Bölüm 423: Bire Karşı İki Zulümdür!

avatar
1943 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 423: Bire Karşı İki Zulümdür!


“Gümüş Kaya, bu aptal karınca bir sürü değişik numaralar biliyor. Bizler bu hayvanı öldürürken topluluğumuzun saygın bir işi olarak düşünmeliyiz bu işi. Senle koordine şekilde çalışarak bu hayvanı öldürmeliyiz.” Usta Shuiyue sinir küpüne dönmüştü fakat yine de mantıklı düşünebiliyordu.

 

Long Luo’nun garip yenilgisi Usta Shuiyue’nin hem sinirlenmesini hem de ekstra önlem almasını sağlamıştı.

 

Zaten önceki hatıralarından da bildiği üzere ne kadar hazırlıklı olursa olsun Jiang Chen’le her yüzleşmesinde başarısız oluyordu.

 

Ye Han, Hai Tian ve Long Juxue’nin üzerine bir de şimdi Long Luo gibi kıdemli bir yaşlı kişi kendilerine olan üstün güvenlerine rağmen Jiang Chen’in karşısında yetersiz kalmıştı.

 

Long Luo zaten göz açıp kapayıncaya kadar yenilmişti ve yenilgisinin sebebi bile anlaşılamamıştı. Gümüş kıyafetli yaşlı kişinin savaş kabiliyeti Long Luo ile aynı derecedeydi.

 

Gümüş kıyafetli adam da artık Jiang Chen’in neden Mor Güneş Topluluğunun bir numaralı düşmanı olduğunu anlayabilmişti. Eğer bu fani uygulayıcı şimdi öldürülmezse ileride topluluğun başına çok büyük oranda bela olacaktı.

 

Bunları düşündüğünden dolayı her ne kadar Long Luo’nun hareketsiz bedeni önlerinde yatıyor olsa da Jiang Chen’i öldürme planlarından vaz geçmeyeceklerdi.

 

Gümüş kıyafetli adam havada bir kavrama hareketi yaptı ve bir çift gümüş renkli pençe ellerinin üzerinde bir anda belirdi. Dişlerini sıkarak pençelerini savurdu, izleyen kişilere korkunç bir manzara sunuyordu.

 

“Topluluğumuz uğuruna verdiğimiz savaşta hiçbir şey esirgememeliyiz. Ben, Gümüş Kaya, hayatımı ortaya koyarak topluluğum için canımı feda etmeye hazırım!”

 

Usta Shuiyue Gümüş Kayanın savaşma isteğini görünce memnun kalmıştı.

 

İkisi birden saldırdığında kazanma ihtimallerinin çok yükseldiğinin farkındaydı.

 

Bilinçaltından bir mesaj gönderdi: “Kanun uygulayıcı müritler, ben ve Gümüş Kaya için formasyon hattını sağlam tutun. Eğer düşman ruh hayvanlarını üzerimize gönderirse bizi koruyun.”

 

“Anlaşıldı!” Kanun uygulayıcı müritlerin hepsi hayatlarını topluluğa adamış ve ölüm yemini etmiş kişilerdi. Onların sadakati konusunda şüpheye düşmek aptallık olurdu.

 

Jiang Chen karşısındaki kişilerin kendi aralarında mırıldandığını görünce kahkaha ile gülerek konuştu: “Kendi aranızda mırıldanmanıza gerek yok, eğer korkuyorsanız ikiniz aynı anda gelin! Benim korkacak neyim var ki?”

 

Jiang Chen elbette Usta Shuiyue’nin grup şeklinde bir savaş istediğini fark etmişti.

 

Elini kaldırdı ve Alevli Kertenkelenin uzun bir kemiğini aline aldı, bu kemik kertenkelenin ejder soyundan gelen sert bir kemikti, vücudunun en güçlü ve dayanıklı kısmından geliyordu.

 

Üstelik Jiang Chen bu kemiği geliştirmişti ve dayanıklılığı daha da fazla artmıştı.

 

Alevli Kertenkele zaten en başta aziz dereceli bir yaratıktı. Zaten başlangıç gücü dokuz kez güçlendirilmiş bir ruh silahından daha fazlaydı, orijin ruhu silahıyla aynı güçteydi.

 

Jiang Chen’in yaptığı geliştirmeden sonra bu silah orta seviyeli bir orijin silahıyla aynı seviyeye gelmişti.

 

Jiang Chen bu sefer durumu küçümsemiyordu, iki adet dokuzuncu seviye ruh âlemi uygulayıcısıyla karşı karşıya gelecekti. Bundan dolayı Alevli Kertenkelenin kemiğini çıkarmıştı.

 

Bu olağanüstü kemik tıpkı saldırıya geçmiş bir kaplana kanat takmak gibiydi.

 

Jiang Chen yenilmez bir aurayla olduğu yerde dikiliyordu, elindeki kemiği kaldırarak Gouyu’ya seslendi: “Gouyu, formasyonu benim yerime sen devralacaksın, karşıdaki birliklerin hareketlerine dikkat et.”

 

“Genç ustam, iki kişiye karşı savaşacaksınız, siz…” Gouyu her ne kadar Jiang Chen’e güveniyor olsa da hem Usta Shuiyue hem de Gümüş Kaya’ya karşı savaşmasına karşı endişe ile yaklaşmıştı.

 

Jiang Chen güldü: “Endişeye gerek yok!”

 

Jiang Chen konuşmasını bitirince Kılıç Kuşuna emir verdi ve dalışa geçti, kuşun sırtından fırladı ve yere kondu.

 

“Jiang Chen! Sen Mor Güneş Topluluğunun ordusuyla yüzleşmenin ne demek olduğunu bilmiyorsun, ölümünle yüzleşeceksin!” Gümüş Kaya konuşmasını bitirince ileri atıldı.

 

Usta Shuiyue de koordine şekilde hamlesini yaptı, ellerini salladı ve beyaz bir ışık huzmesi eşliğinde bir bulut rünü oluşturdu.

 

ÇN; Rün: Basit şekilde oluşturulmuş, formasyondan daha az karmaşık olan bir tür efsun.

 

Bu beyaz ışık huzmesi bir anda maddeye dönüştü ve yukarıdan aşağı düşmek üzere olan bir küçük dağ parçasına dönüştü.

 

Jiang Chen’in etrafındaki hava aniden birkaç derece sıcaklık kaybetmişti, aynı zamanda etrafındaki çalılıkların ve yaprakların yüzeyleri de buz tutmuştu.

 

Jiang Chen bu duruma hafiften şaşırmıştı, Usta Shuiyue bünyesinde bu kadar güçlü bir rün mü barındırıyordu? Bu rünün barındırdığı dondurucu kuvvet Long Juxue’nin sahip olduğu Gök Anka dondurucu qi’den daha fazlaydı.

 

Usta Shuiyue kesinlikle şöhretini hak ediyordu.

 

Long Juxue’nin dondurucu qi kuvveti elbette etkileyiciydi fakat kendisi sadece yedinci seviye ruh âlemindeydi.

 

Usta Shuiyue ise dokuzuncu seviye ruh âlemindeydi ve temelleri çok sağlam birisiydi. Bu durum kesinlikle Long Juxue gibi genç ve tecrübesiz birinin yarışabileceği bir şey değildi.

 

Oluşan küçük buzdağı üzerine güneş ışınlarının da düşmesiyle çok daha göz alıcı bir hal almıştı.

 

Eğer Jiang Chen’in gücü Long Juxue’yi öldürdüğü günle şu anda aynı olsaydı şu anda yapabileceği tek şey oturup ölmeyi beklemek olurdu.

 

Fakat şu anki Jiang Chen’le geçmişteki Jiang Chen elbette bir değildi.

 

İlah’ın Gözünden kırmızı bir ışık parıldadı ve Jiang Chen on iki adet buzlu nilüfer dalını çıkarttı. Buzdağını bu nilüfer dalları yavaşlatmıştı, yavaşça görünüşlerini bir dağı ayakta tutan sütunlara çevirmişlerdi.

 

Devasa nilüfer çiçekleri açmıştı, olağanüstü bir manzaraya şahit oluyordu ortamdakiler.

 

Buzlu nilüfer kutsal seviyeli bir ruh varlığıydı, tuttukları bu buzdağı nilüfer çiçekleri ve dalları için olağanüstü bir beslenme kaynağıydı.

 

On iki nilüfer dalı kısa sürede buzdağının barındırdığı buz enerjisini absorbe etmişti.

 

Yerde ise Jiang Chen kendini adeta bir alev topuna dönüştürmüş ve ileri atılmıştı.

 

Çınnn!

 

Çınnn! Çınnn!

 

Gümüş Kaya’nın pençeleri ile birleşen Alevli Kertenkelenin kemiği korkutucu bir çarpışma sesi çıkartmıştı.

 

Bu çarpışmanın etkisi dört bir yana hızlı şekilde dağıldı.

 

Gümüş Kaya elinin büyük ölçüde titrediğini ve başparmağı ile işaretparmağı arasının deli gibi sarsıldığını, bunun üzerine de göğsünün sıkıştığını hissetmişti. Oldukça şaşkındı: “Bu aptal hayvanın gücü bu kadar fazla mı? Benim yetişim seviyemdeki birinin hamlesini bu şekilde karşılayabildi mi? Üstelik de hiçbir zorlanma belirtisi göstermeden!”

 

Gümüş Kaya’nın kana susamış ruhu Jiang Chen’in hamlesiyle daha da kışkırtılmıştı: “Velet! Benim hamlelerimden birkaç tanesini daha karşıla da görelim bakalım!”

 

Ellerini salladı ve devasa pençeler sanki eriyip avuçlarının içine dökülmüş gibi göründü, havaya zıpladı ve ruh enerjisini açığa çıkardı, havada devasa bir gümüş kaya oluşturmuştu.

 

Kısa bir ıslıkla beraber Gümüş Kaya yere doğru inmeye başladı, elleri etkileyici bir momentumla savrulmuştu ve momentumun tamamını Jiang Chen’e yöneltti.

 

Bu hamle hiçbir süslü sanat veya yetenek barındırmıyordu, direkt ve vahşi olarak Jiang Chen’i hedef almıştı. Yakın dövüşe girmek istediği belli oluyordu.

 

Jiang Chen bu adamın silahını adeta eriterek elleri ile entegre ettiğini görünce bu adamın bu yetenekle oldukça gurur duyuyor olduğunu anlamıştı.

 

Durum bu hali alınca elbette Jiang Chen korkmamış, üstelik savaşma isteği daha da artmıştı.

 

“Güçlü olduğunu mu sanıyorsun? Seni en avantajlı olduğunu düşündüğün zamanda alt edeceğim ve gurur duyduğun şeylerin aslında boş olduğunu göstereceğim.”

 

Jiang Chen yükseldi, iki eliyle Alevli Kertenkelenin kemiğini kavradı ve fütursuz bir şekilde bütün gücüyle savurdu.

 

Gümüş Kaya bunu görünce sırıttı: “Benim gümüş pençelerimde dayanıklılık yarışı mı yapmak istiyorsun? Haha! Bence senin elindeki silah ortadan ikiye ayrılacak!”

 

Bu bir çift pençe dokuz kez geliştirilmiş bir ruh silahıydı, bunun üzerine bir de Gümüş Kaya’nın pençeleri eritip ellerine entegre etme yeteneği eklenince pençelerin dayanıklılığı yarım adımlı orijin silahı kadar olmuştu.

 

“Bence ayrılmayacak!” Jiang Chen kükredi, gücünü kollarında yoğunlaştırdı ve bir anda sınırsız gibi görünen bir metal özü gücü kemiğe akmaya başladı.

 

Bum!

 

Bum! Bum!

 

Bir başka vahşi çarpışma yine müthiş titreşimlere sebep olmuştu ve gökyüzüne doğru bir hortum oluştu. Artçı sarsıntılar yerdeki kumları bile titretiyordu, etraftaki kayalardan çatırdama sesleri yükselmişti ve ağaçlar hışırdamıştı.

 

Tak! Çınnn!

 

Çınnn!

 

Gümüş Kaya aniden bir kırılma sesi duymuştu.

 

Kalp patlatacak derecede bir acı bir anda kollarından vücuduna yayıldı.

 

Bir sonraki saniyede ise pençelerinde hafif çizgiler oluşmaya başlamıştı, pençelerin barındırdığı semboller ve düzenli işlemeler yok olmuştu!

 

Bir ruh silahı geliştirilirken her defasında geliştirici kişinin formasyonları silahın üzerine mühür şeklinde basması gerekiyordu. Bu şekilde formasyonların barındırdığı güç silaha da geçiyordu.

 

Bundan dolayı bir silah ne kadar fazla sayıda geliştirilirse gücü de o kadar fazla artıyordu.

 

Gümüş Kaya pençeleri konusunda oldukça gururlu ve güven sahibi birisiydi. Jiang Chen’in hamlesini havada tutup bükmek istiyordu, bu şekilde Jiang Chen’in göğsüne doğru bir hamle yapıp kalbini yerinden sökecekti.

 

Fakat elindeki yarım adımlı orijin silahının Jiang Chen’in elindeki kemik parçasıyla böylesine kolayca parçalanabileceğini düşünememişti bile!

 

Bu anlık dikkat dağınıklığı fırsatını değerlendiren Jiang Chen başka bir hamle daha yaptı ve Gümüş Kaya’nın suratına bir hamle daha başlattı.

 

Pençeleri olmayan bir canavarın çaresizliğine bürünmüş olan Gümüş Kaya yakın mesafeden bu saldırının gelişi durumunda ne yapacağını bilemez haldeydi. Yüzündeki ifade kökten değişmişti.

 

Üzerine gelen kemik parçasının momentumu olağanüstüydü, bu saldırıdan kaçınamayacağını anlamıştı Gümüş Kaya.

 

“Kılıcımın tadına bak pislik!”

 

Usta Shuiyue bu esnada arka tarafta bekliyordu ve güçlü bir saldırı için momentumunu toparlamıştı. Elindeki uzun kılıcı kuvvetli şekilde savurmuştu ve Jiang Chen’in sırtını hedef almıştı.

 

Bu hamle inanılmaz derecede hızlıydı ve dokuzuncu seviye ruh âleminin kuvvetini barındırıyordu.

 

Fakat Jiang Chen’in aklında bu esnada kendi planları vardı, iki kişiden birden gelen saldırılardan korunmanın en iyi yolunun bir tanesini hızlıca öldürmek olduğunu iyi biliyordu.

 

Bundan dolayı, Usta Shuiyue’nin saldırısı güçlü olmasına rağmen, Jiang Chen hala kendini savunabilecek kabiliyetteydi.

 

Eğer Gümüş Kaya’yı öldürmezse hem önden hem de arkadan gelen saldırıları savunmakta büyük zorluk çekecekti.

 

Jiang Chen bunları düşününce nilüferi aktif etti.

 

Vınnn! Vınnn! Vınnn!

 

Bahar yağmurlarından sonra hızla topraktan fışkıran bir bambu ağacı gibi, nilüfer yaprakları ve dalları hızlı şekilde topraktan fışkırmıştı.

 

Nilüferin dalları istediği zaman kıvrak, istediği zaman sert ve katı bir hal alabiliyordu, hızlıca topraktan fışkıran dallar Usta Shuiyue’yi tuzağa düşürmeye çalışıyordu, etrafını sarmaya başlamıştı.

 

Eğer Usta Shuiyue şu anda saldırısına devam ederse etrafının nilüfer dalları ile kaplanacağının farkındaydı.

 

Aniden aklına Long Juxue’nin ölümü geldi.

 

Long Juxue kısa sürede bu dallar tarafından sarılmıştı ve dövüş yeteneğini bir anda kaybetmişti, bunun sonucunda da vücudu ortadan ikiye ayrılmıştı.

 

Usta Shuiyue dişlerini gıcırdatarak saldırısının momentumunu yavaşlattı, uzun kılıcını geri çekerek hayati organlarını korumaya yöneltti, bunu yaparken on metre kadar da geri çekilmişti.

 

Jiang Chen ise Usta Shuiyue’nin geri çekileceğini önceden tahmin etmişti, bu yüzden hazırladığı kemik saldırısının momentumunu bir an bile tereddüde düşmeden artırmaya devam etmişti, kemik parçası ileri yönlü hareketine devam ediyordu.

 

Gümüş Kaya’nın kaçacak yeri yoktu, sadece kırık pençelerini kullanabilecek durumdaydı.

 

Bum! Bum! Bummm!

 

Kemik parçası Gümüş Kaya’nın suratına büyük bir kuvvetle vurmuştu, Gümüş Kaya kan kusmaya başlamıştı.

 

“Usta Shuiyue! Gidin! Gidin ve Ata kişiyi getirin!”

 

Gümüş Kaya büyük bir gürültü ile yere serildi, düşerken Usta Shuiyue’ye kaçmasını önermişti, bunun sebebi elbette Jiang Chen’in aslında buraya gelen bütün Mor Güneş Topluluğu elemanlarını rahatça alt edebilecek kabiliyette olduğunu fark etmesindendi.

 

Bütün Mor Güneş Topluluğunda bu adamın gücü ile başa çıkabilecek tek kişi Ata kişi Güneş Avcısıydı!

 

Jiang Chen bir Ruh Kralının sahip olabileceği güce sahipti.

 

Eğer Jiang Chen’in gelişmesine izin verirlerse felaketten başka hiçbir şey gelmezdi başlarına.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44353 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr