ve Yıldız Glifini kullandıktan sonra gölü hızlı şekilde geçeceklerini düşünmüşlerdi fakat başlarına bunun geleceğini tahmin edememişlerdi.

 

Etraflarını çevreleyen yüzlerce metrelik lav dalgasının karşısında vücutlarındaki orijin enerjisini her zerresine kadar kullansalar bile bununla başa çıkamayacaklardı. Enerjileri şu anda yere düşmelerine sebep olan momentumu durdurabilecek durumda değildi, onlar düştükçe sıcaklık da artıyordu.

 

Fakat bu iki eleman tam gölün lav yüzeyine çarpmak üzereydi ki bir anda önlerinde bir dal belirdi, dal parçası bir anda elemanların vücudunu sarmış ve bu ikiliyi diğer taraftaki kıyıya fırlatmıştı.

 

İkili, sanki fırlatılmış iki ok gibi birbirinden bir anda ayrılmıştı.

 

Bu olaylar kaşla göz arasında yaşanmıştı, karşı kıyıya konduklarında bile hala kalpleri müthiş bir hızla atıyordu.

 

Bum!

 

Göldeki dalgalar yine yüzlerce metre yüksekliğe ulaşmıştı, bu seferki dalga öncekinden de büyüktü ve içinde on adet kadim fil büyüklüğünde bir canavar vardı. Devasa el fenerleri gibi gözlere sahip bu yaratık bakışlarını ortamdakilere çevirmişti: “Utanmaz insanlar! Nasıl olur da kralın uykusunu bölmeye cüret edersiniz?”

 

Feng Wanjian ve Lin Feng istemsiz şekilde birer adım gerilemişti, bu vahşi yaratık karşısında ne yapacaklarını bilemez haldeydiler.

 

“Bu yaratık Lav Lordu!” Feng Wanjian’ın kalbi hala korku ile atıyordu, az evvel patlama yapan devasa lav dalgası belli oluyordu ki bu yaratığın etkisi ile meydana gelmişti. Fakat az evvel kendilerini karşı kıyıya fırlatan dalın ne olduğunu hala çözememişti, bu dal neyin nesiydi ve nereden çıkmıştı?

 

Bir sonraki saniye Feng Wanjian yanlarında duran Görkemli İlaç Sarayı müritlerini fark etti: “Siz ne ara buraya geldiniz?”

 

Mu Gaoqi homurdanarak konuştu: “Feng Wanjian, eğer benim kıdemli kardeşim Jiang Chen olmasaydı sizler çoktan Lav Lordu tarafından yutulmuştunuz. Bizim buraya nasıl geldiğimizi nasıl sorabilirsin?”

 

Feng Wanjian ve Lin Feng birbirlerine baktı, etrafta Görkemli İlaç Sarayının müritlerinden başka birinin olmadığını görebiliyorlardı, bu adamlara bir iyilik borçlarının oluştuğunu anlamışlardı.

 

Lin Feng hatalı olmasına rağmen çok gurur yapan birisi olmadığı için Jiang Chen’e bakarak konuştu: “Bu soylu hareketiniz için çok teşekkür ederim.”

 

Jiang Chen elini sallayarak konuştu: “Ben sadece sizleri Büyük Katedralin oyunundan kurtarmaya çalıştım, hepsi bu.”

 

“Büyük Katedral mi?”

 

Feng Wanjian sinirli şekilde konuştu: “Lanet olası Büyük Katedral! Elbette bunun arkasındaki kişiler onlardı! Zaten onlar bu işin arkasında olmasa neden onlar karşıya geçerken her şey sakin ve sabit dururken biz karşıya geçmeye çalıştığımızda bir anda kaos oluşsun ki?”

 

Jiang Chen hafifçe gülümsedi: “Yue Pan kendisinin çok zeki olduğunu sanarak bir ruh glifi harcadı, göldeki canavarları rahatsız etti. Bizleri burada zor durumda bıraktı.”

 

Lin Feng’in ifadesi değişti: “Büyük Katedral kesinlikle vahşi müritlere sahip bir topluluk! Ne kadar da acımasız insanlar bunlar be! Eğer buradan çıkabilirsek o müritler benim baş düşmanım olacaklar!”

 

Feng Wanjian ise küfürlü konuşmaya başladı ve rakip müritlerin annelerine bile küfür etti: “Xu Gang! Tam bir piç! Zaten en baştan beri şüphe çekici hareketleri vardı o herifin! Sadece küçük orijin seviyeli yardımcılar getirmeye anlaştığımız halde o herif yeryüzü seviyeli bir orijin uygulayıcısı getirdi! Bu işin sonunda kimin güldüğünü göreceğiz!”

 

Jiang Chen lav bölgesine bir bakış attı, Lav Lordu etrafa vurarak her tarafa lav saçmaya devam ediyordu, çıldırmış gibi hareketler yapıyordu ve buradaki herkesi yutmak istediği açıkça belli oluyordu.

 

Fakat lav canavarları sadece lav içerisinde hamle yapabiliyorlardı, düşmanları kendi bölgelerini terk ettiklerinde etkilerini yitiriyorlardı. Müritler şu anda kuru topraklardaydı ve güvendeydi.

 

Jiang Chen elini sallayarak konuştu: “Hadi gidelim.”

 

Xu Gang ve Yue Pan bir süre evvel yola koyulmuştu bile, Gezginler Topluluğunun müritleri ise onlardan da öndeydi. Jiang Chen Ruh Kaynağını elde etmeye kararlıydı, bu insanların kendisinden evvel oraya varmasını istemiyordu.

 

Lin Feng ve Feng Wanjian doğal olarak artık Jiang Chen’le rekabete girmeye cesaret edemiyorlardı. Sonuçta bu adam hayatlarını kurtarmıştı. Lav Loru en azından orijin âleminin zirvesinde görünüyordu, fakat Jiang Chen hiçbir şekilde zorlanmadan müritleri bu bölgeden çıkarabilmişti.

 

Bu tarz bir güç korkutucuydu, şu anda Jiang Chen’le rekabet edemeyeceklerini çok iyi şekilde kavrayabilmişlerdi. Feng Wanjian mağaraya girmeden evvel yere ayağıyla çektiği çizgiyi hatırladı ve bu hamlesinin şimdi kendisine ne kadar gülünç geldiğini anlayınca pişman olmuştu.

 

Lin Feng şaşkındı: “Kardeş Feng Wanjian, bu Mu Gaoqi denen herif nasıl bir yardımcı getirmiş yanında böyle? Küçük seviyeli orijin âlemi uygulayıcısı olmasına rağmen Yue Pan’dan bile daha güçlü olduğu yönünde şüphelerim var.”

 

Feng Wanjian gülümsedi: “Sen bana soruyorsun da ben kime sorayım? Kardeş Lin, bundan sonra olaylara daha temiz bir görüşle bakmalıyız, bundan sonra ortak düşmanımız Büyük Katedraldir! Bundan sonra Görkemli İlaç Sarayı ile savaşacak gücümüz olmadığını fark ettik artık. İleride hangi sürtüşme yaşanırsa yaşansın Görkemli İlaç Sarayı ile aynı fikirde olmalıyız, aksi takdirde…”

 

“Ben sana katılıyorum, her ne kadar Görkemli İlaç Sarayının müritleri bizden güçlü olsalar da sonuçta vahşi değiller ve oldukça dürüst insanlar, bizim için bir tehlike arz etmiyorlar. Bizim yapmamız gereken şey onlara karşı kibar olmak. Onların bize karşı bir hamle yapacaklarını sanmıyorum, zaten yapsalar zorlanmadan bizi öldürebilirler.”

 

Feng Wanjian kafasını salladı: “Evet, bizim şu anda dert etmemiz gereken şey Gezginler Topluluğunun müritlerinin önüne geçebilmek, umarım bu herifler tekrar tuzak kurmuştur ve Xu Gang ile Yue Pan’ı öldürmüşlerdir. Bu şekilde köpeği köpeğe kırdırmış oluruz.”

 

Az evvelki tecrübelerinden sonra Lin Feng ve Feng Wanjian artık sırtlarını Görkemli İlaç Sarayının müritlerine dayamış vaziyetteydi. Bu şekilde grup sayısı üçe düşmüş oluyordu, bir grup Büyük Katedralden, bir grup Gezginler Topluluğundan ve bir grup da Görkemli İlaç Sarayı ile birleşen Lin Feng ve Feng Wanjian’dan oluşuyordu.

 

Lav bölgesini geçtikten sonra soğuk bölge etkisi tekrar başlamıştı.

 

“Gaoqi, dikkatli ol. Büyük Katedralin müritleri iki buçuk kilometre kadar ilerimizde.” Jiang Chen’in Medyumun Zihni yeteneği yine aktifti ve Mu Gaoqi kesinlikle Jiang Chen’in uyarılarından şüphe etmiyordu.

 

Jiang Chen konuşmasına devam etti: “İlerlemek için çok acele etme. Xu Gang ve Yue Pan bir oyun peşinde gibi görünüyor, onlar da durdu şu anda.” Jiang Chen Mu Gaoqi’nin ilerlemesini durdurmuştu, bir süre Medyumun Zihni yeteneğini kullandı ve şüphesini doğruladı: “Görünüşe göre Büyük Katedral ve Gezginler Topluluğu savaşmak üzere. Gezginler Topluluğu tekrar bir tuzak kurma peşindeydi fakat Büyük Katedral bunu fark etti ve karşı saldırıya geçti. Birazdan iyi bir şov yapacaklar.”

 

Mademki iki adet rakip birbiri ile savaşacaktı, Jiang Chen elbette buna müdahale etmeyecekti. İki tarafında ağır şekilde yaralanmasını istiyordu.

 

Mu Gaoqi ve Jiang Chen durunca Feng Wanjian ve Lin Feng de onlara yetişmişti.

 

Mu Gaoqi durumu açıkladı: “İleride Gezginler Topluluğu ile Büyük Katedral savaşacak. Şimdilik biz arkada kalalım.”

 

Feng Wanjian gülümsedi: “Güzel! Umarım bu şekilde köpeği köpeğe kırdırabiliriz! Haha! Harika oldu! Umarım iki grup da ağır şekilde yaralanır.”

 

Gezginler Topluluğu tekrar tuzak kurmuştu fakat Büyük Katedral karşı saldırıya geçmişti.

 

Jiang Chen konuşmuyordu, gözlerini kapattı, Medyumun Zihni yeteneğini maksimum seviyeye çıkardı. Fakat aradaki mesafenin fazla olması sebebiyle yaşanan olayların sadece çok azını sezebiliyordu.

 

Yaklaşık olarak bir saat geçti.

 

Feng Wanjian sabırsızlanıyordu: “Hala birbirlerine mi bakıyor bunlar? Savaşmıyorlar mı?”

 

Herkesin gözü Jiang Chen’in üzerindeydi.

 

Lin Feng meraklı şekilde sordu: “Kardeş Jiang Chen, nedir durum?”

 

“Kısa bir sürtüşmeden sonra ortam yine sessizleşti. Acaba savaşın sonucu anında belli mi oldu?”

 

“Hadi gidip bakalım. Kimin kazandığı önemli değil, her türlü bizim işimize yarar. Umarım hepsi birden ölmüştür!”

 

Jiang Chen ortamda hala garip bir şeyler olduğu hissindeydi, olduğu yerden konuştu: “Dikkatli olun, öncelikle bir bakalım.” Mu Gaoqi’yi uyardı.

 

Dörtlü ileri doğru yavaşça yürüdü ve ileride hafif bir ışık olduğunu fark etti. Biraz daha ilerlediklerinde ise karst yapılı bir mağarayı keşfettiler. Bu mağara oldukça genişti ve içinde de yine geniş bir platform daha vardı. Etrafı kayalarla çevrili, oldukça sinsi görünümlü bir mağaraydı.

 

ÇN; Karst mağara, kolay aşınabilir yüzeye sahip taşlarla çevrili bir mağara türü.

 

Dörtlünün ilk olarak gördüğü kişi Xu Gang’dı, iki adet dev kaya arasın sıkışmış vaziyetteydi ve kan kusuyordu. Gezginler Topluluğundan bir kişi de Xu Gang’ın yakınlarında yere serilmiş vaziyette etrafa kan fışkırtıyordu.

 

Diğer Gezginler Topluluğu müridi ise Yue Pan’la beraber kayalık bir alanın altında yerdeydi, kayalık bölgenin en alt kısmında ise dikkat çekici bir ruh bitkisinin olduğu görülebiliyordu. Yue Pan bir zehir tarafından etki altına alınmış gibi görünüyordu, suratı kıpkırmızı olmuştu ve her hareket edişinde etrafa kan damlatıyordu.

 

Feng Wanjian gördükleri karşısında mutluydu, kahkaha ile konuştu: “Haha! Şu hallerine bakın! Bir köpek başka bir köpeği ısırınca elde ettikleri tek şey bir avuç hayvan tüyü olur! Güzel!”

 

Lin Feng de heyecanla bağırdı: “Bu pislikler bunu hak etti!”

 

Hem Gezginler Topluluğu hem de Büyük Katedral oyun peşinde koşmuştu ve şimdi kendileri zor durumdaydı. Elbette gruptakiler bu olaylara sevinecekti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44788 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr