Bölüm 360: Yıldırım Bulutu Ağacı, Altın Vücudu Geliştirmek

avatar
2184 4

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 360: Yıldırım Bulutu Ağacı, Altın Vücudu Geliştirmek


Yeryüzü çeyreğinin yüz mücadelesi Jiang Chen için artık gündelik işler kategorisindeydi. Günde bir ya da iki mücadele kazanıyor ve sonrasında devam etmiyordu.

 

Bu zamana kadar kimse Jiang Chen’i yenememişti, hatta yenmeye yaklaşamamıştı bile.

 

Yeryüzü çeyreğindeki herkesin kabullenmesi gereken gerçek bu fani uygulayıcının göksel çeyreğe ait olduğuydu.

 

Jiang Chen bu üç aylık süreçte zaman israf etmedi ve hiç hız kesmeden yetişim yapmaya devam etti. Amacı elbette çok hızlı şekilde ilerleyerek kısa zaman içerisinde beşinci seviye ruh âlemine geçmekti.

 

Yeryüzü çeyreğinde aslında beşinci seviye uygulayıcılar vardı fakat sayıları çok azdı.

 

Fakat Jiang Chen göksel çeyreğe geçtiğinde oradaki en düşük seviyeli kişi beşinci seviyede olacaktı. Çok sayıda altıncı seviye uygulayıcı olacaktı.

 

Hatta göksel çeyrekte göksel ruh âleminde, yani altıncı seviyede dâhilerin olduğuna dair de dedikodular vardı.

 

Jiang Chen her ne kadar elinde kozlarını barındırıyor olsa da göksel ruh âleminden birisiyle yüzleşebilecek durumda olmadığını hissediyordu.

 

Bundan dolayı sınırlarını zorlayarak yetişim yapma arzusundaydı. Biliyordu ki yeryüzü çeyreğine geldiği ilk zamanki gibi kesin bir avantaj elinde olmayacaktı.

 

Göksel çeyrek topluluklar tarafından titizlikle seçilmiş elit müritlerle doluydu.

 

“Görünüşe göre toplulukların bu genç neslinin hepsini yenebilmek için çok sıkı çalışmalıyım.” Jiang Chen aklından olası ihtimalleri hesaplıyor ve simülasyonlar kuruyordu. Bunları düşünürken göksel çeyrekteki müritleri yenmesi için şu anki eğitim seviyesinin yetersiz olduğunu anladı.

 

Şu anda Tanrı ve Şeytanın Dokuz Dönüşümü yeteneğini ikinci seviyesine çıkarıyordu, zaman ilerledikçe vücudunu sertleştirmek için metal özünü çok verimli şekilde kullanıyordu.

 

Bir gün aniden aklına bir şey geldi, bir şey hatırlamıştı.

 

“Oh, doğru ya! nasıl olur da Yıldırım Ağacı Bulutunu unuturum?” Jiang Chen aniden Manyetik Dağın dokuzuncu katındaki Yıldırım Bulutu Ağacını ve Yıldırım Bulutu Ağustosböceğini hatırlamıştı.

 

Ağustosböceği bir yana dursun, Yıldırım Bulutu Ağacının tek başına büyük avantajları vardı. Bu avantajlardan bir tanesi elbette altın vücudu geliştirmekti!

 

Jiang Chen birinci kademe seçmelerde o kadar fazla kazanç elde etmişti ki artık neredeyse Yıldırım Bulutu Ağacını unutacaktı.

 

Bacaklarına pişman şekilde vurarak iç çekti: “Yıldırım Bulutu Ağacını unutarak göksel derecede bir hazineyi görmezden geliyorum! Eğer ben ağacı geliştirmiş olsaydım, sonrasında vücudumu geliştirmek için kendi vücudumun enerjisini kullanabilirdim. Bir de bunun üzerin Tanrı ve Şeytanın Dokuz Dönüşümünü eklersek, resmen vücudumun kırılmaz ve yenilmez oluşuna çifte sigorta yapmış gibi olurum!”

 

Jiang Chen’in içinde sınırsız bir heyecan ve ilham oluştu.

 

Düşüncelerinden sıyrıldı ve bilinçaltından Ağustosböceğine bir mesaj gönderdi, eğer Ağustosböceği bu fikre katılmazsa başarısız olacağını biliyordu Jiang Chen.

 

Bu ağaç Manyetik Dağın dokuzuncu katındaydı, Jiang Chen her ne kadar dağı kendisine ait hale getirmiş olsa da sonuçta şu anki yetişim seviyesiyle dağın tamamını ortaya çıkarabilmesi imkânsız gibiydi.

 

Üstelik, eğer bu işi şimdi yapabilirse çok büyük bir avantaj daha sağlamış ve kozlarının arasına müthiş güçlü bir koz daha eklemiş olurdu.

 

Bundan dolayı Ağustosböceğinin rızasını da elde edebilirse çok büyük bir ilerleme kaydedecekti.

 

Jiang Chen orijin âlemine geçmeden dağın kendisini ortaya çıkartması imkânsıza yakındı.

 

Fakat şu anda dağı geliştirebilirse en azından minik bir parçasını ortaya çıkartarak dağın kısıtlayıcı kuvvetini rakipleri üzerinde kullanabilir ve en azından savaşacağı çevreyi kendi koşullarına uygun şekilde tasarlayabilirdi.

 

Elbette bu işe girişebilmek için Ağustosböceğinin rızası gerekliydi.

 

“Âdemoğlu kardeşim, sen şu anda manyetik dağın sahibi olan kişisin, üstelik dağı nasıl sahiplenebileceğini sana anlatan kişi benim, sen bana teşekkür bile etmemiştin fakat şimdi benim sana Yıldırım Bulutu Ağacını vermem için de mi iznimi istiyorsun?” Ağustosböceği Jiang Chen’in sözlerine alınmış gibiydi.

 

Jiang Chen gülümseyerek karşılık verdi: “Ben fazla şey istemiyorum, sadece dağın küçük bir bölümünü istiyorum. Senin ağaçtaki yaşam alanını kesinlikle etkilemeyecek kadar küçük bir bölüm.”

 

“Gerçekten küçük bir bölüm mü? O halde Âdemoğlu kardeş, ileride daha fazlasını istemeyeceğine dair bana söz verebilir misin?”

 

“Yani… Yıldırım Bulutu Ağacı sonuçta oldukça hızlı gelişen ve büyüyen bir varlık, ileride göklere kadar yükselen bir ağaç haline geldiğinde, ya da büyük bir Yıldırım Ağacı Bulutu ormanı oluşturduğunda senden daha fazlasını istememem benim için imkânsız bir hal alır.”

 

Ağustosböceği kafasını yana yatırıp bir süre düşündü: “On yıl, ben şimdilik senin istediğin kadarını vereceğim fakat önümüzdeki on yıl boyunca benden başka bir şey istemeyeceksin, tek şartım bu.”

 

On yılık bir süre bir yetişimci için uzun değildi.

 

“Pekâlâ, on yıllığına anlaştık. Fakat senden ricam çok cimri olmaman, sonuçta vereceğin kısım benim için kullanışlı olmalı. Küçük Ağustosböceği, ben diyorum ki, sen benim şu anda birçok düşmanım olduğunu biliyorsun ve benim gelişmem için ağaca ihtiyacım olduğunu da biliyorsun. Eğer benim gücüm yeterli olmazsa ve bir düşmanım tarafından öldürülürsem bu durumda düşmanım manyetik dağı kendisine alabilir. Bu durumda sen de bir başkasının bünyesinde sıkışıp kalırsın. Sen Âdemoğullarının ne kadar açgözlü varlıklar olduğunu bilirsin, senin kan soyun çok üstün, ileride beni yenen düşmanlarımdan birisi mutlaka senin kan soyunu özümsemek için seni yutacaktır. Bana inanıyor musun?”

 

Ağustosböceği korkmuş gibiydi, endişeli bir ses tonuyla konuştu: “Âdemoğlu kardeş, sen benim kan soyumu özümsemek için beni yutmazsın değil mi?”

 

Jiang Chen sinsi şekilde gülümsedi: “Sana söz veriyorum ben sana zarar vermeyeceğim.”

 

Ağustosböceği streslenmişti: “Fakat bu demek oluyorki sen hala benden çok fazla şey isteyebilirsin.”

 

Jiang Chen bunu reddetmedi. Bir Ağustosböceğinin kan soyu oldukça asil ve nadirdi. Eğer bu kan soyunu özümseyebilir ve hatıraları gün yüzüne çıkarabilirse müthiş bir sahte ölüm numarası yeteneği olan ‘Ağustosböceğinin Kayboluşu’ yeteneğini kullanabilirdi.

 

Bu yetenek kesinlikle çok değerliydi, bir yetişimcinin hayat hakkını ikiye katlayan bir yetenekti!

 

“Küçük Ağustosböceği, sana yalan söylemeyeceğim, ben senin hatıralarını özümsemeyi çok isterim, özellikle de ‘Ağustosböceğinin Kayboluşu’ yeteneğini çok isterim, fakat senin vücuduna hiçbir şekilde zarar vermeyeceğime söz veriyorum. Sadece ileride kan soyundan biraz ödünç almayı isteyeceğim.”

 

Ağustosböceği hafifçe iç çekti: “Pekâlâ, diğer Âdemoğullarına kıyasla sen çok iyi birisin. Benim kan soyum ileride mükemmelliğe ulaştığında sana birazını vermeyi düşüneceğim. Şimdilik benim kanımdan bir damlasını bile istemeye kalkışma, bu bile senin bütün hatıralarımı gün yüzüne çıkarmana yeterli olacaktır.”

 

Jiang Chen mutluydu: “Şimdilik gelecekten konuşmayalım, hadi, senin Yıldırım Bulutu Ağacından bir parça vermeni bekleyeceğim.”

 

Ağustosböceğinin kan soyu Jiang Chen için hala bir hayalden ibaretti. Şu anda kendisine asıl lazım olan şey Yıldırım Ağacı Bulutuydu.

 

Ağustosböceği kısa zamanda neredeyse Jiang Chen’in kolu büyüklüğünde bir ağaç dalın parçasıyla geri döndü, Jiang Chen memnun şekilde gülümsedi: “Küçük Ağustosböceği, ben senin cimri davranacağını ve yumruk büyüklüğünde bir parça getireceğini düşünmüştüm. Bu kadar cömert olacağını tahmin edememiştim.”

 

“Eğer cömert olmasam entrika çevirebilirdin, Âdemoğlu büyük kardeşim, eğer başka bir şey yoksa benimle iletişime geçme, aramızda bir dağ mesafesi varken seninle konuşmak oldukça zor oluyor.”

 

Ağustosböceği bunları söyledikten sonra kanatlarını çırparak uzaklaştı.

 

Jiang Chen sonrasında eliyle defalarca mühür oluşturarak dağı küçülttü ve avcunun içinde kaybetti.

 

Bu ağaç parçasına ulaşan Jiang Chen şu anda nehirde yüzen bir balık gibiydi.

 

Bağdaş kurarak düşüncelerini toparlamaya başladı, sonrasında yetişim yapmaya başladı. Bu Yıldırım Bulutu Ağacını özümseyip geliştirmek kolay olmayacaktı.

 

Ahşap parçalarını özümseyerek kana ve ete adapte etmek kolay iş değildi.

 

Ete, kana, kemiğe, tendonlara, meridyenlere, ruh okyanusuna…

 

Bu ahşap parçasının birçok faydası vardı. Jiang Chen’in vücudunu geliştirmesi bir yana, bir diğer faydası ise göklerden yıldırım çağırarak bir ‘Yıldırım Vücut’ oluşturma ihtimali de vardı. Bu şekilde yetişimciye yıldırımla alakalı her türlü yeteneği sergiletebilirdi.

 

Öte yandan bu ahşap parçası birçok zehir türüne karşı savunma sağlayabilirdi.

 

“Eğer bu ahşap parçasını geliştirebilirsem, bundan sonra hiçbir şekilde tuzağa düşmem. Yıldırım Bulutu Ağacı aktif şekilde zehirleri filtreliyor.”

 

Jiang Chen hala bu iş için çok geç kaldığını düşünüyordu.

 

Eğer bu ağaç parçasını daha önce geliştirseydi, gizemli çeyrekteki o olay hiç yaşanmazdı.

 

Yıldırım Bulutu Ağacını geliştirmek bir gecede halledilebilecek bir şey değildi elbette. Bunun sebebi ahşabın oldukça sert olması ve geliştirilmesi için öncelikle toz haline getirilmesi gerektiğindendi.

 

Bu parçanın toz haline getirilmesi ise yüksek yoğunluğa sahip olmasından dolayı çok zordu.

 

Jiang Chen üç gün boyunca her gün mücadelelerini bitirdikten sonra bu meseleye yoğunlaştı.

 

Nihayet beşinci günün sonunda bu işi bitirmişti, fakat şu anda yapmış olduğu tek şey sadece ahşap parçasını toz haline getirmiş olmaktı, henüz bu kısmı absorbe edip özümsemesi gerekiyordu. Bu iş ise neredeyse on gün kadar süre alacaktı.

 

Yarım ay kadar süre bu şekilde geçti.

 

On günün sonunda vücudundaki parçaların bu ağacın özü ile dolduğunu fark ettiğinde başarmış olmanın verdiği mutluluğu hissediyordu içinde.

 

“Yıldırım Bulutu Ağacı kesinlikle bir hazine değerinde. Sıradan ruh malzemelerini absorbe etmek için fazladan çaba sarf etmeye gerek yok fakat bu ağacın parçalarını absorbe etmek oldukça zor. Azimle hareket edenin ödüllendirilmesi iyi bir şey. Şimdi ağacın özünü absorbe ettiğime göre Tanrı ve Şeytanın Altın Vücudunu elde etmem daha kolay olacak.”

 

Jiang Chen oldukça heyecanlıydı.

 

Önceki hayatının anıları hala kendisine inanılmaz faydalar sağlıyordu.

 

Jiang Chen, şu anki kaya gibi sert vücudu ve elinde tuttuğu kozları sayesinde artık elit müritlerle de savaşabilecek haldeydi.

 

Eğer önceki hayatındaki anıları olmasa Jiang Chen kesinlikle bu halde olamazdı.

 

Anıları olmasa kadim canavar dilini konuşamazdı ve Altın Yiyen Fare Kralını kendisine dost yapamazdı, bu şekilde elbette Ateş ve Buz’un Büyüleyici Nilüfer Çiçeğini de elde edemezdi.

 

Aynı zamanda Yıldırım Bulutu Ağacını gördüğünde de anıları sayesinde bu ağacın ne kadar kullanışlı olabileceğini anlamıştı.

 

Aynı şekilde Altın Mühür Lordu ile olan konuşmalarını da gerçekleştiremezdi, dolayısıyla manyetik dağın onuncu katındayken ölüm cezasına çarptırılırdı.

 

Eğer nilüfer olmasaydı, Alevli Kuzgunlar yüz li mesafelik alanı ateşe verdiklerinde kesinlikle yanarak can verirdi. Bu durumda ise ne Alevli Kuzgun kabilesinin ne de Kızıl Kabuklu Alevli Kertenkelenin hazinelerine erişebilirdi.

 

Sonuç olarak bunların hiçbiri sıradan bir yetişimci tarafından başarılabilecek şeyler değildi. Jiang Chen’in şu an yaşadığı hayat tamamen önceki hayatı üzerine atılmış temeller üzerindeydi.

 

Zaman ilerledikçe günler birer birer geçti, vücudu ağacın parçasının tozlarını absorbe ettikçe daha da sert bir hale gelmişti.

 

Üç aylık döngü sona ermeye yaklaşırken vücudu artık Tanrı ve Şeytanın Dokuz Dönüşümü yeteneğinin ikinci seviyesine erişmişti.

 

Bununla birlikte vücudu artık bir dönüm noktasına erişmişti.

 

En ilgi çekici şey ise artık Yıldırım Ağacı Bulutunu özümsediğine göre vücudunda yıldırım özünden oluşan bir savunma katmanı oluşmuştu, ileride yıldırım tekniklerini kullanan birisiyle karşılaşırsa daha rahat edebilecekti.

 

Jiang Chen zaman ilerledikçe göksel çeyreğe geçme şansını da artırıyordu.

 

Toplulukların meşhur elit müritleri ile karşılaşmak için artık sabırsızlanıyordu.

 

Üç aylık döngünün sonunda yeryüzü çeyreğinin de pürüzsüz şampiyonu olmuştu.

 

 

Göksel çeyrekte soğuk tavırlı bir genç kız eline bir glif mesaj aldı, mesajı okurken kaşları hafifçe yukarı kalkmıştı, suratında tersleyici bir ifade oluştu: “Jiang Chen mi? Fani dâhi mi? Göksel çeyreğe mi geliyor? Bu aptal hayvana göksel çeyreğe gelme hakkını veren şey de nedir?”

 

Bahsi geçen bu genç kız elbette Mor Güneş Topluluğunun genç neslinden Long Juxue’ydi!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr