Bölüm 199: Büyük Tehlikenin Pençesinden Zafere

avatar
3547 5

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 199: Büyük Tehlikenin Pençesinden Zafere


Jiang Chen Dan Fei’nin kendisini beklediğini görünce ona sinirlense mi yoksa duygulansa mı bilemiyordu. Sonuç olarak taş kalpli duygusuz bir kadın değildi. Jiang Chen’i geride bırakarak kaçmamıştı.

 

Dan Fei gece açan orkide çiçeği gibiydi, herkes bu çiçek hakkında konuşurdu ama kimse görmemişti. Jiang Chen’in geldiği yöne doğru bakarken bir ağacın tepesine çıkmıştı. Bütün yüzünü endişe kaplamıştı. Her zaman inatçı ve kendi yolunu izleyen Dan Fei yine kendi bildiğini okuyordu.

 

“Bu deli kadın!” Jiang Chen tam da sinirli şekilde tepki verecekti ama şu anda sinirlenmenin fayda sağlamayacağını biliyordu. Bundan dolayı düşmana tekrar saldırmak için hazırlık yapmaya başladı.

 

“Jiang Chen! Soluna doğru üç adım at ve yüz metrelik bir alan oluştur, sağına doğru üç adım daha at ve atmış metrelik bir alan oluştur, son olarak güçlü bir şekilde zıpla ve otuz metrelik alanı yere basmadan geç!” Dan Fei’nin endişe dolu seslenişi gecenin sessizliğini bozdu.

 

Hmm?

 

Jiang Chen bu sözleri duyunca adımlarını yavaşlattı. Bu deli kadın buraya tuzak hazırladığı için mi uzaklaşmamıştı?

 

Jiang Chen mantıklı bir adamdı, bu yüzden bu şartlar altında tartışmaması gerektiğini biliyordu. Dan Fei’nin söylediği gibi önce soluna, sağına ve son olarak da ileri doğru otuz metrelik atıldı. Vücudu dev bir kuş gibi havada süzülmüştü.

 

Ruh âlemine geçtikten sonra, uçamasa da, havayı sanki bir avcunun içindeki bir maddeymiş gibi kavrayabilecek seviyeye gelmişti. Uçamıyordu ama çok uzun mesafelere atlayabiliyordu. Bunun üzerine iki yandaki büyük ağaçtan kendisini ileri doğru fırlatabilecek gücü bulabilmiş olması da bu hamlesine yardımcı olmuştu.

 

“Sana kaçmanı söylediğim halde neden kaçmadın?”

 

Dan Fei’nin yüzünde inatçı bir ifade vardı: “Ben senin gözünde yoldaşlarını bırakıp gidecek birisi miyim? Bir askerimi geride bırakacak birisine mi benziyorum?”

 

Jiang Chen Dan Fei’nin yapılan planlara uymadığını söyleyecekti ama şu anda bunu belirtmenin bir anlamı yoktu. Gözlerini yuvarlayıp Dan Fei’nin elini tuttu, ayağa kalkmak için ondan yardım aldı.

 

“Jiang Chen, gördüğün bu bütün alan Zihin Ayartan Toz ile kaplı. Fakat bu hayvan aynı numarayı ikinci kez yutar mı bilmiyorum.”

 

Dan Fei’nin eli Jiang Chen elini tuttuğunda kaybolmuştu neredeyse. Sanki bir tür elektrik enerjisi çarpmış gibi bir hisse kapılmıştı.

 

“Bu ne işe yarar ki? Ruh hayvanı bu tuzağa bir kere düştü ve bir daha bunu yutmaz!”

 

Dev maymun onları takip ederken gerçekten de aklını kullanmış ve bu yüz metrelik alanı geçerken bir eliyle ağzını ve burnunu kapatmıştı.

 

“Görüyor musun?” Jiang Chen Dan Fei’yi yakınlardaki bir ağacın yanına doğru itti: “Bu sefer sakın oyalanma, kaç! Ben sana yetişirim!”

 

Dan Fei dev maymunun tek bir bakışta kurduğu tuzağı görmesinden dolayı streslenmişti. Maymunun oldukça aptal görünüşlü olmasına rağmen böyle zeki olacağını düşünememişti.

 

Jiang Chen ok sayısının azaldığı gerçeğini düşünecek kadar bile lükse sahip değildi, Da Yu yayını tekrar eline aldı. Son bir kumar oynamak zorundaydı. Eğer bu kumarı kazanırsa belki de buradan sağ çıkabilirlerdi.

 

Fakat eğer kumarı kazanamazsa, başları oldukça büyük bir belaya girecek demekti.

 

Vınnn! Vınnn! Vınnn!

 

Üç hızlı ok maymuna doğru fırladı. Maymun son derece hızlıydı, oklar onu bir nebze olsun yavaşlatabilmişti.

 

Ayrıca, bir eliyle burnunu kapatmak zorunda olduğu için sadece bir yumruğunu okları savuşturmak için kullanabiliyordu.

 

Bum! Bum!

 

İki yumruk başarılı şekilde iki oku savuşturdu, fakat üçüncü ok hala ilerliyordu, maymun burnunu kapatan elini burnundan çekmek zorunda kaldı ve o eliyle bir yumruk daha savurdu.

 

Bum!

 

Son gelen ok hayvana çok yaklaşmıştı.

 

Jiang Chen bu fırsatı görünce kalan altı oku da kullanmayı planladı… Vınnn! Vınnn! Vınnn!

 

Altı ok Jiang Chen’in farklı açılardan hayvana göndermesiyle acımasız şekilde ileri atıldı.

 

Bu altı başarılı ok hayvanı durmaya zorladı. Hayvan otuz metrelik alana girmişti.

 

Jiang Chen oklarını belirli bir ahenk içinde ve tam zamanında fırlatmıştı.

 

Hayvanın şu anda durduğu yer Dan Fei’nin en yoğun şekilde Zihin Ayartan Toz kullandığı bölgeydi, bu yüzden Jiang Chen kendisine yaklaşırken bu bölgenin üzerinden zıplamasını istemişti.

 

Altı ok düzen içerisinde hayvana doğru ilerlemişti. Hayvan bu sefer yumruklarını değil vücudunu kullanmak zorunda kalacaktı, aksi takdirde bütün enerjisini yumruk atmak için tüketmek zorunda kalacaktı.

 

Hayvan eğer yumruklarını kullanırsa büyük bir ruh enerjisi kullanacaktı ve etrafındaki Zihin Ayartan Toz büyük bir hızla harekete geçecekti. Bu durumda hayvan bu tozun büyük kısmını solumak zorunda kalacaktı.

 

Her nefes alışında tozdan da soluyacaktı.

 

Bu türde bir hamle çok ince hesaplama gerektiriyordu.

 

Jiang Chen Dan Fei’yi kenara ittiğinde kalbi heyecandan patlayacak gibiydi. Jiang Chen kadına uzaklaşmasını söylemişti ama kadın sanki ayakları yere bağlanmış gibi hissediyordu, uzaklaşmak istiyordu ama hamle yapamıyordu.

 

“Auuu!”

 

Dev maymun korkmuş görünüyordu ve sanki ortamda Zihin Ayartan Toz olduğunun farkındaydı. Bütün vücudu hızlı şekilde titredi ve ayaklarını yere sertçe vurdu. Hayvanın devasa vücudu havayı yaracak derecede hızlı şekilde ileri atıldı, tıpkı yuvarlak, gümüş renkli bir top gibi.

 

Bum! Bum!

 

Hayvan gerçekten de gelen okları bloklamak için vücudunu kullanmıştı.

 

Hayvan büyük bir güce sahipti, Dan Fei’nin olduğu ağaca yönelip ileri atılmaya çalışıyordu.

 

Jiang Chen hayvanın bu hamlesini gördüğünde sinirlendi. Bu aptal kadın hala uzaklaşmamıştı.

 

Dan Fei hayvanın kendisine atıldığını görünce kalbinde müthiş bir heyecan hissetti. Biliyordu ki hayvanın kendisine doğru atılmasının sebebi yavruların varlığını hissetmesiydi.

 

“Savuştur!”

 

Jiang Chen Dan Fei’den biraz uzaktaydı. Eğer Dan Fei’ye doğru atılıp hayvanın saldırısını önlemeye kalkışırsa şüphesiz şekilde et püresine dönüşürdü.

 

Orta seviyede bir ruh hayvanı yaralı olsa da, sinirlendiği zaman gücünü kimse kestiremiyordu. Hayvanın bu saldırısının isabet ettiği kişinin vücudunda kan kalmaz ve anlık ölümle sonuçlanırdı.

 

Bu kritik anda Jiang Chen ellerini havaya kaldırdı, bir elinde güneş bir elinde ay! Elleri adeta birisi solan, diğer açan iki çiçek şekline bürünmüştü.

 

Elinde iki adet fırlatma hançeri belirmişti.

 

“Süzülen Dolunay Hançeri! Umarım beni bu sefer hayal kırıklığına uğratmazsın.” Jiang Chen’in aklına bir fikir gelmişti. Sonunda labirent âlemine gelmeden önce üzerinde oldukça fazla çalıştığı hançer fırlatma tekniğini kullanacaktı, İlahi Sonsuzluk Yumruğuyla kombine ettiği fırlatma tekniği! Bir eliyle Uçan Kartal Formasyonu ve diğer eliyle de İleri Atılan Kaplan Formasyonunu yapmıştı.

 

İki büyük harika teknik, bir teknikte buluşuyordu, bu İlahi Sonsuzluk Yumruğunun doğru kullanım şekliydi.

 

Vınnn!

 

Sağ elindeki fırlatma hançeri ateş almış gibiydi, korkutucu bir qi dalgası yaratmıştı, dağdan atlayıp avının üzerine koşan bir kaplanın ileri atılması gibi momentum oluşturmuştu.

 

Sol elindeki fırlatma hançeri de neredeyse aynı zamanda belirmişti, gece meltemi gibi, sinsice rakibe yaklaşan bir fırlatma hançeri…

 

Uçan Kartal Formasyonu!

 

Sağ elinde İleri Atılan Kaplan Formasyonu, sol elinde Uçan Kartal Formasyonu…

 

İlahi Sonsuzluk Yumruğunun felsefi temeli olan ölüm ve yaşam gibi birbirinden iki farklı hançer fırlatma tekniği tek bir teknikte buluşmuştu. Adeta güneşin büyüklüğü ve ayın zarifliği bir araya gelmişti.

 

Dev maymunun vücudunu kaplayan kürkün tüyleri tıpkı çelikten yapılma iğneler gibiydi. Dev maymunun sahip olduğu savaş seviyesi kendisine gelen bu ölümcül tehdidi saptayabilecek seviyedeydi.

 

Kendisine doğru yaklaşan bu tehdit oldukça ölümcüldü.

 

Fakat hayvan bunları bu kısa zamanda düşünebilecek kadar usta değildi.

 

Hayvanın aklında şu anda sadece bir düşünce vardı, o düşünce yavruları bir an önce kurtarmak ve bu karşısındaki kadını öldürmek!

 

Dan Fei görmüş geçirmiş, tecrübeli bir kadındı. Hayvanın büyük bir momentumla kendisine doğru geldiğini gördüğünde ona karşı koyamayacağını anlamıştı. Hayvanın saldırısını bloklamak yerine ondan kaçınmayı tercih etti. Tüm gücünü toplayarak havaya ve yana doğru zıpladı.

 

Dev maymun pençesini hızla salladı ve Dan Fei’nin ağacına değdirdi.

 

Bum!

 

Koca ağaç parçalara ayrılarak dağıldı. Ağacın dalları ve yaprakları her yöne büyük bir hızla saçılmıştı. Sayısız yaprak ruh enerjisinin saçtığı rüzgârla havaya savrulup sanki yağmur yağıyormuş gibi yere düşmüştü.

 

Dev hayvanın saldırısı yavaş kalmıştı.

 

Dan Fei bu saldırıdan kaçabilmişti ve iki metre kadar yan tarafa, açık araziye konmuştu.

 

Bu esnada Jiang Chen’in Süzülen Dolunay Hançeri saldırısı da hedefine ulaşmıştı.

 

Hayvan zaten az önceki hamlesiyle kollarını iyice ileri açmıştı ve gardını düşürmüştü. Bir anda kendisini havada buldu ve momentumunu kaybetti.

 

Pıff! Pıff!

 

Fırlatma hançerleri vücuduna girmişti. Biri beline, diğeri ise kafasına isabet etmişti.

 

“Auuu!”

 

Maymun aldığı darbelerle artık olduğu yerde duramayacak duruma gelmişti. Yere düştüğünde kürkündeki tüyler etrafta bir toz bulutu oluşturdu.

 

O esnada birdenbire! Birdenbire! Dev hayvanın vücudu birdenbire genişlemeye başlamıştı, tıpkı bir balon gibi!

 

Hayvanın vücudu genişledikçe çelik gibi sert tüyleri de içleri havayla doluyormuş gibi dikelmeye başlamıştı. Ay ışığının altında durması nedeniyle oldukça ürkütücü bir görünüm almıştı.

 

Jiang Chen bu durumu görünce bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı, var gücüyle bağırdı: “Saklan!”

 

Bum!

 

Hayvanın derisi çok büyük bir güçle patladı, etrafa tüylerini derisini ve kanını saçmıştı.

 

Bu patlamadan dolayı hayvanın çelik tüyleri etrafa müthiş bir hızla yayılıyordu.

 

Tehlike!

 

Jiang Chen uzakta olmasına rağmen içgüdüsel olarak eğildi ve elleriyle kafasını korudu.

 

Pıff! Pıff! Pıff! Pıff!

 

Hayvanın tüyleri demirden çiviler edasıyla etrafa saplanmıştı.

 

Jiang Chen gözlerini açıp etrafı gözlemlediğinde tüylerin hiçbiri kendisine çarpmadığı için şanslı hissetti.

 

Hayvanın vücudu patlamıştı, geriye sadece dağınık haldeki iç organları ve kanı kalmıştı. Derisi ve tüyleri tamamen kaybolmuştu. O kadar şiddetli bir patlama olmuştu ki hayvanın kemikleri görünüyordu.

 

Bum!

 

Dev maymun son nefesini vermişti.

 

Jiang Chen hala rahatlayabilmiş değildi, koşarak Dan Fei’nin olduğu bölgeye yöneldi. Dan Fei yan dönerek yere yatmıştı, yaklaşık on tane çelik sertliğindeki tüy vücuduna saplanmıştı.

 

Uyluklarına, göğsüne, kollarına ve göğsüne…

 

“Bu kadın nasıl siper alınacağını bilmiyor mu be?” Jiang Chen heyecanlanmıştı. Jiang Chen kadının neden düzgün siper almadığını önündeki kısma bakınca anladı, yerde yan dönmüş şekilde yatmasının sebebi kucağındaki yavru ruh hayvanlarının zarar görmesini engellemek içindi.

 

Jiang Chen bu kadına aptal olduğu için üzülse mi sinirlense mi bilemiyordu.

 

Bu koşullar altında, eğer düzgün şekilde siper alsaydı sırtındaki bambu sepet ve yavru hayvanlar darbelerin çoğunu engelleyecekti.

 

En fazla uyluk kemiklerine zarar gelirdi.

 

Fakat bu kadın yavruların zarar görmeyeceği şekilde siper almayı seçmişti. Bunun sonucunda ise kendi vücuduna on taneden fazla çelik tüy saplanmıştı.

 

İyi ki hiçbiri ölümcül yara değildi, hayvanla aralarındaki mesafe darbenin etkisini azaltmıştı. Jiang Chen kadının kalkmasına yardım etti. Kadının kalçasında bile tüy vardı. Bu yüzden oturamıyordu bile, sadece yaslanabiliyordu.

 

“Jiang Chen, yavru hayvanlar iyi mi, baksana.”

 

Jiang Chen kadının söylediklerine kulak asmadan tüyleri çıkarıyordu. Yüzündeki ifade değişti: “Dur, qi enerjini vücudunda dolaştırarak yaralarını iyileştirmeyi bırak. Dur dedim!”

 

Dan Fei şaşırmıştı, ses tonu heyecanlı şekilde sordu: “Ne? Sadece yüzeysel yaralar değil mi bunlar?”

 

Jiang Chen iç çekerek cevapladı: “Tüyler zehirli.”

 

Dan Fei’nin yüz ifadesi korku dolmuştu: “Zehirli mi?”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr