Bölüm 368: Yenilgiyi Kabul Ediyorum, Sana Patron Diyeceğim

avatar
2078 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 368: Yenilgiyi Kabul Ediyorum, Sana Patron Diyeceğim


“Dördüncü kat, yakında dördüncü kata ulaşacağım. Çocuğun daha saç telleri bile gözükmedi, sanırım daha ikinci kata bile ulaşamadı.”

 

Tang Hong galibiyeti elleriyle kavradığını düşündükçe daha da gururlanıyordu. Kumar oynamayı seven birisiydi, ortaya bahis koyduğunda kazanma amacı gütmüyordu, sadece kumar oynamanın verdiği zevk bu adam için yeterliydi aslında.

 

Elbette kazanmayı da seviyordu, rakibinin kaybettikten sonraki üzgün ifadesini izlemek ise en çok zevk aldığı şeydi.

 

Bu huyunda düşmancıl bir düşünce yoktu, sadece kötü bir huya sahipti o kadar.

 

Elbette bu kumarı oynamasının bir sebebi de Jiang Chen hakkındaki görüşlerinin iyi olmasıydı.

 

Kaya Kalpli Adamın göksel çeyreğe geldiğini duymuştu, dürüst olmak gerekirse bu dedikodulara biraz şüpheci yaklaşmıştı. Kaya Kalpli Adam gerçekten dedikodularda söylendiği kadar inanılmaz güçte olabilir miydi?

 

Elbette bu fani uygulayıcının Usta Shuiyue’yi alt ettiğini duyunca içindeki merak katlanarak artmıştı.

 

Usta Shuiyue gibi hasta ruhlu ve kibirli birisinin Tang Hong’un gözünde hiçbir değeri yoktu. Göksel çeyrekteki müritlerinden biri olan Long Juxue kendini bir şey sanarak etrafta havalı havalı geziyor, çevresindeki herkese tepeden bakıyordu. Tang Hong gibi dürüst birisi için bu karakterler oldukça mide bulandırıcıydı.

 

Bundan dolayı Usta Shuiyue’nin alt edildiğini duyduğunda, Tang Hong bu olaylara hayranlık duymuştu.

 

Kutsal Labirent Kulesinin altında bu fani uygulayıcıyla karşılaşmıştı ve onu test etmek istemişti.

 

Deneme niteliğindeki birkaç saldırıdan sonra dedikoduların doğru olduğunu anlamıştı, art arda iki hamle yapmış olmasına rağmen fani uygulayıcıya dokunamamıştı bile. Bu güç elbette Tang Hong’un saygısını kazanmıştı.

 

Tang Hong’un karakteri bu şekildeydi, direkt ve açık sözlü birisiydi. Eğer birine hayranlık duyuyorsa kendi yöntemleriyle bunu ifade ediyordu.

 

Mesela kumar oynamak, kendisinin hayranlığını dışa vurma, ifade etme şekliydi.

 

Fakat Jiang Chen Tang Hong’un asıl niyetini, neden böyle davrandığını anlayamamıştı.

 

Tang Hong dördüncü kattayken öncekilere göre biraz fazla zaman harcamıştı fakat yine de arkasından gelen hiç kimseyi görmemişti.

 

“Hmm, ben dördüncü katta biraz fazla zaman harcadım, hatta üçüncü kata gelene kadar harcadığım süre kadarını sadece burada harcadım. Göksel çeyrekte benim hızıma yetişebilecek pek fazla kişi yok öyle değil mi?”

 

Bu konuda kesinlikle kendisine çok fazla güveniyordu. Kendisi her ne kadar diğer askeri Dao alanlarında da çok başarılı olsa da, sonuçta sadece sahip olduğu kalp gücü ile bile topluluğunun ilk beş kişisi arasına girebilirdi.

 

Nihayetinde beşinci kata ulaştı.

 

“Oh, nihayet gelebildim. Acele edip yeşim taşlı kolyeyi bulmalıyım, bu şekilde o çocuk yenilgiyi kabul eder. Fakat bu çocuk gerçekten de tam bir çaylak, şimdi kendisi hala ikinci ya da üçüncü katta falan patikayı çözmeye çalışıyordur. Hahaha!” Tang Hong bunları düşününce kendisini gülmekten alıkoyamadı.

 

“Neye gülüyorsun?” Tang Hong’un kulakları bu sesle titredi.

 

“Sana ne be? Seni ilgilendirmez!” Tang Hong düşünmeden cevaplamıştı, fakat cümlesini bitirir bitirmez duraksadı, bu ses neden tanıdık geliyordu?

 

“Ha? Sen! Bu sensin!” Tang Hong sesin geldiği yöne doğru bakıyordu.

 

Jiang Chen Tang Hong’dan çok da uzakta durmuyordu, gülümseyerek konuştu: “Üzgünüm, sanırım senden daha hızlıydım.”

 

“Sen… Nasıl… Bu nasıl mümkün olabilir? Sen nasıl çıktın bu kata?” Tang Hong gözlerine inanamaz şekilde bakıyordu.

 

“Sen nasıl çıktıysan ben de o şekilde çıktım, sen yolda sadece nasıl kazanacağını düşünüyordun, bundan dolayı vakit kaybettin.” Jiang Chen kahkaha ile gülerek konuşuyordu: “Önce ben ineceğim aşağı, sen yeşim kolyeni bulmaya çalış daha!”

 

Tang Hong aptal gibi bakıyordu, ne diyeceğini bilemez haldeydi.

 

Jiang Chen şu anda kalp gücü testinde de yirmi beş puan kazanmıştı ve toplamda elli puana sahipti.

 

“Hmm, her şeyin ilk başlarda bir zorluğu vardır, tecrübe kazandıkça kolaylaşır. Başlangıcımı pürüzsüz şekilde tamamladım, elimde şu anda elli puan var.” Jiang Chen gülümsüyordu, gözetmen alanına doğru yola çıktı.

 

“Bekle! Benim de puanımı almamı bekle!” Bu esnada Tang Hong da kuleden çıkış yapmıştı.

 

Jiang Chen Tang Hong’un ciddi şekilde konuştuğunu görünce adımlarını durdurdu, bu adamın tavırlarına bakılırsa Jiang Chen’den gerçekten de kendisini beklemesini istiyordu.

 

Tang Hong’un yüzünde stresli bir ifade vardı: “Sen neden sırıtıyorsun be? Ben yenilgimi kabul ediyorum, gerekirse sana patron diye de seslenirim! Fakat sonraki sefer kesinlikle kazanacağım! O zaman sen bana patron diye seslenmek zorunda kalacaksın!”

 

“Pekâlâ, senin kazanmanı bekleyeceğim.” Jiang Chen hala vahşi bir ifadeyle gülümsüyordu.

 

“Sonraki sınav ilaçlarla alakalı, yine bahse girmeye cesaretin var mı? Kendimi tanıtmama izin ver, ben Kıymetli Ağaç Topluluğu müridiyim, ilaçlar benim özel uzmanlık alanımdır! Eğer benimle bahse girmek için cesaretin yoksa hemen söyle!”

 

Jiang Chen gülümsedi: “O halde bahse girmeyelim.”

 

Tang Hong gururlu şekilde gülümsedi: “Hmm, meğer senin aklın varmış gerçekten. Ben seninle bahse girerken adil bir alan seçimi yapmıştım, ama sen haklısın, bizlerle yani Kıymetli Ağaç Topluluğu müritleri ile ilaçlar konusunda kim bahse girmeye cesaret edebilir ki?”

 

Tang Hong’un sözleri yine özgüven doluydu.

 

“Haha! Ben akıllı olduğumdan dolayı bahse girmiyor değilim, eğer seninle ilaçlar konusunda bahse girersem sen bu sefer daha büyük bir kayıp yaşarsın. Hayatın boyunca uğraşsan da beni bu alanda geçemezsin zaten.”

 

“Ne?” Tang Hong avazı çıktığı kadar bağırmıştı: “Çocuk! Bu kadar kibirli olma! Sen kiminle konuştuğunun farkında mısın? Sen Kıymetli Ağaç Topluluğu müridinin önünde nasıl bu şekilde konuşursun?”

 

Jiang Chen gülümsedi: “Sen az önce yenilgiyi kabul ettiğini söylememiş miydin? Benimle bu şekilde saygısız konuşmak nasıl olur da yenilgiyi kabul etmek olur?”

 

Tang Hong utanarak kafasını kaşıdı: “Patron, tamam, sen benim patronumsun. Fakat yine de bunu söylemeliyim, benimle ilaç Dao’su hakkında rekabet edemezsin. Bu şekilde hava atamazsın.”

 

“Ben gerçekten de hava atmak için böyle konuşmuyorum.”

 

“O halde ne demek istiyorsun?” Tang Hong gerçekten şaşkındı, kendisi bir Kıymetli Ağaç Topluluğu müridiydi, ilaç Dao’su konusunda kendisine olan özgüveni çok üstündü.

 

“Ben sadece senin bu bahsi de kaybederek büyük bir kayıp yaşamanı istemiyorum.”

 

“Kaybetmek mi? Ben az evvelki bahsimizde dikkatsiz davrandığım için sana tesadüfen yenildim. Eğer benimle ilaç Dao’su konusunda bahse girmeye çalışırsan seni gözlerim kapalı şekilde bile yenebilirim.”

 

Dışarıdan bakan herkes Tang Hong’un ilaç Dao’su konusunda ne kadar kendine güvenen birisi olduğunu görebilirdi.

 

“Haha, kendine güveniyor olman aslında iyi bir şey.” Jiang Chen hala gülerek konuşuyordu.

 

“Neye gülüyorsun, benim boş konuştuğumu mu düşünüyorsun yoksa?”

 

“Elbette boş konuştuğunu düşünüyorum.”

 

Jiang Chen’in ilaç Dao’su konusundaki yetenekleri ve potansiyeli düşünüldüğünde on altı krallıktaki herkesin boş konuştuğu söylenebilirdi.

 

“O halde benimle başka bir bahse daha gir.”

 

“Sen zaten az evvel bir iddia kaybettin, daha ne bahis koyabilirsin ki?”

 

“Aynı iddiayı tekrarlayalım, eğer kaybedersem ömrüm boyunca senin hizmetçin olacağım. Sözümden dönmeyeceğim ve seni darlamayacağım. Cesaretin var mı?”

 

“Ömrün boyunca mı? Bu biraz fazla olmadı mı?”

 

Tang Hong göğsünü gererek konuştu: “Beni tanıyanlar benim sözümden dönmeyeceğimi bilirler. Eğer sen beni ilaç Dao’su konusunda yenersen bırak patron diye seslenmeyi, sana Büyükbaba diyeceğim.”

 

“Büyükbaba meselesinden vaz geçelim, bu beni yaşlı gösterir, haha! Sen az evvel bana ömrün boyunca patron diyeceğini söylemiştin, bundan pişman olmayacağına emin misin?” Jiang Chen bu elemanın tatlı bir inatçı ruha sahip olduğunu düşünüyordu.

 

“Pişman olmak mı? Ben, Tang Hong, hayatım boyunca pişmanlık duymadım! Ben senden faydalanmayacağım bile, eğer bu iddiayı kaybedersen ödeşmiş sayılacağız ve sonraki iddialarda tekrar görüşürüz.”

 

Jiang Chen sinsi şekilde gülümsedi: “Ben kaybetmeyeceğim ki.”

 

Tang Hong hayatı boyunca birçok iddiaya girmişti, birçok kişinin hava attığını görmüştü.

 

Fakat hayatı boyunca bugün olduğu kadar ciddi olmamıştı. Jiang Chen’in sakin yapısını gördükçe içindeki kazanma arzusu da oldukça artmıştı.

 

“Pekâlâ, sen kaybetmeyeceğini düşünüyorsun demek ha? Ben de aynı şekilde kesinlikle kaybetmeyeceğimi düşünüyorum. Görelim bakalım kim kaybediyor kim kazanıyor!”

 

Tang Hong konuşurken bile hızlı ve geniş adımlarla ilaç Dao’su testinin yapılacağı alana doğru gidiyordu bile.

 

Tang Hong’un karşısına böylesine acayip bir rakibin çıkması tekdüze geçen göksel çeyrek günlerine biraz olsun heyecan katmıştı.

 

Jiang Chen bu duruma bir tür eğlence etkinliği olarak bakıyordu, gözetmen alanına doğru yürüyordu.

 

Diğer alanlar söz konusu olsa kendisinden bu kadar fazla emin olmazdı belki.

 

Fakat mesele ilaç Dao’suydu, bu alanda Jiang Chen’in hiçbir şekilde taviz vermesi beklenemezdi.

 

İlaç Dao’su meselesi çeşitlenebilir bir alandı ve yaratıcılık istiyordu.

 

İlaç Dao’su sınavının beş testlik alanları birbirinden farklıydı, birincisi ruh malzemelerinin tanımını yapma testiydi. Toplamda seksen bir adet ruh malzemesini sınıflandırmaları gerekiyordu, elbette hata yapmaya izin verilmiyordu ve bu işi en hızlı şekilde yapan kişi kazanıyordu.

 

“Başla!”

 

Gözetmen bu ikili arasındaki iddiayı öğrenince onların hevesini takdir etmiş ve adil şekilde rekabet etmeleri için aynı içeriklerin bulunduğu iki farklı test hazırlamıştı.

 

Bu ruh malzemeleri Jiang Chen için günlük yeme-içme gibi doğal şeylerdi. Özellikle de düşük seviyeli ruh malzemeleri konusunda oldukça rahattı.

 

Bu malzemelerin tanımını ve sınıflandırmasını yaparken onlara bakması bile gerekmiyordu bazen, sadece kokularından bile hangi malzemeler olduğunu anlayabiliyordu. Hatta bu düşük seviyeli malzemeler arasında koklamaya bile gerek duymadığı, sadece dokunarak hangi malzeme olduğunu anlayabildiği malzemeler vardı.

 

Birkaç nefes alıp verecek kadar süre geçtikten sonra elini kaldırdı: “Bitti!”

 

Tang Hong şaşkınlıktan taş kesilmişti. Kendisi daha yarısını bitirebilmişti. Fakat kendisi bu durumun dikkatini dağıtmasına izin vermedi ve hızını kesmeden testi bitirdi.

 

Bir süre sonra gözetmenin sesi duyuldu: “Katılımcı doksan bir numara, birinci testi birinci sırada bitirdi.”

 

Tang Hong Jiang Chen’in test yapıldığı noktaya doğru yürürken biraz şüpheciydi, fakat yaklaştığında Jiang Chen’in dizdiği malzemelerin oldukça zarif bir düzende ve doğru sıralamada olduğunu gördü.

 

Şüpheci ifadesi bir anda şaşkınlığa dönmüştü. Jiang Chen’e sanki deli bir adama bakar gibi bakarak konuştu: “Hah! Bunlar gelişmemiş yöntemler, senin sadece elin daha hızlı, sonuçta toplamda beş testten üçünü kazanan iddiayı da kazanır.”

 

Jiang Chen gülümseyerek cevapladı: “Elbette öyle olmalı, asıl adil olan şekli o.”

 

Gözetmen ise bu esnada bir topluluk müridi ile fani uygulayıcının arasındaki rekabeti izlemekten zevk alıyordu.

 

Bu tarz bir rekabet kesinlikle nadir rastlanılacak bir şeydi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr