Bölüm 272: Demir Ailesi Panik İçinde

avatar
2629 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 272: Demir Ailesi Panik İçinde


Kıymetli Ağaç Topluluğunun mekânında, Demir Can sinirinden ve korkusundan neredeyse yerinden fırlayıp tavana çakılacaktı. Demir Dazhi ve Zhou Yi’nin Jiang Malikânesinde esir tutulduğunu öğrenmişti.

 

Ye Chonglou’nun topluluğa geldiğini duyunca bu hain planı kuran kişi kendisiydi.

 

Bu planın başarısız olacağını düşünememişti.

 

İçlerinde iki adet yeryüzü seviyeli uygulayıcı bulunan on sekiz kişilik ruh âlemi uygulayıcısı Jiang Chen tarafından alt edilmişti, hem de YE Chonglou’nun yardımı dahi olmadan.

 

Bu haberler Demir Can’ı mahvetmişti. Demir Dazhi’nin ne kadar güçlü birisi olduğunun farkındaydı.

 

Yeğeninin askeri Dao konusundaki potansiyeli kendisininkinden kat kat daha fazlaydı. Açık konuşmak gerekirse, Demir Dazhi’nin eğitim seviyesi önlerindeki üç yıl içerisinde Demir Can’ın eğitim seviyesini geçecek gibi görünüyordu.

 

Bundan dolayı Demir Dazhi’nin Jiang Chen’e olan saldırısından oldukça ümitliydi.

 

Fakat gerçeklik bir kez daha Demir Can’ı suratından tokatlamıştı, Demir Dazhi Jiang Chen tarafından alt edilmişti.

 

Hatta Demir Dazhi esir alınmış ve elçiler aracılığı ile fidye istenmişti.

 

Yirmi dört saat süreleri vardı, bu süre dolduktan sonra Jiang Chen her on beş dakikada bir kişiyi öldürecekti.

 

Demir Can kendisine gelen elçinin bunları anlatmasından sonra neredeyse kan kusacaktı.

 

Demir Can’ı tehdit etmeye kimin cesareti yetebilirdi? Demir Can’la böyle konuşmaya kim cesaret edebilirdi? Demir Ailesiyle açık şekilde düşmanlık etmeye kim cesaret edebilirdi?

 

Bırakın fani bir krallığı, toplulukta bile daha önce buna cesaret eden olmamıştı.

 

Fakat bugün, birisi çıkıp cesaretini göstermişti!

 

“Jiang Chen!” Vahşi bir sinir çığlığı Demir Can’ın ağzından fırlamıştı. İçinde hemen şimdi bin kişilik bir ordu hazırlayıp başkente sürme ve Jiang Malikânesini ve içinde yaşayan herkesi yerle bir etme isteği vardı.

 

Fakat mantığı ona diyordu ki, böylesine bir düşünce memnun edici olabilir fakat uygulaması imkânsızdır.

 

Jiang Chen’in destekçisi olan Ye Chonglou sayesinde topluluğun başkanı olan Xie Tianshu bunları kesinlikle duyardı.

 

Topluluk müritlerinin fani krallıklara gidip oradaki soylu kişileri taciz etmek veya malikânelerine saldırmak gibi yetkileri yoktu.

 

Bunlar topluluk müritleri için bile yasaklı hamlelerdi.

 

Topluluk öğrencileri ortalıkta dolaşırken elbette havalı ve kibirli davranışlarda bulunuyor, insanları rahatsız ediyorlardı, ama aslında böyle bir yetkileri elbette yoktu.

 

Demir Can bu hamlesinin hesabını kesinlikle veremezdi.

 

Bu meselede Ye Chonglou haklı olan taraftı. Eğer YE Chonglou topluluk başkanına şikayette bulunursa bu durum Demir Ailesine büyük bir ceza verilmesine sebep olabilirdi.

 

Eğer bu dava Xie Tianshu’ya ulaşırsa, bu adam ateşe benzin dökmekten çekinmeyen birisi olarak bu işin peşini bırakmaz ve sorumlu kişileri cezalandırırdı.

 

İşin en kötü yanı ise Demir Dazhi ve on altı kanun uygulayıcı müridin başkente gitmesine yönelik emir veren kişi bizzat Demir Can’dı.

 

Aslında olması gereken bu operasyonun tamamen gizli ve hızlı şekilde sonuçlanmasıydı, bu yüzden kimsenin bu meseleyi öğrenmemesi gerekiyordu.

 

Fakat mesele sadece bir yerinden çatlak vermiş olsa bile, işler böylesine sarpa sarabiliyordu işte!

 

Zaten Demir Can’ın kanun uygulayıcı müritleri operasyona gönderme yetkisi bile yoktu, eğer böyle bir yetkisi olsa bile emir kağıdı hazırlaması gerekirdi.

 

Yasaklı bir hamle yapmasının yanında, bir de yaptığı operasyonda müritlerin hepsini Jiang Malikânesinde kaybetmişti.

 

Eğer bu müritlerin hepsini kurtarmazsa Kanun Uygulama Kadim kişisi kesinlikle Demir Can’ı cezalandıracaktı. Demir Can’a ölüm cezası bile verebilirdi.

 

Kanun Uygulama Dairesi sonuçta topluluğu ayakta tutan en güçlü unsurlardan birisiydi, bu daire sayesinde topluluk içinde hiyerarşik bir düzen, disiplin ve emir komuta zinciri vardı.

 

Kanun Uygulama Dairesinin kurallarını çiğnemek demek topluluğun düzenini bozmak demekti.

 

Eğer bu mesele büyürse Demir Can’ın sonu felakete doğru sürüklenirdi.

 

Demir Can’ın zihni şu anda oldukça bulanıktı, düzensiz düşüncelere sahipti.

 

Demir Dazhi gibi güçlü bir uygulayıcının Jiang Malikânesinde esir düşeceğini tahmin bile edememişti.

 

Demir Dazhi esir düşmüştü ve üzerine bir de Jiang Chen onu idam etmekle tehdit ediyordu.

 

Eğer fidye ödenmezse esirler ölecekti!

 

Bu mesaj Jiang Chen’in son uyarısıydı.

 

Demir Can Jiang Chen’in gerçekten de söylediklerini yapacağından şüphe duymuyordu, sonuçta Jiang Chen birisini öldürmekten çekinen birisi değildi.

 

Lu Wuji ve Yang Zhao’nun ölümleri düşünülürse, üzerine bir de Liu Chengfeng’in ölümü eklenirse… Demir Can bu ölümlerin hepsinin Jiang Chen’in elinden olduğunu biliyordu.

 

Yirmi dört saatlik sürenin oldukça az bir süre olduğunun farkındaydı, oyalanmaması gerekiyordu, bir an önce plan yapıp harekete geçmeliydi.

 

Dişlerini gıcırdattı, mesele bu hale geldiğinde artık yapacak tek bir şey kalmıştı, boynu bükük şekilde saygın babası Demir Long’un huzuruna çıkacak ve derdini anlatacaktı.

 

Demir Long bu sırada kıdemli yöneticiler toplantısından henüz dönmüştü ve yüzünde endişeli ifadeler vardı. Karşısında dikilen oğlunun suratındaki buruk ve endişeli ifadeyi görünce oğlunun yine bir belaya bulaşmış olduğunu anladı.

 

Demir Long zaten toplantıda yaşananlardan dolayı irrite olmuş gibiydi, bir de oğlunun yüzündeki ifadeyi görünce iyice canı sıkıldı: “Konuş, bu sefer ne oldu?”

 

Demir Can gökler ve yeryüzü arasındaki hiçbir şeyden korkmuyordu, babası hariç!

 

“Baba, ben… Ben üzgünüm… Ben Demir Dazhi ile iyi ilgilenemedim.”

 

“Dazhi mi? Ne oldu ki ona?”

 

“Baba… Dazhi eğitiminden döndükten sonra bizim Demir Ailemizin Jiang Chen karşısında yenilgiye uğradığını duyunca sinirlendi. Yanına Zhou Yi’yi de alarak Jiang Malikânesine gidip Jiang Chen’e bela olma planı yaptı. Ben bu Jiang Chen denen adamın ne yaptığını, nasıl başardığını bilmiyorum ama he Dazhi’yi hem de Zhou Yi’yi esir almış. Bu Jiang Chen denen çocuğun kibirli yapısı sınır tanımıyor! Eğer fidye getirmezsek yirmi dört saat sonunda her on beş dakikada bir esir öldüreceğini söylüyor. Toplamda on sekiz esir aldı ve hepsini de öldürecek!”

 

“Ne? Gerçekten bunu söyledi mi?”

 

“Evet, gönderdiği mesajda tam olarak bunları söyledi.”

 

“Off! Dazhi neden bir anda fani krallığın birine gitti ki? Ye Chonglou’nun bize söylediği gibi, gençler kendi aralarındaki meseleleri çok büyütüyorlar. Dazhi de senin gibi beyinsiz birisi mi yoksa? Demir Can! Babanı kandırmak için numara yapma! Gerçekler neyse onları konuş! Yoksa Ye Chonglou’nun topluluğa olan yolculuğunu öğrenince bu durumdan avantaj sağlamak için Demir Dazhi’yi sen mi gönderdin?”

 

“Ben…”

 

“Of! Demir Can! Sen babanı her defasında hayal kırıklığına uğratıyorsun! Gerçekten bu kadar düşüncesiz birisi olmak zorunda mısın? Babanın gerçekten de Ye Chonglou ile açık şekilde düşman olmasını mı istiyorsun? Jiang Chen gibi sıradan birisi için değer mi sence? Bu adamın varlığı ile neden kendini bu kadar yoruyorsun? Sen böyle tez canlı ve düşüncesiz birisi olursan ileride benim mirasımı nasıl idare edeceksin? Demir Ailesine nasıl liderlik edeceksin?”

 

Demir Long’un aslında iki oğlu vardı.

 

Demir Can genç olandı, onun abisi ise Demir Dazhi’nin babası olan kişiydi.

 

Fakat Demir Dazhi’nin babası oğlunun doğumundan kısa bir süre sonra bir kaza sonucunda hayatını kaybetmişti.

 

Bundan dolayı Demir Ailesinin mirası için tek aday kişi Demir Can’dı.

 

Her ne kadar sülalede başka adaylar da var olsa da, Demir Long kendi oğlu dururken mirası bir başkasına nasıl bırakabilirdi?

 

Demir Can bu adamın tek seçeneğiydi.

 

Demir Can, babasını defalarca hayal kırıklığına uğrattığından dolayı, Demir Long gizli şekilde Demir Dazhi’nin eğitimine yönelmişti. Demir Dazhi’nin hızlıca gelişmesi ve büyümesi için dua ediyordu, böylece Demir Can’a yardım edebilecekti. Hatta eğer yüksek bir umut vaat ederse, belki de mirası direkt olarak Demir Dazhi’ye bırakabilirdi.

 

Fakat Demir Can yine aceleci davranmış ve Demir Dazhi’yi gaza getirerek onu düşmanların eline teslim etmişti.

 

Böyle haberlerin varlığı Demir Long’u nasıl olur da sinirlendirmezdi?

 

Eğer Demir Can öz oğlu olmasaydı, bu hatanın cezası olarak karşısındaki kişiyi kesinlikle bir tokatla öldürürdü.

 

Demir Can babasını ne kadar kızdırdığının farkındaydı. Gözleri önüne düşmüştü, babası ile göz göze gelmeye korkuyordu.

 

“Anlat o halde, ne yapmak niyetindesin?” Demir Long sinirini çok belli etmemeye çalışarak sormuştu.

 

“Baba, senin şahsi korumalarından birkaçını bana ödünç vermeni istiyorum, böylece Jiang Malikânesine giderek oradaki müritlerimizi kurtarabilirim.”

 

“İnanılmaz!” Demir Long aniden elini masaya vurdu, o kadar sinirlenmişti ki bıyıkları tavana çarpacak gibi titremişti: “Sence de bu duruma kaos yeterince hâkim değil mi? Seni aptal! Sence Ye Chonglou sadece bir süs eşyası mı? Sence Xie Tianshu bizim istediğimiz gibi fevri şekilde davranmamıza müsaade eder mi?”

 

Demir Long’un şu anda hissettiği tek şey pişmanlıktı! Demir Can kesinlikle vefat eden oğlundan çok daha düşük zekalı birisiydi.

 

Açık konuşmak gerekirse eğer Demir Long bu çocuğun arkasını toplamakla uğraşmasa Demir Can şimdiye kesinlikle ölü birisiydi.

 

Mesele bu kadar karmaşıkken hala nasıl savaşmak isteyebilirdi?

 

“O halde, o Jiang Chen denen hayvanın bizim müritlerimizi idam etmesine izin mi vereceğiz baba? Bizim Demir Ailemizi fani ve sıradan birisi nasıl bu kadar korkutabilir?” Demir Can belli ki Jiang Chen’e boyun eğmek istemiyordu.

 

Demir Long bağırarak konuştu: “Seni aptal! Sen hala ailemizin sadece Jiang Chen’le savaştığını mı düşünüyorsun?”

 

Eğer Jiang Chen’in destekçisi olan kişi Ye Chonglou olmasaydı ve toplulukta kendilerinden üst kademede olan Xie Tianshu olmasaydı zaten Demir Long tereddüt etmezdi.

 

Demir Long’un elinde imkân olsaydı, astlarını esir alan kişiyi anında öldürürdü.

 

Fakat içinde bulunduğu pozisyon onun hamle yapmasına izin vermiyordu.

 

Şu anda düşmanca bir hamle yapmak demek hem Ye Chonglou’yu hem de topluluk başkanı Xie Tianshu’yu karşılarına almak demekti.

 

Demir Long içten içe kendisine sürekli sakin kalması gerektiğini tembihliyordu, şu anda sinirlenmesi gereken bir zaman olmadığının farkındaydı.

 

Kalbindeki öfkeyi bastırdı ve hafif bir ses tonuyla konuştu: “Hadi, git ve Jiang Chen’in istediği şeyleri ona ver.”

 

“Onun istediklerini mi vereyim?”

 

“Ver dedim ya! Demir Can, seni son kez uyarıyorum! Eğer bu meseleyi güzelce idare etmezsen ve daha büyük bir karmaşaya sebep olursan sana yemin ederim oğlum olmana rağmen seni cezalandırırım! Oğlum değilmişsin gibi davranırım!”

 

Demir Can da sinirlenmişti, fakat karşısındaki babası olduğu için tepki veremiyordu.

 

Bu sefer babasını gerçekten de çok fazla sinirlendirmişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr