Bölüm 362: İki Porsiyon Canavar Kanı

avatar
2223 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 362: İki Porsiyon Canavar Kanı


Mutlak güç konusunda Chu Xinghan Cheng Shi’den daha aşağıdaydı. Potansiyel konusunda ise elbette Long Juxue en üstün kişiydi.

 

Fakat kalp gücü konusunda Chu Xinghan’la yarışabilecek durumda hiç kimse yoktu. Bazen Usta Shuiyue’den bile daha net bir görüşe sahip olabiliyordu.

 

Kıdemli kardeş Cheng Shi ve küçük kız kardeş Long Juxue kaderleri gereği aynı ortamda yaşayabilecek kişiler değildi.

 

Onurlu ustaları bu problemi biliyordu fakat iyi şekilde idare edememişti.

 

Fakat Chu Xinghan zeki birisiydi, Usta Shuiyue’ye bu konuyu açmamıştı çünkü onun baskın bir karaktere sahip olduğunu biliyordu.

 

Ustası bu iki kişiyi kıskandığı için böyle yaptığını bile iddia edebilirdi.

 

Bundan dolayı yorum yapmamak en mantıklı karardı.

 

Jiang Chen mi? Chu Xinghan bu meseleyle ilgilenmiyordu. Cheng Shi’den farklı birisiydi, Usta Shuiyue’ye saygı duyuyor olsa da, onun için ölecek kadar büyük bir saygı duymuyordu.

 

Mademki Cheng Shi ve Long Juxue ustaları için ölmeye bu kadar hevesliydiler, o halde kendisinin bu işlere karışması için hiçbir sebep yoktu.

 

Zaten sonuç olarak kendisi diğer ikisi kadar güçlü birisi de değildi, bundan dolayı onların gidip eğlenmesine, gerekirse ölmesine göz yumabilecek birisiydi.

 

Chu Xinghan Long Juxue’nin arkadaş olunabilecek birisi olmadığının da farkındaydı, Doğu Krallığında hayatını kurtardıktan sonra kendisine teşekkür bile etmemişti.

 

Kim bilir, belki de Long Juxue kendisine gücenmişti, sonuçta Chu Xinghan’ın Jiang Chen’i öldürme şansı vardı ve öldürmemişti, öldürmek yerine ustasının yanına getirip yargılatmak istemişti.

 

Chu Xinghan o dönemde Jiang Chen’in yeteneklerine hayran kalmıştı, ortada mantıklı ve geçerli bir sebep yokken sırf Long Juxue istedi diye onu öldürmek istememişti.

 

Fakat şimdi belli oluyordu ki o zamanki hamlesi Long Juxue’nin kendisine kin tutmasına sebep olmuştu.

 

Chu Xinghan Long Juxue’nin kendisini rezil ettiği anları gören üç kişiden birisiydi. Chu Xinghan’la beraber Yu Jie ve Xu Zhen de vardı. Şimdi diğer ikisi ölmüştü.

 

Long Juxue gibi gururlu birisi elbette o gülünç anlarının hiç kimse tarafından hatırlanmasını istemezdi. Bundan dolayı Long Juxue Chu Xinghan’a karşı minnettar olmamıştı ve belki de onun ölmesini bile istiyordu.

 

İnsanların kalplerinde neler olduğunu, zihinlerinde neler düşündüklerini tahmin etmek elbette çok zor bir işti.

 

Chu Xinghan’ın Long Juxue hakkındaki gözlemleri bu kadının amaçlarına ulaşmak için her şeyi yapabilecek birisi olduğu yönündeydi.

 

Yoluna çıkan her kim olursa olsun amacından vaz geçmeyecek birisiydi.

 

Bunlardan dolayı Chu Xinghan bu olaylara karışmamanın en mantıklı karar olduğunu düşünüyordu.

 

Elbette ustasının iyiliğini isteyen birisiydi fakat Usta Shuiyue’nin Chu Xinghan’la samimiyeti, Chu Xinghan’ın onun uğruna öleceği seviyede değildi.

 

Chu Xinghan’ın kalbindeki duygular sabitti, ustasının gözünde hangi kademede olduğunun farkındaydı.

 

Cheng Shi Chu Xinghan’ın sözlerini duyunca güldü: “Bu demek oluyor ki Jiang Chen’i destekleyen birisi var. Fakat, bu destekçinin kim olduğu fark etmez elbette, bizim küçük kız kardeşimizin Gök Anka yaratılışı hiçbir şeyle kıyaslanamayacak derecede üstündür.

 

Küçük kız kardeşim, üçüncü döngü başlamak üzere, ben şimdi geri döneceğim, eğer bir şey olursa iletişimde kalalım.”

 

Long Juxue’nin kaşları hafifçe kalktı, kıdemli kardeşlerini buraya çağırmasının sebebi onların bir planı olup olmadığını, eğer varsa kendisiyle paylaşmalarını istemesindendi.

 

Chu Xinghan ayağa kalkıp gülümsedi: “Mademki en yaşlı kıdemli kardeşin böyle konuştu, o halde ben de ayrılıyorum. Küçük kız kardeşim, sen bu konu hakkında çok kafa yorma. Jiang Chen’in üç kafası ve altı tane kolu olsa bile onun kaderi sadece senin yükselmende bir basamak olmaktır.”

 

İyi dilek sözleri bedavaydı, bundan dolayı böyle konuşmanın bir bedeli yoktu.

 

Long Juxue kederliydi, fakat kayıtsız ifadesini sürdürdü ve kıdemli kardeşlerinin uzaklaşmasını izledi.

 

“Hmm, görünüşe göre ikisi de bana boyun eğmeye razı değil. Cheng Shi, biliyorum ki sen bana boyun eğmeye razı değilsin çünkü en kıdemli olma pozisyonunu senin elinden alacağımı biliyorsun. Eğer yeterince farkındalığa sahipsen, o halde bana boyun eğmen gerekir. Eğer yeterli farkındalığın yoksa aramızdaki ilişkiye topluluk kardeşleri olarak bakmadığım zaman beni suçlayamazsın.”

 

Long Juxue hiçbir zaman kibar birisi olmamıştı. Her ne kadar Cheng Shi bu zamanda kadar kötü niyetli bir hamlede bulunmamış olsa da Cheng Shi konuşurken bile Long Juxue onun niyetlerini anlayabiliyordu.

 

Ne demek yani kader düşmanı? Ne demek destekçisi var?

 

Bunların hepsi imalı sözlerdi.

 

 

Jiang Chen’in yeryüzü çeyreğindeki son günüydü.

 

Yeryüzü çeyreğinin skorları bir zaman evvel açıklanmıştı. Elbette şüphesi şekilde Jiang Chen şampiyondu.

 

Fakat Liu Wencai de Şişman Lu da ilk ona girememişti ve göksel çeyreğe yükselme şansını bulamamıştı.

 

Fakat yine de Liu Wencai halinden oldukça memnundu. Yeryüzü çeyreğine gelmeden önce burada tutunamayıp tekrar alt çeyreğe döneceğinden korkuyordu. Fakat Jiang Chen’le olan arkadaşlığından dolayı gücü bu süreçte aniden artmıştı. Skorları iyiydi, beş yüz kişinin arasından ilk yüze girebilmişti.

 

Şişman Lu da bir önceki üç aylık döngüye göre yüz kişi kadar ilerleme kaydetmişti. Üç yüz küsur sıralamadan iki yüz küsur sıralamaya inmişti.

 

Gelişim oranları gözle görülür şekilde artmıştı.

 

“Evet, insan ilişkileri çok önemli, Kardeş Kaya, ben aslında senden bu şekilde ayrılmak istemiyorum.” Liu Wencai’nin gözlerinde bir üzgünlük ifadesi vardı, mahcup şekilde gülümsedi: “Fakat yine de, Kardeş Kaya’nın geleceği göksel çeyreğe geçtikten sonra çok parlak olacak. Senin için mutluyum Kardeş Kaya.”

 

“Gel, bu kadehi Kardeş Kaya için kaldırıyorum. Umarım senin momentumun göksel çeyrekte de aynı şekilde devam eder. Umarım son on altı kişi arasına girmek için sonuna kadar savaşır ve başarırsın.”

 

İkinci kademe seçmeler ilk başta atmış dört katılımcı seçecekti ve sonrasında bu katılımcılar kendi aralarındaki rekabetle son on altı kişi arasına kalacaklardı.

 

Bu şekilde sona kalan on altı katılımcı Ata kişilerin şahsi müritleri olacaktı ve saygın orijin âlemi uygulayıcılarından bizzat ders alacaklardı.

 

Bu durum elbette on altı krallığın bütün uygulayıcıları için vaz geçilmez bir hayaldi.

 

“Ben de Kardeş Kaya için kadeh kaldırıyorum.” Şişman Lu da duygusaldı bugün. Normal şartlarda Liu Wencai gibi heyecanlı ve duygusal konuşmalar yapmazdı. Kendisi sakin bir karaktere sahipti.

 

Fakat bugün bu sakin kişiliğinden pek eser yoktu. Zaten gün boyunca biraz stresli olmuştu.

 

Elbette, uzun zamandır yeryüzü çeyreğindeydi, fakat buraya geldiğinden beri hiç kimse bu adama saygı göstermemişti. Şu anda beraber olduğu iki kişi nadir bulunan arkadaşlıklardandı.

 

Özellikle de Jiang Chen, Şişman Lu Jiang Chen’e ayrı bir hayranlık duyuyordu.

 

Jiang Chen’in her sözü Şişman Lu’nun kendine olan güvenini artıran sözlerdi.

 

Üstelik bu fani uygulayıcı topluluk müritlerinden farklıydı, herkesi kendisinden aşağıda gören birisi değildi, tanıştığı kişilerin arkasındaki güçlere göre, gücüne göre ya da vücut şekillerine göre arkadaşlık kurmaya çalışan birisi değildi.

 

Arkadaşlık kurarken gerçek kalp bağlantısını gözetiyordu.

 

Gerçek kalp için gerçek kalp! Sadece bu bağlantıyı kullanan arkadaşlıklar samimi ve yakın arkadaş olabilirdi.

 

Şişman Lu her ne kadar sokak oyunları ve kurnazlık konusunda üstün olsa da, bu durum sadece çaresizlikten kaynaklı geliştirdiği bir karakteristik özelliğiydi. Bu durum elbette kalpsiz bir adam olduğu anlamına gelmezdi.

 

Sonuçta kalp denilen şey etten ve kandan ibaretti. Jiang Chen Liu Wencai ve Şişman Lu’ya büyük katkıda bulunmuştu.

 

Onların gücünü artırmış, mental durumlarını kaliteli hale getirmiş ve kaderlerini değiştirmelerine yardımcı olmuştu.

 

Jiang Chen de bu ikiliye baktığında aynı samimi duyguları besliyordu.

 

Kendisi her ne kadar iki hayat yaşamış birisi olsa da arkadaşlık ilişkileri hakkındaki düşünceleri değişmemişti, insani duygulardan hiçbir zaman çekinmemişti.

 

Özellikle de arkadaşları söz konusu olduğunda oldukça cömert birisi haline geliyordu.

 

“Siz ikiniz benim yeryüzü çeyreğinde edindiğim arkadaşlarımsınız. Sizler bana değer verdiniz ve sizin büyük kardeşinizim gibi davrandınız. Mademki ben burada büyük kardeşim, bu durumun hakkını vermeliyim. Ben yarın göksel çeyreğe gideceğim fakat öncesinde size bir şey vermem lazım.”

 

Hediye mi?

 

Liu Wencai ve Şişman Lu şaşırdı. Bunu hiç beklemiyorlardı.

 

Zaten bu ikilinin gözünde Jiang Chen’le vakit geçirip ondan tavsiyeler alabilmek en büyük hediyeydi.

 

Buna rağmen kendilerine hediye mi vermek istiyordu yani?

 

Hediye meselesine gelince, bu ikili topluluk müridiydi, sonuç olarak Jiang Chen gibi fani bir uygulayıcıdan daha fazla maddi kaynağa sahiptiler. Eğer birinin hediye vermesi gerekiyorsa bu kişi topluluk müritleri olmalıydı.

 

Jiang Chen eliyle bir kavrama hareketi yaptı ve bir anda elinde iki adet şişe belirdi.

 

“Bu iki şişe canavar kanı sizin için kullanışlı olabilir. İkiniz de Devasa Ruh Topluluğundansınız ve yetişim için genellikle canavar kanı kullanırsınız, öyle değil mi? Wencai, fark ettim ki senin temel potansiyelin aslında çok üstün fakat henüz açığa çıkabilmiş değil. Vücudunda gizli bir takım şeyler olmalı, fakat bu gizemin henüz ne olduğuna emin değilim. Bu iki şişeyi alın ve geliştirin. Unutmayın, bu kanları kendiniz için kullanmalısınız, başka hiç kimseye hediye vermemelisiniz. Lütfen bu kanın hangi hayvandan geldiğini ve ne seviyede olduğunu sormayın. Sadece bu kanın oldukça kıymetli bir varlık olduğunu bilin yeter. Eğer bu kanı kaybederseniz ömrünüz boyunca pişman olursunuz.”

 

Bu kan Kızıl Kabuklu Alevli Kertenkeleden toplanmış olan kandı. Jiang Chen Altın Yiyen Fareler ziyafet çekerken kendisi de faydalanmıştı.

 

Jiang Chen buna benzer şekilde düzinelerce şişe kan toplamıştı. Fakat Alevli Kertenkelenin vücudu düşünüldüğünde elbette bu kan toplam kana oranla binde bir civarındaydı.

 

Alevli Kertenkele aziz dereceli bir hayvandı, insanların orijin âlemine tekabül ediyordu.

 

Bırakın bu ikisini, Devasa Ruh Topluluğunun Ata kişisi Dokuz Aslanın bile bu seviyede bir canavar kanına sahip olması imkânsızdı.

 

Elbette iki şişe kadar kan bir kişiyi baştan yaratacak kadar güçlü değildi.

 

Fakat bu kanın azıcık bir miktarı bile bir kişinin potansiyelini değiştirebilecek güçteydi. Sadece bu bile hayran bırakan bir şeydi.

 

Aziz dereceli bir hayvanın kanından bir damla bile bir yetişimcinin hayatı boyunca kullanabileceği avantajlar sağlardı.

 

İkili Jiang Chen’in kendilerini böyle uyardığını görünce karşı çıkmaya ya da oyalanmaya cesaret edemediler. Şişeleri ellerine aldıkları anda kuvvetli bir ruh gücünün varlığını hissettiler.

 

“Ne kadar da kuvvetli bir yaşam formu!” Şişman Lu şaşırmıştı.

 

Jiang Chen gülümsedi, aziz dereceli bir ruh hayvanının kanı elbette güçlü olacaktı!

 

İşte şimdi ikili ellerindeki bu kanın sıradan bir hayvana ait olmadığını anlamıştı, dikkatli şekilde şişeleri kenara aldılar, sanki değerli bir hazineyi taşıyor gibiydiler.

 

“Unutmayın, bu mesele hakkında kimseyle konuşamazsınız, aksi takdirde bu size zarar verir.”

 

“Anladım, rüyamda bile konuşmayacağım bu konuyu.” Şişman Lu acele şekilde cevaplamıştı.

 

Liu Wencai hafifçe kafasını salladı.

 

“Wencai, bu şişe senin bana önceki sefer verdiğin hayvan evcilleştirme yöntemlerini yazdığın kağıda karşılık olarak verildi. Ben senin verdiğin kağıdı okudum ve oldukça kaliteli bilgiler içerdiğini gördüm. Bu bilgiler üzerinde çalıştım, şimdi de sana geri dönüş yapıyorum. Aynı zamanda benim de sana vereceğim bir kağıt var, sıkıldığın zaman bu kağıdı inceleyip çalışabilirsin.”

 

Jiang Chen bir parşömen çıkarıp Liu Wencai’ye verdi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44294 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr