Bölüm 446: Görkemli İlaç Sarayının Başkanı

avatar
1865 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 446: Görkemli İlaç Sarayının Başkanı


Üç Yıldız Topluluğu Devasa Muhitte henüz yeni bir güçtü. Yükselişlerinden bu yana sadece birkaç yüz yıl geçmişti fakat bu kısa süre içerisinde Devasa Muhitin en güçlülerinden birisi olmuşlardı.

 

Bu hızlı gelişimin arkasındaki güç elbette Gök Topluluğuydu.

 

Gök Topluluğunun kontrol ettiği güçler tıpkı gökyüzündeki yıldızlar kadar sayısızdı. Üç Yıldız Topluluğunun kendi isminin olması bir şeyi değiştirmezdi, onlar sadece Gök Topluluğunun bir kuklasıydı.

 

Zuo Lan’ın Kıymetli Ağaç Topluluğundaki yenilgisi olmasa, bu kişiler zaten bir araya gelmezdi.

 

Sonuçta Üç Yıldız Topluluğu sadece bir ön cephe niteliğindeydi ve Gök Topluluğu bu gücünün açık edilmesini istemezdi.

 

Onuncu seviyeli müfettiş Gök Topluluğunun karargâhından geliyordu. Açık konuşmak gerekirse bir sözüyle Üç Yıldız Topluluğunu yerle bir edebilirdi.

 

Bundan dolayı istediği ses tonunda konuşabiliyordu ve karşısındaki Üç Yıldız Topluluğu elemanları ise onun sert konuşmasını dinlemekten başka bir şansa sahip değildiler.

 

En kıdemli olan topluluk eş başkanı konuştu: “Lütfen sinirinize hâkim olun efendim, Efendi Feng, eğer bu kişiler Gök Topluluğu ile savaşmak istiyorlarsa zaten ölümle karşı karşıyalar demektir. Benim görüşüme göre, mademki Görkemli İlaç Sarayı bu kişilerle ittifak kurmak istiyor, o halde onların da ölüm kervanına katılmasına izin verelim. Gök Topluluğunun sadece birkaç tane fazladan uzman göndermesi bu kişilerin yerle bir olması içi yeterli olacaktır. Görkemli İlaç Sarayını ezip geçtikten sonra dünyadaki tüm diğer kuvvetlere de ibret olmuş olurlar.”

 

Onuncu seviyeli müfettiş homurdandı: “Onları ibret mi yapalım? Sen Görkemli İlaç Sarayının öylesine birkaç ördekten ve tavuktan oluştuğunu falan mı sanıyorsun? Böylesine cesur davranabildiklerine göre onların da arkasında bir kuvvet olduğunu göremiyor musun?”

 

Üç Yıldız Topluluğunun kıdemli eş başkanının bu önerisinde elbette gizli bir amacı vardı. Görkemli İlaç Sarayının yok edilmesi, Üç Yıldız Topluluğunun artık gölgelerden çıkıp, Gök Topluluğunun Devasa Muhitteki temsilcisi olmasına yarayacaktı. Bu durumda Üç Yıldız Topluluğu bu bölgedeki en güçlü varlık olacaktı ve Devasa Muhitte istediği her şeyi yapabilecekti.

 

Fakat bu öneri müfettiş tarafından direkt olarak reddedilmişti.

 

Elbette bunu reddetmesinin sebebi Gök Topluluğu ile Görkemli İlaç Sarayı arasındaki bir savaşta mağlup olacakları değildi, fakat işler henüz savaş durumuna gelmemişken birdenbire bir kaos ortamı oluşturmanın da anlamı yoktu.

 

“Görkemli İlaç Sarayı ve Kıymetli Ağaç Topluluğu hakkında bulabildiğiniz bütün bilgileri toparlayın. Üç gün içerisinde kapsamlı bir rapor istiyorum. Bu ittifakın kurulmasını kesinlikle önlemeliyiz. Benim fikrimce bu ikilinin ittifak kurması her ne kadar önemli bir mesele olmasa da üstlerim bu konuya oldukça çok değer veriyor. Eğer bu meseleyi adam akıllı halledemezsek ceza alabiliriz.”

 

Müfettiş konuşmasını bitirince ortamdan ayrıldı.

 

Yaşananlardan hiç memnun olmadığı aşikârdı, hem Üç Yıldız Topluluğunun hem de Zuo Lan’ın yetersizliği onun keyfini kaçırmıştı.

 

 

Devasa Muhitteki çoğu kuvvet Görkemli İlaç Sarayının ittifak kararını hoş karşılamamıştı, bunun üzerine bir de Görkemli İlaç Sarayının içinde de bu karara karşı çıkanlar vardı.

 

Bu esnada Saray Başkanı gizli bir odada sarayın iki adet yaşlı ve bilge kişisiyle toplantıdaydı.

 

Bu ikili yaşlı bilgeler konseyinin temsilcileriydi, bir tanesi şu anki bilge şefti ve diğer ise ondan önce bilge şef görevindeki kişiydi.

 

Bu ikili konseyin iradesini temsil ediyorlardı.

 

Saray başkanı soluk yeşil renkli bir cübbe giyiyordu, ince vücudunun dinamik ve kıvrak duruşu oldukça dinç birisi olduğunu kanıtlıyordu. Alımlı gözleri sayesinde bir kadının yüz hatlarına benzer yüz hatları vardı.

 

Fakat Anka Kuşunun gözlerine benzeyen gözlerinden bir ışık parlıyordu, sanki sonsuz gecenin yıldızlarını izliyor gibiydi.

 

Bu kişi Görkemli İlaç Sarayının başkanı Dan Chi’ydi.

 

Kendisi saraydaki en rütbeli kişiydi, saraydaki yaşlı kıdemliler bile onun askeri Dao potansiyelinin çok ileride olduğunu kabullenmişlerdi.

 

Dan Chi yaklaşık yüz yıldan beridir üstün pozisyondaydı.

 

Devasa Muhitte bu yaştaki uygulayıcılar genellikle orta seviyeli rütbeler için birbirleriyle yarışırdı, daha süt rütbeye erişmek için zamanlarını harcarlardı.

 

Fakat Dan Chi Görkemli İlaç Sarayının başkanlığını yüz yılı aşkın süredir yapıyordu.

 

Bu demek oluyordu ki Dan Chi bu üstün rütbesine geldiğinde sadece ellili yaşlarındaydı.

 

Askeri Dao dünyasında ellinci yaş demek aslında daha sadece bir çocuk sayılmak demekti.

 

Fakat Dan Chi’nin bu yaşta bu pozisyona gelmesi elbette onun askeri Dao dehasının ne denli üstün olduğunu gösteren bir şeydi.

 

Kendisi bu erken yaşında çoğu kıdemli kişinin ağzının salyalarının akarak baktığı pozisyona gelebilmişti.

 

Gözlerini hafifçe açtı, etrafındaki kıdemliler onun ağzından çıkacak bir lafa bakıyorlardı.

 

“Bilge yaşlı Chang ve bilge yaşlı Jin Gu, sizin söylediklerinizin tamamını düşündüm. İttifak meselesi üzerinde iyice kafa yordum. Eğer iki yaşlı bilgenin bu törene katılma niyeti yoksa, Görkemli İlaç Sarayında kalabilir ve buranın koruması ile sorumlu kişiler olabilirler. Ben bizzat takımımı alıp Kıymetli Ağaç Topluluğuna gideceğim.”

 

Dan Chi direkt olarak kendi fikirlerini belirtmiş ve yaşlı kişilerin fikirlerini dinlememişti bile.

 

Bu baskın sözler bile Dan Chi’nin ne kadar otoriter birisi olduğunu ispatlamak için yeterliydi.

 

İki yaşlı kişi birbirine baktı, gözlerinde uysal ifadeler vardı.

 

“Saray Başkanı, Dokuz Güneşli Gök Topluluğunun on altı krallığa göz dikmesinin ardında kesinlikle bir sebep olmalı. Kıymetli Ağaç Topluluğu gibi küçücük bir yer için Gök Topluluğunun bir çaba sarf etmesi durumu kesinlikle ardında bir anlam barındırıyor olmalı. Sizler Jiang Chen’in geleceği hakkındaki görüşlerinize dair nasıl diğer kişileri ikna etmeyi planlıyorsunuz?”

 

Dan Chi gülümsedi: “İkna etmek mi? Büyük başarılar sağlayan birisi neden yaptığı hamlelerin sebebini açıklamak zorunda olsun ki? Bizler davranışlarımızın sebebini açıklamaya çalışırken bir başka grup bu oyalanmamızdan faydalanarak ileri adım atabilir ve bizim stratejik planlarımızı bertaraf edebilir. Ben karizma konusuna oldukça çok önem veririm ve kişisel gidişatımı topluluğumuzun gidişatının ardında tutarım. Ben kimseye davranışlarımın sebebini açıklamak zorunda değilim.”

 

“Saray başkanı, siz gücünüzü tek bir tek bir noktada birleştirme niyetindesiniz, tek bir hata bile bütün sarayı yerle bir edebilir. Bizi kendimizi savunamaz bir hale getiriyorsunuz. Açık konuşmak gerekirse Gök Topluluğunu gücendirmek demek bizim kıyametimiz demektir!” Yaşlılar konseyinin şu anki şefi olan Chang Feng hafiften sinirli konuşuyordu.

 

Dan Chi ise aldığı bu agresif cevaba sinirlenmedi ve sakince cevap verdi: “Yaşlı Chang Feng doğruları söylüyor, ben gücü tek bir noktada topluyorum. Mademki İlaç Sarayı onun başkanı olmamı istedi, ben bu meselede son sözü söyleyecek olan kişiyim. Eğer benim bu pozisyona uygun olmadığımı düşünen birisi varsa bu durumda beni kınayabilir. Eğer herkes benim bu pozisyona uygun olmadığımı düşünüyorsa bu durumda ben görevimden ayrılırım.”

 

Yaşlı Chang Feng ve Jin Gu ne diyeceklerini bilemiyorlardı.

 

Dürüst olmak gerekirse Dan Chi uzun yıllar boyunca saray başkanlığını en iyi şekilde yapmış birisiydi. Onun eline aldığı her mesele gayet olumlu şekilde çözülmüştü.

 

Fakat Görkemli İlaç Sarayı bu süreçte müthiş derecede bir ilerleme kaydetmişti, sarayın nüfuzu ve otoritesi olağanüstü derecede gelişmişti.

 

Eskiden sarayın unvanı sadece ilaç yapımı konusunda yayılırken askeri Dao temelleri konusunda Devasa Muhitteki çoğu topluluktan daha gerideydi.

 

Dan Chi başkanlığı devraldıktan sonra ise askeri Dao dehalarına büyük önem vermişti. Mademki saray ilaç konusunda üstünlüğü elde etmişti, Dan Chi bir noktadan sonra artık askeri Dao konusuna da yoğunlaşmaları gerektiğini düşünmüştü.

 

Askeri Dao dünyasında ilaç yapımı meselesi direkt olarak etkili bir yöntem değildi, bu yolda asıl en büyük önem arz eden mesele fiziki dayanıklılık ve güçtü.

 

Dan Chi uzun süredir askeri Dao dehalarına büyük önem veriyordu ve onların yetişimine katkılarda bulunuyordu. Saraydaki herkes bu süreçte büyük gelişim yaşadıklarını kabullenmek zorundaydılar.

 

Hâlihazırda her ne kadar Devasa Muhitteki diğer güçlerle aralarında askeri Dao konusunda bir fark mevcut olsa da yine de bu süreçte diğer güçlerle aralarındaki fark büyük oranda kapanmıştı.

 

Bundan dolayı Dan Chi Görkemli İlaç Sarayındaki herkes tarafından sevilen birisiydi. Onu herhangi bir konuda suçlamak mantıksız olurdu.

 

Saraydaki unvanı ve otoritesi düşünüldüğünde, kimse Dan Chi’yi başlarına bela getirmekle suçlayamazdı.

 

İki yaşlı bilge bunun gayet farkındaydı, bundan dolayı Dan Chi’yi suçlayıcı şekilde konuşamıyorlardı ve sadece onun fikirlerinin arkasındaki mantığı anlamaya çalışabiliyorlardı.

 

Aslında yaşlı bilgeler elbette ittifak kurma meselesini mantıklı buluyorlardı, fakat onların tecrübeli bakış açılarına göre Kıymetli Ağaç Topluluğu gibi küçük bir topluluğun genç bir uygulayıcısıyla yapılacak olan ittifak anlaşması mantıksızdı.

 

Sonuçta Kıymetli Ağaç Topluluğu sadece yedinci kademeli bir topluluktu.

 

Görkemli İlaç Sarayı ise dördüncü kademeli ve güçlü bir topluluktu.

 

Saray başkanı ise aralarındaki bu güç farkını hiçe sayarak küçük bir toplulukla ittifak anlaşması sunmuştu, üstelik bu anlaşmayı teklif eden taraf güçlü taraftı! Bunun üzerine bir de sanki karşı taraf daha güçlüymüş gibi, törenin Kıymetli Ağaç Topluluğu bölgesinde yapılmasını kabul etmişti.

 

Dan Chi’nin bu kararları sarayı aşağılayan bir karar gibi görünüyordu.

 

Bu anlaşmada dezavantajlı oldukları iki durum vardı, birincisi kendilerinden daha güçsüz olan bir topluluğa ittifak teklifi yapmak bir diğeri ise Gök Topluluğu gibi kendilerinden daha güçlü bir topluluğu gücendirmekti.

 

Üstelik bunların hepsi sadece bir adet genç ve tecrübesiz uygulayıcı içindi!

 

On altı krallık gibi zayıf bir bölgeden nasıl bir dâhi çıkabilirdi ki? Bu dâhi kişi aldıkları bütün bu risklere değer miydi?

 

İki yaşlı bilge bu konuda olumlu düşünmüyorlardı. Onların gözünde on altı krallık denen yer çorak bir yerdi ve kaliteli uygulayıcıların oradan çıkma olasılığı sıfıra yakındı. Böylesine zayıf bir bölgeye ciddiyetle bile bakmıyorlardı.

 

Ayrıca mademki bu bölgeden kaliteli bir dâhi çıkabilmişti, on altı krallık neden böyle yarı ölü bir durumdaydı?

 

Askeri Dao dünyasında gerçek dâhiler kolay kolay ortaya çıkmazdı.

 

Bu tarz derin düşünceler ve ön yargılar iki yaşlı bilgenin Dan Chi’nin kararlarına olumsuz bakmalarına sebep olmuştu.

 

Fakat iki yaşlı bilge oldukça yaşlıydı ve artık zihin yapıları oturmuş, yeniliklere kapalı kişilerdi, onların fikirlerini değiştirebilmek neredeyse imkânsızdı.

 

“Yaşlı bilgeler, ben bu sarayı uzun zamandır yönetiyorum, benim yöntemlerim her ne kadar biraz baskıcı olsa da, ne zaman sarayın kötülüğüne bir karar aldım? Jiang Chen dediğim dâhi kişi doğuştan gelen potansiyele sahip bir uygulayıcıyı öldürebildi ve onun arkasındaki güç ise Gök Topluluğunun elçisini alt etti. Devasa Muhitte bu tarzda bir potansiyele sahip olan başka birini düşünebiliyor musunuz?”

 

Dan Chi aslında aldığı kararların sebeplerini açıklama zorunluluğu hissetmiyordu fakat bu iki yaşlı bilge kişi sarayda büyük oranda bir nüfuza sahipti, bundan dolayı fikirlerini sakince ve açık sözlü şekilde açıklama çabasına girmişti. Ayağa kalkarak konuşmasına devam etti: “Ben söyleyeceklerimi söyledim. Eğer yaşlı bilgeler benim aldığım kararın yanlış olduğunu düşünüyorlarsa on ya da yirmi yıl sonra görelim bakalım!”

 

Konuşmasını bitirince elini salladı ve toplantının bittiğini işaret etti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44346 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr