Bölüm 464: Bir Parmak Hareketi İle Rakibi Sabitlemek!

avatar
1695 4

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 464: Bir Parmak Hareketi İle Rakibi Sabitlemek!


Bu muhafızların yetişim seviyeleri yüksek değildi. Zaten yüksek seviyeli olsalar kapıda koruma görevi verilmezdi kendilerine. Çoğunluğu Ruh Kralı seviyesindeydi, yani çekirdek müritlerin takipçileri ile yaklaşık olarak aynı seviyedeydiler. Gül Vadisinde yaşama hakları sadece orijin âlemine geçtikten sonra ellerine geçecekti. Orijin âlemine geçmeden evvel yapabilecekleri tek şey burada birinin takipçisi olup topluluk görevlerini yaparak kazanç sağlayabilmekti.

 

Bundan dolayı orijin âlemi aslında topluluklarda bir basamak gibiydi. Bu âleme geçiş yapmak kişilerin bir sürü kapıyı açabilmesini sağlıyordu. Fakat elbette henüz orijin âlemine geçiş yapamamış olan binden fazla mürit vardı.

 

Jiang Chen her ne kadar burada üstün bir kişilik sayılmasa da sonuçta çekirdek müritlerden birisiydi, eğer muhafızlarla bir savaşa girerse kesinlikle zaferle ayrılacağının ve kendisini yargılayan kişi karşısında da haklı çıkacağının farkındaydı.

 

Sonuçta yükseliş macerasında her türlü sürtüşmeye tanık olmuş birisiydi, bu tarz durumlarda doğal olarak içinde öldürme arzusu oluşuyordu. Muhafızlar bir anda peygamberdevesi böcekleri gibi sessiz kalmışlardı, nefes almaya bile cesaret edemiyorlardı.

 

Başka kişilerden aldıkları emirler doğrultusunda Jiang Chen’in hayatını zorlaştırma çabası içerisindeydiler. Fakat bunu yapmak için hamle yapabilecekleri alan sadece Jiang Chen’in takipçileri ile kısıtlıydı. Elbette Jiang Chen’le direkt olarak çatışamazlardı.

 

Jiang Chen’in korumaları Jiang Chen’in onları korumasından memnundu, Jiang Chen’in yaşadığı öfkenin korumalarının iyiliği için olduğunun farkındaydılar. Gül Vadisine girdiklerinden bu yana her türlü dalga geçme ile karşılaşmışlardı. Jiang Chen’in hareketleri ise onların kalp Dao’larına su serpiyordu.

 

“Vay be! Vadiye henüz yeni girmiş birisi için senin bu öfken biraz fazla değil mi? Kapıdaki muhafızları korkutarak burada otorite mi sağlamaya çalışıyorsun? Sen kendini bir şey zannediyorsun değil mi?” Çok da uzaklardan olmayan soğuk tonda bir ses duyulmuştu.

 

“Haha! Belki de bu herif Kıymetli Ağaç Topluluğu denen yerde zorbanın tekiydi ve burada da aynı tavırları sergilemek istiyor!”

 

“Burası Görkemli İlaç Sarayı! Geldiği yerdeki gibi davranamaz, bir köy şarlatanı gibi davranamaz! Aksi takdirde hayatı çok kısa sürer!”

 

Bu sözlerin sahibi bir anda ortaya çıkan birkaç siluetti.

 

Üç adet çekirdek mürit takipçileriyle beraber patikayı kapatmışlardı. Jiang Chen ile apartmanı arasında duruyorlardı.

 

Jiang Chen gülümsedi ve İlah’ın Gözü ile bu elemanlara baktı. Bu kişiler ikinci ve üçüncü seviye orijin âlemindeydi. Bu tarz elemanlar belliki Süzülen Bulutlar Bölgesinin savaşta gözden çıkarılabilecekler listesindeydi. Jiang Chen anlamlı bir gülümseme ile konuştu: “Havlayan köpek ısırmaz derler. Burada olmanızın sebebi nedir?”

 

“Bu adam kesinlikle bir köylü! Baksanıza hiç terbiyesi yok! Kıdemli kardeş Yan Hongtu’yu gücendirmek zaten bir aptallıktır ve bu hareket sadece köylü aptallardan beklenir!”

 

Bu üç eleman sanki kendileri haklıymış gibi, ilk terbiyesiz sözleri kendileri söylememiş gibi hareket ediyorlardı.

 

Jiang Chen bu tarz insanlara vakit ayırmayı bir israf olarak nitelendiriyordu: “İki kelime, def olun!”

 

Bu adamları Yan Hongtu’nun gönderdiği belliydi, amacı da elbette Jiang Chen’i test etmekti. Jiang Chen elbette böylesine şeylerle uğraşmak için ilgisizdi, fakat buraya geldiğinden beri sergilediği tavırlar buradaki insanların öfkesini üzerine çekmişti.

 

Bu insanların vadideki pozisyonu her ne kadar çok yükseklerde olmasa da sonuçta vadinin çekirdek müritleriydiler ve gururlu yapıları vardı.

 

“Jiang Chen! Görünüşe göre bizler sana vadinin kurallarını öğretmeliyiz!” Üç mürit patikanın tamamını kapatmıştı.

 

Görkemli İlaç Sarayının kurallarında müritlerin birbirleri ile antrenman yapması yasak değildi, müritlerin ölümüne savaşması için tek yapması gereken şey topluluktan izin almaktı. Bu tarz yüzleşmeler vadide oldukça yaygındı.

 

Jiang Chen ise sesini yükselterek konuştu: “Sizin gibi çöpten ibaret karakterler benimle kurallar hakkında mı konuşmak istiyor? Size tek sorum var, beni rahat bırakacak mısınız, yoksa gerçekten bana bulaşmayı göze alıyor musunuz?”

 

“Jiang Chen! Sana iki seçenek veriyorum! Ya şimdi diz çöküp af dilersin ya da sen diz çöküp af dileyene kadar seni döveriz!”

 

Jiang Chen’in gözleri sinirden kızardı, sağ elinin işaret parmağı ile uzakları işaret ederek bağırdı: “Def olun!”

 

Bağırırken aynı zamanda Şeytani Altın Göz ile parlak bir ışık yaymıştı. Ortamdaki havanın sıcaklığı birdenbire birkaç derece düşmüştü.

 

Korkutucu buzlu ışık ortamı ele geçirmiş gibiydi, üç çekirdek müridin olduğu noktadaki zemini buz gibi soğutmuştu, yoğun buz enerjisi müritlerin sanki midye kabuğunun ezilmesi gibi daralmasına sebep olmaya başlamıştı.

 

“Ne?”

 

“Hayır!”

 

Jiang Chen Buzlu Nilüfer ve Süpernova Noktası tekniklerini kombine ederek yapmıştı bu hamleyi, bu hamlenin tam ismi ‘Engin Kara Süpernova Noktası’ idi. Bir tek hamle ile en soğuk kışların en soğuk gecelerindeki buz akımını getirmişti.

 

Bu soğuk hava akımının ardındaki kısıtlayıcı güç inanılmazdı, anında bütün alanı etkisi altına almıştı. Üç mürit buzlu alanın ortasında hapsolmuştu, gözle görülür bir hızda kanları donmaya başlamıştı.

 

Bu müritlerin zayıf güçteki takipçileri ise neredeyse tamamen donmuş heykellere dönüşeceklerdi, vücutlarında oynatabildikleri tek organları gözleriydi, korkudan dolayı sürekli olarak etraflarına bakıyorlardı.

 

Üç mürit ise korkudan ne yapacaklarını şaşırmışlardı, ne kadar direnirlerse dirensinler vücutlarını ele geçirmekte olan bu buz kuvvetine bir türlü karşı çıkamıyorlardı.

 

Jiang Chen’in parmağı hala havadaydı, karşısındaki kişilerin hayatı ve ölümü Jiang Chen’in parmağının bir hareketine bakıyordu.

 

Jiang Chen dudaklarında alaycı bir gülümseme ile parmağını geri çekti, korkutucu buz akımı ortadan kalkmış, gün yüzü yeniden doğmuştu.

 

Müritlerin kanları ve qi’leri bu kuvvet geri çekildiğinde tekrar eski hallerine dönmeye başlamıştı. Müritler az evvel vücutlarını ele geçiren buz kuvvetinden tamamen kurtulabilmek için qi enerjilerini birkaç defa sirküle etmek zorunda kaldılar. İşlerini bitirdiklerinde ise Jiang Chen’e inanmaz gözlerle bakmaya başlamışlardı.

 

Jiang Chen’in bu adamlara öldürücü bir darbe atmamasının sebebi aynı topluluktan olmalarıydı. Onlara sadece uyarı niteliğinde bir ders vermek istemişti.

 

Zaten ölüm tehdidinden başka hiçbir şey bu kadar etkili olamazdı.

 

Az evvel kibirleri göğe yükselen bu müritler şu anda Jiang Chen’in bir parmak hareketi ile kendilerini öldürebilecek vaziyette olduğunu artık anlamışlardı. Elbette bu meselenin devamını getirme çabasına girmeyeceklerdi.

 

Jiang Chen işini bitirince umursamaz bir tavırla ortamdan ayrıldı ve arkasında birbirlerine şaşkın şekilde bakan müritleri bıraktı.

 

“Genç ustam! O parmak tekniği harikaydı! Ben, Qiao Shan ne zaman bu hareketi yapmaya hazır olurum?”

 

Guo Jin Qiao Shan’ın sorusuna cevap verdi: “Eğer genç ustamı takip etmeye devam edersek er ya da geç bizler de bu teknikleri kullanabilecek hale geliriz. Bizler zaten Doğu Krallığında boş boş dolanan insanlardık, ruh âlemine geçişin hayalini bile kuramıyorduk!”

 

Qiao kardeşler aynı anda konuştu: “Kesinlikle! Bakalım o köpekler genç ustamın hamlelerinden sonra yine bizi aşağılamaya cüret edebilecek mi?”

 

Jiang Chen hafifçe gülümsedi: “Önce içeri girelim, bu mesele henüz bitmedi, bu üç mürit Yan Hongtu’nun küçük karakterleriydi, önemli bile değillerdi.”

 

Mademki Yan Hongtu Süzülen Bulutlar Bölgesinin zorba kişisiydi, bu meselenin peşini bırakmasına elbette imkân yoktu. Fakat elbette Jiang Chen bundan korkmuyordu. Eğer bir kişi askeri Dao yolunda gelişmek istiyorsa yoluna her daim engeller çıkacaktı.

 

Madem Yan Hongtu Jiang Chen’in kapısından içeri izinsiz girmek istemişti, Jiang Chen de tekmeyi basıp kapıdan kovacaktı onu. Jiang Chen’in kendisine yapılan bir saygısızlığı affetmesinin imkânı yoktu.

 

Jiang Chen’in öngörüsü doğruydu, ertesi günün sabahında apartmanının etrafı insanlar tarafından kuşatılmıştı.

 

Görünüşe göre apartmanın etrafını saran kişiler çekirdek müritlerin takipçileriydi ve bu kişiler arasında ayak işlerini yapan düşük pozisyonlu kişiler bile göksel ruh âlemindeydi.

 

Bu takipçiler burada toplanmıştı ve Jiang Chen’in takipçilerinden kurtulmasını istiyorlardı.

 

Jiang Chen hafifçe gülümsedi, bu kişilerin arkasındaki ismin Yan Hongtu olduğu aşikârdı: “Beni ezmek için böyle bir yöntem kullanmak istediğinize emin misiniz?” Bunu söyledikten sonra umursamaz bir tavırla ileri yürüdü ve kalabalığı süzdü, tahminine göre en az bin kişi vardı kapısının önünde.

 

Jiang Chen kolay sinirlenen birisi değildi, fakat elbette her insanın olduğu gibi onun da sabrının bir sınırı vardı: “Hepiniz dinleyin, kesin sesinizi! Ondan geriye doğru sayacağım! Bitirdiğimde gölgenizi bile görsem içinizden bir kişiyi bile sağ bırakmam!”

 

Jiang Chen gerçekten de sinirlenmişti, son iki günde Gül Vadisinde çok sayıda rahatsız edici olay yaşanmıştı.

 

“On… Dokuz… Sekiz…”

 

Jiang Chen konuşarak bu insanları ikna etmenin bir vakit israfı olduğuna kanaat getirmişti, buradaki insanların hepsini Yan Hongtu’nun gönderdiğinin farkındaydı, bu insanlar buraya kendileri gelmemişti, hatta aldıkları emirleri gönüllü şekilde uyguladıkları bile söylenemezdi.

 

Bundan dolayı bu insanlara mantık çerçevesinde konuşmak imkânsızdı, tek çare kuvvet kullanmaktı.

 

“Yedi… Altı… Beş… Dört… Üç…”

 

Jiang Chen sayımın bitişine yaklaştıkça ses tonunu daha da katılaştırıyordu. İçindeki öldürme arzusu iyice birikmişti.

 

“Hah! Jiang Chen! Sen ne kadar da kibirlisin böyle, burası Gül Vadisi, canının istediği herkesi öldürebileceğini mi sandın?”

 

“Evet! Jiang Chen! Bizim taleplerimiz mantıklı! Sen ise mantık karşısında sadece ölüm tehdidi savuruyorsun! Kurallara hiç mi saygın yok?”

 

Kışkırtma sesleri yükselmeye başlamıştı. Jiang Chen olayın kopma anının yaklaştığını fark edebiliyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44355 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr