Bölüm 249: Gizemli Erkek ve Kız Torunlar Tekrar Ortaya Çıkıyor

avatar
3205 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 249: Gizemli Erkek ve Kız Torunlar Tekrar Ortaya Çıkıyor


Jiang Chen aslında böyle sosyal etkinliklere pek önem vermiyordu, fakat Tian Shao’nun ısrarı ile şarap içmeyi kabul edecekti.

 

“Yaşlı Tian, sendeki şarap ne tür bir şarap ki? Mesele şarap olunca benim şarabımdan içmeliyiz.” Jiang Chen depolama yüzüğünden iki şişe şarap çıkardı.

 

Bu iki şişede Dokuz Muhteşem Çiy Şarabı vardı. Hem de ruh seviyesinde!

 

Jiang Chen normalde on şişe şarap üretmişti. İki tanesini Shi Xiaoyao’ya ve birini de Ye Chonglou’ya vermişti. Kalanları ise içmemiş ve saklamıştı.

 

Mademki şimdi şarap içilecekti, Jiang Chen kendi şarabından içmek istiyordu.

 

“Bu… Bu Dokuz Muhteşem Çiy Şarabı mı?” Tian Shao’nun gözleri şişelere kilitlenmiş vaziyetteydi. Eğitmen Ye’nin doğum günü etkinliğine Tian Shao da katılmıştı ve o günkü olaylar şaşırtmıştı onu.

 

Bu şarap o gün hediyelerinin birinci seçilmesine sebep olan şaraptı. Tian Shao’nun Eğitmen Ye’den tavsiye alabilmesini sağlayan şarap!

 

Tian Shao elbette bu olayı hayatı boyunca hatırlayacaktı.

 

“Evet, doğru, bu Dokuz Muhteşem Çiy Şarabı. Fakat bu şarap pazarlarda satılanlarla aynı seviyede değil. Bu elimdekiler ruh seviyesinde. İçerik malzemeleri oldukça pahalı, üretim aşaması çok zorlu bir süreç ve fani seviyeli şaraptan on kat daha kaliteli.”

 

“Ruh seviyesi mi?” Zhou Kai’nin gözleri açılmıştı. Shi Xiaoyao kadar alkol bağımlısı birisi olmasa da yine de bu şarap oldukça fazla ilgisini çekmişti.

 

Shi Xiaoyao’nun bu şarabı ne kadar övdüğünü hatırlamıştı, kalitesini anlata anlata bitirememişti.

 

Zhou Kai daha önce fani seviyeli şaraptan satın alıp onu tatmıştı, fani seviyeli şarabı bile çok beğenmişti.

 

Fakat Shi Xiaoyao’nun ruh seviyeli şarabı anlatışından dolayı içinde hep bu şarabın ruh seviyeli olanına bir merak ve özlem uyanmıştı.

 

Bugün böylesine rastgele bir olay ışığında bu şarabı tadabileceğini kim düşünürdü ki?

 

Elbette böylesine rastgele gelişen bir olay sonucunda Eski Asma Filizinden şarap kadehi bulamamışlardı, ahşap kadehler kullanacaklardı.

 

Zhou Kai ve Tian Shao’nun yüzlerindeki ifade şarabı içtiklerinde, şarap boğazlarından aşağı doğru aktığında öylesine huzurla dolmuştu ki!

 

Daha önce hissetmedikleri bir mutluluk ve huzur içlerini doldurup taşırmıştı!

 

Şarabı içtikten sonra Shi Xiaoyao’nun neden yol boyunca fani seviyeli şarabı kötülediğini, asıl ruh seviyeli şarabın kaliteli olduğunu anlattığını anlamış oldular.

 

Elbette fani seviye ile ruh seviye boy ölçüşemezdi! Tamamen farklı seviyedeydiler!

 

Şarap midelerine yerleştikten sonra Tian Shao ve Zhou Kai bir müddet konuşmadı. Sessizliği bozan taraf Zhou Kai oldu: “Bu şarap sadece cennetlere layık! Bu şarabı fani dünyada kaç defa daha tadabiliriz ki?”

 

“Genç usta Chen, eğer bu şarap pazarlarda satılacak olsa, akıl almaz derecede hasılat getirir! Eğitmen Ye’nin bu şarabı en güzel hediye olarak neden seçmiş olmasına şaşırmamak gerek! Eğitmen Ye kesinlikle başkalarının hakkında fikir yürütmekte çok iyi bir iş çıkarıyor. Biz onun yanına bile yaklaşamayız bu konuda!” Tian Shao hem duygulanmış hem de huzur bulmuştu.

 

Zhou Kai ve Tian Shao sanki kibarlığın, nazikliğin ne olduğunu unutmuş gibiydiler, kadehlerce şarabı arka arkaya midelerine indiriyorlardı. Şişelerde bir damla bile şarap kalmayacak şekilde içmişlerdi.

 

Jiang Chen bu ikisinin mutlu ve huzurlu halini görmekten memnundu. Sonuçta kendi ürettiği şarabın arkadaşları tarafından sevilmesi hoş bir şeydi.

 

Şaraplar mideye indikten sonra Zhou Kai sarhoşluğun etkisi ile yavaşça konuşmaya başladı: “Genç usta Chen, ben evlilik kafilesindeyken kardeş Fei’nin Dokuz Muhteşem Çiy Şarabından, Kutsal Kader İlacından ve Dört Mevsimli Sonsuz Bahar İlacından bahsettiğini duydum. Bunların hepsi de senin engin bilgi ve tecrübelerinden kaynaklı olarak üretilmiş şeylermiş. O gün eve gittiğimde karımla konuşurken bu konuyu da anlattım. Fakat iyi niyetle başlayan konuşmamız bela ile bitti. Ben artık kendi evime giderken tereddüt yaşıyorum ve bazı meseleler başımı ağrıtıyor.”

 

“Oh? Büyük kardeş Zhou, nedir problem, anlat bizlere.” Jiang Chen Zhou Kai’nin karısıyla olan konuşmasını abarttığını düşünmüştü ama yine de samimi şekilde sordu.

 

“Evet, aslında boşboğazlık yapıp Dört Mevsimli Sonsuz Bahar İlacından bahsetmek benim hatamdı. Karım Kadim Ning’in bu ilaç sayesinde en az on yıl daha genç göründüğünü öğrenince çılgına döndü ve gece gündüz bu ilaç hakkında bana sorular sormaya başladı. Ne zaman eve gitsem sürekli bu konuyu açıyor ve beni sıkıştırmaya başlıyor. Genç usta Chen, siz bu ilacın tarifini Güney Sarayına vermiştiniz, acaba ne zaman bu ilacı üretmeye başlayacaklar bilginiz var mı?”

 

Jiang Chen Zhou Kai’nin derdini anlamıştı, gülümsedi.

 

Jiang Chen’in elinde önceki üretimden kalmış birkaç tane daha Dört Mevsimli Sonsuz Bahar İlacı olması iyi bir şeydi. Üst seviyeli ilaçlar bitmiş olsa da, orta seviyelilerden vardı elinde.

 

Hiç beklemeden bir tane ilacı depolama yüzüğünden çıkardı: “Büyük kardeş Zhou, Güney Sarayının bu ilacı pazarlara sunması büyük ihtimalle biraz zaman alacaktır. Fakat benim elimde bu ilaçtan bir tane daha var, bunu karına hediye olarak götürebilirsin. Bu benim sana olan saygımı göstermem için bir hediyemdir.”

 

Jiang Chen bu ilaca çok fazla önem vermiyordu. Bu ilaçlar Jiang Chen’e meyve-sebze gibi geliyordu, değersizdi.

 

Mademki birisine bu ilaçlardan hediye ederek arasındaki bağı güçlendirebilecekti, neden olmasındı ki?

 

Zhou Kai şaşırmıştı: “Ben… Ben bunu nasıl… Nasıl kabul edebilirim? Bu ilaç birkaç şehir değerinde bir ilaç ben bunu kabul edemem. Ödeme yapsam?”

 

Bu esnada Tian Shao gülümsedi: “Yardımcı Müdürüm Zhou Kai, genç usta Jiang Chen arkadaşlarına karşı çok iyi davranan birisidir. Eğer hediye vermek istiyorsa, siz ona para teklif ederseniz bu durum onu üzecektir.”

 

“Yaşlı Tian mantıklı konuştu. Büyük kardeş Zhou, sen bana bir arkadaş gibi davrandın ve birçok konuda bana yardımcı oldun. Böyle basit bir ilaç için para teklif etme. Bu aslında beni küçük düşürmek olur.”

 

Zhou Kai gülümseyip ilacı kabul etmekten başka çare bulamadı.

 

Zhou Kai her ne kadar Ejder Dişi Muhafızları arasında saygın ve nüfuzlu birisi olsa da, kendi evinde bir numaralı kişi değildi. Evdeki asıl patron karısıydı.

 

Zhou Kai’nin aklındaki düşünce basitti, bu ilacı evine götürüp karısına hediye edecek ve evde artık söz sahibi birisi haline gelecekti. Karısının ona hizmet etmesini sağlayabilecekti. Eve gidip hediyeyi vermek için sabırsızlanmaya başlamıştı.

 

İçki içme etkinliklerini bitirdikten sonra Jiang Chen’in aklına bir şey geldi ve Tian Shao’yu bir kenara çekip konuştu: “Yaşlı Tian, bu şişeyi Genel Müdüre götür, benden olduğunu söyle.”

 

Burada şarap içildiği mutlaka genel müdürün de kulağına gidecekti. Dokuz Muhteşem Çiy Şarabının kendisinin değil de yardımcı müdür tarafından içildiğini öğrenince yanlış anlayabilirdi. Bu aslında küçük bir mesele gibi gözükebilirdi ama aslında önemliydi.

 

Jiang Chen elbette genel müdürden korkmuyordu fakat sonuçta Tian Shao genel müdürün altında çalışıyordu.

 

Bir şişe şarap onların da ilişkisini kuvvetlendirmek için güzel bir fırsat olabilirdi.

 

Jiang Chen Ejder Dişi Karargâhından ayrılınca Devasa Hazine Sarayına gitti ve yüklü miktarda ticaret yaptı.

 

Jiang Chen elindeki kendisine lazım olmayacak eşyaları saraya verdi ve karşılığında para istemedi, sadece ileride işine yarayabilecek malzemelerin saklı tutulmasını istedi.

 

Devasa Hazine Sarayı Jiang Chen’in ticaretinden kâr yapmaya cesaret edememişti, bu yüzden neredeyse eşit değerde bir alış-veriş olmuştu.

 

Ticaret tamamlandığında Shi Xiaoyao Jiang Chen’in ayrılmasına müsaade etmedi, onunla şarap içmeyi istedi. Jiang Chen bu adamın hala Dokuz Muhteşem Çiy Şarabını düşündüğünü biliyordu.

 

Bundan dolayı bir şişe şarabı da Shi Xiaoyao’ya verdi.

 

İhtiyacı olan ruh malzemelerini aldıktan sonra malikânesine dönüş yolunu tuttu.

 

Öğleden sonra Tian Shao bin adet uçuş iznini malikâneye ulaştırdı.

 

Bu durum Jiang Chen’i memnun etti.

 

“Genç usta Chen, Genel Müdürümüz gönderdiğiniz şaraptan çok memnun kaldı ve müsait olduğunuz bir vakit ziyaret etmenizi de tavsiye etti.”

 

Tian Shao’nun Jiang Chen ile konuşması saygı doluydu. Sonunda Jiang Chen’in neden genel müdüre şarap hediyesi gönderdiğini anlamıştı. Elbette Tian Shao’yu genel müdürün gözünde yükseltmek içindi.

 

Jiang Chen uçuş izinlerini aldıktan sonra Gouyu’yu çağırdı: “Gouyu, senin için bir görevim var. Bu uçuş izinlerini al ve sınırda bıraktığımız Kılıç Kuşlarını buraya getir.”

 

Kılıç Kuşu ordusu sınırda bir süredir oyalanıyordu. Jiang Chen onları özlediğini hissetmişti.

 

Tian Shao bu sırada konuştu: “Genç Usta Chen, sınırlara giden rota Kuzey Sarayının bölgesinden geçiyor. Sizin hareketlerinizi takip ediyor olabilirler. Ne dersiniz, Bayan Gouyu’ya eşlik etmeleri için birkaç Ejder Dişi Muhafızı gönderteyim mi? Eğer yolda bir şey olursa tedbiri elden bırakmamış oluruz.”

 

Jiang Chen Kuzey Sarayı ile olan kötü anılarını hatırlayınca kafasını sallayarak sordu: “Yaşlı Tian, bu mesele seni zor duruma sokmasın sonra?”

 

Tian Shao gülümsedi: “Genç usta Chen, siz şu anda biz Ejder Dişi Muhafızlarının korumakla yükümlü olduğu anahtar karakterlerden birisiniz. Size hizmet etmek bize kesinlikle zorluk çıkarmaz.”

 

“Haha! Yaşlı Tian, sen nasıl konuşman gerektiğini iyi biliyorsun!”

 

Jiang Chen Tian Shao’nun teklifinden memnun kalmıştı, Gouyu’nun bu yolu tek başına gitmemesi iyi olurdu elbette.

 

Kuzey Sarayı hırsızlıkla meşhur olmuş bir yerdi. Özellikle de kendi bölgelerinde kural tanımıyorlardı. Bir de bunun üzerine evlilik kafilesinde yaşanan son olayları ekleyince, Jiang Chen’den nefret etmeleri gayet normaldi.

 

Bu yüzden Tian Shao’nun askerlerinin Gouyu’nun yanında bulunması iyi bir şey olabilirdi.

 

 

Gök Ağcı Krallığı’nın ıssız bir köşesinde, gizemli bir kişi yaklaşık bir yıl önce büyük bir bahçelik alan kiralamıştı.

 

Bahçenin ön tarafında ekilmiş olan birçok bitki ve ot türü vardı. Kar renginden daha beyaz bir cübbe giymiş bir kız kollarını sıvadı, bahçedeki bitkileri sularken kıyafetlerine su sıçramasını istememişti.

 

Yaşlı bir adam ise elindeki büyük bir makasla çalıları budama işine girişmişti.

 

“Küçük Huang, Gök Ağacı Krallığında yaşayacak bir yerimizin olmasından bu yana yarım yıl geçti. Bu durumdan memnun musun? Seni rahatsız eden bir şey var mı?” Yaşlı adam gözlerinde sevgi dolu şekilde küçük kıza bakarak sormuştu.

 

“Sürtüşmelerden, olaylardan ve gürültüden uzakta durduğumuz sürece ben memnunum. Burada yaşamayı seviyorum.”

 

Kızın hareketleri sanki sessizce esen bir meltem gibiydi. Kızın sesi masallardaki büyülü sesler gibiydi, gülüşü bahçeye huzur getiriyordu.

 

“Evet, son yıllarda çok acı çektin.” Yaşlı adamın ses tonu ağırlaşmıştı, yavaşça iç çekti ve konuyu değiştirdi: “Neyse ki bu krallığa geldiğimizden bu yana en azından bir şeyler için uğraş verdik. Bu Jiang Chen, bu krallığa yaklaşık bir yıl önce geldi ve geldiği gibi de krallıkta çok büyük olaylara karıştı. Bu çocuk gerçekten de basit birisi değil.”

 

“Eğer Büyük Shun onun basit birisi olmadığını düşünüyorsa o halde Jiang Chen’de kesinlikle hiç kimsede olmayan bazı özellikler olmalı.” Küçük Huang kederli şekilde gülümsedi. Büyük Shun geçtikleri bir yıl içerisinde Jiang Chen’den çokça defa bahsetmişti, yani bu küçük kız Jiang Chen’i daha önce görmemiş olmasına rağmen Jiang Chen hakkında yine de birkaç fikre sahipti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr