Bölüm 361: Shuiyue Bölgesinin Üç Dâhisi

avatar
2222 4

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 361: Shuiyue Bölgesinin Üç Dâhisi


Göksel çeyrek şüphesiz şekilde dört çeyrek arasından en esrarengiz olandı.

 

Bu çeyrekte yaklaşık olarak yüz katılımcı vardı ve hiçbiri beşinci seviye ruh âleminin altında değildi.

 

Henüz iki sene önce topluluğa girmiş olan Long Juxue bile iki senelik yetişimin ardından beşinci seviyeye ulaşmıştı, üstelik de altıncı seviyeye geçmek üzere olduğuna dair izler barındırıyordu.

 

Gök Anka yaratılışa sahip olması bu kadının tıpkı bir bambu ağacı gibi efsanevi bir hızla gelişmesini sağlıyordu. Hangi tekniği ya da yeteneği geliştirmeye çalışırsa çalışsın, diğer uygulayıcılardan çok daha az çaba sarf ederek bu işi başarabiliyordu.

 

Bu kadının güçlü yaratılışı diğer uygulayıcıları hem kıskandırıyor hem de hayran bırakıyordu, diğer uygulayıcıların bu potansiyel karşısında yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.

 

Doğuştan gelen potansiyel konusu on altı krallık gibi bir yerde sadece yüz yılda bir rastlanacak bir şeydi.

 

Ata kişiler bile böylesine güçlü bir karaktere sahip değildi.

 

Long Juxue son yarım yılda çok büyük kazançlar elde etmişti. Yetişim seviyesinin gelişmesinin yanında aynı zamanda kendine olan güveni de katlanarak artmıştı.

 

Artık topluluğa yeni girmiş olan Long Juxue gibi çekingen ve tedbirli birisi değildi. Artık kendisinden kıdemli birilerinden tavsiye almak ya da onlarla antrenman yapmak zorunda da değildi.

 

Artık hayranlık duyarak izleme sırası diğer uygulayıcılardaydı, dalkavukluk yaparak kazanç sağlamaya çalışma sırası topluluğun diğer müritlerindeydi.

 

Long Juxue bu durumun hissettirdiği duyguları çok sevmişti. Diğerlerinden üstün olmayı seven birisiydi, kendisinden çekinen insanları gördükçe özgüveni artıyordu.

 

Zaten Doğu Krallığındayken birçok soylu dük oğlunun kendisine arzu ile bakmasına alışmış birisiydi.

 

Topluluğa ilk girdiği zamanlar oldukça tedbirli ve tereddütlü birisiydi, çünkü fani dünyadan gelmiş birisiydi. Her zaman davrandığı gibi davranamayacağının farkındaydı, bu zamana kadar hep kendisinden üstün kıdemli kardeşlerine dalkavukluk etmek zorunda kalmıştı.

 

Fakat şimdi, artık Gök Anka yaratılışı bu kadının potansiyelini en üst düzeye çıkarmıştı ve keskin şekilde yükselmişti.

 

Şimdi fani dünyada olduğu gibi toplulukta da ayın etrafında dans eden bir yıldız gibi dikkat çekiyor ve insanları kendisine hayran bırakıyordu.

 

Kendisine hayranlık duyulması, saygı duyulması, ve en önemlisi de korku duyulması…

 

Bu durumlar Long Juxue’nin kendine olan güvenini çok artırmıştı.

 

Eğer kalbinde küçük bir çatlak olduğu söylenebilirse bu da kesinlikle fani dünyada yaşadıklarından kaynaklıydı.

 

Aslında kendisi ailesine karşı çok pozitif duygular besleyen birisi değildi fakat kardeşi ve babası hakkındaki meseleler Long Juxue’nin kalbinde yer edinmişti sonuçta.

 

Bundan dolayı ne zaman Jiang Chen’i düşünse hep irrite oluyor, midesi bulanıyordu.

 

Çoğu zaman Doğu Klanına giderek Jiang Chen’in kemiklerini yakmayı, onu parçalayıp alt etmeyi düşünmüştü.

 

Şimdi ise elinde Usta Shuiyue’den gelen bir glif mesaj vardı.

 

Shuiyue yeryüzü çeyreğinde yaşananların hepsini anlatmıştı mesajında, bu fani uygulayıcının kimliği hakkındaki şüphelerini de belirtmişti elbette, hatta bu uygulayıcıyı birazcık abartmıştı da.

 

Zaten Shuiyue bu mesajı yazarken Long Juxue’nin bu uygulayıcıyı hiçbir şekilde hafife almayacağının farkındaydı. Long Juxue göksel çeyrekte bu uygulayıcının kimliğine bağlı kalmadan her türlü baskı altına almalıydı zaten, aksi takdirde bu adamın yükselişi birçok belaya sebep olacaktı.

 

“Acaba bu fani uygulayıcı gerçekten de Jiang Chen mi?” Long Juxue bu adamın yükselişini bu mesajla öğrenmişti, fakat kendisi elbette emin olamıyordu bu adamın Jiang Chen olup olmadığından: “Acaba onurlu usta yanılıyor olabilir mi?”

 

“Jiang Chen gerçekten de bu kadar güçlü mü? Bu eleman zamanında ruh hayvanlarını evcilleştirmişti, bu durum benim Long ailemin zor durumda kalmasını sağlamıştı. Acaba bu mesajda söylenen kadar büyük bir potansiyeli var mı gerçekten?”

 

Long Juxue’nin şu anki düşünce sistemi basmakalıptı.

 

Jiang Chen hakkındaki görüşleri zayıftı, bu adamın gerçekten güçlü olduğuna inanmıyordu. Doğu Krallığındayken bu adamı bir kere durdurabilmişti.

 

Bundan dolayı bu fani uygulayıcının Jiang Chen olduğuna inanmıyordu.

 

Fakat mademki onurlu ustası böyle söylemişti, hatta söyledikten sonra detaylı şekilde açıklamalarda bulunmuştu, belki de Jiang Chen gerçekten de Gök Ağacı Krallığının Koruyucu Ruh Kralını ye Chonglou’nun koruması altında olan bir kişiydi.

 

Ye Chonglou Gök Ağacı Krallığının Koruyucu Ruh Kralıydı, mesele bu adamı da barındırıyorsa Long Juxue’nin şüpheci yaklaşması gerekirdi.

 

Fakat yine de bu mesele üzerinde çok düşünmemeyi seçti: “Hah! Bu adam isterse Jiang Chen olsun ya da olmasın, sonuçta bu adam benim onurlu ustamın sarsılmasına sebep olmuş. Ben onun müridi olarak boş boş oturamam elbette. Özellikle de onurlu ustam bizzat benden harekete geçmemi istemişken…”

 

Long Juxue meseleyi derinlemesine düşünüyordu: “Eğer bu adam Jiang Chen’se benim için daha iyi. Eski meselelerimizi bir hamlede silip atma şansım var demektir. Eğer göksel çeyreğe gelmeye cesaret ederse doğduğuna bile pişman ederim.”

 

Long Juxue kin ve intikam tutucu birisiydi. Jiang Chen’in elinden tattığı savaşı hatırlıyordu, ne kadar zor durumda kaldığını ve delirmek üzere olduğunu…

 

Göksel çeyreğin bir başka apartmanında buz gibi soğuk ifadeli bir başka adam bağdaş kurmuş şekilde oturuyordu. Gözlerinde ürkütücü bir ışık hareketleniyordu.

 

Elindeki glif mesajının etkisiyle derin düşüncelere dalmıştı.

 

“Onurlu usta yeryüzü çeyreğindeki görevinden alındı mı? Baş gözetmenlik pozisyonundan atıldı mı?” üstelik de bütün bu yaşananların sebebi fani bir uygulayıcı mı?”

 

Adamın kalbinde öfke alevi yükseliyordu. Bu adam Usta Shuiyue’nin en yaşlı müridiydi. Mor Güneş Topluluğunun ilk beş müridinden birisiydi.

 

Bu adamın adı Cheng Shi’ydi.

 

Uzun saçları omuzlarına dökülüyordu, saçının yanları beyazlamış, orta kısımları ise zifiri siyahtı.

 

Cheng Shi iç çekti: “Onurlu usta benim küçük kız kardeş Long Juxue’ye akıl hocalığı yapmamı ve gerektiğinde ondan da fikir almamı söylüyor, görünüşe göre benim en yaşlı mürit olmam meselesi artık pek bir şey ifade etmiyor ve onurlu ustanın kalbindeki asıl kişi küçük kız kardeş Long Juxue.”

 

Cheng Shi kendisini bir çıkmazda hissediyordu. Bir yandan da onurlu ustasına sonsuz saygı besliyordu. Ustasının sözünün üzerine elbette söz söyleyemezdi.

 

Long Juxue gelmeden önce onurlu ustasının favori müridi kendisiydi, onun kalbindeki gururun ve mutluluğun tek sebebiydi.

 

Ustasının kendisinin yetişimine ve pozisyonuna olan katkılarından dolayı Cheng Shi’nin gözünde Shuiyue, kendi annesinden daha saygındı.

 

Onurlu ustasının yeryüzü çeyreğinde bir oyuna kurban gittiğini öğrenince elbette sinirlenmişti.

 

Fakat mesajın devamındaki sözler Cheng Shi’yi strese sokmuştu, elbette Long Juxue’nin Gök Anka yaratılışının ne kadar kıymetli bir şey olduğunun farkındaydı fakat sonuçta kendisi en eski müritti.

 

Diğer müritlerin kendisini kıdemli kardeş diye çağırmasına alışmış birisiydi.

 

Şimdi ise ustasının küçük kardeşlerinden tavsiye almasını söylemesinin üzerine bu duruma alışamamıştı.

 

“Boş versene, mademki onurlu usta bu şekilde emir verdi, o halde bana da boyun eğmek düşer. Fakat yine de kendimi zorlamalıyım ve göksel çeyrekte çok üstün bir başarı sergilemeliyim. Son on altı kişi arasına kalmak için elimden geleni yapmalıyım.”

 

Cheng Shi son on altı kişi arasına kalmanın ne kadar zorlayıcı bir rekabet yolundan geçtiğinin de farkındaydı aynı zamanda. Her topluluktan sadece dört kişi seçilecekti.

 

Kendisi her ne kadar kendi topluluğunun ilk beş kişisi arasında yer alıyor olsa da, şimdi Long Juxue gibi bir faktör ortaya çıktığına göre artık rakip sayısı bir daha armış demekti.

 

Cheng Shi’nin Long Juxue’ye karşı olan hisleri birçok sebepten dolayı karmaşıktı.

 

“Boş versene, ben gidip küçük kız kardeş Long Juxue’yi ziyaret edeyim.” Cheng Shi her ne kadar Long Juxue’yi kıskanan birisi olsa da yine de onurlu ustasının emirlerini çiğneyemezdi.

 

Shuiyue’nin iki numaralı müridi olan Chu Xinghan da aynı mesajı almıştı. Kaşlarını kaldırdı: “Jiang Chen mi? Bu fani uygulayıcı Doğu Krallığında savaştığımız Jiang Chen mi yani?”

 

Cheng Shi karmaşık zihninin aksine Chu Xinghan daha berrak bir zihne sahipti. Görüşleri ok daha keskin ve netti.

 

Cheng Shi nasıl ki ustasını semavi bir varlık olarak görüyorsa, Chu Xinghan için bu durum tam tersiydi, Usta Shuiyue sadece tavsiyeler veren ve kendisini doğru yola yönlendiren birisiydi, sıradan bir eğitmenden çok farkı yoktu.

 

Zaten Chu Xinghan ustasının kalbinde Cheng Shi’den, hatta Long Juxue’den bile daha aşağıda olduğunun farkındaydı.

 

Fakat kendisi gerçekçi düşünmeyi seven, duygusallıktan uzak birisi olduğu için bu durumu kafasına takmıyordu.

 

“Eğer bu fani uygulayıcı gerçekten Jiang Chen’se, o halde bu adam gerçekten de Long Juxue’nin kader düşmanı!” Chu Xinghan bunları düşünürken küçük kız kardeşi Long Juxue’nin apartmanına doğru yola çıkmıştı.

 

Cheng Shi ve Chu Xinghan neredeyse aynı zamanda Long Juxue’nin apartmanına ulaştı.

 

“Kıdemli kardeşlerim, demek geldiniz, hadi avluda oturun ve dinlenin.” Long Juxue ikiliyi görünce kafasını sallayarak karşıladı.

 

Chu Xinghan Long Juxue’ye bakarak iç çekti: “Bu küçük kız kardeş kendi kendine büyüdü. Artık savaşırken sadece küçük oyunlar kullanmaktan ibaret bir strateji izleyen küçük Juxue değil. Fakat karakteri ahlaktan yoksun birisi. Bazen gerçekten onunla aynı ustadan eğitim almanın doğru olup olmadığını düşünüyorum.”

 

Chu Xinghan’ın karakteri oldukça sakindi, kendisine özgü bir dünya görüşü ve insanları tanıma taktiği vardı.

 

Long Juxue’nin hareketlerinden, bu kadının sadakat ve arkadaşlık ilişkilerine verdiği önemin az olduğunu gözlemlemişti. Chu Xinghan bu kadını fani dünyada kurtaran kişiydi, fakat Juxue kendisine teşekkür bile etmemişti.

 

Şimdi aralarındaki sohbetlerde sanki eşit statülerdeymiş gibi, hatta bazen Long Juxue bu adamlardan daha üstün bir statüdeymiş gibi konuşuyordu.

 

Açık açık konuşmak gerekirse, artık gelişip güç kazandığı için kimseye saygı duymuyordu.

 

“Kıdemli kardeşler, sanırım mesele hakkında Usta Shuiyue’nin glif mesajını sizler de aldınız. Bu fani uygulayıcı bizim ustamızın utanmasına ve görevini kaybetmesine sebep oldu. Bizler ustamızın müritleri olarak onun yükünü hafifletmeliyiz.”

 

Mantıklı düşünülecek olursa, ortamdaki en kıdemli kişi Cheng Shi’ydi ve ilk olarak onun konuşması gerekirdi.

 

Fakat belli ki Long Juxue artık kendisini Shuiyue bölgesinin temsilcisi olarak görüyordu. Cheng Shi’nin konuşmaya başlamasını bile beklemeden sanki bir lider edasıyla kendisi konuşmaya başlamıştı.

 

Chu Xinghan’ın yüzünde soğuk bir ifade vardı, kendisi konuşmadı, Cheng Shi’nin yüzüne de bakmadı.

 

Cheng Shi Long Juxue’nin sadece açılış konuşması yapacağını ve sonrasında sözü kendisine bırakacağını düşünmüştü fakat Long Juxue konuşmasını bir lider edasıyla, büyük kız kardeşleriymiş gibi sürdürmüştü.

 

Gözlerinde bir hayal kırıklığı oluştu fakat bunu belli etmedi.

 

“Bu katılımcı onurlu ustamızı gücendirmeye cüret etmiş, küçük kız kardeşim, duydum ki bu adam senin fani dünyadaki kader düşmanınmış. Eğer kendini zorda hissediyorsan Xinghan ve ben sana anında yardımcı oluruz.” Cheng Shi sinirliydi ama bunu yansıtmıyordu.

 

“Kader düşmanı mı?” Long Juxue bu iki kelimeyi uydunca sanki sinek yutmuş gibi midesi bulanmıştı: “Bu isim biraz abartı bence. O adam sadece bir karınca kadar öneme sahip ve düşman olmaya layık değil. Eğer bu katılımcı gerçekten de Jiang Chen’se onu doğduğuna pişman edeceğim.”

 

Cheng Shi gülümsedi: “Kusura bakma, senin aptal kıdemli kardeşin yanlış konuştu. Xinghan, sen zamanında bu adamla savaştın, nasıl buldun onun performansını?”

 

Chu Xinghan dinlerken Long Juxue ile Cheng Shi’nin arasındaki soğukluğu fark etmişti, bu meseleye karışmak istemiyordu, hafif bir ses tonuyla konuştu: “O zamanlar bu adam henüz gelişmemişti, bu yüzden tartışmaya gerek yoktu. O zamanlar çok zayıftı, dışarıdan bir müdahale gelmeseydi o adamı çoktan alıp onurlu ustanın yargı kuruluna getirmiştim.”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44739 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr