Bölüm 234: Ye Chonglou’nun Kati Tavrı

avatar
3282 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 234: Ye Chonglou’nun Kati Tavrı


Ye Chonglou hafif beyazlamış saçları ve hareket ederken dalgalanan kolları ile, kendine has olan Beş Kanatlı Küçük Ejderinin üzerinde yavaşça ilerliyordu.

 

Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun bir kadim kişisi karşısındayken bile hareketleri oldukça rahattı. Yüzündeki ifade kayıtsızdı, hiçbir şeyi umursamıyor gibiydi.

 

“Shangguan Yi soylu Eğitmeni selamlar!” Shangguan Yi acele şekilde öne çıkmış ve selam durmuştu.

 

“Tian Shao soylu Eğitmeni selamlar!”

 

Jiang Chen bir anda beliren Ye Chonglou’ya bakarken gülümsedi ve ileri çıktı: “Baş Usta, görünüşe göre bu sefer ben size bir iyilik borçlanacağım.”

 

“Haha! Seni kurnaz kerata! Mesele bu durumdayken asıl benim sana bir iyilik borcum var. Sen eğer benim ejderimle ilgili problemi çözmeseydin bu problem beni kederden öldürecekti.”

 

Ye Chonglou Jiang Chen’e bunları söylerken manalı bakışlar atmış ve gülerek konuşmuştu. Aslında Baş Usta ortama çok önceden gelmişti fakat Jiang Chen’in bu meseleyle nasıl başa çıkacağını görmek için kendini belli etmemişti.

 

Jiang Chen’in karşısına topluluktan kadim bir kişi çıktığında bile kaçmayı düşünmemesine şaşırmıştı, Kadim Demir’in baskın aurası karşısında tepkisiz kalabilmesine daha çok şaşırmıştı.

 

Ye Chonglou Jiang Chen’in kendine olan bu güveninin nereden geldiğini bir türlü anlayamıyordu, acaba elinde sakladığı daha nasıl kozları vardı?

 

Her ne kadar kendi seviyesine yakın olan Xin Wudao ve Qi Fengxian’ı öldürmesi normal karşılanabilir olsa da, acaba Kadim Demir karşısındayken nasıl bir hamle yapacaktı?

 

Ruh âleminin altıncı seviyesindeki Kadim Demir’in karşısında durabilmesi imkânsız olmalıydı.

 

Da Yu yayı bile Kadim Demir için bir tehdit olmamalıydı.

 

Kadim Demir ucuz numaralarla alt edilebilecek birisi değildi.

 

Bir kişinin askeri Dao konusundaki potansiyeli her ne kadar yüksek olursa olsun, mutlak güç konusunda aradaki fark büyüdükçe, potansiyel meselesi de etkisini yitirmeliydi.

 

Tabii ki bir kişi kendisinden daha üstün seviyeli bir uygulayıcı ile mücadele edebilirdi fakat dört-beş seviye üstün birisi ile yüzleşmek çok ayrı bir olaydı.

 

Acaba Jiang Chen Kadim Demir ile aralarındaki seviye farkının akıl oyunları ile çözülemeyeceğinin farkında değil miydi?

 

Yoksa acaba Jiang Chen’in hisleri çok gelişmişti de Ye Chonglou’nun geleceğini önceden tahmin mi etmişti?

 

Eğitmen Ye gücünden oldukça emindi. Kendisi saklanıp uzaktan bu olayları izlerken Kadim Demir bile onun varlığını hissedememişti. Bu yüzden Kadim Demir’den daha düşük seviyede olan Jiang Chen’in kendisini fark etmiş olabileceği ihtimalini düşünemiyordu Ye Chonglou.

 

Ye Chonglou duygulu şekilde gülümsemeye başlamıştı, sebep ne olursa olsun, bir kişinin kendisinden daha yüksek eğitim seviyesine sahip birisi ile karşı karşıya geldiğinde tavrını değiştirmemesi ve kaçmayı bile düşünmemesi oldukça etkileyici bir şeydi.

 

Kadim Demir, Ye Chonglou’nun ortama gelir gelmez Jiang Chen’le sohbet edip gülüşmesine ve kendisini görmezden gelmesine alınmıştı.

 

Kalbindeki öfkeyi kontrol etmeye çalışarak: “Baş Usta, şu anki mesele Jiang Chen’le benim aramdaki özel bir meseledir. Müdahale etmeye mi çalışıyorsunuz?”

 

“Özel mesele mi?” Ye Chonglou hafifçe gülümsedi: “Lu Wuji krallık dışından gelen düşmanlarla ittifak kurdu ve başkente felaket getirdi. Jiang Chen ise onu düşünmeden öldürdü, işte bu adaletin uygulanması demektir! Kıymetli Ağaç Topluluğu Gök Ağacı Krallığı’nın koruyucusudur ve bu hamlesinden dolayı Jiang Chen’i ödüllendirmek zorundadır, o halde bu yaşanan olaylarda nasıl özel bir mesele oluşabilir ki aranızda? Acaba Kadim Demir Labirent Âleminden sonraki olaylar için kişisel sıkıntılarının intikamını almak için bu meseleyi bir fırsat olarak görüyor olabilir mi?”

 

Ye Chonglou’nun bu sözleri aslında açıkça doğruydu.

 

Kadim Demir bu sözleri duyunca sinirlendi: “Adaletin uygulanması mı? Saçmalık! Lu Wuji benim karımın yeğenidir, benim de yeğenim sayılır! Jiang Chen ise onu sebepsiz yere öldürdü ve sen şimdi bana bu olayı sorgulamakta haksız olduğumu mu söylüyorsun? Baş Usta Ye, sana her zaman saygı duydum ve aramızda tatsızlık oluşmaması için çabaladım. Eğer benim ailevi meselelerime müdahale etme niyetindeysen bu demek oluyor ki sen benim Demir Ailemi ve Kıymetli Ağaç Topluluğunu düşman olarak görüyorsun!”

 

“Topluluğun adını kullanarak benim üzerimde baskı kurmaya çalışma! Başkaları senin babandan korkuyor olabilir fakat ben korkmam! Fakat mademki ailevi bağlantıları bu meseleyi çözmek için bir yol olarak görüyorsun, o halde şunu söyleyeyim ki Jiang Chen benim sıkıntılı anlarımda yanımda olan ve problemlerimi çözen kişidir, ben de Jiang Chen’i yeğenim olarak görüyorum. Senin yeğenin bir suç işledi ve benim yeğenim de onu cezalandırdı! Herkes hak ettiğini buldu! Eğer hala ikna olmadıysan seninle birebir hesaplaşabiliriz, ne dersin?”

 

Baş Usta konuşurken sesini oldukça sabit tonda tutmuştu, heyecansız ve kayıtsız konuşuyordu. Yüzünde hiçbir tehditkâr ifade oluşmamıştı, aynı zamanda emir veren bir şekilde de konuşmuyordu. Fakat yine de söylediği cümleler gayet açık şekilde Jiang Chen’e değer verdiğini ve Jiang Chen’e zarar vermek isteyen kişinin karşısında kendisini bulacağını açıklıyordu.

 

Ye Chonglou’nun bu sözlerini duyan Shangguan Yi bile şaşırmıştı. Shangguan Yi Baş Usta’nın Jiang Chen’e değer verdiğini biliyordu fakat topluluğun karşısında duracak kadar olduğunu bilmiyordu.

 

Baş Usta karşısındaki kişinin arkasındaki gücün çok kuvvetli olduğunu bildiği halde hiç geri adım atmamıştı.

 

Bu normal bir değer verme şekli değildi.

 

Bu resmen birisinin kendi oğluna verdiği değer gibiydi.

 

Shangguan Yi zamanında Jiang Chen’i iyice araştırtmıştı. Eğer bu araştırmayı yapmış olmasa, Jiang Chen’in aslında Ye Chonglou’nun gayrimeşru çocuğu olduğunu bile düşünebilirdi.

 

Tian Shao bu esnada en çok şaşıran kişiydi. Neredeyse tanrı sayılabilecek bir kişinin, asil ve onurlu Ye Chonglou’nun sadece yabancı bir genç için Kıymetli Ağaç Topluluğu’nu karşısına alabileceğini düşünmemişti.

 

Söylemek gerekirdi ki, veliaht prens için bile Ye Chonglou’nun böylesine bir fedakârlık yapacağını düşünmüyordu.

 

Ortamdaki bütün Ejder Dişi Muhafızları bu esnada şaşkınlıktan buz kesilmişlerdi.

 

Herkes anlamıştı ki Lu Wuji’nin ölümü boşunaydı.

 

Ye Chonglou Jiang Chen’i savunurken Lu Wuji’nin intikamını nasıl alabilirlerdi ki? Yanlarında Yang Zhao’nun ya da Kadim Demir’in olması hiçbir şeyi değiştirmezdi.

 

Zaten Kadim Demir’in tehditlerinin Ye Chonglou üzerinde hiçbir etkisinin olmadığını görmüşlerdi.

 

Shangguan Yi’nin emrini dinlemeyip Jiang Chen’i öldürmek isteyen Ejder Dişi Muhafızları artık tereddüt içindeydi.

 

Eğer Ye Chonglou bir anda ortaya çıkmasaydı hiç kimse Jiang Chen’in bu mücadeleyi yenebileceğini düşünmüyordu.

 

Kısa zaman önce herkes Jiang Chen’in tıpkı sonbaharda sallanan, sararmış bir yaprak olduğunu, çok fazla ömrünün kalmadığını düşünüyordu.

 

Fakat yaşanan gelişmeler durumu yüz seksen derece tersine çevirmişti.

 

Onurlu Usta Jiang Chen’i yeğeni ilan etmiş ve onu korumak adına Kıymetli Ağaç Topluluğu’nu bile karşısına alacağını belirtmişti.

 

Onurlu Usta’nın bu ağır sözleri olayın gidişatında büyük etki yaratmıştı.

 

Bu saatten sonra Jiang Chen’e karşı bir hamlede bulunmak isteyenler bir kez daha düşünmek zorundaydılar.

 

Yardımcı Müdür Yang Zhao bile Baş Usta’nın düşmanı olma cesaretini gösteremezdi.

 

Kıymetli Ağaç Topluluğu elbette oldukça güçlü ve köklü bir yapılanmaydı fakat fani dünyanın krallıklarının işleri ile çok bağlantıları yoktu. Fakat Ye Chonglou bu krallığın efsanesiydi, nesiller boyunca saygı görmüş, ölümsüz efsane!

 

Böylesine bir adam Gök Ağacı Krallığı’nda neredeyse tanrı sayılıyordu!

 

Bırakın Baş Usta ile düşman olmayı, krallıktaki herkes onun malikânesinin önünden geçmekten bile çekiniyordu.

 

Ejder Dişi Muhafızlarının fikri yavaştan değişmeye başlamıştı:

 

“Aptal Lu Wuji, o kadar insanın arasından bulaşacak kişi olarak Jiang Chen’i seçti!”

 

“Evet, belli ki Xin Wudao ve Qi Fengxian da küçükken kafalarını bir yerlere çarpmışlar.”

 

“Haklısın, ortalık yerde Genel Müdür’ün emrine itaatsizlik ettiler, bu da onların ölümüne sebep oldu.”

 

“Ölmeyi hak ettiler, belli ki bu olay sonuca bağlandığında büyük bir temizlik başlayacak.”

 

“Evet, ölümlerden ve görevden alımlardan sonra da bizim için rütbe yükselme şansı doğacak!”

 

En başta Yang Zhao’nun tarafında olanlar artık istemsizce Shangguan Yi’nin tarafına geçmeye başlamıştı.

 

Az evvelki kısa savaşta acele edip hamle yapmadıkları için şimdi şükrediyorlardı. Eğer hamle yapmış olsalar Genel Müdür bu olaydan sonra kesinlikle hesap sorardı.

 

Kadim Demir’in sözleri ağzına tıkılmıştı. Yüzü iyice kızarmıştı ve öfkesini bastırmakta zorlandığı suratındaki çirkin ifadeden belli oluyordu.

 

Eğer yeterli eğitim seviyesine sahip olsaydı, karakterinin verdiği çirkef yapısı ile Ye Chonglou gibi saygın birisi ile savaşmaya bile cüret edebilirdi.

 

Fakat ne yeterli eğitim seviyesine ne de yeterli cesarete sahip değildi.

 

Karşısındaki bu adamın Krallığın koruyucu Ruh Kralı unvanının blöften ibaret olmadığının gayet iyi farkındaydı. Babası bile bu adam hakkında tedirgin yorumlarda bulunmuştu, onun bulaşılmayacak birisi olduğunu söylemişti.

 

Kadim Demir, babasının bile korktuğu bu adamla kafa kafaya girmeyecekti elbette.

 

Fakat şu anda geri adım atarsa topluluktaki üst kişilerin karşısında utancından yerle bir olacaktı.

 

“Baş Usta Ye, neden böyle davranıyorsunuz? Ben bu çocuğu araştırdım ve onun Doğu Krallığı’ndan bir maymundan başka bir şey olmadığını biliyorum. Onun arkasında bir güç yok ve yetenekleri zayıf. Sadece normalden biraz farklı bir potansiyeli var o kadar. Bizim Gök Ağacı Krallığımızda bu genç gibi potansiyele sahip bir sürü genç var. Eğer böyle yüksek potansiyele sahip gençleri seviyorsanız size topluluktan bizzat sekiz-on tane genç seçip gönderebilirim. Bana Jiang Chen’i verirseniz size bir iyilik borcum olur, bu iyiliği kesinlikle babam da onaylayacaktır.”

 

Kadim Demir hangi durumda nasıl taktik izleyeceğini iyi bilen birisiydi. Sert bir tavır takınmanın kendisini bir yere götürmeyeceğini anlayınca konuşmalarını yumuşatmıştı.

 

Bu esnada Yang Xiaoqian da konuştu: “Baş Usta, benim yeğenim ne yapmış olursa olsun aldığı cezayı, yani ölesiye dövülmeyi hak etmedi. Bu Jiang Chen denen adam kontrolsüz ve dizginsiz birisi fakat siz yine de bu yabancı zorba adamı koruma peşindesiniz.”

 

Bu kadın nasıl konuşulması gerektiğini iyi biliyordu.

 

Fakat yine de bu kadının davranışları Baş Usta’nın gözünde bir palyaçonunkinden farksızdı.

 

Baş Usta hafifçe gülümsedi: “Kadim Demir, ben Jiang Chen’den başka sekiz-on tane genç istemiyorum. Hatta binlerce belki de on binlerce genç onun yerini doldurmak için yeterli olmaz. Eğer meselenin peşini bırakma niyetinde değilsen şimdi buradan ayrıl ve ben hiçbir şey yaşanmamış gibi davranırım, daha sonra kişisel meselelerinizi kendi aranızda halledersiniz. Sizin topluluğunuz müdahale etmediği sürece, söz veriyorum ben de müdahale etmeyeceğim. Eğer arkana topluluğun gücünü alıp hareket etmek istiyorsan, unutma ki ben yaşlı birisi olabilirim ama henüz beni devirebilecek birisi karşıma çıkmadı.”

 

Baş Usta Yang Xiaoqian’ın yumuşak tavırlı sözlerine aldırış bile etmemişti.

 

Kadim Demir Baş Usta’nın uzlaşmak istemediğini görünce biraz sinirlenmişti: “Eğitmen Ye, yani sen şimdi ne pahasına olursa olsun bu çocuğu koruyacağını mı söylüyorsun?”

 

“Eğer söylediklerimden bunu çıkardıysan sen bilirsin, bu çıkarım bana uyar.” Eğitmen Ye’nin ses tonu oldukça kayıtsızdı.

 

“Güzel… Güzel… Güzel… Jiang Chen! Beni dinle! Bugün şanslı günündesin, arkanı kollayan güçlü birisi bir anda çıkageldi. Her zaman bugünkü kadar şanslı olacağını sanmıyorum!”

 

Kadim Demir konuştukça sesinin tonundaki öfke de artıyordu: “Dua et ileriki bir zamanda elime düşmeyesin! Aksi takdirde sana yapacaklarımın sonunda ölmüş olmayı dileyeceksin!”

 

Kadim Demir öfkesini kustuktan sonra bakışlarını Ye Chonglou’ya çevirdi: “Eğitmen Ye, eğer bizim topluluğumuz müdahale etmezse sen de müdahale etmeyeceğini söylemiştin. Ejder Dişi Muhafızları ile Jiang Chen’in arasındaki meseleyi bu ikisinin çözmesini istemiştin değil mi? Sözlerinin arkasında mısın?”

 

“Elbette sözlerimin arkasındayım.”

 

“Güzel… O halde benim yerime Yang Zhao Jiang Chen ile tartışsaydı müdahale etmezdin değil mi?”

 

“Fani dünyanın mücadeleleriyle ilgilenmem.”

 

“Güzel… Çok güzel… Madem öyle, hadi Yang Zhao ve Jiang Chen birebir savaşsınlar. Eğer sözünü bozup müdahale edersen benim Kıymetli Ağaç Topluluğum bunun peşini bırakmayacaktır!”

 

Onurlu Usta gülümsedi ve bu sözlere cevap vermeye bile tenezzül etmedi.

 

Jiang Chen’in de bıyık altından gülümsediği görülüyordu.

 

Ye Chonglou Jiang Chen’in bu sinsi gülümsemesini fark etmişti, Jiang Chen’i tanıdığı kadarıyla bu gülümsemenin anlamı birazdan bir şeylerin yaşanacağıydı!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44353 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr