Bölüm 198: Jiang Chen Sağ Olsun

avatar
3234 5

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 198: Jiang Chen Sağ Olsun


Off!

 

Dan Fei alt kısımdaki avantajlı yerine geçince derince nefes verdi. Ruh hayvanı neredeyse kendisine ulaşacaktı.

 

Bulunduğu yerin dar olmasından dolayı hayvanın saldırısını bloklayamıyordu, sadece kaçınabiliyordu.

 

“İyi ki Baş Usta’nın verdiği Zihin Ayartan Toz güçlüymüş. Şansım yaver gitti. İlaç yeterince güçlü olmasaydı ve iki doz kullanmasaydım hayvan bu kadar erken bayılmazdı. Eğer ilacı iki doz kullanmasaydım şans bile bana yardım edemezdi.”

 

Dan Fei saklandığı yerden çıktığında hala şoktaydı, hayvan baygın durumdayken onu öldürmek istedi. Fakat biliyordu ki bu hayvanların derisi çok sert ve kalındı, yeterli eforu sarf edemeyebilirdi.

 

“Boş ver! Şimdilik yavruları alayım, daha sonra düşünürüm.”

 

Dan Fei sakin adımlarla mağaranın içine doğru yürüdü. İçeride dört adet yavru gördü, kafalarını saklamışlardı ve nefes alıp verdikçe karınları oynuyordu.

 

Oldukça tüylü ve kabarık hayvanlardı, belli ki yeni doğmuşlardı.

 

Dan Fei’nin bu hayvanların türünü belirlemek için yeterli zamanı yoktu, dördünü birden sırtındaki bambu ağacından yapılma sepete koydu. Sepetin kapağını dikkatlice kapattı ve oyalanmadan dışarı çıktı.

 

Mağaradaki çeşitli ruh bitkilerine, meyvelerine ve otlarına bakmadı bile.

 

“Hmm, eğer mal varlığına önem veren Jiang Chen burada olsaydı kesinlikle bu eşyaları görmezden gelemezdi. Buradan belli oluyor ki benim odaklanma gücüm onunkinden daha iyi.”

 

Yetişkin ruh hayvanının yanından bir daha geçerken onu öldürüp bu işten temelli kurtulma arzusu duydu.

 

Fakat askeri Dao yeteneklerinin farkındaydı. Dan Fei’nin gücü ruh âleminin henüz birinci seviyesindeydi. Bu ruh hayvanını öldürmek oldukça fazla zaman alacaktı.

 

Hayvanı öldürmeye çalışırken başka ruh hayvanları da gelebilirdi, bu durum gerçekten can sıkıcı olurdu.

 

Dan Fei daha fazla oyalanmak istemeyerek mağarayı terk etti.

 

Mağaradan çıkıp dışarıdaki havayı soluyunca oldukça rahatlamış hissetti. Yavru ruh hayvanlarını almış olmak onu çok mutlu hissettirmişti.

 

Bir an önce Jiang Chen’in olduğu yere gidip ona hava atmak için sabırsızlanıyordu. Jiang Chen’in Dan Fei’nin daha başarılı olduğunu itiraf etmesini istiyordu.

 

Dan Fei tam da bunları düşünürken mağaradan bir acı bir çığlık yükseldiğini duydu. Bu çığlık bir süre sonra uluma sesine dönüştü.

 

Bu gelen ses gökleri titretecek kadar güçlüydü. Sanki mağarayı yerle bir etmek istiyor gibi çıkıyordu bu ses.

 

“Bu çok kötü! Zihin Ayartan Toz etkisini yitirdi. Ayrıca bu ruh hayvanı benim tahmin ettiğimden çok daha güçlü çıktı.”

 

Dan Fei’nin alnından ter boşalıyordu.

 

Henüz mağaradan uzaklaşamamıştı bile. Eğer ruh hayvanı hızlıysa, Dan Fei’yi kaşla göz arasında yakalayabilirdi.

 

Korkusuz olmasıyla ünlenmiş Dan Fei’nin kalbi o kadar hızlı atıyordu ki karşısında duran birisi kalp atışlarını rahatça duyabilirdi.

 

Bütün gücünü ayaklarına vermeye çalıştı.

 

Bum! Bum! Bum!

 

Mağaranın olduğu yönden yeryüzünü sarsacak derecede güçlü bir titreme çok hızlı bir şekilde Dan Fei’ye doğru geliyordu. Gelen titremenin momentumu neredeyse bütün dağlık vadiyi titretecek derecedeydi.

 

“Oh hayır! Hayvan geliyor!” Dan Fei o sırada şaşkınlıktan ne yapacağını bilemiyordu.

 

Hayvanın bu kadar kısa bir sürede uyanacağını düşünememişti.

 

Dan Fei’nin hızı düşük değildi fakat hayvanın hızı Dan Fei’ninkinden çok daha fazlaydı.

 

Hayvan birkaç nefes alıp vermelik sürede bir kilometrelik mesafeyi kapatmıştı bile.

 

“Acaba, benim, Dan Fei’nin, hayatını kaybedeceği gün bugün mü? Jiang Chen! Jiang Chen acele et! Uyansana! Uyan ve kaç!” Dan Fei artık pişmanlık hissetmeye başlamıştı.

 

Neden Jiang Chen’i dinlememişti ki? Neden keyfi olarak hareket etmişti ki?

 

Fakat şu anda pişmanlık duyup geçmişi düşünmek için doğru zaman değildi. Dan Fei kendisini kovalayan hayvanın üçüncü ya da dördüncü seviyede ruh hayvanı olduğunu hissediyordu. Kendisine doğru oldukça baskın bir güçle yaklaşıyordu. Hayvanın verdiği atmosfer neredeyse Dan Fei’nin bacaklarını hareketsiz bırakacaktı.

 

“Seni aptal kadın! Eğilsene!”

 

Bu kritik anda gecenin karanlığından bir ses yükselmişti.

 

Bu gelen sesten sonra üç tane daha, havayı yaran ses gelmişti. Üç adet ok sesine benziyordu, kayan yıldızlar kadar güçlü üç ok, Dan Fei’yi kovalayan ruh hayvanına doğru kayan üç yıldız edasıyla!

 

Bu ruh hayvanı aslında dev bir maymundu. Ay ışığının altında yarısaydam tüyleri gümüş renginde parlıyordu.

 

Dev maymun ok saldırısını görünce bir kükreme daha yaptı.

 

Kollarını iki yana açıp üç defa yumruk savurdu. Ellerindeki gücü okları savuşturmak için kullandı.

 

“Aauuuuu!” Dev maymun okları yumrukladıktan sonra bir daha kükredi ve ileri atıldı.

 

Vınnn! Vınnn! Vınnn!

 

Üç ok daha aniden fırlatıldı.

 

Dev maymun aynı şekilde bu üç oku da yumruklarıyla savuşturdu.

 

Bu gönderilen altı ok hayvana zarar vermemiş olsa da, hayvan bu okları savuşturmak için zaman ve hız kaybetmişti.

 

“Aptal kadın! Neden kaçmıyorsun hala?”

 

Bu gelen ses elbette Jiang Chen’in sesiydi. Jiang Chen de Zihin Ayartan Tozun etkisinden kurtulmuş ve aklını başına toplamıştı. Kendine gelmeye başladığında Medyumun Zihnini kullanarak vücudunda kalan bütün Zihin Ayartan Tozu dışarı atmıştı ve Dan Fei’nin aptal bir hamle peşinde olduğunu anlamıştı.

 

Zaten Zihin Ayartan Toz Jiang Chen’i, ruh âleminin birinci seviyesindeki uygulayıcıyı, çok da uzun süre uykuda tutamazdı. Yetişkin bir ruh hayvanı üzerinde kullanıldığında daha az süreli etkili olmuştu.

 

Jiang Chen bunları düşündükçe daha da endişeleniyordu. Kendisine gelir gelmez bu yöne doğru olabildiğince hızlı şekilde gelmişti ve Dan Fei ile dev maymun arasındaki mesafe beş yüz metre iken onları yakalayabilmişti.

 

Eğer Jiang Chen biraz geç kalsaydı, bu deli kadın dev maymun tarafından et püresine çevrilecekti.

 

Dan Fei şu anda Jiang Chen ile tartışacak durumda değildi. Biliyordu ki yaşamı şu anda pamuk ipliğine bağlıydı. Gücünü toparladı ve Jiang Chen’in dediğini yapmaya hazırlandı.

 

“Jiang Chen, savaşarak vakit kaybetme, kaç!”

 

Kadın yine de sadık davranıyordu, Jiang Chen’in de zarar görmeden kaçabilmesini istiyordu.

 

Fakat ikisi de biliyordu ki, dev maymunun hızı kendilerinden oldukça fazlaydı.

 

Yabancı oldukları bir yerde, bir başkasının mekânında hız yarışına girmek elbette dezavantajlı bir durumdu. Hız, süreklilik ve çevre bilgisi avantajlarının hepsi de dev maymundaydı.

 

Hayvanın okları savuştururken kullandığı yumruk tekniğine bakılırsa oldukça güçlü, hızlı ve daha önceden savaş tecrübesi edinmiş bir hayvandı.

 

Eğer bu dev maymunun seviyesi dördüncü seviye ruh âlemi olmasaydı, Jiang Chen hayvanın karşısına geçip onunla yumruk savaşı yapmayı, İlahi Sonsuzluk Yumruğu tekniğini kullanmayı isterdi.

 

Jiang Chen bu tekniğin bir başka yumrukla karşılaşınca neler yaşanacağını görmek istiyordu.

 

Fakat şu an içinde bulunduğu durum bunun için pek de uygun değildi. Dev maymunun gücü Jiang Chen’in gücünden oldukça fazlaydı. Jiang Chen her ne kadar İlahi Sonsuzluk Yumruğu tekniğine sahip olsa da, dev maymunun karşısında on yumruktan fazla dayanamazdı.

 

Da Yu yayının dört kez güçlendirilmiş bir ruh silahı olması iyi bir şeydi. Jiang Chen ruh âlemine girdikten sonra, ruh silahlarını kullanabilme yeteneği de gözle görülür derecede ilerlemişti.

 

Açıkça görülüyordu ki, gerçek qi âlemindeyken bu yayı daha düşük seviyede kullanabiliyordu.

 

Bu kalın ve sert derili dev maymun bile bu okların nasıl bir güçte olduğunu biliyor gibiydi. Bilerek sadece yumruklarını kullanmış, başka bir bölgesindeki derisiyle bu oklara karşılık vermekten çekinmişti.

 

Yine de, okları savuşturmak için yumruklarını kullandığında, Dan Fei’ye doğru oluşturduğu momentumunda göze görülür bir azalma meydana gelmişti.

 

Jiang Chen karşısındaki hayvanın kükreyerek tehditler savurmasına tepki vermekten kaçınıyordu. Elindeki Da Yu yayı, hayvanı bir nebze de olsa kısıtlamıştı.

 

Dev maymun biraz endişelenmiş görünüyordu. Eğer ileri gitmek istese bu okları durdurabileceğinin farkındaydı ama okları durdurmak için çok büyük bir enerji sarf edeceğinin de farkındaydı.

 

Endişeli şekilde var gücüyle kükredi ve yeri yumruklamaya başladı, yumrukların yere verdiği enerjiyle devasa kayalar neredeyse yerinden oynayacak gibi olmuştu.

 

Etraftaki kayalar parçalanıp ufalanmaya başlamıştı.

 

Jiang Chen bu hareketin karşısında durmayı zorlu bulmuştu. Her ne kadar Da Yu yayı hayvanı kısıtlayabiliyor olsa da, sınırlı sayıda ok vardı.

 

Eğer okları bu hızda kullanmaya devam ederse kısa sürede okları tükenecekti.

 

Zaten Da Yu yayının kendi orijinal oklarını kullanıyordu, sonradan aldığı düşük kaliteli sıradan okları değil.

 

Zaten düşük kaliteli sıradan okları kullansaydı dev maymun üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktı.

 

“Hala on iki tane daha ok var, hayvanı on beş dakika kadar daha oyalayabilirim. Umarım bu salak kadın bu süreyi verimli kullanır, yoksa bütün çabam boşa gidecek.”

 

Jiang Chen Dan Fei’nin uzaklaşmış olmasını umuyordu.

 

Dan Fei ortamdan uzaklaştıktan sonra Jiang Chen bu hayvana saldırmak için uygun fırsatı bulabilirdi.

 

Hayvan her ne kadar hızlı ve çevik olsa da, vücudu da oldukça büyüktü. Jiang Chen ruh okyanusunu Beş Ejderli Kutsal Gök İlacıyla şekillendirmişti, ruh enerjisi neredeyse sınırsız sayılabilirdi.

 

Bu durum üstün seviyeli bir ruh okyanusunun avantajıydı. Sıradan ruh âlemi uygulayıcılarından çok daha fazla ruh enerjisi depolayabiliyordu.

 

Vınnn! Vınnn! Vınnn!

 

Bir başka üç ok daha kullandı, fakat maymun artık Jiang Chen’in saldırı düzenini çözmüş gibiydi. Şimdi bu okları savuştururken hem yumruklarını kullanabiliyor hem de, yavaş da olsa ileri doğru gidebiliyordu, artık hamlesini yaparken sabit kalmak zorunda değildi.

 

“Lanet olsun! Kim demiş ruh hayvanları aptal olur diye! Dev maymun şimdi benim saldırı düzenimi çözdü! Bu çok kötü. Eğer bu şekilde devam edersek yakın zamanda benim yanıma kadar gelebilir. Tabii ki ben saldırılarımdaki odaklanma gücümü arttırmazsam! Yakın dövüşte kazanma şansım sıfır!”

 

Jiang Chen’in savaş analiz yeteneği çok üstündü.

 

Saldırılarının odaklanma gücünü arttırmak! Sadakta sadece dokuz ok kaldığını görünce kederli şekilde gülümsemekten başka bir şey yapamadı. Sadece dokuz ok kalmıştı! Odaklanma gücünü arttırmasının da bir sınırı vardı.

 

Bu dokuz oku da fırlattıktan sonra Da Yu yayı artık işe yaramaz kalacaktı. Adeta kollarından birini kaybetmiş gibi orta yerde kalacaktı.

 

Geçen zamanı hesaplamaya çalışıyordu, Dan Fei ayrıldıktan sonra yaklaşık on beş dakika geçmişti. Eğer tüm gücüyle koştuysa, şimdiye kadar oldukça uzaklaşmış demekti.

 

Jiang Chen bunları düşününce, savaşmayı bırakıp bir anda arkasını döndü ve kaçmaya başladı.

 

“Of! Keşke buraya bir Altın Kanatlı Kılıç Kuşu getirebilseydim. O zaman böyle kötü durumda olmazdım işte!” Jiang Chen Altın Kanatlı Kılıç Kuşlarına özlem duyuyordu.

 

Dev maymun her ne kadar güçlü ve hızlı olsa da, sonuçta uçamıyordu. Eğer Jiang Chen Altın Kanatlı Kılıç Kuşu ile göğe yükselebilseydi, orta seviyede bir ruh hayvanı bile onu durdurmak için hiçbir şey yapamazdı.

 

Fakat, şu anda Kılıç Kuşlarını düşünmek Jiang Chen’in odaklanmasını dağıtmaktan başka işe yaramazdı. Şu anki problemi çözmenin yolu Kılıç Kuşlarını düşünmek değildi.

 

Aklını toparladıktan sonra Jiang Chen bütün gücünü ortamdan kaçıp uzaklaşmak için kullanmaya başladı. Dev maymun Jiang Chen’in uzaklaştığını görünce kovalamaya başladı. Güçlü, ağır ve oldukça hızlı adımlarla…

 

Jiang Chen dev maymunun ayak seslerinin ritmini dinlediğinde maymunun kendisinden daha hızlı olduğunu fark etti.

 

İlah’ın Gözünü kullanarak ileri doğru baktı ve en uygun kaçış rotasını belirlemeye çalıştı.

 

Bir yandan ileri bakıp bir yandan kaçmaya çalışırken neredeyse kadim kanı ağzından boşalacaktı.

 

Dan Fei! Aptal kadın! Çok da uzak olmayan bir noktada öylece dikilmiş, Jiang Chen’i bekliyordu!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr