Bölüm 221: Gerçek Suçlu

avatar
3281 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 221: Gerçek Suçlu


Ye Rong veliaht prens olduktan sonra Ejder Dişi Muhafızları üzerindeki kontrol yetkisi önemli derecede artmıştı. Ye Rong’a yakın olan kişiler terfi edilmişti.

 

Mesela Tian Shao, eskiden kumandandı fakat şu anda bir bölükten sorumlu general olmuştu.

 

Xin Wudao ve Lu Wuji ise Ye Dai’ye olan yakınlıkları bilindiğinden dolayı çok aktif olamıyorlardı. Her ne kadar pozisyonlarında değişiklik olmasa da kendileri düşük bir profil sergilemeyi seçmişlerdi. Onların üzerindeki ilgi odağı tamamen Tian Shao’ya kaymıştı.

 

Genel Müdür Shangguan Yi bile bu meseleye ile bizzat ilgi göstermişti. Mesele Ejder Dişi Kurumunun gidişatı olduğunda hep Tian Shao’ya güvenmişti.

 

“Genç usta Chen, burada otuz adet uçuş fişi var. Altın Kanatlı Kılıç Kuşlarınıza bu uçuş fişlerini takarak başkentin her tarafında özgürce uçabilirsiniz. Asillerin sarayı hariç, bütün bölgelerde uçmaya yetkiniz var.”

 

Tian Shao Jiang Chen’e uçuş fişlerini uzatıyordu.

 

“Tian Shao, sen gerçekten büyük zahmet ettin.”

 

Tian Shao ellerini salladı: “Genç usta Chen, biz başkentin yeraltındaki bütün güçleri, çeteleri, örgütleri ve gruplanmaları araştırdık. Fakat bu meselenin onlarla hiçbir ilgisi olmadığını gördük.”

 

Bu krallıkta bir sürü yeraltı örgütü vardı. Çeteler, gruplanmalar, haydutlar, suçlular…

 

Bu gruplanmaların var oluş sebebi belliydi.

 

Fakat bu sebep kesinlikle soylulara karşı direnmek veya onlarla savaşmak değildi. Üstelik Ejder Dişi Kurumunun varlığından haberdarlardı.

 

“Bu işin suçlusunu arayacaksak eğer, yeraltındaki güçleri listemizin dışında tutabiliriz.” Tian Shao güzel analizler yapıyordu: “Dürüst olmak gerekirse, bu yeraltındaki güçler genç usta Chen’i gücendirmeye kesinlikle cesaret edemez. Onların bilgi ağları oldukça geniştir, dolayısıyla genç usta Chen’i gücendirdikleri zaman veliaht prens Ye Rong’u da gücendireceklerinin farkındalar.”

 

Jiang Chen hafifçe kafasını salladı, yüzündeki ifadeden hangi duyguyu hissettiği okunamıyordu.

 

“Genç usta Chen, başkentte şu anda sıkıyönetim hâkim ve suçlular kesinlikle bu işten sıyrılamaz. Ejder Dişi Kurumumuz çoktan geniş çaplı ve detaylı bir araştırma başlattı bile. Çok zaman geçmeden elimize yararlı haberler geçeceğine eminim.”

 

Tian Shao Jiang Chen’i sakinleştirip onu rahatlatmak istiyordu.

 

Tian Shao bu mesele için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu fakat meselenin her tarafı garipliklerle kaplıydı. Bu durumda meseleyi çözmek oldukça zorlaşıyordu.

 

Ayrıca, Tian Shao sadece bir bölüğün generaliydi. Ejder Dişi Muhafızlarında toplamda on adet bölük vardı. Sonuçta kendisi genel müdür pozisyonunda değildi ki. Bazı şeyleri idare edebilmesi için bazen yeterli nüfuzu bulamıyordu kendinde.

 

Mesel Ejder Dişi muhafızlarının yaptığı araştırmalar esnasında kendisine ait olmayan bir bölükte gevşeme olunca müdahale edemiyordu.

 

Sonuçta Ejder Dişi Muhafızlarının hepsi Tian Shao’nun emri altında değildi. Kendi bölüğünü kontrol edebiliyordu fakat diğerleri için aynısı söylenemezdi.

 

Zaten bütün Ejder Dişi Muhafızları kendisini dinleyecek olsa bile, sayılarının çok fazla olmasından dolayı onları kontrol etmek yine de zorlu bir işti.

 

“Yaşlı Tian, başkentte bu kadar uzun süre sıkıyönetim ilan etmek doğru olmaz, en fazla bir günlüğüne sıkıyönetim ile soruşturmaya devam edin, daha sonrasında normal şekilde devam edin.”

 

“Genç usta Chen, endişelenme. Veliaht prens üzerimize gelecek olan baskıyı idare edebilir.” Tian Shao Jiang Chen’in Ye Rong’un baskıları idare edemeyeceğini düşündüğünü düşünmüştü.

 

“Benim dediğim gibi yap. Sadece bir gün!”

 

“Genç usta Chen, sen…”

 

Jiang Chen elini sallayarak Tian Shao’yu susturdu: “Yaşlı Tian, eğer bu meselenin altından önceki seferdeki gibi Ejder Dişi Muhafızlarının izleri çıkarsa, önceki sefer gülüp geçtiğim gibi gülüp geçmem. Benim arkadaşlarıma dokunmuş olan kişinin kanını nehir gibi akıtırım! Arkalarında tanrı bile olsa durmam!”

 

Jiang Chen’in gözlerinde soğuk bir öldürme arzusu vardı. Tian Shao bile bu sözlerden ve yüz ifadesinden korkmuştu.

 

Jiang Chen genellikle çok sabırlı davranırdı fakat bu demek değildi ki onun da sabrının bir sınırı yok. Açıkça konuşmak gerekirse Tian Shao eğer Jiang Chen sinirini kontrol edemez ve öfke ile hamle yaparsa, koca krallıkta bu hamleyi karşılayabilecek bir kişi bile yoktu.

 

Ye Dai kibirliydi, Ye Dai güçlüydü.

 

Fakat Jiang Chen’e bulaştığı için nasıl da gülünç şekilde ölmüştü! Ölürken savaşamamıştı bile!

 

Tabii ki başkentte Ye Dai’den daha güçlü kişiler vardı. Gölgelerde hareket ederek gizlice kanunsuz işler yapan birisi vardı başkentte ve bu kişi Ejder Dişi Muhafızlarından bir hain kişi olabilirdi.

 

Bu mesele zaten gizlilik içinde ve sessizce gerçekleşmişti, herhangi bir kanıt olmadan birisini suçlamak doğru olmazdı.

 

Ye Rong her ne kadar veliaht prens olsa da, sonuçta kral değildi ya, sadece veliaht prensti. Onun gücü Ejder Dişi Kurumunun en üst mevkilerini harekete geçiremezdi.

 

Sonuçta bütün Ejder Dişi Muhafızlarının sözünü dinleyeceği tek kişi vardı, kral.

 

Fakat durum bu halde olsa bile, Tian Shao öylece oturup beklemeyi istemiyordu.

 

“Genç usta Chen, merak etmeyin, eğer Ejder Dişi Muhafızlarının arasında böyle bir hain kişi varsa biz onu korumayız zaten.”

 

 

Krallıkta, gizli bir mekânda.

 

Siyah cübbeli bir kişi haylaz haylaz elindeki bardakla oynuyordu.

 

“Xue San, sen kendini gizlemelisin, bütün krallık sıkıyönetimde ve her yer didik didik aranıyor. Endişelenmiyor musun?”

 

Konuşan kişi Ejder Dişi Muhafızlarından Lu Wuji’ydi.

 

“Endişelenmek mi? Endişelenecek ne var ki? Eğer bizim izimizi bulurlarsa, bu işin ucu size de dokunacak, bu durumda bizi korursunuz, hehe!” Siyah cübbeli Xue San soğuk bir ifadeyle gülmüştü.

 

“Hah! Aklını başına devşirsen iyi edersin!” Lu Wuji homurdanarak konuşmuştu.

 

“Endişelenme Yardımcı General Lu.” Xue San hafifçe gülümsedi: “Jiang Chen bizden birini öldürdü ve bununla gurur duyarak ortalıkta dolaşıyor. Ölmesi gerekmez mi? Biz sadece bize olan can borcunu kapatmak için uğraşıyoruz. Mesele bu olduğundan, senden de ödeme istemediğimiz için sevinmelisin.”

 

“Ödeme mi? Size zaten başkente istediğiniz gibi gelip gitme özgürlüğünü vermedik mi? Ayrıca başkent içerisinde de birçok gizli saklanma yeriniz var. Bunların hepsini almak ne kadar paraya mâl olurdu biliyor musun?” Lu Wuji keyifsiz şekilde konuşuyordu.

 

“Haha! İşte bu yüzden bizim yaptığımız ortaklıkta ya iki taraf da kazanır ya da iki taraf da kaybeder. Yardımcı General Lu, sen akıllı birisin, bunu anlayabilirsin öyle değil mi?” Xue San kahkaha ile karşılık vermişti.

 

“Şimdi ne yapmayı planlıyorsun?” Lu Wuji meraklı şekilde soruyordu: “Sizin ‘Gizli El’ örgütünüz Gök Ağacı Krallığı’nın başkentinde suikastlar düzenliyor. Planınız sadece Jiang Chen’in korumalarını kaçırmakla sınırlı değildir herhalde?”

 

“Sen kafanı çok yorma. Madem buraya kadar geldik, boş ellerle dönmek istemeyiz elbette. Şahsi korumalardan birini kaçırmamızın sebebi sadece Jiang ailesine korku vermekti. Bu durum başkentte bir huzursuzluk yaratacak ve biz de hamlemizi yapmak için bu karmaşadan yararlanacağız.”

 

Lu Wuji bunları duyunca geçmişten gelen öfkesi tekrar baş gösterdi: “Jiang Chen! Cesedini gömmek için sabırsızlanıyorum! Ye Dai öldü diye Gök Ağacı Krallığı senin mi olacak sandın?”

 

Xue San hafif bir gülümseme ile: “Lu Wuji, eğer söyleyecek başka bir şeyin yoksa sen gidebilirsin. Unutma, Ejder Dişi Muhafızlarının bizi bulmasını engellemelisin. Aksi takdirde, adamlarım muhafızlara ifade verirken senin hakkında üzüleceğin şeyler söyleyebilirler.”

 

“Xue San, beni tehdit mi ediyorsun?” Lu Wuji öfkesini belli etmemeye çalışarak sormuştu.

 

“Sen aklından bir şeyler uydurup duruyorsun. Ben sadece gerçeği söylüyorum. Şu anda biz seninle aynı gemideyiz, gemi batarsa hepimiz batarız demek istiyorum.”

 

“Sen çok saçma şeyler konuşuyorsun.” Lu Wuji hakaret edip ayağa kalktı: “Xue Tong nerede? Onun yanına uğrayıp ondan birkaç bilgi alabilir miyim diye merak ediyordum. Eğer birinci prensin onlar tarafından öldürüldüğünü ispatlayacak bir bilgi elde edebilirsem, işte o zaman asıl suçlu bizler değil onlar olur.”

 

Xue San içerideki odalara göz gezdirdi, bu teklife karşı çıkmadı.

 

Lu Wuji geniş pantolonlarıyla yürürken yüzünü ekşiterek somurtuyordu.

 

Bu esnada Xue Tong’un gerçek qi gücü tamamen mühürlenmişti. Bilinci yerine gelmişti fakat hareket edemiyordu.

 

Gerçek qi gücü mühürlenmişti fakat dışarıda konuşulanları duymak için Zephyr’in Kulağını kullanıyordu.

 

“Lu Wuji ve Gizli El!”

 

Xue Tong oldukça stresliydi. Gizli El örgütü on altı krallıktaki en meşhur suikast örgütlerinin başıydı.

 

Biliyordu ki daha önce bu örgüt ustası Jiang Chen’i öldürtmek için Long ailesi tarafından kiralanmıştı, fakat işin sonunda Jiang Chen onları öldürmüştü.

 

Kendisine verilen yay da aynı zamanda Gizli El’den geliyordu.

 

Xue Tong bu meselenin bittiğini düşünüyordu, fakat Gizli El’in bu seferki saldırısı öncekine göre daha da güçlü olmuştu.

 

En önemli şey ise, bu örgütün bu sefer Ejder Dişi Muhafızlarından bazı kişileri de rüşvet vererek yanlarına çekmiş olmasıydı.

 

Ejder Dişi Kurumu ile işbirliği içinde olmaları Jiang Chen’i daha da zorlayacaktı.

 

Gizli El, on altı krallıktaki en güçlü suikast ve tuzaklama örgütüydü. En belirgin özellikleri çok korkutucu olmalarıydı. Hiç iz bırakmadan tuzak ve suikast düzenleyebilen uzman kişilerinin sayısı çok fazlaydı. Aynı zamanda çok gizli bir örgüttü, hiç kimse elebaşlarının nerede olduğunu bilmiyordu.

 

Örgüt tarafından hedef alınıp da ölmemiş kişi sayısı yok denecek kadar azdı.

 

Xue Tong endişeliydi. Genç ustasının bir kez daha Gizli El tarafından hedef alınacağını düşünememişti. Aynı zamanda bu kaçırılma olayının sadece ustasına korku vermek için olduğunu da biliyordu. Kendisinin sadece aperatif bir meze olduğunu, asıl ana yemeğin ustası olduğunu biliyordu.

 

Şu anda en korkutucu olan şey ise Gizli El’in Ejder Dişi Kurumu ile işbirliği içinde olmasıydı. Lu Wuji zaten usta Jiang Chen’in eski düşmanlarından biriydi. Muhtemelen arkasındaki güç de yardımcı müdür Yang Zhou’ydu.

 

“Bu iş böyle olmayacak, usta Jiang Chen’i uyarmalıyım. Ejder Dişi elemanları ve Gizli El’in suikastçıları gölgelerde hareket ederken usta Chen hep ışık altında ve apaçık ortada. Genç ustama çok büyük bir dezavantaj içinde olduğu bilgisini ulaştırmam lazım.”

 

Xue Tong Jiang Chen’i takip etmeye başladığından beri ona çok sadıktı. Şu anda uğursuz bir mekânda ve zorla tutuluyor olsa da, aklında yine de ustasının iyiliği vardı.

 

Xue Tong Lu Wuji’nin ayak seslerini duydu.

 

“Olayların bu hâle geleceğini düşünebilmiş miydin çocuk?” Lu Wuji Xue Tong’a doğru yürürken çirkin şekilde sırıtıyordu, Xue Tong’un eline basarak ayağıyla ezmeye başladı. Vücut ağırlığının tamamını verdi ve Xue Tong’un parmaklarından kırılma sesleri yükseldi.

 

Parmakların kırılması Xue Tong’un kalbini etkilemişti.

 

Acı içinde olmasına rağmen Xue Tong dişlerini sıktı ve hiç ses çıkarmadı. Alnından akan terler yağmur gibiydi.

 

“Çocuk, sen de inatçı çıktın ha?” Lu Wuji mahkûmlara işkence etmeye bayılıyordu. İşkence ettiği kişilerin yalvarışlarını, acı içinde bağırışlarını duyunca zevk alıyordu.

 

Bu yüzden Xue Tong’un inatçı şekilde ses çıkarmadan durması Lu Wuji’yi sinirlendirmişti.

 

Daha fazla güç uygulayarak bağırdı: “Çocuk! Bakalım merhamet için yalvarmadan önce ne kadar süre dayanacaksın?”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr