Bölüm 235: Yang Zhao Öldü Mü?

avatar
3196 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 235: Yang Zhao Öldü Mü?


Onurlu Usta karşısındaki Kadim Demir’in bu meseleyi açmasının ardından iç çekti. Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun bunun gibi bir adamı barındırıyor olması acınasıydı.

 

Topluluktan kıdemli bir kişinin gelip fani dünyanın meselelerine müdahalede bulunması ve utanacak hareketler yapması gerçekten de acınasıydı. Kadim Demir gerçekten de utanmaz bir adamdı.

 

Jiang Chen duruşunu hiç bozmamıştı, onun da aklından geçenler Ye Chonglou’nun aklından geçenlerle aynıydı.

 

Kadim Demir Jiang Chen’in duruşunu hiç bozmadığını görünce daha da sinirlenmişti. Jiang Chen sakinliğini korudukça Kadim Demir’in kalbindeki öfke katlanıyordu.

 

Sen hala annesinin sütünü arayan bir çocuksun, bu kadar insanın önünde kendini benden üstün görmeye ne hakkın var?

 

Kadim Demir sinirli bakışlarını Jiang Chen’e çevirdi: “Jiang Chen, az önceki meseleden kurtulduğun için sevinme, Yang Zhao ile Lu Wuji aynı değil!”

 

Yang Xiaoqian da konuştu: “Sen benim yeğenimi öldürdün, erkek kardeşim bunun cezasını kesecek! Jiang Chen, işte şimdi elimize düştün, birazdan merhamet için yalvaracaksın!”

 

Jiang Chen kederli şekilde gülümsedi: “Yang Zhao mu? Umarım bir sonraki hayatında daha şanslı olur!”

 

“Ne dedin sen?” Kadim Demir’in göz bebeklerinden bile öfke okunuyordu.

 

Yang Xiaoqian soğuk bir ifadeyle gülmeye başladı: “Sen benim erkek kardeşimle dövüşmeyi göze aldığına göre gerçekten de delirmiş olmalısın! Sen henüz ruh âleminin başlangıç seviyelerinde olmana rağmen, uzman bir kişiyle dövüşmeyi mi planlıyorsun? Gerçekten de…”

 

Bu esnada Yang Xiaoqian’ın arkasından bir siluet fırladı, gelen kişi Ejder Dişi Muhafızlarının üçüncü Yardımcı Müdürü Qi Tiannan’dı. Adamın yüzünün her ayrıntısına panik hâkimdi.

 

Adeta bir hayalet görmüş gibi panik içerisindeydi!

 

Acele şekilde Shangguan Yi’nin yanına geldi: “Genel Müdürüm, çok kötü bir şey oldu… Yardımcı Müdür Yang… Yang Zhao…”

 

Shangguan Yi tedirginleşti: “Bu sefer ne yaptı o adam?”

 

Shangguan Yi’nin aklına gelen ilk düşünce Yang Zhao’nun Ejder Dişi Muhafızlarına isyan ettiğiydi.

 

Qi Tiannan panik haline konuşmaya devam etti: “Yang Zhao… O… O ölmüş… Dehşet verici şekilde ölmüş!”

 

“Ne?”

 

Kadim Demir ve Yang Xiaoqian’ın yüz ifadeleri aniden değişti.

 

Kadim Demir şaşırmıştı, elleri ile Qi Tiannan’ın yakasına yapıştı: “Ne dedin sen? Ne dedin? Bir daha söyle!”

 

Qi Tiannan bir tek kasını bile oynatamaz haldeydi.

 

Yang Xiaoqian’ın yüzündeki endişeli ifade neredeyse karanlık bir odada bile görülecek büyüklükteydi: “Ne dedin sen? Ne oldu erkek kardeşime?”

 

Qi Tiannan’ın yüzünde buruk bir ifade vardı. Karşısındaki Kadim Demir ve Yang Xiaoqing’in vahşi bakışlarının etkisiyle neredeyse dişleri titreyecekti. Eğer yanlış bir kelime kullanırsa Kadim Demir’in kendisini ölümüne döveceğinden korkuyordu.

 

Shangguan Yi homurdandı: “Kadim Demir, bırak da adam düzgünce cevap verebilsin, davranışların statüne yakışmayan cinsten.”

 

Kadim Demir olabildiğince çirkin bir surat ifadesi takınmıştı: “Shangguan Yi, saçmalamayı kes! Eğer Yang Zhao’ya bir şey olduysa bunun sorumlularından birisi de sensin!”

 

Shangguan Yi’nin artık tepesi atmıştı, bu karşısındaki mantık fakiri adamın davranışlarına daha fazla dayanamayacaktı: “Kadim Demir, az evvel büyüklük taslarken ve arkandaki güçle bize hava atarken yaptığım tek şey susup sessizce beklemekti. Fakat eğer şimdi beni durduk yere suçlamaya kalkışırsan o zaman göreceksin ki ben senin her daim zorbalık ettiğin cılız kişilerden biri değilim!”

 

“Ne? Sen bana isyan mı ediyorsun?” Kadim Demir’in gözleri öfke ile dolup taşmıştı.

 

Shangguan Yi birazcık bile korkmamıştı: “Kadim Demir, her şeyin bir sınırı var, sen sınırları fazlasıyla zorluyorsun!”

 

Kadim Demir çileden çıkmak üzereydi, bu sırada Yang Xiaoqian göz ucuyla Ye Chonglou’ya baktı ve onun belli belirsiz bir kaş-göz hareketiyle Shangguan Yi’ye sakin olmasını işaret ettiğini gördü.

 

“Sevgili Demir, adamı rahat bırak, verdiği cevaba göre ne yapacağımıza karar veririz.”

 

Kadim Demir biraz gevşedi ve Qi Tiannan’ın yakasını bıraktı: “Ne olduğunu anlatsana be! Hiçbir detayı atlama! Her şeyi açık açık anlat!”

 

Qi Tiannan’ın yüzü kızarmıştı, kekeleyerek konuşmaya başladı: “Ne olduğunu anlatayım. Yardımcı Müdür Yang Zhao bu sabah karargâha geldi ve birkaç generali özel bir meseleyi konuşmak için çağırdı. Generaller odadan çıktı fakat Yardımcı Müdür gizli odada kalmaya devam etti. Biraz kendisine zaman ayırmak istediğini, yalnız olarak düşünmek istediğini söyledi. Daha sonra Xin Wudao ve Qi Fengxian öldü ve askerler rapor vermek için onun bulunduğu odanın kapısını çaldılar. Fakat kapı ne kadar çalınırsa çalınsın cevap vermedi. Sonunda yardımcı generallerimizden birisi cesaretini toplayıp içeri girdi ve gördü ki…”

 

“Ne gördü?” Yang Xiaoqian paniklemişti.

 

“Gördük ki Yardımcı General Yang Zhao yerde, kanlar içinde yatıyor. Görünüşe göre bir şey onun bütün vücudunu dişlemiş ve kemirmiş. Onun kimliğini sadece yüzünden, kıyafetlerinden ve birkaç özel eşyasından saptayabildik.”

 

“Bu nasıl mümkün olabilir?” yang Xiaoqian iyice şaşırmıştı. Başını iki elinin arasına alarak yas tutmaya başladı: “Bu imkânsız! Benim kardeşim yeryüzü seviyesinde ruh âlemi uygulayıcısıdır. Gök Ağacı Krallığı’nda onu öldürebilecek kim var? Yanılıyor olmalısın!”

 

Kadim Demir de kafasını iki yana sallayarak reddetti: “Evet, yanılıyor olmalısın! Xiaoqian gel, gidip kendi gözlerimizle bakalım.”

 

Kadim Demir ayrılmadan önce bakışlarını tekrar Jiang Chen’e çevirdi: “Jiang Chen, eğer bu işin arkasında sen varsan benim Demir ailemi karşına aldın demektir, senin gibi birisiyle aynı göklerin altında yaşamaya göz yumamayız.”

 

Jiang Chen karşısındaki adamın devam eden tehditlerine kayıtsız kalıyordu. Zaten bu adamın Yang Zhao’nun meselesinden önce de kendisine kin beslediğini biliyordu.

 

Shangguan Yi bu haberi duyduğuna sevinmeli mi yoksa üzülmeli mi bilemiyordu.

 

Mantıklı konuşulursa bu olayın ardından Yang Zhao’nun yoldaşları elbette geri plana çekilecekler ve Ejder Dişi Kurumunda bir boşluk oluşacaktı. Böylece Yang Zhao ve yoldaşlarının gücünü azaltma amacına erişmiş olacaktı.

 

Gerçekten de kanserli organı kesip atmak diye buna denirdi işte.

 

Shangguan Yi biliyordu ki Kadim Demir gibi alçak karakterli birisi suçsuz insanları suçlamaktan çekinmezdi, dolayısıyla Yang Zhao’nun ölümünden kendisini suçlu tutacağını biliyordu.

 

Eğer Yang Zhao gerçekten öldüyse, Kadim Demir’le hayatları boyunca düşman olacakları kesindi.

 

“Boş versene, zaten Yang Zhao ölmüş olmasa bile Kadim Demir bana her türlü kızmış durumda. Arkasındaki güç ne kadar güçlü olursa olsun ona boyun eğmeyeceğim. Hem bu adamın ailesi Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun sahibi değil ya!”

 

“Yaşlı Qi, hadi biz de gidip bir bakalım.”

 

Shangguan Yi Qi Tiannan’a seslenmişti.

 

Qi Tiannan az evvel Kadim Demir’in kendisini ölesiye döveceğinden korkmuştu, iyi ki Shangguan Yi öne çıkıp kendisini kurtarmıştı.

 

Shangguan Yi Ye Chonglou’ya yaklaştı: “Soylu Eğitmen, müsaadeniz olursa böylesine saçma bir olaya tanıklık etmenize sebep olduğumuz için özür dilemek isterim.”

 

Ye Chonglou hafifçe gülümsedi: “Shangguan, sen Ejder Dişi Muhafızlarının Genel Müdürüsün ve bu rütbe sana bizzat krallık tarafından verildi. Sen sadece görevini yaptın. Neden hem geçmişe hem de geleceğe aynı anda odaklanmak istiyorsun? Sen hem önündeki kurt sürüsünden hem de arkandaki kaplandan korkuyorsun. Meseleleri dengede tutmak için düşünüp kafa yordukça daha çok zarar görüyorsun. Birilerini gücendirmekten korkup geri plana çekildiğinde bir başkasını daha çok gücendirmiş oluyorsun.”

 

Shangguan Yi şaşırmıştı, biliyordu ki Eğitmen Ye boş konuşan birisi değildi. Açıkça belli oluyordu ki öğüt ve tavsiye vererek Shangguan Yi’yi aydınlatman istiyordu.

 

Zaten Shangguan Yi az evvelki meselede kendini geri plana çekerek kimseyi gücendirmemeyi seçmişti.

 

Eğitmen Ye’nin de söylediği şey buydu.

 

Şimdi ise hem Jiang Chen Shangguan Yi’nin kendisine yardım etmediğini düşünüyordu, hem de Kadim Demir kayınbiraderini Shangguan Yi’nin öldürdüğünü düşünüyordu.

 

Yani Eğitmen Ye’nin de dediği gibi, kimseyi gücendirmemek için kendini geri plana çekmişti fakat iki tarafı da gücendirmişti.

 

Shangguan Yi dudaklarında hafif bir gülümseme ile: “Soylu Eğitmen’in tavsiyeleri için ona minnettarım. Kesinlikle önceki davranışlarım yanlıştı.”

 

Daha sonra Jiang Chen’e döndü: “Jiang Chen, az önceki meselede seni korumamış olsam da, senin gerçekten de çok yüksek bir potansiyelin olduğunu düşünüyorum. Senin önünde Onurlu Eğitmen Ye gibi birisi varken elbette sana tavsiye verebilecek yeterlilikte değilim, senden sadece kendine dikkat etmeni isteyebilirim.”

 

Jiang Chen Shangguan Yi’yi suçlamıyordu. Ejder Dişi Muhafızlarının Genel Müdürü olarak Jiang Chen’le bir ilişkisi yoktu. Zaten ilişkiler düşünülürse Yang Zhao ve Kadim Demir’in tarafını tutması mantıklı olurdu.

 

Jiang Chen de gülümseme ile karşılık verdi: “Genel Müdür, Onurlu Usta’nın sözleri gerçekten de üzerinde düşünülmeye değer sözler. Umarım Genel Müdür bundan sonra bu sözleri dikkate alarak hareket eder.”

 

“Beni utandırıyorsunuz.” Shangguan Yi bunu söyledikten sonra Tian Shao’ya döndü: “Tian Shao, fena değil… Hiç fena değil… Sorumluluk alma ve görev bilinci açısından beni bile utandırdın.”

 

Tian Shao paniklemişti, acele ile cevapladı: “Genel Müdürümüz soylu ve yücedir. Onun tek bir sözü ile birçok kişi etkilenir. Ben ise sadece bir Yardımcı Generalim.”

 

Elbette Shangguan Yi ve Tian Shao arasında fark vardı.

 

Tian Shao açık şekilde Jiang Chen’in tarafını tutabiliyordu, çünkü ikisi de veliaht prensin yoldaşıydılar.

 

Bu yüzden Tian Shao’nun bugün davrandığı gibi davranmaktan başka çaresi yoktu.

 

Fakat Shangguan Yi farklıydı. Genel Müdür olarak, büyük resmi düşünerek hareket etmeliydi. Zaten şu anda dengeyi sağlamaya çalışıp geri plana çekildiği için pişman vaziyetteydi.

 

Shangguan Yi ve diğerleri uzaklaşınca Ye Chonglou güldü: “Jiang Chen, seni kerata! Düşünüyorum da, sen her geçen gün daha da gizemli bir kişi haline geliyorsun!”

 

Eğitmen Ye’nin içgüdüleri oldukça sağlamdı. Jiang Chen’in bıyık altından gülümsemesini gördüğünde bir şeylerin gerçekleşeceğini kestirebilmişti.

 

Fakat bu kadar büyük bir şeyin gerçekleşebileceğini kesinlikle tahmin edememişti.

 

Yang Zhao herhangi bir belirti göstermeden ölmüştü, ortada hiçbir neden yokken! Hiçbir iz yoktu! Hiç kimse ne zaman ya da nasıl öldüğünü anlayamamıştı!

 

En önemli şey ise, olayın akıllara gelebilecek tek şüphelisi Jiang Chen olmasına rağmen, bu işi onun yaptığına dair hiçbir kanıt yoktu.

 

Zaten Jiang Chen Yang Zhao’nun ölüm saatinde karargâhın önünde, herkesin gözleri önünde ruh hayvanının üzerinde duruyordu. Bu kadar çok görgü tanığı varken kesinlikle bu işi yapmış olamazdı.

 

Ayrıca Jiang Chen’in eğitim seviyesi düşünülürse, yeryüzü ruh âlemi seviyesindeki Yang Zhao’yu öldürmüş olması da imkânsızdı.

 

Fakat, eğer Jiang Chen yapmadıysa, kim yapmıştı?

 

Ye Chonglou bu işi Jiang Chen’in kestirebiliyordu, fakat elbette bu meseleyi soruşturmayacaktı. Jiang Chen’in bu baskın davranışlarını gören Eğitmen Ye, elbette Jiang Chen’in aslında dışarıya gösterdiğinden çok daha yetenekli birisi olduğunu anlayabiliyordu.

 

Yaşlı Onurlu Eğitmen bile bu genç adam hakkında meraklı düşüncelere sahipti. Bu genç adam defalarca Eğitmen Ye’nin takdirini kazanmıştı.

 

Yaşlı Eğitmen hayatı boyunca birçok dâhi kişi ile karşılaşmıştı fakat karşılaştığı dâhilerden hiçbiri kendilerini ondan gizleyememişti, hepsinin de tanımlamasını gayet net şekilde yapabilmişti.

 

Gizemlerini çözemediği tek dâhi kişi Jiang Chen’di!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr