Bölüm 327: Bir Hamlede Yenmek, Baskın Bir Jiang Chen

avatar
2281 1

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 327: Bir Hamlede Yenmek, Baskın Bir Jiang Chen


Kahkahalar ve alaycı konuşmalar halkanın etrafından duyulmaya devam ediyordu. Etraftaki herkesin niyeti dalga geçmekti, akıllarına gelen her alaycı söylemi Jiang Chen’e yansıtıyorlardı.

 

Bunu bilerek Jiang Chen’e yaptıkları belliydi. Onun özgüvenini kırmayı amaçladıkları aşikârdı, Jiang Chen’in kalp Dao’sunun güçlü olduğunu biliyorlar, bunu zayıflatmaya çalışıyorlardı.

 

Bu topluluk müritleri kesinlikle kaba insanlardı.

 

Birinci kademe seçmelerin şampiyonu olarak Jiang Chen elbette göze çarpan bir başarı sergilemişti, müritlerin birinci hedefi haline gelmişti.

 

Akan Rüzgar Topluluğunun müridi Jiang Chen’in Gizli Mühür saldırısına gülerek karşılık veriyordu.

 

Sıradan katılımcıların acınası olduğunu, kaynaklardan ve tekniklerden yoksun olduklarını düşünüyordu, fakat bu kadar da alçak seviyede olduklarını kendisi de tahmin edememişti.

 

Gizli Mühür herkesin bilmesi gereken, yetişime yeni başlayanlara öğretilen bir teknikti.

 

Mürit içinden hala Jiang Chen’i küçümsüyordu: “Benim gibi bir topluluk müridine karşı böylesine temel seviyede bir teknik kullanırsın ha?”

 

Akan Rüzgar Topluluğunun müridi bu tekniğe karşı nasıl bir savunma izleyeceğini biliyordu.

 

Fakat bu alaycı düşünceler aklında birkaç saniyeden fazla kalamamıştı, bir sonraki saniyede yüz ifadesi kökten değişmişti.

 

Mührün barındırdığı minik kıvılcımlar birkaç saniye içerisinde bir alev denizine dönüşmüştü, gittikçe büyüyor ve her tarafı kuşatıyordu.

 

Mürit savunma için hamle yapmaya hazırlanırken fark etti ki etrafındaki hava bir anda alevlenmiş, boyuna kadar yükselmeye başlamıştı.

 

Vınnn! Vınnn! Vınnn!

 

Ne kadar geri çekilirse çekilsin, bu saldırıdan tamamıyla kaçınamayacağını anlamıştı.

 

Bu hamle gökleri içine alacak kadar büyüyecek gibi duruyordu.

 

Bum!

 

Alevli mühür tıpkı bir kızgın boğa gibi, müridin göğsüne çarptı.

 

Bir sonraki saniyede yerden yukarı doğru yükselen bir alev akımının sonucunda acı bir çığlık ve yere düşme sesi geldi.

 

Bir hamle! Gücü dillere destan olan topluluk müridi bir hamlede yere serilmişti, hem de sıradan bir katılımcının sıradan bir tekniği ile!

 

Etraftaki alay edenlerin ağzı bir karış açık kalmıştı. Sanki dillerine düğüm atılmış gibi, ağızlarından bir söz bile çıkmıyordu.

 

Surat tokatlama! Bu gerçek bir surat tokatlamaydı!

 

Henüz dalga geçmelerini bitiremeden önlerindeki inkâr edilemez gerçeklik bir anda bu adamları susturmuştu.

 

Elemanların hepsi utanmıştı.

 

Aynı zamanda hem aşağılanma hem de şaşkınlık hissediyorlardı.

 

Bu kişi gerekten de sıradan bir katılımcı mıydı? Sadece bir hamle yapmıştı, temel tekniklerden olan Gizli Mühür ile bir topluluk müridini yere sermişti.

 

Aslında bir topluluk müridinin yenilmesi şaşkınlık verecek bir şey değildi, fakat asıl sıra dışı olan şey sıradan bir katılımcının tek bir hamlede müridi yenmesiydi.

 

Bu mürit her ne kadar üçüncü seviyeye yeni geçmiş birisi olsa da, sonuçta gizemli ruh çeyreğine gelebildiğine göre kendisi aslında çok da zayıf birisi değildi.

 

Dört toplulukta sayısız mürit vardı ve sadece birkaç bin tanesi bu seçmelere katılma hakkı kazanmıştı. Buradaki müritlerin hepsi özenle seçilerek getirilmişti. Kadim Zamanların Miras Bölgesine gelen bu müritler elbette sıra dışı başarı gösterdikleri için buraya gelme hakkı kazanmışlardı.

 

Fakat yine de, mürit yenilmişti, hem de oldukça aşağılanmış şekilde yenilmişti.

 

Bir kişinin yaşayacağı bir sürü yenilgi biçimi vardı, şüphesiz ki bu yenilgi biçimi en aşağılayıcı olandı.

 

Mücadele başlamadan önce etraftaki herkes Jiang Chen’le dalga geçmişti, kısa süre sonra ise herkesin ağzı kapanmıştı. Bu kişilerin öncesinde yaptıkları ve sonrasında şahit oldukları manzara sonucu utanmaları gayet normaldi.

 

Halkanın dış tarafında duran Dan Fei ise diğerlerinden farklı olarak heyecan duygusu içerisindeydi. Bu mücadeleyi aklında defalarca kurmuştu, nasıl sonuçlanacağına dair bir sürü senaryo geçirmişti aklından.

 

Sonunda aklında kurduğu iyimser senaryolardan biri gerçekleşmişti.

 

“Jiang Chen, Baş Usta senin hakkında doğruyu düşünmüş. Bana bu seçmelerde senin üstün başarılar sergileyeceğini söylemişti, bütün müritlerin senin önünde eğileceğinden bahsetmişti. Ben hep Baş Usta’nın bu durumu abarttığını düşünürdüm, fakat şimdi görüyorum ki benim ileri görüşlülüğüm kesinlikle Baş Usta’nınkinden çok daha zayıfmış. Sen Gizli Mühür gibi temel ve basit bir teknik kullanarak rakibini yendin ve ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldun. Senin yeteneklerin kesinlikle çok üstün seviyede.”

 

Dan Fei’nin askeri Dao potansiyeli de çok yüksekteydi. Jiang Chen’in potansiyeli kadar büyük olmasa da, Baş Usta’dan aldığı eğitim sonucunda elbette askeri Dao’yu kavrama yeteneği çok gelişmişti.

 

Böylesine basit bir tekniği geliştirip çok sütün şekilde kullanabilmenin aslında sadece dâhi kişilere özel bir durum olduğunun farkındaydı.

 

Askeri Dao tekniklerinin seviyelerinde, Jiang Chen’in sergilediği tekniğin seviyesi efsanevi seviyedeydi.

 

Dan Fei gibi, etraftakiler de bunu görebilmişti ve gözetmen de şok içerisindeydi.

 

Bu hamlenin ışığında, gözetmen karşısında bir dâhi kişinin olduğunu anlamıştı.

 

Bu tarzda bir kavrama yeteneği kesinlikle efsanevi derecedeydi.

 

Gözetmen de içinden düşüncelere daldı: “Kesinlikle… Sıradan dünya kesinlikle bazı cevherler barındırıyor. Önce Long Juxue’nin Gök Anka Yaratılışı, şimdi ise birinci kademe seçmelerin şampiyonu olan kişinin başarıları… Gizli Mühür konusundaki kavrama yeteneği göz önünde bulundurulursa, bu adam kesinlikle birçok topluluk müridinin üstünde bir kavrama yeteneğine sahip. Bu şampiyon kesinlikle beklentileri karşılayan birisi.”

 

Gözetmen bunları aklında kurduktan sonra Jiang Chen’e sordu: “Mücadeleye devam etmek istiyor musun?”

 

Jiang Chen kafasını salladı, sonunda mücadele için seçilmişti ve bu hakkını elbette kullanacaktı.

 

“Pekâlâ, diğer rakibin ikinci kademe zorluktan birisi, Kıymetli Ağaç Topluluğundan Demir Chuanfeng.”

 

Demir Chuanfeng? Kıymetli Ağaç Topluluğu?

 

Jiang Chen’in dudakları titredi, acaba Demir Ailesinden birisi ile mi karşılaşacaktı? Böyle bir tesadüfe mi denk gelmişti? Eğer öyleyse, bu ailenin her bireyi ile tanıştığından beri düşmandı.

 

Rakibi Jiang Chen’i tanımamış olsa da, Jiang Chen’in aklına Demir Can’ın yüzü gelmişti ve iğrenmişti.

 

Dan Fei ise halkanın dış tarafındayken gülümsüyordu, dünya küçüktü, iki düşman yine karşılaşmıştı.

 

Görünüşe göre Demir Chuanfeng’in şanssız bir günüydü bugün.

 

Fakat elbette Demir Chuanfeng bu şekilde hissetmiyordu. Kendisi Demir ailesi ile bağlantılı olduğundan gururlu ve kibirliydi.

 

“Çocuk, az önce nasıl bir numara yaptın anlamadım, ama zaten benim gözümde Akan Rüzgar Topluluğu gibi vasat bir topluluğun müridini yenmek değerli bir şey değildir. Ben Demir Chuanfeng, Kıymetli Ağaç Topluluğunun asil ailelerinden birinin bireyiyim. Az önce savaştığın vasat elemandan çok daha üstün bir seviyedeyim. Bana denk geldiğin için çok şanssızsın.”

 

Jiang Chen gülümsedi: “Boş gürültü.”

 

Görünüşe göre Demir Ailesinin genel özelliği buydu, boş konuşmayı çok seviyorlardı.

 

Demir Chuanfeng görünüşe göre ailenin kıymetli bir üyesiydi, kendisi de konuşmayı çok seviyordu. Gururlu ve ukala tavırları ailesinden kendisine de geçmişti.

 

Fakat Jiang Chen zamanında Demir Dazhi’yi dövmüştü, neden Demir Chuanfeng’den korksundu?

 

Bir adım ileri attı ve elini kaldırdı, tekrar hamle yapmaya hazırlanıyordu.

 

Jiang Chen önceki seferki hamlesini tekrarladı ve Yaşam ve Ölümün Gizli Mührü tekniğine başladı.

 

Aynı tekniği, aynı halkada, farklı bir rakibe uyguluyordu. Duruşu ve aurası bile değişmemişti.

 

Mücadeleyi gözlemleyen kişiler bu manzarayı hayranlıkla izliyorlardı.

 

Herkes biliyordu ki yetişimciler arasındaki savaşta aynı hamleyi tekrarlamak en tekinsiz hamle sayılırdı.

 

Özellikle de uzmanlar arasındaki savaşlarda, aynı hamleyi tekrarlamak karşı tarafın bu hamlenin gelişini öngörebilmesi anlamına gelirdi. Bu tıpkı yerden bir çakıl taşı alıp rakibin ayaklarına atmak gibiydi.

 

Az evvel Akan Rüzgar Topluluğunun müridini yenmek için bu hamleyi kullanmıştı, şimdi ise daha güçlü bir rakiple karşı karşıya olmasına rağmen Demir Chuanfeng’e de aynı hamleyi yapıyordu.

 

Sıradan katılımcılar elbette fakirdi ve tekniklerden yoksun kişilerdi, fakat bu kadar da yoksulluk içinde olamazlardı!

 

Etraftaki müritler tekrardan kahkahalar ve bağırışlar atmaya başlamıştı.

 

Az evvel dalga geçip ağızlarının payını alanlar tekrar dalga geçmeye başlamıştı. Her ne kadar tekrar utanç yaşamaktan çekindikleri için çok ileri gitmeseler de bazıları yine de bir takım iğneleyici sözler söyledi.

 

“Numaraları bundan ibaretmiş, yazık.”

 

“Ne kadar gülünç ve acınası… Ben bu adamın Akan Rüzgar Topluluğu müridini yendiğinde gerçekten de başarılı birisi olduğunu düşünmüştüm. Görünüşe göre bildiği sadece bir teknik varmış.”

 

“Bir uygulayıcı aynı tekniği tekrarlarsa bu teknik öngörülebilir bir hal alır. Görünüşe göre bu adamın iyi olduğu tek konu bu teknik. Benim tahminime göre bu adam Chuanfeng tarafından hezimete uğratılacak.”

 

“Hehe, demekki müritler ve sıradan uygulayıcılar gerçekten de farklıymış. Kaynakları sınırlı olduğu gibi aynı zamanda teknik konusunda da fakirler.”

 

Gözetmen bile Jiang Chen’in hamlesini gördüğünde kaşlarını çatmıştı: “Acaba bu sıradan uygulayıcı daha önce farklı bir teknik üzerinde hiç çalışmadı mı? Askeri Dao’da yapılabilecek en büyük hata aynı tekniği tekrarlayarak kullanmaktır.”

 

Halkanın etrafındaki gözlemcilerin arasında alay etmeyen bir kişi vardı, Dan Fei… Eğer şu anda ortamda Jiang Chen’den daha fazla güven dolu birisi varsa o da Dan Fei’ydi.

 

Dan Fei’nin güvenle dolu olmasının sebebi elbette Jiang Chen’i tanıyor ve onun önceki galibiyetlerini ve başarılarını biliyor olmasındandı. Demir Dazhi gibi bir topluluk dâhisi bile Jiang Chen’in ellerinden mağlubiyeti tatmıştı.

 

Dan Fei Jiang Chen’i iyi tanıyordu, eğer hamlesini tekrarlıyorsa kesinlikle arkasında geçerli bir sebebi olmalıydı. Belki de bunun sebebi rakibini rehavete düşürmekti.

 

Bu hamlenin ardında Jiang Chen’in Demir Ailesine karşı duyduğu kinin şiddetini gösterecek bir sebep olmalıydı.

 

Demir Chuanfeng sinirli şekilde ileri atıldı: “Çocuk! Sen aynı hamleyi tekrarlamakla ölümünü istemiş oldun!”

 

Chuanfeng konuşurken Jiang Chen’in elleri hafifçe harekete geçmişti, tıpkı bir söğüt ağacının yapraklarının rüzgarda sallanması gibiydi.

 

Demir Chuanfeng bir anda üzerinde bir baskı hissetmeye başlamıştı, sanki ağır bir yük binmişti üzerine.

 

Bir girdap oluşmuş ve Chuanfeng’in üzerine basmıştı…

 

Chuanfeng şaşkındı, nasıl olur da bu adam manyetik kuvveti bir girdapla birleştirirdi? Bu adamın oluşturduğu mühür havayı hareketlendirmiş ve bir kuvvet alanı oluşturmuştu.

 

Demir Chuanfeng şu anda tıpkı bir kukla gibiydi, kendi vücudunu kontrol edemiyordu.

 

İnanılmaz bir manzara herkesin şahitliği önünde gerçekleşiyordu.

 

Demir Chuanfeng’in vücudu kendi isteğinin dışında Jiang Chen’e doğru yaklaşıyordu, kendisini mühre doğru yaklaştırıyordu.

 

Mühür gittikçe Chuanfeng’in göğsüne yaklaşıyordu, göğsünde geniş bir etki oluşturmuştu.

 

Bu kuvvet alanı gittikçe büyüdü ve acımasız şekilde Chuanfeng’in göğsüne iyi battı, bir süre sonra Chuanfeng kendisini yere düşerken bulmuştu!

 

Bum!

 

Chuanfeng’in yere düşmesiyle çıkan ses etraftaki herkesin şaşırmasına sebep olmuştu.

 

Aynı hamle, aynı halka, farklı bir rakip… Rakip yine yere serilmişti.

 

Gözetmen kişi de dahil, herkesin suratı şaşkınlık içerisindeydi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44722 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr