Bölüm 391: Final Maçlarındaki İki Büyük Tahmin Edilemeyen Kişi

avatar
2016 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 391: Final Maçlarındaki İki Büyük Tahmin Edilemeyen Kişi


Long Juxue göze en çok batan pozisyonda oturmayı seçmişti, bir numaralı göksel çeyrek katılımcısı olarak gururlu şekilde kendini sergiliyordu.

 

Lei Gangyang her ne kadar sakin yapılı ve içten içe plan yapmayı seven birisi olsa da Long Juxue’nin bu hamlesi karşısında öfkelenmişti, fakat topluluğun kıdemlilerinin önünde tepki vermeyi göze almamıştı.

 

Lei Gangyang Ceng Shi gibi değildi, kaderini hemen kabul edebilen birisi değildi.

 

Uzun süredir topluluğun genç neslinin öncüsü olarak görülüyordu, bu ayrıcalıkların yirmi yıl gibi bir süredir tadını çıkarıyordu. Bu ayrıcalıkların tacını bir anda Long Juxue’ye kaptırmış olmayı elbette açık şekilde kabullenemiyordu.

 

Ata kişilerin ve kıdemlilerin katılımcıları tam anlamıyla gözlemleyebilmesi adına final savaşları acele şekilde başlatılmadı.

 

Katı bir kural koyulmuştu, günde sadece dört maç yapılacaktı.

 

İki tanesi sabah, iki tanesi öğleden sonra olacaktı.

 

Her maç maksimum dört saat olabilecekti, bu şekilde günün on altı saati maçlara ayrılacaktı.

 

İlk raundun bitmesi ve otuz iki kişinin seçilmesi için sekiz gün lazımdı, ikinci raunt için ise dört gün gerekliydi.

 

İlk on altı kişi seçildiğinde ise günlük maç sayısı azalacaktı. Bütün maçların yapılması bir aydan kısa bir süre içerisinde tamamlanacaktı.

 

Formasyon aslında iki-üç ay kadar daha dayanabilirdi, fakat Ata kişilerden hiçbiri bir aksilik daha yaşanması ihtimalinin sorumluluğunu almak istememişti.

 

Jiang Chen ve diğer iki arkadaşı ilk günkü maçlara çağırılmamıştı.

 

Fakat kurallar gereği bütün katılımcılar arenanın etrafında toplanmak zorundaydı.

 

İlk günlerde yapılan maçlar aslında çok heyecanlı değildi.

 

İkinci gün yapılan maçlar da zevksiz geçmişti. Liu Wencai üçüncü gün arenaya çağırılmıştı.

 

Arenaya müthiş bir momentumla giriş yaptı ve kırk üç numaralı katılımıyla yüzleşti.

 

Kırk üç numaralı katılımcı da beşinci seviye ruh âleminin zirvesinde bir uygulayıcıydı. Resmi olarak bakılırsa Liu Wencai’den biraz daha güçlü birisiydi.

 

Bundan dolayı kırk üç numara arenaya çıkmadan önce gizlice sevinmişti. Liu Wencai’nin yeryüzü çeyreğinden henüz yeni çıkmış bir acemi olduğunu görünce mutlu şekilde güldü: “Çocuk, sen yeryüzü çeyreğinden henüz yeni geldin ve puan toplamak için bütün enerjisi sarf ettin. Senin sıralaman benden yüksek olabilir ama karşımda ezileceksin.”

 

Bu katılımcı gerçekten de mutluydu, rakibinin kendisi için kolay lokma olduğunu düşünüyordu.

 

Fakat mücadele başladığında ilk baştaki düşüncelerinin ne kadar gülünç olduğunu anlamıştı.

 

Liu Wencai rakibini alt etmek için on beş dakika gibi kısa bir süre harcamıştı.

 

Üstelik de gücünün tamamını kullanmamıştı bile. Sadece yumruk ve tekmelerini kullanarak yenmişti mücadeleyi.

 

Bu beklenmedik momentum gözetmenleri de şaşırtmıştı, Liu Wencai’nin önceki haliyle pek ilgisinin olmadığını öğrenince araştırma kararı aldılar.

 

Devasa Ruh Topluluğunun ağır kıdemlileri Ata kişi Dokuz Aslana nasıl bir açıklama yapacaklarını bilmiyorlardı.

 

Böylesine kaliteli bir uygulayıcı gizemli çeyrekten bu yana tırmanarak gelmek zorunda kalmıştı.

 

“Siz ne yapıyorsunuz be? Böylesine kaliteli bir uygulayıcı gizemli çeyreğe mi gönderildi? Benim bilmek istediğim şey sizlerin müritleri nasıl bölüştürdüğünüz. Yoksa bu işin arkasında bizim topluluğumuzun iyiliğini istemeyen bir kıdemli kişi mi vardı?” Dokuz Aslan Devasa Ruh Topluluğunun kıdemlilerine bağırıyordu.

 

Müritlerin çeyreklere dağıtılması konusu güç ve potansiyel göz önüne alınarak yapılmıştı. Elbette kıdemlilerin bazıları kendilerine yakın olan müritleri farklı çeyreklere göndermişlerdi.

 

Fakat topluluğun ağır kıdemlileri Liu Wencai’yi bilmiyorlardı.

 

Sonuçta bu kişi toplulukta daha önce göze batmamıştı. Kendisinin şu anki potansiyeli ve gücüne bakılırsa gizemli çeyreğe gönderilmesi her ne kadar haksızlık gibi görünse de en baştaki bölüştürmede bir yanlışlık olmamalıydı.

 

Demekki bu adamın potansiyeli o zamanlar henüz dürtülmemişti.

 

Elbette Liu Wencai’nin asıl potansiyeli Jiang Chen’le tanışıp arkadaşlık kurduktan sonra açığa çıkmıştı.

 

Bundan dolayı kıdemliler bu konuda başarısız sayılabilirdi.

 

Elbette Dokuz Aslanın öfkelenmesi mantıklı değildi, bu kaliteli uygulayıcı uzun bir zaman önce gizemli çeyreğe gönderilmişti.

 

Fakat eğer en başta göksel çeyreğe gönderilseydi ve yine Dokuz Aslanın dikkatini çekseydi şimdiye çok daha üstün bir performans sergileyebilirdi.

 

“Bu uygulayıcıya dikkat etmeliyim.” Dokuz Aslan aklında bunu kuruyordu, Liu Wencai’nin ismini aklına kazımıştı.

 

Eğer bu çocuk ilk on altı kişi arasına giremese bile bu ismi düşünecekti, eğer bu çocuk iyi eğitim alırsa çok daha üstün başarılar kazanabilirdi.

 

Dokuz Aslan kesinlikle orijin âleminde olmanın hakkını veriyordu. Gözlerindeki keskinlik herhangi birinin yarışabileceği cinsten değildi. Liu Wencai’nin savaşlarındaki keskin potansiyeli ve patlayıcı gücü görebilmişti.

 

Dokuz Aslan kendisi bu çocuğun yaşındayken böylesine üstün bir potansiyel sergileyemediğinin farkındaydı.

 

“Haha! Benim topluluğum Luo Xi’den sonra böyle bir dâhiye daha sahip demek! Görünüşe göre gökler benim topluluğumdan yana!” Dokuz Aslan gururla dolmuştu.

 

Jiang Chen ve Tang Hong’un mücadele sırası dördüncü ve beşinci günde de gelmemişti.

 

Beşinci gün Tang Hong elli altı numaralı katılımcıyla mücadele etti.

 

Elli altı numaralı katılımcı karşısındaki kişinin çılgın Tang Hong olduğunu görünce biraz kederlendi, ilk başta sert şekilde savunma yaparak rakibinin enerjisini kırmayı daha sonra ise onu alt etmeyi planlamıştı.

 

Fakat rakibinin Tang Hong olduğunu öğrenince planlarının suya düşeceğini anlamıştı.

 

Tang Hong göksel çeyreğin en çılgın kişisiydi.

 

Tang Hong rakibinin kim olduğundan hiçbir şekilde korkmayan birisiydi, üstelik rakibi ne kadar güçlü olursa Tang Hong’un hevesi de bir o kadar artıyordu.

 

Tang Hong’un çılgınlık seviyesi rakipten rakibe değişiyordu, rakip ne kadar güçlü olursa Tang Hong o kadar çılgın hale geliyordu.

 

Elli altı numaralı katılımcı bunu bildiğinden dolayı mutsuzdu, enerji ve enerjinin sürdürülebilirliği konusunda ortalamanın çok üzerinde bir performansı vardı, fakat rakibi Tang Hong olduğundan bu yeteneklerini kullanmanın hiçbir pozitif etkisi olmayacağı gibi aksine negatif etki yaratacağının farkındaydı. Eğer bu yeteneklerini kullanırsa durumunun kötüye gideceğini biliyordu.

 

Yedinci gün geldiğinde nihayet Jiang Chen’in mücadele günü gelmişti.

 

Rakibi elli dokuz numaralı katılımcıydı.

 

Rakibi arenaya geldiğinde Jiang Chen bu adamı tanıdığını fark etti, bu kişi Kıymetli Ağaç Topluluğundan Zhou Yi’ydi.

 

Bu eleman da ilk atmış dört kişi arasına girmeyi başarabilmişti.

 

Jiang Chen zaten önceki karşılaştıklarında da Zhou Yi’ye çok fazla önem vermemişti, önceki sefer karşılaştıklarında Zhou Yi ve Demir Dazhi Jiang Chen’e yenilmişlerdi.

 

Bundan dolayı bu rakibini kolay biçimde alt etti.

 

Zhou Yi’nin en çok gururlu olduğu kılıç sanatı Jiang Chen’in karşısında sanki tahtadan yapılmış bir oyuncak kılıçla oynayan bir çocuk gibiydi.

 

Jiang Chen Zhou Yi’yi on beş dakikada alt etmişti, eğer bütün kuvvetini kullansaydı bu süre çok daha az olacaktı.

 

Üstelik maç hem bu kadar kısa sürede bitmiş, hem de Jiang Chen sadece tekme ve yumruklarını kullanarak savaşmıştı.

 

Jiang Chen ve iki arkadaşı girdikleri mücadeleleri şüphesiz şekilde kazanmışlardı.

 

Sekizinci gün toplulukların en başarılı dört müridi arenaya çıkmıştı.

 

Long Juxue, Lei Gangyang, Shi Yunyun ve Luo Xi.

 

Bu dörtlü göksel çeyreğin en güçlü kişileriydi ve bu seçmelerde hepsi de favori elemandı.

 

Normalde Lei Gangyang yenilmez bir uygulayıcıydı, fakat Long Juxue’nin inanılmaz momentumuyla yaptığı puan toplama hamlesi Lei Gangyang’ı geçmişti. Bu şekilde Long Juxue birinci mürit unvanını almıştı.

 

Bu kişilerin rakipleri 61, 62, 63 ve 64’tü.

 

Dört dâhi çabuk ve kolay şekilde kazanmıştı, ısınmaya bile gerek duymamışlardı.

 

Sona kalan otuz iki katılımcı sekiz günün sonunda belli olmuştu. İlk sıralamalarda olan katılımcıların çoğu kazanmıştı.

 

Kurallara göre bütün katılımcılar ilk raunttan sonra iki gün dinlenmeliydi.

 

Gerçeği söylemek gerekti, zaten dinlenmeye ihtiyaçları vardı. Bir uygulayıcı savaşa girmeden önce en üst düzeyde dinçlik ihtiyacı duyardı.

 

Organizatörler aynı zamanda maçlara ve listelere bakarak kimin kazandığına bakıyorlardı.

 

Listede çok fazla şaşırtıcı isim yoktu.

 

Toplamda dört ya da beş isim gerçekten zor durumlardan yükselmişti, elbette bu isimler arasında en çok dikkat çekenler Liu Wencai ve Kaya Kalpli Çılgın Adamdı.

 

Kimdi bu Kaya Kalpli Çılgın Adam? Mor Güneş Topluluğu hariç herkes merak içerisindeydi.

 

Diğer üç topluluğun da elbette tahminleri vardı bu konu hakkında fakat tahminlerinden hiçbir türlü emin olamıyorlardı.

 

Fakat diğer üç topluluk bu fani uygulayıcı ile Mor Güneş Topluluğu arasındaki sürtüşmeyi açık şekilde görebiliyorlardı, bundan dolayı hepsi de bu fani uygulayıcıyı kendi taraflarına nasıl çekebileceklerini düşünüyorlardı.

 

Sona kalan on altı kişi belirlenmek üzereydi. Fani uygulayıcı bu on altı kişi arasına girdiği anda diğer üç topluluk kendi bünyelerine çekme çabalarına başlayabilirlerdi.

 

Bundan dolayı hepsi de dikkatlerini fani uygulayıcı üzerine yoğunlaştırmışlardı.

 

Mor Güneş Topluluğunun yaptığı işe gelince, şu anda yoğun şekilde mücadeleleri analiz ediyorlardı.

 

Fani uygulayıcının bir sonraki rakibi Chu Xinghan olacaktı!

 

Chu Xinghan yirmi yedi numaraya yerleşmişti ve ilk maçını kazanmıştı.

 

“Xinghan, ustanın sana rakibinin kim olduğunu hatırlatmasına gerek var mı?” Usta Shuiyue hafif bir ses tonuyla konuşuyordu: “Juxue’den duyduğum kadarıyla bu aptal hayvanı baskı altına almak için çok hevesli değilmişsin. Yaşananları geçmişte bırakabilirim, fakat bu sefer onu öldürmek için elinden geleni yapmalısın. Eğer mücadeleyi kazanamasan bile ne pahasına olursa olsun onu öldürebilmelisin, ağır şekilde yaralansa bile bizim işimize yarar. Eğer dediklerimi yapmazsan Shuiyue bölgesinin suçlusu olursun ve sana yirmi yıl kadar uzaklaştırma bile verebilirim, beni anlıyor musun?”

 

Chu Xinghan nasıl olur da bu sözlerin arkasındaki anlamı kavrayamazdı? Usta Shuiyue açık şekilde diyorduki, eğer kendi ruh okyanusunu patlatıp rakibini yenmesi gerekse bile bunu yapması gerekiyordu. Rakibini alt etmenin neye mâl olacağını umursamaması gerekiyordu.

 

Bu resmen Chu Xinghan’ı piyon yerine koymaktı, kurban edilebilecek bir piyon!

 

Chu Xinghan’ın gözlerinde acı vardı, kalbi patlayacak gibi sıkışmıştı. Ustasının gözünde sadece bir piyondan ibaret olacağını hiç düşünmemişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr