Sovereign of the Three Realms - Bölüm 304: Riskin Ortasında Zafere Götüren Karar

---

Jiang Chen’in oluşturduğu mühür vücudunun ejdere benzeyen müthiş momentumuyla beraber ileri atıldı, oluşan mühür kar tanesi kadar zararsız görünüyordu.

 

Bu mührün manyetik kuvvet barındırdığını sadece Jiang Chen biliyordu, bu mühür sayısız manyetik kuvvet yağdıracaktı.

 

Kullandığı teknik hala Yaşam ve Ölümün Gizli Mührü tekniğiydi, fakat içerisine manyetik kuvvet gizlenmişti. Bu saldırı artık manyetik kuvvet sahibi bir mühür zinciri haline bürünmüştü.

 

Bu saldırıyı dış dünyada yapsa bile saldırıda manyetik kuvvet olduğunu çok az kişi anlayabilirdi.

 

Sadece dikkatli bir göze sahip, gözlem yeteneği gelişmiş kişiler anlayabilirdi.

 

Kuvvet alanı tam olarak oluşmadan önce manyetik kuvvetin belirginliği çok azdı, havada süzülürken fark edilmesi oldukça güçtü.

 

Fakat manyetik kuvvet rakibe yaklaşırken formunu aldığında, işte o zaman karşı konulamaz bir güç elde edecekti.

 

Jiang Chen manyetik kalbe kısa bir süre önce sahip olmuştu, eğer daha uzun süredir bu kuvvete sahip olmuş olsaydı sadece küçücük bir manyetik kuvvetle karşısındaki golemi bir anlığına hareketsiz bırakabilirdi.

 

Jiang Chen bir saniyelik bile boşluk bulabilirse golemi alt edebileceğine dair kendine güveniyordu.

 

Bu golem beşinci seviye ruh âlemindeydi, fakat karşısındaki bir insan uygulayıcı olsa bile üçüncü seviye ruh âlemindeki birinin böylesine bir saldırısına karşı koyamazdı.

 

Elbette bahsedilen bu kişi gökler kadar kıymetli bir zırha sahip değilse.

 

Jiang Chen’in şu anda manyetik kuvvet kontrolü zayıftı, sadece minik bir manyetik girdap oluşturabilecek kadardı.

 

Fakat yine de, küçük bir manyetik girdap bile golemi durdurmaya yeterliydi, onun momentumunu düşürmeye, hamlelerini kısıtlamaya yeterliydi.

 

Golemin hareketleri kısıtlandığında, barındırdığı risk de azalacaktı.

 

Elbette manyetik kuvvet formunu aldığında golemin yapabileceği çok şey kalmayacaktı.

 

Jiang Chen pasif hareket ederek yavaş yavaş büyük resmi görebilmişti.

 

Fakat yine de şu anda mücadele ettiği test onuncu seviye zorluğa sahipti. Golemin hareketleri manyetik kuvvetten çok az etkileniyordu.

 

Jiang Chen bu canavarı kolayca alt edemeyecekti.

 

Fakat Jiang Chen yine de bu manyetik kuvvet sayesinde biraz avantaj sağlamıştı, her ne kadar canavarı tamamen durduramamış olsa da, gücünün yüzde otuzunu engelleyebilmişti.

 

Yeniden oluşan denge sonucunda Jiang Chen’in fiziki kuvveti artık golemden üstündü.

 

“Manyetik kuvvet kullandığım halde zar zor bu canavarla aynı güce erişebildim, onuncu seviye zorluk gerçekten de fazlaymış.”

 

Jiang Chen canavarla karşılıklı hamleler yaparken bir yandan da bunu düşünüyordu.

 

İki taraf da şu anda aynı kuvvetteydi, bir çıkmaza girmişlerdi.

 

Jiang Chen Yaşam ve Ölümün Gizli Mührünü efsanevi derecede uygulayabiliyordu, fakat golemle aralarındaki yetişim seviyesi farkından dolayı hala zorluk çekiyordu. Kurallar dışındaki bir teknik kullanmadan bu canavarı yenmesi pek olası gözükmüyordu.

 

“Nilüferi ya da dağın direkt olarak kendisini kullanmadığım sürece bu golemle aramdaki yetişim farkını kapatamayacağım, hem de tekniği maksimum potansiyelinde kullandığım halde!”

 

Ruh âleminin iki seviye farklı olması elbette büyük bir etkendi.

 

Aralarındaki eşitlik devam ediyordu.

 

Üç gün geçti…

 

Beş gün geçti…

 

Savaş gittikçe şiddetleniyordu. Jiang Chen ruh enerjisini toparlamak için birçok ilaç kullanmıştı bile, fakat golem sanki sonsuz bir ruh enerjisine sahip gibiydi, asla yorulmuyordu!

 

“Bu savaş beş gündür devam ediyor, en fazla bir ya da iki günüm kalmış olmalı. Ben! Jiang Chen! Kan ve kemikten bile oluşmayan, zekası bile olmayan bir canavara mı yenileceğim yoksa?”

 

Hırslı bir uygulayıcı olarak, Jiang Chen asla böyle bir şeyi kabul edemezdi.

 

“Yeniden Doğuş Yolu benim kalbimin gücünü artırdı. Aynı zamanda mağaralarda geçirdiğim süre boyunca harika büyüklükte ruh enerjisi absorbe ettim. Kalbimin gücünü kullanıp hızlı şekilde bu enerjiyi özümseyebilirsem belki de dördüncü seviye ruh âlemine geçiş yapabilirim. Bu seviyeye geldiğimde fiziki kuvvetim de elbette artacaktır. Şu anda golemle eşitiz, bu durumda seviye yükseldiğimde golemden daha güçlü olmalıyım. Fakat gücüm arttığında golemi yenmek için şansım yüzde doksan olacak, acaba bu riski almalı mıyım?”

 

Jiang Chen’in aklında iki seçenek vardı ve şüpheliydi.

 

Fakat cesur birisi için bu kararı vermek zor değildi, saniyeler içerisinde kararını vermişti bile!

 

“Beşinci seviye ruh âlemindeki, kan ve kemiği olmayan, zekası bile olmayan bir yaratık benim mücadelemi nasıl engelleyebilir?”

 

Jiang Chen bunları düşününce artık içinde tereddüt kalmamıştı. Riskli olduğunu bildiği halde, bir sonraki seviyeye geçmek için uğraşacaktı.

 

Yeryüzü seviyesine geçtiğinde elde edeceği kuvvetle bu yaratığı alt edebilirdi.

 

Jiang Chen ruh enerjisini vücudunda dolaştırmaya başladı, bir sonraki seviyeye geçiş aşamasını başlatmıştı!

 

Aynı zamanda hem savaşmak hem de seviye yükselmeye çalışmak! Bu durum Jiang Chen’i mental olarak çok yoruyordu. Kalp gücünü iki farklı olay için bölmekti bu!

 

Kalp gücünün oldukça fazla olması iyi bir şeydi, bu şekilde savaş ve seviye yükselme arasındaki dengeyi kolayca sağlayabiliyordu.

 

Sonuçta yetenek mücadelesi esnasında en zor seviyeli mağarayı seçmiş ve oradaki enerjiyi olabildiğince uzun süre boyunca absorbe etmişti.

 

Bu absorbe edilen enerji vücudundaydı, şu anda yapması gereken bu enerjiyi sindirmek ve özümsemekti.

 

Bir yandan golemle savaşırken bir yandan da absorbe ettiği ruh enerjisini özümsemeye çalışırken Jiang Chen biliyordu ki şu anda hayatının en büyük mücadelesini veriyordu.

 

İki saat geçti…

 

Dört saat geçti…

 

Altı saat geçti…

 

Zaman akmaya devam ediyordu, aldığı pozisyon sayesinde Jiang Chen kendisini tamamen savaşa odaklamak zorunda kalmıyordu.

 

Manyetik kuvvetin oda içerisinde etkili olabilmesi iyi bir şeydi.

 

Golem her ne kadar Jiang Chen’den direkt saldırı almıyor olsa da, manyetik kuvvet sayesinde üzerinde baskı hissediyordu.

 

Bundan dolayı golemin saldırıları ne kadar güçlü olursa olsun, Jiang Chen’i ciddi manada yaralayamıyordu.

 

Dışarıda ise bu esnada neredeyse bütün katılımcılar mücadelelerini tamamlamıştı.

 

Fakat Jiang Chen hala kendi mücadelesinden çıkmadığı için organizatör hala mücadelenin bittiğini anons edemiyordu.

 

Sonuçta herkes biliyordu ki onuncu seviye zorluğa sahip oda, bu mücadelenin asıl amacıydı.

 

Şu anda mücadele için tanınmış sürenin sonuna yaklaşıyorlardı, onuncu gündeydiler. Eğer Jiang Chen yaratığı yenemezse bu mücadeleden puan alamayacaktı.

 

Puan alamamak elbette diskalifiye olma sebebi değildi, ama onuncu seviye zorluğa sahip odada harcadığı bütün çabanın boşa gitmesi demekti.

 

Kurallar gereği en iyi olduğu denemenin skoru kayıt altına alınacaktı, yani yedinci seviye zorluğa sahip odada gösterdiği başarı üzerinden değerlendirilecekti.

 

Bu seçmelerde yedinci seviye zorluğa sahip odada başarılı olanların sayısı çok azdı.

 

Fakat bu kadar nadir uygulayıcı olmasına rağmen, aslında üç kişi sekizinci seviye zorluğa sahip odada başarılı olmuştu.

 

Durum böyle olunca, organizatörler Jiang Chen’den büyük bir beklenti içine düşmüşlerdi.

 

“Görünüşe göre sıradan uygulayıcıları hafife almışız. Fani dünyadan da dâhi kişiler çıkabiliyormuş. Sekizinci seviye zorluğu geçen üç kişi çıktı. Bu durum benim beklentilerimin çok üstünde.”

 

“Fakat bu bahsettiğin kişiler toplulukların dış müritleri olmalı, sonuçta onlar da topluluğun bünyesinde sayılırlar.”

 

“Bu kesin değil. Sonuçta kimlikleri açıklanmadı, onların topluluğun dış müritleri olup olmadığını bilemeyiz.”

 

“Bunun için kanıt mı lazım? Eğer topluluğun dış müritleri olmasalar, basıl bu kadar gelişmiş kişiler olabilirler? Ben zaten kaya kalpli adamın da topluluklardan birinin dış müridi olduğunu düşünüyorum. Kaynakları sağlam birisi olmalı.”

 

“Ben kaya kalpli adamın yedinci seviyede başarılı olduğunu görünce onun birinci sırada yer alacağını düşünmüştüm, ama baksana sekizini seviyeyi bile geçebilen üç kişi var. Bu demek oluyor ki eğer kaya kalpli adam şu anki testi geçemezse dördüncü sırada olacak.”

 

“O çocuk zaten kibirli birisiydi. Eğer düzenli şekilde zorluk seviyesini artırsaydı böyle olmazdı. Belki de dokuzuncu seviyede başarılı olur ve yine birinci sıraya oturabilirdi.”

 

“Kesinlikle, fakat düşünsene, eğer bu adam onuncu seviyede başarılı olursa çok üstün bir savaş kabiliyetine sahip demek değil midir? Dokuzuncu seviyeyi geçmek için yüzde yetmiş-seksen civarında şansı olmalı. Yazık, böyle dâhi kişiler kendine fazla güveniyor. Her daim en zoru istiyorlar.”

 

“Elbette, yazık, çok yazık… Eğer onuncu seviyeyi geçemezse gerçek potansiyelinin altında bir sıralamaya oturacak demektir. Bu durumda bu adam oldukça pişman olacak. Üstün dâhiler hep birinci sırada olmak ister. Eğer bu testte başarısız olursa karizması çizilecek demektir.”

 

“Endişelenmeyi bırakalım, henüz yarım günlük süresi daha var. Belki de kaya kalpli adam bize sürpriz yapmak için bekliyordur. Ayrıca üçüncü mücadeleyi unutmayın, eğer manyetik dağ ortadan kaybolmasaydı, belki de bu adam dokuzuncu kattan daha yukarı devam edip onuncu kata ulaşacaktı.”

 

Jiang Chen dışarıdakilere sadece dokuzuncu kata erişebildiğini söylemişti, böylece dağı kendisine ait hale getirdiğini saklayabilecekti.

 

Organizatörler dışarıda Jiang Chen’i beklerken aynı zamanda büyük bir beklenti içerisindeydiler.

 

Bu esnada Jiang Chen iki farklı türden ruh enerjisini özümsemeye çalışıyordu.

 

Ateş ve Buz enerjilerini özümserken ruh okyanusunun genişlediğini fark edebiliyordu.

 

Dördüncü seviyeye geçiş için kritik noktaya ulaşmıştı.

 

“Ateş ve Buz’un ruh özleri oldukça etkileyici ve baskın. Başarıp başaramayacağım şimdi belli olacak!” Jiang Chen tam da bunu düşünürken Ateş ve Buz özleri havada süzülüp birbirlerine çarpan iki ejder gibi bir araya gelmişti.

 

Bum!

 

Jiang Chen ruh okyanusunun titrediğini ve iki adet ruh dalının filizlendiğini hissetti. Bu dallar vücudundaki ruh enerjisini özümsemeye başlamıştı.

 

Yağmurdan sonra temizlenen toprak gibi, ruh okyanusu pürüzsüz ve göksel bir hal almıştı!