Bölüm 193: Dan Fei’nin Samimiyeti

avatar
3659 5

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 193: Dan Fei’nin Samimiyeti


Depolama yüzüğü elbette iyi bir eşyaydı. Dan Fei’nin eline bakıp yüzüğü gören Jiang Chen hediyeyi kabul etti.

 

Önceki hayatında bunun gibi eşyalarla haşır neşir olmak Jiang Chen için normal bir şeydi. Dan Fei’nin elindeki ham ve basit depolama yüzüğünü Jiang Chen oldukça rahat kontrol edebilirdi.

 

Eline aldıktan sonra bir süre inceledi, çok fazla depolama alanı yoktu ama yine de etkili olabilirdi.

 

“Seni şımarık çocuk! Hediyeyi alıyorsun ama bana teşekkür etmiyorsun!” Dan Fei Jiang Chen’in yüzüğü kontrol etmek için herhangi bir ipucu almamasına şaşırmıştı, hatta kontrol etmenin yanında, yüzüğe oldukça alışık gibiydi.

 

Jiang Chen kıkırdayarak: “Sen az önce bunun bir ödeme olduğunu söylemedin mi? Madem bu bir hediye değil ödeme, neden sana teşekkür edeyim ki?”

 

“Bütün erkekler bu kadar utanmaz mı?” Dan Fei şaşırmıştı.

 

“Diğerlerini bilmem ama ben itibarıma önem veririm. Kız kardeş Dan Fei, duydum ki sen hep Güz Avına tek başına katılıyormuşsun. Neden bu sefer bir takım oluşturmak istiyorsun?”

 

Dan Fei gözlerini yuvarladı: “Ne yani, üstü kapalı şekilde üstün bir karizman olduğunu mu ima ediyorsun?”

 

Jiang Chen gülerek: “Mesele bu değil mi zaten?”

 

“Kendini pohpohlamayı bırak. Benim gözümde bütün erkekler aynıdır. Pekâlâ, böyle anlamsız konuşmalar için vaktim yok. Mademki biz bir takım oluşturuyoruz, sana söylemem gereken şeyler var.”

 

“Sonunda iş konuşmaya başlıyoruz.”

 

“Jiang Chen, biraz ciddi olsan ölür müsün?” Dan Fei’nin cazibeli kaşları çatılmıştı: “Bu seferki Güz Avına katılmamın tek sebebi var, ruh kademesinde bir yavru ruh hayvanı bulabilmek.”

 

“Ruh hayvanı yavrusu mu?” Jiang Chen şaşırmıştı: “Bunu özel kılan bir şey mi var?”

 

“Evet, bu oldukça önemli.” Dan Fei’nin yüzünde sanki yas tutuyormuş gibi bir ifade oluşmuştu: “İlk iki sefer denediğimde başaramadım, bu sefer başarmak zorundayım.”

 

“Neden?”

 

Ruh hayvanı yavrusu nadir ve değerli olsa da, sadece labirent âleminde bulunan bir şey değildi.

 

Dan Fei çekici gözlerini Jiang Chen’e dikti: “Jiang Chen, sana bugün söyleyeceklerimden kimseye bahsedemezsin, anlaştık mı?”

 

“O halde söyleme!”

 

“Jiang Chen!” Dan Fei biraz sinirlenmişti: “Bir erkeğin saçma özgüvenini sergilemeyi bırak.”

 

Jiang Chen gülümsedi: “Ne konuşup ne konuşmayacağıma ben karar veremez miyim, bunu söylemeyi bırakmalısın.”

 

“Pekâlâ, ben hatalıyım. Muhtemelen senin aklındaki şey, dış dünyada da ruh hayvanı yavrusu bulabiliyor olduğumuzdur. Labirent âlemine gitmenin abartı bir hareket olduğunu düşünüyorsundur öyle değil mi?”

 

“Abartı değil mi zaten?”

 

“Sadece evcil hayvan olarak istesek haklısın, fakat labirent âlemindekileri istememizin sebebi, Baş Usta’nın onlar üzerinde çalışmak istemesi.”

 

“Çalışmak mı?” Jiang Chen şaşırmıştı. Bir ruh hayvanı üzerinde ne çalışabilirdi ki?

 

“Evet, çalışmak için. Aslında Baş Usta bu konuda bazı sonuçlar elde etti bile, ama konu çok ağır ve değerli olduğu için halkla henüz paylaşmadık.”

 

“İyi de tam olarak olay nedir? Bana hepsini anlatsana.”

 

“Çalışmalar gösteriyorki dış dünyada bulunan ruh hayvanları, ruh kademesinde doğsalar bile bu kademenin gereklerini yerine getirebilmeleri için yetişkin yaşa gelmeleri gerekiyor. Evrim geçirip gelişmek için yeterli potansiyele sahip değiller. Güçleri artsa da, kan soylarında çok gelişme olmuyor. Fakat labirent âlemindeki ruh hayvanları farklı. Onların gücü çok hızlı şekilde gelişiyor, ve kan soyları da kendi kendine gelişiyor.”

 

“Yani bu, Anka-Ejderin labirent âleminden gelmiş olduğu anlamına mı geliyor? Otuz yıl önce labirent âlemine sen mi girip Anka-Ejderi aldın yoksa Baş Usta mı?”

 

Dan Fei’nin güzel görünüşlü yüzü mutsuz bir ifade takındı: “Jiang Chen, ben o kadar yaşlı mıyım? Otuz yıl önce ben doğmamıştım bile! Baş Usta ise otuz yıl önce bile ruh kralıydı, o nasıl girsin? Labirentli Güz Avı sadece ruh âleminin küçük seviyelerindeki kişiler için.”

 

Ruh âleminin dokuz seviyesi vardı. İlk üç seviye küçük seviye olarak adlandırılıyordu.

 

Dört beş ve altıncı seviyeler yeryüzü seviyesi olarak adlandırılıyordu.

 

Yedinci sekizinci ve dokuzuncu seviyeler ise gök seviyesi olarak adlandırılıyordu.

 

Dokuzuncu seviyeyi de geçmiş olan kişiler artık ruh âleminin en tepesinde kabul ediliyor ve ruh kralı olarak adlandırılıyordu. Bu seviyedeki bir uygulayıcı ruh âleminin en üst seviyesinde olurdu ve sonraki âleme geçmek için elverişli demekti.

 

“Labirentli Güz Avına küçük seviyedeki ruh âleminin üstündeki seviyede olan uygulayıcılar giremiyor mu?” Jiang Chen meraklanmıştı. Böyle sıra dışı bir âlem elbette nadir bulunurdu.

 

Genel bakılırsa, gizli âlemler bağımsız mekânlardı. Böyle yerlere katılmak için bir alt eğitim sınırı konulması normaldi.

 

Fakat bir de üst eğitim seviyesi sınırı konulması ilginçti.

 

“Evet, bundan dolayı Labirentli Güz Avına katılacak olan kişiler en fazla üçüncü seviye Ruh âlemi uygulayıcısı olmalı. Daha üstün seviyede olanlar katılamaz.” Dan Fei sabırlı şekilde açıklama yapıyordu: “Bizim Anka-Ejderimiz, otuz yıl önce Labirent âlemine girip onu yakalayan birinin Baş Usta’ya hediyesi ile geldi. Baş Usta Anka-Ejdere otuz yıl boyunca baktı. Anka-Ejder daha yavruyken onun ruh âleminin en fazla birinci seviyesinde odluğunu keşfetti, hatta belki de yarım adımlı seviyesinde. Çünkü hayvanın ruh okyanusunu ve bilincini saymazsak sadece boş bir et parçası gibiydi. Fakat otuz yıl sonra, Anka-Ejderin seviyesi beşinci seviyeye ulaştı ve insanların yeryüzü ruh âlemi seviyesine eşit oldu.”

 

Dan Fei Anka-Ejderden bahsederken istekli konuşuyordu.

 

“Anka-Ejder kadim bir kan soyuna sahip ve bu yüzden gelişmek için elverişli. Bunun neresi garip?” Jiang Chen bu durumun da garip olmadığını düşünüyordu.

 

“Baş Usta Labirent Âleminden Anka-Ejderden daha fazlasını elde etti. Elde ettiği bütün hayvanlar kan soylarını geliştirdiler. Bizim yerli ruh hayvanlarımız bunu yapamıyor. Güçleri ve hızları gelişse de, kan soyları ilerlemiyor, eğer kan soyları da gelişirse ileride çok daha büyük potansiyele sahip olurlar. Bu iki durum tamamen farklı, Jiang Chen anlatabildim mi?”

 

Jiang Chen bu durumu oldukça komik bulmuştu. Yaşlı Eğitmen Ye Chonglou kendisi kadar bilgiye sahip değildi.

 

“Kız kardeş Dan Fei, sence Anka-Ejderin en son potansiyeli nasıl olur?”

 

“Baş Usta’nın tahminlerine göre, hayvanın potansiyeli Baş Usta’nın kavrama yeteneğinden daha ileri bile gidebilir. Baş Usta şu anda gök seviyesi ruh âleminin en üstlerinde, insanlar tarafından saygıyla ruh kralı olarak anılıyor. Baş Usta’nın dediğine göre bu hayvan aziz derecesine yükselebilirmiş. Bu demek oluyor ki insanların saygı gören Orijin* âlemine eşdeğer.”

 

*ÇN: Orijin âlemi, ruh âleminin bir üst âlemidir.

 

Bunları söylerken Dan Fei’nin sesinde bir özlem seziliyordu. Ağzından çıkan ‘saygı gören orijin âlemi’ kelimeleri özlem ve arzuyla çıkmıştı. Bu kelimeleri söylerken saygılı ve dikkatli konuşmuştu.

 

Fakat Jiang Chen’in yüz ifadesindeki kayıtsızlığı görünce kendini tutamadan bağırdı: “Jiang Chen! Söylediklerimi anlıyor musun yoksa anlamıyor musun?”

 

“Anlıyorum.”

 

“Madem anlıyorsun, neden hiç tepki vermiyorsun?”

 

“Ne gibi bir tepki vermemi bekliyorsun ki? Abartılı ve sahte bir yüz ifadesi mi takınayım? Sonra da senin gibi özlem ve arzuyla yanıp tutuşayım mı? Böyle tepki verdim diye anlamamış mı oluyorum yani?” Jiang Chen bu durumu çok komik bulmuştu.

 

“Mesele de bu zaten!”

 

“Saçmalık. Eğer anlamadıysam anlamadım derim zaten. Asıl durumu anlamayan kişi sensin. Bu Beş Kanatlı Anka-Ejderin senin gözündeki potansiyeli bu kadar mı? Sadece aziz derecesine yükselebilecek bir ruh hayvanı mı? Görünüşe göre sen kadim kan soyunun potansiyelini hala anlamamışsın.”

 

“Ne… Ne demek istiyorsun?” Dan Fei’nin yüzünde şaşkınlık vardı.

 

“Hala ne demek istediğimi anlamadın mı? Kadim kan soyu ile böyle karşılaştırmalar yapamazsın. Beş Kanatlı Anka-Ejder sıradan bir kadim kan soyuna sahip olmasına rağmen sıradan bir ruh hayvanından çok daha fazla potansiyele sahiptir.”

 

“Jiang Chen, sen sürekli kadim kan soyundan bahsediyorsun, hatta bu kan soyunun gelişebildiğinden de bahsetmiştin. Bu yüzden Baş Usta bizim takım olmamızı istedi. Sen bu işlerden anlıyorsun madem, neden bana yardımcı olmuyorsun? Bir takım olabilir ve bu meseleyi beraber araştırabiliriz. Eğer araştırmalarımız sonucunda aziz seviyeli bir ruh hayvanı elde edersek on altı krallıktaki Dao anlayışı kökten değişir.”

 

“Ne demek istiyorsun?” Jiang Chen Dan Fei ile konuşurken konudan konuya atladıklarını fark etmişti. Daha az evvel ruh hayvanlarından konuşurken şimdi on altı krallıktaki Dao’dan konuşuyorlardı.

 

“Anlamıyor musun? On altı krallıktaki en güçlü yapılanmalar Kıymetli Ağaç Topluluğu, Mor Güneş Topluluğu, Akan Rüzgâr Topluluğu ve Devasa Ruh Topluluğu’dur. Her topluluk neredeyse eşit güçtedir ve hepsinin kendi odak noktaları vardır. Fakat yine de, bu toplulukların en güçlü kişileri bile orijin âleminin en alt seviyesindeler. Eğer aziz seviyeli ruh hayvanları elde edebilirsek ve bunları orijin seviyesindeki uygulayıcılarla bir araya getirirsek sence de on altı krallıktaki Dao anlayışı değişmez mi?”

 

Dan Fei konuştukça heyecanlanıyordu. İleride başarabilecekleri şeyleri düşündükçe heyecanını kontrol edemiyor gibiydi. Bu harika hayvanların elde edilmesinde başı çeken kişi olduğunu düşündükçe on altı krallığın saygın kişilerinden olacağını düşünüyordu.

 

Dan Fei Jiang Chen’in bu teklifi geri çevirmek için hiçbir sebebi olmadığına inanıyordu.

 

“Pekâlâ, Jiang Chen, sen de bu gibi meselelerde adım atmak istemiyor musun?” Dan Fei’nin gözlerinde kendine güven vardı.

 

Jiang Chen burnunu kaşıdı ve kederli şekilde konuştu: “On altı krallığın askeri Dao anlayışını değiştirmek mi?”

 

“Evet.”

 

“Bunun benimle ne ilgisi var? On altı krallığın askeri Dao’sunun değişip değişmediğinden bana ne?” Jiang Chen artık bunu söylemekten kendini alıkoyamadı.

 

“Sen…” Dan Fei’nin yüzünü soğuk bir ifade kapladı, ayağa dikilerek: “Jiang Chen, senin hiç mi sorumluluk anlayışın yok? Sen on altı krallıktaki bir mürit değil misin?”

 

“Tabii ki öyleyim, fakat askeri Dao anlayışını değiştirmek gerçekten de çok mu önemli?” Jiang Chen bu durumu kavramakta zorluk çekiyordu.

 

Jiang Chen’in Dan Fei’nin fikirlerini anlayamamış olması Dan Fei’yi sinirlendirmişti. Güzel vücudu sinirden bir anlık titredi: “Jiang Chen beni bu kadar hayal kırıklığına uğratmasan olmaz mı?”

 

“Pekâlâ.” Jiang Chen anlatmak istediklerini kelimelerle ifade edemiyor gibiydi: “Bu depolama yüzüğünün hatırına elimden gelen en iyi şekilde sana açıklayacağım. Açık konuşacağım, Labirent Âlemine girdikten sonra benim ne yaptığıma karışmayacak ve sorgulamayacaksın.”

 

Jiang Chen’in takım kurmak için istekli olduğunu gören Dan Fei’nin yüzünde güller açtı. Mutlu şekilde gülümseyerek konuştu: “Pekâlâ, anlaştık o halde. Benim bir ruh hayvanı yavrusu yakalamama yardım ettikten sonra ne istersen yapabilirsin.”

 

Dan Fei bunları söyledikten sonra Jiang Chen’in yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu. Dan Fei hatalı konuştuğu konusunda şüpheye kapıldı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr