Bölüm 222: Altın Yiyen Fare Kralının Başarısı

avatar
3277 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 222: Altın Yiyen Fare Kralının Başarısı


Söylemek gerekirdi ki Xue Tong sert birisiydi. Lu Wuji hangi teknikle işkence uygularsa uygulasın, Xue Tong’dan ses çıkmamıştı. Sanki Lu Wuji’nin teknikleri işe yaramaz birer çöp gibiydiler.

 

Lu Wuji alnından ter akana kadar devam etmişti, fakat Xue Tong bir kelime dahi söylememişti.

 

“Çocuk, sırf sesin çıkmıyor diye sana zarar veremeyeceğimi mi düşünüyorsun? Sen sadece bir köpeksin! Jiang Chen’in köpeği. Eğer benim istediklerimi verirsen senin canını bağışlayabilirim.”

 

Xue Tong kahkaha atarak cevapladı: “Lu Wuji! Seni korkak! Bildiğin işkence teknikleri bu kadar mı yani? Siz Ejder Dişi Muhafızlarının çok çeşitli teknikleri olduğunu sanıyordum. Hadisene! Sanki senden korkuyormuşum gibi, neden duruyorsun ha?”

 

Xue Tong yutkunduktan sonra konuşmasına devam etti: “Lu Wuji! Sırf beni kaçırdın diye ustama bir şey yapabileceğini mi sanıyorsun? Yanılıyorsun! Sen bir korkaksın! Eğer korkak olmasaydın adam gibi karşımıza çıkıp kılıçla ve mızrakla dövüşürdün! Ama sen korkak olduğun için adam kaçırmakla yetiniyorsun. Üstelik de adam kaçırırken bir suikast örgütünden yardım alıyorsun! Lu Wuji, sen gerçekten de Ejder Dişi Muhafızlarının yüz karasısın!”

 

Xue Tong korkmuyordu, Lu Wuji’ye hakaretler ediyordu.

 

Lu Wuji bir ayağıyla Xue Tong’un göğsüne bastırırken diğer ayağı ile boynuna bastırdı: “Çocuk, sen ölmeyi mi arzuluyorsun yoksa?”

 

Xue Tong bir çift ayağın altında eziliyor olsa da, yüzündeki ifade karşısındaki küçük gören, havalı bir ifadeydi: “Hadi devam et, öldür beni! Er ya da geç benim genç ustam sizin kellenizi alacak zaten!”

 

Lu Wuji Ejder Dişi Muhafızlarının işkence yöntemlerinin Xue Tong üzerinde etkili olmadığını anladı.

 

“Xue Tong, Jiang Chen sana ne teklif etti söylesene? Sen sadece onun şahsi korumalarından birisisin. Sana ne kadar iyi davranırsa davransın, sonuçta sen sadece bir korumasın. Eğer bizimle işbirliği yaparsan sayısız altın ve gümüş, bir sürü mal varlığı senin olacak!”

 

“Oh?” Xue Tong soğuk bir ifadeyle gülümsedi, Lu Wuji’nin sonraki sinsi hamlesini merak ediyordu.

 

Xue Tong’un tavırlarının yumuşadığını gören Lu Wuji gülümsemeye başladı. Bir sandalye çekip oturdu, Xue Tong’u ikna etme çabalarına devam etti: “Bana eğer Güz Avında gerçekte neler olduğunu söylersen, birinci prens Ye Dai’nin neden öldüğünü söylersen ve bu işin suçlularının Ye Rong ve Jiang Chen olduğuna dair şahitlik yaparsan, sana söz veriyorum para ve varlık hediyeni alacaksın.”

 

“Varlık ve para mı? Ne kadar paradan ve varlıktan bahsediyorsun?”

 

“Eğer söylediklerimi başarabilirsen, en az Jiang Chen’in sahip olduğu kadar soyluluk unvanı kazanacaksın. Yani en az ikinci kademeden soyluluk unvanı.”

 

Xue Tong güldü: “Yardımcı General Lu, merak ediyorum da, sen kaçıncı kademeden soylusun?”

 

Lu Wuji kibirli şekilde cevapladı: “Ben otuz yaşımda bile olmadığım halde yeteneklerim sayesinde üçüncü kademe soyluluk unvanına sahibim. Jiang Chen gibi şans eseri soyluluk unvanı kazanmış birisi benimle nasıl yarışabilir?”

 

“Tüh, tüh, sen sadece üçüncü kademe soylusun ve bana ikinci kademe soyluluk mu teklif ediyorsun? Lu Wuji, sen daha ne kadar aptallaşabilirsin merak ediyorum. Sen beni de kendin gibi salak mı sandın?”

 

Lu Wuji’nin suratı kaskatı kesilmişti. İlk başta Xue Tong’un tavırlarının yumuşadığını zannetmişti fakat şimdi anlamıştı ki aslında kendisiyle dalga geçiyordu.

 

“Çocuk, belli ki senin elinden bütün umudunu almadıkça inat etmeye devam edeceksin. Pekâlâ, pekâlâ… O halde seni gerçekten de öldürmeyeceğim. Seni böyle esir olarak bekleteceğim ki Jiang Chen’in cesedini görebilesin. İşte o zaman tekrar konuşacağız, bakalım yine bu kadar sert davranabiliyor musun?”

 

Lu Wuji sinirli şekilde arkasına döndü: “Xue San! Biz üstlerimize baskı kurmaya çalışıp sıkıyönetimin kalkması için uğraşacağız, böylece size işe yarar fırsatlar sunmaya çalışacağız. Jiang Chen’i öldürebileceğinden kesin emin misin?”

 

Xue San gülümsedi: “Yardımcı General Lu, siz kendi işiniz hakkında endişelenin, biz de kendi işimiz hakkında. Geri kalan tanrılar tarafından halledilir.”

 

Lu Wuji bu adama da sinir oluyordu, Xue San’ı dövmek istiyordu. Niye böylesine kibirli ve havalı konuşuyordu ki? Sanki planlarını Lu Wuji’ye açıklasa bir şey mi kaybedecekti?

 

Fakat biliyordu ki şu anki eğitim seviyesi ile Xue San’ı dövmek kesinlikle imkânsızdı.

 

Lu Wuji bir süre boyunca somurttuktan sonra evine dönmek için yola çıktı. Bir süre düşündükten sonra bu meseleyi amcası Yang Zhao’ya rapor etmeyi düşündü.

 

“Wuji, bu hamlenin getireceği kâr çok büyük olsa da, alınan risk de çok büyük. Ye Dai çoktan öldü. Ye Dai’nin intikamını almak Ye Rong’u ve Jiang Chen’i aynı anda öldürmek demektir. Bunu başarabilsen bile ileride prens Ye Hao’yu desteklemen gerekecek. Ye Hao’nun yaşı her ne kadar henüz küçük olsa da, bu bizim için avantaj. Yaşı küçük olduğu için onunla daha kolay şekilde samimiyet kurabiliriz. Eğer Ye Hao’yu kral olana kadar destekler ve bunu başarırsan ileride Ejder Dişi Muhafızlarının Genel Müdürü pozisyonu senin ellerinde olur.”

 

Bu sözler Lu Wuji’nin hoşuna gitmişti fakat yine de kendi fikrinden vaz geçmekte zorlanıyordu: “Amca, şu Xue Tong denen çocuk hiç konuşmuyor. Ona hangi işkence yöntemiyle baskı kurarsam kurayım, hiçbir şey söylemiyor.”

 

“Madem onu konuşturamıyorsun, elimize başka fırsatlar geçene kadar bekleyelim. Sonuçta Jiang Chen’in Xue Tong’dan başka takipçileri de var. Ayrıca, ne olmuş yani Ye Rong’un adamları sıkı sıkıya sadıksa? Biz Ye Rong’un en yakın takipçisi olan Jiang Chen’i alt ettiğimizde zaten Ye Rong’a karşı hamle yapmak için fırsatımız da oluşur. Wuji, unutma, mesele güç meselesi olduğunda, kalabalık olmak her zaman iyidir. Eğer yeterli gücü elimize geçirebilirsek, Ye Dai’nin ölümü hakkında görgü tanığı da bulabiliriz.”

 

Yang Zhao konuşurken samimi bir şekilde konuşuyordu ve yeğenine mantıklı tavsiyeler verme peşindeydi.

 

Lu Wuji kafasını salladı: “Amca, senin sözlerin beni aydınlattı. Endişelenme, Gizli El örgütünün gönderdiği suikastçıların tamamı ruh âleminden. Jiang Chen’i öldürmeden rahata ermezler. Üstüne bir de bizim onlara sağlayacağımız korumayı eklersek, Jiang Chen’i öldürmek için şansımız oldukça yüksek demektir.”

 

Yang Zhou iç çekti: “Jiang Chen’i en başta öldürmemiz gerekirdi, şu anda geç kalmış olmamızdan korkuyorum. Umarım bu sefer her şey planladığımız gibi gider.”

 

Düşünülecek olursa, Jiang Chen başkentteki herkesi bu mesele için seferber etmiş olsa da, Yang Zhao’nun gözlemlerine göre Jiang Chen diğer soylulardan farklıydı.

 

Jiang Chen’in aslında başkentte kendisini destekleyen büyük güçleri yoktu, ayrıca yanında dolaştırdığı grupta uzman sayılabilecek kişiler de yoktu. Yanında dolaştırdığı gruptaki kişi sayısı da çok değildi.

 

Başkentteki soylu ailelerin korumalarının sayısı yüzü, bazen bini aşıyordu.

 

Fakat Jiang Chen’in koruma sayısı bundan azdı.

 

Bundan dolayı Yang Zhao’nun düşüncesine göre Jiang Chen’in kendine has teknikleri olmalıydı. Mutlak güç karşılaştırıldığında Jiang Chen üstün gelebilirdi.

 

“Wuji, Tian Shao bu mesele hakkında oldukça hareketli davranıyor. Bu durumda senin işin o adamla ilgilenmek olmalı. Eğer Tian Shao bu meseleyi çözecek olursa ileride onunla rekabet etme şansın da kalmaz. Eğer ileride Ye Rong kral olursa, Tian Shao yardımcı müdür pozisyonu için en güçlü adaylardan birisi olur.”

 

“Tian Shao!” Lu Wuji’nin gözlerinde öldürme arzusu uyanmıştı: “Daha önceki zamanlarda onu küçümsemiştim.”

 

Yang Zhao kafasını salladı: “Pekâlâ, sen şimdi geri dön. Durum şu anda hassas, işler kritik noktaya ulaşmadığı sürece benim yanıma gelme.”

 

“Anlaşıldı.”

 

“Gizli El’e yardım ederken elinden geldiğince gizli hareket etmeye çalış. Hiçbir şeyin ters gitmesine izin verme. Küçücük bir hamleyi dahi yanlış yaparsan bütün işi mahvedebilirsin.”

 

“Amca, endişelenme. Ben dersimi aldım. Açık şekilde zorbalık yapıp, kaba kuvvet kullanarak işlerin çözülemediğini anladım. Jiang Chen ile savaşacağım zaman gizli ve sinsi taktiklerin daha kullanışlı olduğunu anladım.”

 

Yang Zhao memnun şekilde gülümsedi. Görünüşe göre yeğeni önceki olaylardan dersini almıştı.

 

Lu Wuji mutlu şekilde ortamdan ayrıldı ve evinin yolunu tuttu.

 

Amcası ve Lu Wuji’nin farkında olmadıkları şey ise konuştukları odanın hemen yanı başında altın renkli gölgeye sahip bir varlığın onları dinliyor olmasıydı, Lu Wuji ayrıldıktan hemen sonra o varlık da ayrılmıştı ve Jiang ailesinin malikânesine hızla ilerlemeye başlamıştı.

 

Jiang Chen bu sırada gizli odasındaydı ve yer altından gelen titreşimleri duyunca kulakları hafifçe oynadı. Bir süre sonra Altın Yiyen Fare Kralı yerin altından çıktı.

 

“Yaşlı Altın, geri döndün demek.”

 

“Genç usta Chen, sen bana o âdemoğlunu takip etmemi söylerken kesinlikle haklıydın.” Fare Kralı heyecanlı şekilde konuşuyordu: “Lu Wuji ismindeki adamın gizlediği bir şeyler var.”

 

Fare Kralı Yang ailesinin evinin altındayken duyduğu her şeyi Jiang Chen’e aktardı.

 

“Gizli El mi?” Jiang Chen bunu duyar duymaz Sonsuz Mezarlıktaki yaşadığı olayları hatırladı. Jiang Chen’i yasaklı olan dördüncü bölgeye kaçmaya zorlayan olayı hatırlamıştı. Mang Qi ile tanıştığı yer orasıydı. Mang Qi ile usta-çırak ilişkisini kurduğu yer. Altın Kanatlı Kılıç Kuşu ordusunu elde ettiği yer. Long ailesi ile olan savaşlarını derinden etkileyen yer.

 

“Gizli El!” Jiang Chen tekrarlıyordu: “Ben sanıyordum ki önceki sefer yaşananların intikamını kovalamayacaklar. Fakat şu anda açık şekilde beni kışkırtıyorlar. Güzel… Çok güzel… Görünüşe göre beni, Jiang Chen’i hafife almışlar. O üç kişiyi öldürmediğim için beni pişman etmeye çalışıyorlar herhalde.”

 

Jiang Chen’in kalbinde öldürme arzusu yükseliyordu.

 

“Yaşlı Altın, benim çok zahmete girdin, senden bir şey hakkında daha iyilik isteyebilirim.”

 

Fare Kralı gülümsedi: “Genç usta Chen, böyle konuşma, benim senden istediğim tek şey bize vermiş olduğun sözü unutmaman.”

 

Jiang Chen ciddi bir yüz ifadesi takınmıştı: “Yaşlı Altın, sen bana birden fazla kez yardım ettin. Eğer bana yaptığın iyilikler karşısında sana verdiğim sözü tutmazsam ben gerçekten köpeklerden farksız olurum. Endişelenme, eğer sana yardım etmek için elimden geleni yapmazsam gökler ve yeryüzü beni öldürsün!”

 

Fare Kralı Jiang Chen’in böyle ciddi konuştuğunu görünce kendisi de fikirlerini açıklama gereği duydu: “Endişelenme genç usta Chen, madem düşmanın planını ve kim olduğunu biliyoruz, işler daha kolay. Eğer bu konu hakkında çok endişeleniyorsan ben çocuklarımı gönderip bu işi hallederim. Senin adamını kesinlikle kurtarabilirim. Hatta istersen adamını kurtardıktan sonra bu suikastçıları da öldürtürüm.”

 

Jiang Chen güldü: “Öldürtmek mi? Bu onlar için kolay yol olur. Madem Lu Wuji ve Yang Zhao bu sefer bu kadar ileri gittiler, biz de büyük bir oyun yaparak karşılık verelim. Yaşlı Altın, sen Lu Wuji’yi takip etmeye devam et. Suikastçılarla tekrar bağlantı kurup kurmayacağına bakalım. Bir sonraki emrime kadar bu işi yap.”

 

Jiang Chen zaten Fare Kralını göndermekte geç kalmıştı, eğer daha erken gönderseydi Lu Wuji suikastçılarla buluştuğunda Xue Tong’un yerini de öğrenmiş olurdu.

 

Jiang Chen’in aklında tabii ki de öncelikli olan şey Xue Tong’un güvenliğiydi. Kendisine gelen bilgiye göre Xue Tong hala hayattaydı. Onu kaçıran kişiler Labirent Âleminde yaşananlara dair ondan bilgi almaya çalışıyorlardı. Xue Tong’un şahitlik ederek Ye Rong’u ve Jiang Chen’i suçlamasını istiyorlardı.

 

“Bu veliaht prenslik kavgası… Veliaht prensin kim olduğu belli olduğu halde hala rekabet devam ediyor. Şimdi de başımıza prens Ye Hao çıktı!”

 

Jiang Chen aslında veliaht prens mücadelesine pek ilgi göstermiyordu. Fakat Yang Zhao ve Lu Wuji artık Jiang Chen’in sabrını taşırmıştı.

 

“Yang Zhao, sen yaşlı bir kişinin erdemi ile hareket etmiyorsun, kendin bile yaşına saygı duymuyorsun. O halde sana, beni gücendirmenin sonuçlarını tattıracağım.”

 

Jiang Chen çok sinirlenmişti.

 

Lu Wuji kendisini bir önceki kez gücendirdiğinde ona ceza vermemişti, çünkü ondan alması gereken ruh malzemeleri vardı.

 

Jiang Chen merhamet ettiğinden değildi, biliyordu ki önceki meselede Lu Wuji’nin kellesini almak için yeterli statüye sahip değildi.

 

Ayrıca Jiang Chen başkente henüz yeni yerleşmişti ve temellerini atmamıştı. Bu yüzden meseleleri abartmak istemiyordu. Fakat bu sefer durum farklıydı.

 

Bu sefer Lu Wuji Gizli El ile anlaşma yapacak kadar ileri gitmişti.

 

Tıpkı zamanında Long ailesinin yaptığı gibi, Jiang Chen’in sabrını taşırmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44808 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr