Bölüm 233: Kafaya İki Ok, Kadim Demir’in Suratına Tokat!

avatar
3051 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 233: Kafaya İki Ok, Kadim Demir’in Suratına Tokat!


“Xin Wudao, Qi Fengxian! Açın gözlerinizi ve bakın! Ejder Dişi Madalyonu benim elimde! Benim emrim dışında hareket etmeyin!”

 

Bu noktada Shangguan Yi artık durumun farkındaydı, karşısındaki kişi apaçık düşmandı. Tatlı sözle bu işi çözemeyeceğinin farkına varmıştı.

 

Her ne kadar Jiang Chen’in tarafında yer almak istemese de, başka şansı kalmamış gibiydi.

 

Xin Wudao ve Qi Fengxian birbirlerine baktılar, ikisinin de yüzünde vahşet ifadesi vardı. Bağırarak konuştular: “Bay Shangguan, Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun direkt emirlerini göz ardı edemeyiz, sizi gücendiriyorsak özür dileriz.”

 

Xin Wudao bunları söyledikten sonra Jiang Chen’e doğru atıldı.

 

Jiang Chen yaşananları yüzünde soğuk bir gülümseme ile izliyordu, gardını hiç düşürmemişti. Karşısındaki adamların kendisine doğru ilerlediğini görünce Da Yu yayına okunu yerleştirdi. Kayan yıldızlar gibi ateşleyecekti okları.

 

Jiang Chen’in Da Yu yayı ile yaptığı saldırı en güçlü tekniğiydi.

 

Dışarıdan bakılınca sıradan gibi görünse de ölümcül bir saldırıydı.

 

Kadim Demir Xin Wudao ve askerlerinin sayısını düşününce Jiang Chen’i öldürmenin kolay olacağını düşünmüştü.

 

Fakat birdenbire aklına bir düşünce saplandı…

 

Kadim Demir’in yüzündeki ifade değişti ve bağırdı: “Bu oklar normal değil! Geri çekilin!”

 

Fakat sözlü uyarı yeterince hızlı değildi.

 

Xin Wudao ve Qi Fengxian çoktan Jiang Chen’in menziline girmişti, saldırıyı def etmek için artık çok geçti.

 

Tıpkı gökten inen meteorlar gibi, oklar parlak bir ışık eşliğinde düşmana doğru ilerliyordu.

 

Vınnn! Vınnn! Vınnn!

 

Atılan üç ok üç adet kafaya isabet etmişti.

 

Hedeflerini bulan oklar üç adet beyin patlatmıştı! Kandan oluşan bir yağmur gökyüzünü süslüyordu.

 

Ruh âleminin birinci seviyesindeki Xin Wudao ve Qi Fengxian’ın kafaları patlamıştı.

 

Ne Kadim Demir ne de Shangguan Yi böyle bir şeyin gerçekleşebileceğini tahmin edebilmişti!

 

Onların tahminlerine göre Jiang Chen sadece ruh âleminin birinci seviyesindeydi, ikinci seviyede bile değildi.

 

Xin Wudao ile birebir savaşsalar bile Jiang Chen’in yenileceğini düşünüyorlardı.

 

Jiang Chen’in karşısında bu grup varken hiç şansının olmadığını düşünmüşlerdi.

 

Fakat gerçekler herkesi şaşırtmıştı.

 

Jiang Chen’in kati duruşuna bakılırsa Xin Wudao’yu kendisine layık bir rakip olarak bile görmüyordu. Jiang Chen oklarını çok seri bir şekilde fırlatmıştı, sanki atış taliminde gibiydi.

 

Altın Kanatlı Kılıç Kuşunu mahmuzladı ve yüz metre kadar geri çekildi, Da Yu yayını bu sefer Kadim Demir’e doğrultmuştu.

 

Tian Shao’nun bindiği Altın Kanatlı Kılıç Kuşu da Jiang Chen’in arkasına kadar çekilmişti.

 

Bum! Bum! Bum!

 

Az evvel patlayıp havada süzülen üç kafa, büyük bir momentumla yere çakılmıştı. Üç adet et parçası şeklinde yere düşmüştü. Alt tarafta olayları izleyen Ejder Dişi Muhafızlarının yüzlerindeki ifade korku ile dolmuştu.

 

Bu ölen üç kişi Ejder Dişi Muhafızları arasında saygın kişilerdi.

 

Xin Wudao ve Qi Fengxian on general arasındaki en nüfuzlu kişilerdi. Onların sadece bir hamlede öleceğini kim düşünebilirdi?

 

Bir vuruş ve nakavt!

 

Ejder Dişi Muhafızları her ne kadar cesaretleri ile ünlü olsalar da, generallerinin tek vuruşta öldüğünü görünce tedirginlik yaşadılar. Sonunda Jiang Chen’in hafife alınmayacak birisi olduğunu anlamışlardı.

 

Ortamdaki askerlerin Jiang Chen hakkındaki bilgisi sadece duydukları dedikodulardan ibaretti. Bu dedikoduların abartılı olmadığını az önceki üç ok atışıyla anlamış oldular.

 

Shangguan Yi de şaşırmıştı. Aslında Jiang Chen’in bir dâhi olduğunu biliyordu fakat askeri Dao konusunda bu kadar ileride olduğunun farkında değildi.

 

Şimdi Jiang Chen’in neden Ye Chonglou tarafından bu kadar değerli görüldüğünü anlayabiliyordu. Jiang Chen alışılmadık taktikler, görülmemiş yöntemlere sahipti.

 

Bu gücün kaynağı ister atılan oklardan geliyor olsun, isterse Jiang Chen’in askeri Dao’sundan geliyor olsun fark etmezdi, Shangguan Yi bile bir nebze tedirginlik hissetmişti.

 

“Bu Jiang Chen denen adam Ye Chonglou’nun gözünde çok değerli, meğer bu değeri hak ediyormuş. Görünüşe göre majesteleri ve ben bu adamın yeteneklerini hafife almışız. Jiang Chen’in askeri Dao konusundaki potansiyeli on altı krallıktaki herkesten daha üstün gibi duruyor.”

 

Shangguan Yi sinirlenmek yerine mutlu bile olmuştu. Jiang Chen’in böylesine üstün potansiyele sahip olduğunu görmesi veliaht prensin tarafını seçme isteğini kuvvetlendirmişti.

 

Kadim Demir’in suratında ise şaşkınlıktan başka bir ifade yoktu.

 

“Jiang Chen, sen benim önümde birini öldürmeye mi cesaret ettin?”

 

Kadim Demir sanki birisi suratını şamarlamış gibi hissediyordu.

 

“Sevgili Demir, bu hayvan herif senin gözünün önünde birini öldürmeye cesaret edebiliyor! Kıymetli Ağaç Topluluğu’ndan kadim rütbeli birisine bile saygısız davranıyor!” Yang Xiaoqian bağırıyordu, yangına körükle gitmeyi seven birisiydi.

 

Kadim Demir şaşkınlığını üzerinden atmıştı, karanlık bir yüz ifadesiyle Shangguan Yi’ye baktı: “Shangguan Yi! Sen kesinlikle korkak birisin! Bu ölen adamlar senin askerlerindi ve sen onların ölümünü sadece izlemekle yetindin! Görünüşe göre Ejder Dişi Kurumunun tamamen arındırılması lazım!”

 

Shangguan Yi hafifçe gülümsedi: “Kadim Demir, Xin Wudao ve Qi Fengxian az önce bana Bay Shangguan diye hitap ettiler. Bundan dolayı onlar çoktan Ejder Dişi kanunlarına ihanet ettiler ve artık benim askerlerim olmaktan çıktılar. Hainlerin ölmesi gayet normal ve doğrudur!”

 

“Shangguan Yi, belli ki sen hala hatanı anlamış değilsin. Güzel… Çok güzel… Mademki sen dışarıdan gelen bir yabancı ve hain kişiyi korumaya karar verdin, o halde bu meseleyi bizzat benim halletmem gerekecek!”

 

Kadim Demir’in yüzündeki ifade iyi sinirli bir hale geldi, konuşmasına devam etti: “Eğer müdahale etmeye kalkarsan Kıymetli Ağaç Topluluğu’nu düşman saymış olursun! Benim topluluğumun kıdemli kişileri sinirlendiği zaman onların gazabını bırak senin gibi bir alçak insan, kral bile kaldıramaz!”

 

“Shangguan Yi, sen gerçekten de Kıymetli Ağaç Topluluğu’na karşı savaşabilecek misin? Ölmeyi gerçekten de bu kadar çok mu istiyorsun?” Yang Xiaoqian da tehditlerini sıralamıştı: “Benim sevgili Kadim Demir’im topluluğun dört büyük kişisinden birinin oğludur. Onu gücendirmek demek topluluğu gücendirmek demektir. Merak ediyorum da, acaba hanedan ailesi bile buna cesaret edebilir mi? Sen sadece hanedanın bir uşağısın, nasıl benim sevgili Demir’ime karşı gelebiliyorsun?”

 

Shangguan Yi’nin kalbi öfke ile dolmuştu.

 

Kadim Demir’in aslında doğruları konuştuğunu biliyordu. Kralın kendisi bile Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun müritlerini ortalık yerde gücendirmeye cesaret edemezdi.

 

Eğer Kadim Demir bu meseleyi babasına götürürse ortalık iyice karışacaktı.

 

Kadim Demir’in babası Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun en güçlü kişilerinden birisiydi.

 

Topluluğun başkanı Xie Tİanshu’dan sonraki en güçlü kişiydi.

 

Topluluğun en güçlü ikinci kişisi olarak, tek bir hamlesi ile krallığı yerinden oynatabilecek güce sahipti. Eğer bu adam sinirlenir ve bu meseleye el atmaya karar verirse sonuçlar gerçekten de hayal edilemez derecede kötüye gidecekti.

 

Bu kişiyi hanedan ailesinden bir kişi bile gücendirmeye cesaret edemezdi.

 

Shangguan Yi’nin yüz ifadesi Jiang Chen’e bakarken ekşimişti, iç çekerek konuştu: “Jiang Chen’in potansiyeli bu kadar iyi olmasına rağmen doğurduğu sonuçlar nasıl bu kadar kötü olabiliyor?”

 

Eğer Jiang Chen Yang Zhao’yu ve Kadim Demir’i hedef alan hamleler yapmasaydı ileride kendisini çok parlak bir gelecek bekliyordu.

 

Böylesine dâhi bir kişinin sınırlarını bilmeden hareket etmesi gerçekten acınası bir durumdu. Bu hamleleri kendi mezarını kazmak gibiydi tıpkı.

 

Shangguan Yi şu anda Jiang Chen gibi dâhi bir kişiyi korumayı istiyordu, fakat onu korumanın aynı zamanda Kadim Demir’i karşısına almak olduğunun da farkındaydı.

 

Aslında Kadim Demir’i tek başına halledebilirdi.

 

Fakat asıl mesele Kadim Demir’in babasının öfkesi arttığında yaşanacak şeylerin hiç de iç açıcı olmamasıydı.

 

“Jiang Chen, aslında bu olaylara tepkisiz kalmak istemiyorum, fakat koşullar beni buna zorluyor.” Shangguan Yi kederli şekilde iç çekti: “Jiang Chen, bundan sonra tek başınasın.”

 

Bunları söyledikten sonra üzgün bir ifadeyle kenara çekildi.

 

Şu anda yapabileceği tek şey tarafsız kalmaktı. Bunu yapmaya kendini mecbur hissediyordu.

 

Kadim Demir biliyordu ki Shangguan Yi Kıymetli Ağaç Topluluğu’ndan korkuyordu. Kadim Demir içten içe gururlanmıştı.

 

“Görünüşe göre en azından susmayı bari becerebiliyorsun.” Yang Xiaoqian bunu söylerken yüzünde alaycı bir ifade vardı.

 

Şimdi Shangguan Yi de kenara çekildiğine göre artık Kadim Demir ile Jiang Chen arasında kimse kalmamıştı.

 

“Jiang Chen, sen bayağı kibirli birisin ha? Oldukça ukala bir adamsın!” Kadim Demir kahkaha atarken ağzından tükürük saçıyordu: “Bakalım şimdi de böyle kibirli ve ukala davranabilecek misin?”

 

Kadim Demir ruh âleminin altıncı seviyesindeydi. Ruh âleminde uzman olması için sadece bir seviye daha yükselmesi yeterliydi. Her ne kadar seviyesi topluluktaki en yüksek seviye olmasa da yine de oldukça kuvvetliydi.

 

Zaten her daim en büyük destekçisi olan babasının sayesinde elde ettiği kaynak ve imkânların haddi hesabı yoktu. Göksel ruh âlemine yükselmesi an meselesiydi.

 

Şu anki seviyesi ile karşısında duran genç adamı alt etmek onun için çocuk oyuncağıydı.

 

Yang Xiaoqian’ın yüzünde vahşet dolu bakışlar vardı: “Sevgili Demir, onu canlı olarak ele geçir! Bu hayvan herif Lu Wuji’yi öldürdü, onun kolayca ölmesine izin veremeyiz.”

 

Kadim Demir güldü: “Endişelenme, bu çocuk bana çok defa yanlış yaptı, bu yüzden rahatça ölmeyi hak edemez!”

 

Kadim Demir’in aurası kendilerine yaklaşırken Tian Shao’nun vücudu istemsiz olarak titremişti.

 

Tian Shao korktuğundan dolayı titremiyordu, sadece karşısındaki altıncı seviyede olan ruh âlemi uygulayıcısının aurası oldukça etkiliydi ve Tian Shao istemsiz titriyordu. Bu titreme kontrol edilemiyordu!

 

Jiang Chen bile Boulder’in Kalbi eğitimine sahip olmasına rağmen sanki kendisine karşı kocaman bir dağ yaklaşıyormuş gibi hissetmişti.

 

Fakat Jiang Chen yine de sabit durabilmeyi başarmıştı, bakışları kayıtsızdı ve Kadim Demir’in aurasından hiç etkilenmemiş gibiydi.

 

“Sen! Demir soy isimli adam! Duydum ki senin toplulukta iyi bir pozisyonda olmanın tek sebebi babanmış. Görünüşe duyduğum dedikodular doğruymuş. Topluluğun soylu bir kişisi olarak sen buraya gelmiş ve kendinden zayıf gördüğün kişilere zorbalık etmek için uğraşıyorsun! Genç nesilleri korkutarak nam salmaya çalışıyorsun!”

 

Bu duyulan ses uzaklardan yankılanarak gelmişti. Ses tonunda biraz iğneleme ve alaycılık seziliyordu.

 

Bu gelen sesin kuvveti öylesine güçlüydü ki Kadim Demir’in aurasını silip süpürmüştü.

 

Bu sese tepki veren ilk kişi Shangguan Yi oldu: “Onurlu Eğitmen! Bu gelen Onurlu Eğitmen!”

 

Tian Shao da oldukça mutlu olmuştu: “Onurlu Usta geldi!”

 

Kadim Demir tam da Jiang Chen’i ezmeye çalışıyordu ki bu gelen kişi dengeleri değiştirmişti.

 

Kadim Demir’in koca Gök Ağacı Krallığı’nda çekineceği bir tek isim vardı: Krallığın Koruyucu Ruh Kralı Ye Chonglou!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr